loading
close
SON DAKİKALAR

Gökhan Günaydın, Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi hakkında konuştu: bir tezkereyi okumak ve oylamakla kalmadık, Türkiye'de anayasal düzenin kalıp kalmadığını oyladık!

Gökhan Günaydın, Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi hakkında konuştu: bir tezkereyi okumak ve oylamakla kalmadık, Türkiye'de anayasal düzenin kalıp kalmadığını oyladık!
Tarih: 30.01.2024 - 20:07
Kategori: Siyaset

Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili ve İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın TİP Milletvekili Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi için Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararı okutulmadan önce konuştu.

TİP Milletvekili Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi için Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararı okutulmadan önce siyasi partilerin Grup Başkan vekilleri lehte alehte söz aldılar.

CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın konuşmasında;

"Evet, 30 Ocak 2024, yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisi değil, Türkiye tarihî bir gün yaşıyor. Biz 14 Mayıs 2023 tarihinde seçilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunması gereken bir milletvekilinin bugün milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin bir tezkereyi okumak ve oylamakla kalmayacağız, Türkiye'de anayasal düzenin kalıp kalmadığını oylayacağız. Mesele bu kadar açıktır, mesele bir milletvekili meselesinin çok üzerinde bir meseledir. Peki, böylesine ciddi bir konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından gruplarına kadar nasıl ele alıyorlar? Bir değerlendirelim. Bugün bu kararı okumamakta direnen ve doğru bir iş yapan Meclis Başkanı Birleşik Arap Emirlikleri'nde. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanına sesleniyorum: Birleşik Arap Emirlikleri'nde saklanarak Türkiye'deki hukuksuzluktan kaçamazsın. Bugün, Meclisin Genel Kurulunda, Meclisin bir milletvekili düşürülüyor. Sen bu kararı okumamakta direnmişsin, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin hâkimleri bu kararı okumadığın için seni açıkça eleştirmişler yani sana ayar vermişler ve sen bugün Birleşik Arap Emirlikleri'nde saklanarak bu meseleden kurtulabileceğini sanıyorsun. Bu bir skandaldır, Sayın Numan Kurtulmuş'un kendi müktesebatı için de Türkiye Büyük Millet Meclisi için de bir skandaldır.

Peki, ikinci skandal ne, bununla yetiniyor muyuz? Biz bugün, Can Atalay kararının okunacağını canlı yayında AKP Grup Başkan Vekilinden duyuyoruz. AKP Grup Başkan Vekili saat 11.30 civarında "Can Atalay kararını Mecliste okumayı planlıyoruz." diyor. Bu Meclisi siz mi planlıyorsunuz, AKP'nin Grup Başkan vekili mi planlıyor? AKP'nin Grup Başkan Vekilinin saat 11.30'da bildiği konuyu ben neden 14.55'te duyuyorum? Neden? Neden 14.55’te öğreniyorum? Oralarda bir Grup Başkan Vekili oturuyor da biz burada Grup Başkan Vekili değil miyiz? Yani siz bizden gündemi saklayarak mı bu Meclisi yöneteceksiniz? Böylesine bir aymazlık olabilir mi? Bu, yalnızca kişisel bir skandaldan öte Türkiye Büyük Millet Meclisinin nasıl çalıştırıldığına ilişkin bir başka önemli husustur. Arkadaşlar, artık bu kitabı size sallamaktan bıktık, usandık.
.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin İçtüzüğü uymanız gereken İç Tüzük. Buranın 136'ncı maddesi diyor ki: “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğine seçilmeye engel bir suçtan dolayı kesin hüküm giyen veya kısıtlanan milletvekili hakkındaki kesinleşmiş mahkeme kararının Genel Kurulun bilgisine sunulmasıyla üyelik sıfatı sona erer.” Peki -hukukçusunuz- soruyorum: Şerafettin Can Atalay hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı var mıdır? Eğer varsa Numan Kurtulmuş bugüne kadar neden Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararı sonrasında bunu okutmadı? Neden Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararı verip vermeyeceğini beklediniz ve Anayasa Mahkemesi 2 kere hak ihlali kararı vermesine rağmen neden bugün okutmaya kalkışıyorsunuz? Anayasa’nın 153'üncü maddesini bir kere daha mı hatırlatayım? Siz de bana Anayasa’nın 136’ncı maddesini mi göstereceksiniz? Sözlerim tamamlanır da mesele tamamlanmaz.

Burada hepimiz biliyoruz ki bir hukuk ihlali değil açıkça Anayasa’nın ihlali vardır. Mesele, Yargıtay üzerinden Anayasa Mahkemesine, Yargıtay üzerinden yasama organına sopa sallanmasıdır. Anayasal düzenin açıkça ihlalini burada okutmak üzere meşrulaştıran bir Başkanlık Divanıyla karşı karşıyayız. Hem sizi hem de Başkanlık Divanında bulunan bütün milletvekili arkadaşlarımı bu suça ortak olmamaya davet ediyorum; bırakın, orayı terk edin.

Bunu, bu talimatı kim veriyorsa gelsin o okutsun; Meclis Başkanı neredeyse gelsin, Divanı o yönetsin, onun hesabını bize kendisi versin. Ben burada bulunmaktan ilk kez bu kadar hüzün duyuyorum. Anayasa’nın ihlaline tanık olduğumuz bir Genel Kurulu hep beraber yaşıyoruz. Bu ülkenin geleceği adına kaygı duyuyorum. Uzatacak bir şey yok, laflarımı söyledim, bu laflar da bu atmosfere bir kere daha asıldı. O atmosferden bu lafları indirip yeniden gündem yapacağımız zamanlar gelecektir.

Evet, Sayın Başkan, biraz evvel söylediğimiz gibi, burada bir milletvekili arkadaşımızın 14 Mayıs 2023'ten bu yana, seçildiği ve görev yapması gereken Türkiye Büyük Millet Meclisi makamlarından mahrum edilmesini konuşuyor değiliz, onun çok daha ötesinde, yüksek yargı mercileri arasında çıkan uyuşmazlık ve çatışmanın ortaya çıkardığı bir devlet krizini konuşuyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin önce bunun ciddiyetine varması lazım. Evet, Can Atalay çok önemlidir, Can Atalay bir milletvekilidir ama Yargıtayın 3. Ceza Dairesi sizin de görev yaptığınız bu Meclisin Başkanına ayar verdi “Ben bu kararı verdim. Sen bu kararı neden okutmadın?” dedi. Şimdi sizin argümanınız doğruysa şu anda Birleşik Arap Emirlikleri’nde bulunan Sayın Numan Kurtulmuş bu kararı bugüne kadar neden okutmadı? Çünkü biliyor ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin onurunu korumak lazım. Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Enis Berberoğlu davasında ilk derece mahkemelerinin ve Yargıtayın kararını okunduktan sonra Anayasa Mahkemesi kararı geldi, hak ihlali kararı verildikten sonra döndü ilk derece mahkemesi yargılamayı durdurdu ve bu karar burada 2’nci kez okundu, Numan Kurtulmuş da haklı olarak dedi ki: “Meclisin onuru mahkeme kararları arasında pinpon topu gibi gelip gidecek bir şey olamaz. Anayasa Mahkemesinin kararını bekleyelim.” Şimdi, AKP Grup Başkan Vekili diyor ki: “Açıkça söyleyin, Anayasa Mahkemesi süper temyiz mevki midir?” Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Enis Berberoğlu davasında siz bu Mecliste değil miydiniz? Anayasa Mahkemesi kararları sonrasında yargılamanın durdurulması kararı verilmedi mi, burada okutulmadı mı, neyin tartışmasını yapıyorsunuz? Bu kadar açık bir konuda laf kalabalığı yaparak olayı boğmaya mı çalışıyorsunuz? Arkadaşlar, bakın, bir kere daha ifade ediyorum, hepimiz başka partilere ait müktesebatlara sahip olabiliriz, ortaya çıkan Türkiye Cumhuriyeti devletinin yönetilememe meselesidir.
Yargı meselesi, iki yargı kurumu arasındaki dava olmaktan çıkmış, bize, Meclise ayar vermeye çalışan bir Yargıtay 3. Ceza Dairesi var ve arkasından, saraydan Mehmet Uçum çıkıyor, diyor ki: “Anayasa Mahkemesi, millî ve yerli değildir, bir anayasal aktivizm uygulamaktadır.” Ya, bu Anayasa Mahkemesi üyelerini biz mi atadık? Anayasa Mahkemesi üyelerinin hepsi sizin müktesebatınızdan gelen adamlar değil mi, hepsi sizin Cumhurbaşkanınız tarafından atanmadı mı? Ve bu Anayasa Mahkemesi üyeleri aleyhte karar vermelerine rağmen yani bazıları Can Atalay’ın mahkûmiyetinin Mecliste okutulmasına yönelik karar vermelerine rağmen daha sonra çoğunlukta olan arkadaşlarına uyarak “Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulması zorunludur ve buna uyulmaması bir kaos yaratır.” diye bir karar vermediler mi?

Şimdi soruyorum: Anayasa Mahkemesi hoşunuza gitmeyen karar verirse bu kararlar icra edilebilir kararlar olmuyor, öyle mi? Anayasa’nın 153’üncü maddesine rağmen siz bunu ifade edebiliyorsunuz. Siz burada yalnızca Can Atalay’ın vekilliğini değil Türkiye'nin demokrasisini düşürüyorsunuz, Türkiye'nin demokrasisini ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz. İfade edeyim, çoğunluğunuz bu kararın okutulmasına ve sevgili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine yetebilir ancak çoğunluk, haklı olmak anlamına gelmez. Tarih boyunca tarih önünde büyük bir mahkûmiyeti onlarla beraber siz de maalesef kabul ediyorsunuz. Siz Başkanlık Divanı olarak kabul ediyorsunuz; Birleşik Arap Emirliklerinde bulunan, bugüne kadar bu kararı okutmayan ve bu kararı yurt dışında okutursa, yurt dışındayken bu karar okunursa Birleşik Arap Emirlikleri’nde iken, Sayın Bekir Bozdağ burada Başkanlık Divanını yönetiyor iken bu kararın okutulması durumunda kendisinin bu sorundan kurtulabileceğini varsayan bir Meclis Başkanımız var. Kendisi adına da üzüldüğümü ifade edeyim. Meclis Başkanına karşı defalarca söyledik, “Biz size karşı muhalefet yapmak istemiyoruz, bugüne kadarki tutumunuz doğrudur, bundan sonraki tutumunuzu da sürdürün.” dedik. Ortaya çıkan nedir? Yurt dışına giderek bu sorunu çözmeye çalışıyor. Bu sorun hepimizin kucağındadır, bu sorun bu Millet Meclisinin onuru ve saygınlığıyla alakalı bir konudur. Bu karar bundan böyle Anayasa Mahkemesinin dilediğiniz kararlarına uymama özgürlüğünü size verir ki bu andan itibaren Türkiye Cumhuriyeti’ne de “laik, demokratik, sosyal hukuk devleti” nitelemesi maalesef yapıştırılamaz.

Dolayısıyla, hepinizi sorumluluğa davet ediyorum. En başta da Meclis Başkan Vekilini sorumluluğa davet ediyorum."

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları