loading
close
SON DAKİKALAR

HDP'li Temelli: İmam, zabıta, saray üçgeninde ülkeyi yönetiyorlar

HDP'li Temelli: İmam, zabıta, saray üçgeninde ülkeyi yönetiyorlar
Tarih: 15.10.2018 - 15:33
Kategori: Siyaset

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Van'da konuştu. Yerel seçimlere değinen Temelli "Çok net söylüyoruz, evet o borçları ödemeyeceğiz. O borçları kim yaptıysa, kim yaptırdıysa onlar ödeyecek" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, HDP Van İpekyolu İlçe Örgütü'nün 2'nci Olağanüstü Kongresi'ne katıldı. Burada yaptığı konuşmada belediyelere atanan kayyımlarla ilgili açıklamada bulunan Sezai  Temelli, "2014 yerel seçimlerinde 102 belediye kazandık. Bu 102 belediyenin 96’sına kayyum atanmış durumda. Otoriter rejim adeta bu ülkeyi bir kayyum cumhuriyetine çevirmiştir. Biz kayyum cumhuriyetini kabul etmiyoruz" ifadelerini kullandı 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “yeniden kayyım atarız” sözünü hatırlatan Temelli, Tayyip Erdoğan'a "Ona diyoruz ki karşında öyle bir irade göreceksin ki sadece Van’da değil Türkiye’nin her yerinde değil kayyum atamak kayyum sözcüğünü ağzına bile alamayacaksın" sözleriyle kariılık verdi. 

Sezai Temelli'nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Çok onurlu bir altı yılı sizlerle beraber, sizlerin kararlı duruşu ile birlikte geride bıraktık. Geride bıraktığımız 6 yıl değil, onlarca yıllık bir mücadele de var. Bu mücadeleden aldığımız güçle yolumuza devam ediyoruz. 6 yıl boyunca bu onurlu mücadelede emeği geçen, dik duran, büyük bedeller ödemiş tüm yoldaşlarımı selamlıyorum. 

Sadece tutsak olan arkadaşlarım değil bu süreçte yitirdiğimiz onlarca arkadaşımız var. Onların anısı önünde de saygıyla eğiliyorum. Onların mücadelesi bize yol göstermeye devam ediyor. 15 Ekim kuruluş yıldönümümüz ama HDP’yi, fikirlerini, mücadelesini anlamak için çok gerilere bakmak gerekir. Bu onurlu mücadelenin nasıl başladığına bakmak gerekir. 70’lerin devrimci mücadelesi, 80’lerin Kürt özgürlük mücadelesi, bu mücadeleyi yoğurarak buraya getirdi. Kararlığımız, baş eğmezliğimiz bundandır. Geçmişin deneyimlerinden çıkardıklarımızla HDP’yi var ettik. Ama öncesinde HDK’yi var ettik. Bu kongrede bütün farklılıklarımızla, tüm emekçiler, kadınlar, yan yana geldi. Bir demokrasi ve barış mücadelesi davetiydi bu. Gelin birlikte bu sömürücü kapitalist sisteme karşı gelin, birlikte mücadele edelim diyordu. Bu davet, ortak vatanımızda demokratik cumhuriyeti var etme davetiydi. Bizi güçlü kılan mücadelemizdir, ama mücadelemizi var eden de bir fikriyattır. Fikirler tecrit edilemez. Bu fikre de, siyasi iradeye de, İmralı’ya da, Sayın Öcalan’a da bin selam olsun. 

Bu fikirlerden korkuyorlar. Barıştan, demokrasiden korkuyorlar. Korktukları için tecrit var, korktukları için binlerce arkadaşım cezaevinde, korktukları için HDP’ye saldırıyorlar. Bu korkaklar bu ülkede ne hak ne hukuk ne adalet bıraktılar. Her şeyi çölleştirdiler ama baş edemedikleri bir şey var o da sizlersiniz, HDP’dir.

AKP'nin seçim kampanyası gözaltı operasyonlarıdır

Bakın kurulduğumuz günden beri 6 seçim atlattık. Hepsinde her türlü hileyi, şaibeyi karşımıza çıkardılar, her türlü pazarlığı yaptılar, her türlü baskıyı uyguladılar. Ama buna karşılık her seferinde biz kazandık. 3 kez de önümüze diktikleri barajları onların kafasına yıktık. Baş edemedikçe hileye başvurdular. Şimdi de seçim kampanyasını başlattılar. İlk adımı da Amed’de gözaltı ve tutuklamalar oldu. Biz nerede seçim çalışması yapsak bir bakıyorsunuz ki orada AKP’nin seçim kampanyası karşımıza çıkıyor. Nedir AKP’nin seçim kampanyası gözaltı operasyonları, uydurma gerekçelerle, sözde gizli tanıklarla yapılan operasyonlar. Bütün bu haksızlığa karşı bizim de onlara biz sözümüz var: Bütün yaptıklarınızın tarafsız ve bağımsız yargı önünde hesabını soracağız.

Kayyum cumhuriyetini kabul etmiyoruz  

2014 yerel seçimlerinde 102 belediye kazandık. Bu 102 belediyenin 96’sına kayyum atanmış durumda. Otoriter rejim adeta bu ülkeyi bir kayyum cumhuriyetine çevirmiştir. Biz kayyum cumhuriyetini kabul etmiyoruz, biz demokratik cumhuriyeti var etme umudumuzu ortaya koyuyoruz. Bu kayyumcu zihniyeti bu coğrafyadan temizlemek, onur kazandırmaktır. Bunu da yine biz başaracağız, siz başaracaksınız.

Katılımcı şeffaf bütçe ile belediyelerimizi yönettik  

Biraz önce mali rapor okundu ne alacak var ne borç var. Yani bir bütçe yapmış, gelirini şeffaf biçimde örgütlenme faaliyetlerine yansıtmış. Aynısını belediyelerimizde de yaptık. Yaptığımız bütün harcamaların nereye gittiğini herkes biliyordu. Bütçe hakkı, halkın hakkını korumaktır. Bu hakka sahip çıkmak demokrasinin en temel ilkesidir. Radikal demokrasiyi savunan HDP olarak bütçe hakkını en öncelikli haklardan sayıyoruz. Katılımcı şeffaf bütçe ile belediyelerimizi yönettik, yönetmeye devam ediyoruz. Peki bu kayyumcular ne yapıyor. Bizim dönemimizde belediyeler sadece şeffaf olmakla kalmadı sabah akşam denetime uğradı. Bir tane soruşturma yok, hesaplarda kuruş hata yok. Sevgili belediye eşbaşkanlarımız suçları olduğu için cezaevinde değiller zaten, bu faşist anlayış bize yönelik saldırılarının parçası olarak belediye eşbaşkanlarımızı tutsak aldı. Gidin bakın yolsuzluk yapmayan, hazine arazilerini satmamış kayyum yok. Bu iktidar yolsuzluk ve haksız zenginleşme üzerinden ayakta duruyor. Kayyumlara da sirayet etti bu anlayış ama bunların hepsinin hesabını soracağız.

Kayyumları Saray'a yollarken borçlarını da yollayacağız

Bize diyorlar ki bu belediyeler HDP’ye geçerse çok borç var HDP ödeyemez. Çok net söylüyoruz, evet o borçları ödemeyeceğiz. O borçları kim yaptıysa, kim yaptırdıysa onlar ödeyecek. Bütçeyi yaparız seçilmişlerimizi denetleriz, ama burda bizim bir dahlimiz yok. Kayyum denen şahısları da sen atadın, biz bunları sana yollarken yanlarına bu borçları da koyarak yollayacağız. Sen hem bu borçları ödeyeceksin hem de bu halka hesap vereceksin.

Kayyum sözcüğünü ağzına bile alamayacaksın

Sizleri yeniden kayyum atarım diye tehdit ediyor içine düştüğü acze bakın. Böyle Cumhurbaşkanı olur mu, kendi vatandaşının hakkını gasp etmek üzerinden bir gelecek vadediyor. Ona diyoruz ki karşında öyle bir irade göreceksin ki değil kayyum atamak kayyum sözcüğünü ağzına bile alamayacaksın. 

Güçlü bir kararlılığı yerel seçimlerde sandığa taşımalıyız. Bulunduğumuz her yerde bu güçlü iradeyi açığa çıkarmalıyız. HDP çatısı altında bunu yaptığımız gibi mahallemizde köyümüzde sokağımızda tüm toplumu bu mücadeleye dahil etmeliyiz. Çalınan senin hakkındır. Bu ülkenin emekçileri, kadınları, gençleri, hakkı gasp edilen halkları; anadili hakkı gasp edilmiş Kürt halkı, Süryani halkı, kimliği cumhur ittifakı tarafından ipotek altına alınmış Türk halkı, inancı siyasete alet edilen Alevi halkı, şimdi yan yana gelme zamanıdır. 

