Gazetecilere yönelik cinayetlerde asıl fail tetiğe basan değil silahı verendir!

Çağdaş Gazeteciler Derneği, Medya İzleme Komisyonu’nun hazırladığı 2022 yılının Şubat ayını kapsayan 'Medya Raporu' yayınlandı.

Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Yönetim Kurulu; Gazetecilere yönelik cinayetlerde asıl fail tetiğe basan değil silahı verendir!

Türkiye’de düşünce, ifade ve basın özgürlüğü mücadelesi kapsamında meslektaşlarımıza yönelik sansür, tehdit-şiddet, gözaltı-yargılama, özlük haklarında yaşanan kayıplar ile haberlerde yapılan manipülasyonları kayıt altına aldığımız ve her ay kamuoyuna duyurduğumuz ‘Medya İzleme Raporu’nun, 2022 yılının şubat ayına ait olan 46’ncısını tamamlayarak sizlerle paylaşıyoruz.

Türkiye’de gazetecilere yönelik işlenen cinayetlere, ne yazık ki geçen ay bir yenisi eklendi. Kocaeli merkezli internet haber sitesi SES Gazetesi’nin sahibi Güngör Arslan, 19 Şubat 2022 tarihinde gazete ofisinde, Ramazan Özkan isimli şahısın silahlı saldırısına uğradı. Güngör Arslan, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybederken, tetiği çeken Ramazan Özkan’ın da arasında olduğu 10 kişi tutuklandı. Tutuklananlar arasında reklam ihalelerinde ismi geçen eski Ülkü Ocakları Kocaeli İl Başkanı, avukat Ersin Kurt da yer aldı. Geçmiş tecrübelerin de gösterdiği üzere, gazetecilere yönelik tüm cinayetler hiçbir zaman tetikçiyle sınırlı değildir, mutlaka arkasında bir başka ‘güç’ vardır. Arslan cinayetinin, kamuoyunu ikna edecek delillerle şeffaf bir yargı sürecinin sonunda aydınlığa kavuşturulması şarttır. Cinayetin hangi nedenle işlendiği, kuşku götürmez şekilde açığa çıkartılmalıdır. Aksi takdirde güvenlik teşkilatı ile yargı organları, dolayısıyla devlet şaibe altında kalacaktır!

Geçen ay; bazı ‘kişi’ ve ‘kurumlar’ın yargılamanın tarafı olması halinde hukukun esas almadığına da şahitlik ettik. Libya’da 2020 yılında öldürülen MİT’in iki mensubuna ilişkin yapılan haberler nedeniyle iki yıla yakın süredir devam eden davada istinaf mahkemesi, 5 gazeteciye verilen toplam 21 yıl 7 ay 20 gün hapis cezasını 3 Şubat 2022 tarihinde onadı. Temelsiz ve basın özgürlüğü açısından ihlal oluşturan dava, bu son karar ile yargının ‘utanç davaları’ndan biri olarak devam etti.

Bir diğer yargısal süreç, gazeteci Sedef Kabaş’a ilişkindi. ‘Müşteki’ konumdaki kişinin AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘mağdur’ konumundakilerin ise İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun olması, iddianameyi hazırlayan ve görevinde daha yeni bir yılını dolduran savcıyı, anlaşıldığı kadarıyla heyecanlandırmış. Sedef Kabaş’ın, anayasal güvencedeki düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı göz ardı edilerek 12 yıl 10 aya kadar hapsinin istenmesi ve bir buçuk ayı aşkın süre özgürlüğünden alıkonulması tam bir hukuk ihlalidir ve evrensel hukukta yeri yoktur. Kabaş’ın, mart ayında yapılan ilk duruşmada tahliye edilmesine karşın ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasından 2 yıl 4 ay hapis cezasına çaptırılması, siyasallaşan yargı üzerinden basın özgürlüğünün hedef alınmasından başka bir anlam taşımamaktadır.

Her geçen gün daha da fazla gerçeğin bilgisine ihtiyaç duyduğumuz zamanları yaşamaktayız. Bu açıdan gazetecilere yönelik tehdit, saldırı, cinayet, tutuklama ve yargılamaları içeren her türlü baskı yönteminin artacağının da bilincindeyiz. Mesleğimiz üzerinden toplumun hedef alınmasına dün nasıl karşı durduysak, yarınlarda da karşı durmaya devam edeceğiz!

Çağdaş Gazeteciler Derneği, Medya İzleme Komisyonu’nun hazırladığı 2022 yılının Şubat ayını kapsayan 'Medya Raporu' yayınlandı. MEDYA RAPORU İÇİN TIKLAYIN!