Toplumsal ittifakı tabanda korumalıyız. Bunu başaracağımızdan şüphem yok. O irade bize yol gösterecektir. Halkın iradesinin gösterdiği adaylar liyakata en uygun adaylar olacaktır. Biz önümüzdeki yerel seçimlere hazırlanırken büyük bir barış ve demokrasi mücadelesini önümüze koyuyoruz. Yerel seçimleri kazandığımız gün, bu mücadele adına büyük bir adım atmış olacağız. O günden itibaren bu ceberut iktidardan kurtulmak için çok daha güçlü adımlar atmaya başlayacağız. Eğer mahallemize, kentimize özgürlük gelirse bu ülkeye de gelir.

Kadınların, gençlerin, emekçilerin kentini kuracağız

Kentlerimiz kadınların kenti olsun istiyoruz. Kadına yönelik şiddet son bulsun istiyoruz. Söz yetki kararı eşit temsiliyetle birlikte, kadınlarla birlikte vermek istiyoruz. HDP bir kadın partisidir. Bu başarı kadınlarla mümkün olabilirdi biz de öyle yaptık. Bu vesile ile tüm kadın yoldaşlarımı da selamlıyorum.

HDP siyasetin genç siyasetidir. Gençlerin siyasette olmasıyla statükoya hayır dedik. Bu ceberut iktidarın statükoyu dayatmasına gençlerle birlikte karşı çıktık.

Bu ülkede emekliler intihar etmesin diye, hakkını alabilsin diye kentlerimizi emekçilerin kenti haline getireceğiz. Bizim yerel yönetim anlayışımız toplumculuğa dayanır. İşte katılımcı demokrasi dediğimiz, radikal demokrasi olarak altını çizdiğimiz budur. Yerel demokrasi ortak vatanımızda demokratik cumhuriyeti inşa edebilmemiz için atacağımız en güçlü adımdır.

Bunun ilk adımı örgütlenmeden geçiyor. Biraz önce faaliyet raporu ve bütçesi okundu gelecek dönemin hazırlığı yapılıyor. Bizim kongrelerimiz devir teslim kongresi değildir, geçmişten gelen gücün geleceğe taşınmasıdır. Kimse bir yere gitmiyor hepimiz buradayız mücadelemize devam ediyoruz. Güçlü örgüt bu mücadelenin en temel referansıdır. Mahalle komisyonlarımızı hayata geçireceğiz, ilçe teşkilatlarımızı güçlendireceğiz sadece yönetimde olan arkadaşlarımız değil bugüne kadar emeği geçen kim varsa herkesi yarın sabah göreve çağırıyoruz. Bu halkımıza karşı olan, bedel ödeyen arkadaşlarımıza karşı en büyük sorumluluğumuzdur.

Kentimize demokrasi gelmesi için, bu ülkeye demokrasi gelmesi için çoğalma zamanıdır. Eğer bunu başarırsak bu iktidar bize karşı hiçbir şey yapamaz. Onlar bu korkuyla yaşasınlar biz barış içinde kentlerimizde bir arada yaşamaya devam edelim. Bugün bu ülke bir adaletsizlik ülkesi. Ülkenin orta yerinde bir büyükelçilikte bir cinayet işleniyor. Ülkede bir rahip casus diye tutuklanıyor; bir bakıyorsunuz salıveriliyor, bir bakıyorsunuz rahip Beyaz Saray’da. Alman gazetecilere bir telefonla tahliye geliyor, Türkiye’deki gazeteciler hala cezaevinde. Demokratik siyaset yapanlar tutsak ama çeteler için af tartışmaları yapılıyor. Adaleti sağlamak ancak bizim mücadelemizle olacaktır. O denli adaletsizlik hakim ki bu ülkede her ay ortalama 200’e yakın işçi iş cinayetinde ölüyor. Her ay 30’dan fazla kadın öldürülüyor. Gizli tanık denen yöntemle binlerce tanık tutsak. Bunca adaletsizlik varken bu ülkede demokrasi ve barış beklemek hayaldir. O yüzden demokrasi ve barış mücadelesi bizim için adalet mücadelesidir. Bu mücadeleyi başarıya ulaştırmak bizim boynumuzun borcudur.

Bir intihar ülkesi olmuşsanız orada adalet kalmamıştır  

Binlerce insan, bu içinden çıkılmaz kriz koşullarında intihar etmeye başlıyor. Bir intihar ülkesi olmuşsanız orada adalet kalmamıştır. Bu ülke krizler ülkesine dönüşmüştür. Toplumsal, ekonomik, siyasal kriz AKP’nin yönetememe krizidir. Bunun için kayyum atıyorlar, muhalefeti susturmak için cezaevi açıyorlar. Bu ülkenin cezaevine değil toplumsal barışa ihtiyacı var. Bunun ilk yolu da Baluken’in, Demirel’in, Kışanak’ın, Yüksekdağ’ın, Demirtaş'ın ve Bekir Kaya’nın serbest bırakılmasıdır.

İçeride de olsak dışarıda da bu ses susmayacak  

Hakikatin sesini kısamayacaklar. İçeride de olsak dışarıda da bu ses susmayacak. 6 yıldır hakikatin sesi, alanlarda meydanlarda yankılanmaya devam ediyor. Tüm bu siyasi krizle toplumu cendereye almış iktidara karşı mücadelemiz devam ediyor. Biz bu iktidara, bu ülkeye, bu coğrafyaya güçlü bir seçim sunduk. Barışı sunduk. Çok önemli bir adım atma çağrısında bulunduk. AKP tüm çabalarımıza rağmen çökertme planları ile uğraşıyordu. Sayın Öcalan, “AKP bizi oyalıyor” diyordu. “Ama bu şansı yitirirsek bu konunun muhatapları dışarıya taşınır” dedi. Öyle de oldu, konunun muhatapları dışarıya getirdiği için savaş çözümsüzlüğü getirdi.

Kürt düşmanlığının sürmesi için bütçenin en büyük kalemi silahlanmaya gidiyor

Bu iktidarın yegane bildiği savaş ekonomisidir. Hala silahlanma yarışında 2019 bütçesinin en büyük kalemi silahlanmaya gidiyor, ne için Kürt düşmanlığının sürmesi için. Kürt sorunu çözümsüz kaldığı sürece bu sorun devam eder. Evlatlarımızın kanı üzerinden siyaset yapan bu zihniyete dur deme zamanı gelmiştir. Tüm Türkiye toplumuna bu çağrıyı yapıyorum. Ekonomik gidişatın kötü gitmesinin altında savaşçı zihniyet vardır. Tabi Saray’ın giderleri de var. Bunca ekonomik krize rağmen Saray bütçesini 3 kat arttırdılar. Doymuyorlar! Ne yapacaksınız bu parayla, yeni saraylar mı yapacaksınız? Yazlık saray, kışlık saray ve sarayların içinde bu saltanat sürsün diye halka zulüm, topluma savaş, şiddet. 

İmam, zabıta, saray üçgeninde ülkeyi yönetiyorlar

Bir başka kalem daha bütçede artıyor. O da Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi. Bir yandan savaş, bir yandan inançlar üzerinde tahakküm. Geçen gün bir haber düştü, Almanya'da üç imamı casusluk yaparken yakalanmışlar. İmamlara maaş veriyoruz casusluk yapıyorlar, zabıtalara maaş veriyoruz enflasyonu düşürüyorlar. Merkez Bankası çalışmıyor, onun yerine zabıtalar enflasyonu düşürüyor. Ülkenin manzarası budur: imamlar, zabıtalar ve saray. Bu üçgende ülkeyi yönetiyorlar.  Mizah mıdır, kara mizah mıdır siz karar verin.

Siyasetçiler halkın sorunlarına arkasını dönüp kapalı kapılar ardında pazarlık yapamaz  

Ben burdan bütün muhalefet partilerine çağrı yapıyorum, bu gidişata son vermekten başka bir tartışmanız olamaz. Ülkenin gidişatı felakete sürüklenmektedir. Bundan başka bir tartışma konusu teferruattır. Şimdi barış ve demokrasi için ortaklaşma zamanıdır. Siyasetçinin sorumluluğu budur. Siyasetçi bu sorunlara arkasını dönüp kapalı kapılar ardında pazarlık yapamaz. HDP önümüzdeki süreçte bu sorumlulukla davranmaya devam edecek. Kimsenin şüphesi olmasın. Hepimiz tüm farklılıklarımızla yan yanayız. Bize güç katan bu farklılıklarımızla yan yana oluşumuzdur.

Yerel seçimlerde de, yeşil sahalarda da biz kazanacağız  

Van’ın içinde yaşadığı sorunları biliyorsunuz. İşsizlik, tarımın düştüğü durum. Biz kazandığımızda,  bu ülkeye barış ve demokrasi geldiğinde, bu yoksulluğa da çarpık gidişata da son vereceğiz. Her yerde kazanacağız, yeşil sahalarda da kazanacağız Amedspor'la da kazanacağız. Öyle acz içindeler ki bir spor müsabakasında Amedspor’a saldırıyorlar, onlara inat yerel seçimlerde de, yeşil sahalarda da biz kazanacağız.


 

Kaynak : Vişne Haber Ajansı-www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları