loading
close
SON DAKİKALAR

'İç çekişme zarar veriyor'

'İç çekişme zarar veriyor'
Tarih: 11.02.2012 - 19:33
Kategori: Gündem

Tüzük değişikliğini mutlaka yapacaklarını belirten Matkap, bu konuda acele etmeyeceklerini söyledi

CHP’nin örgütlenme ve örgüt yönetimlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap’la parti içindeki tüzük kurultayı çekişmelerini ve Türkiye’nin bugünkü genel siyasetini konuşuyoruz. Matkap, genel merkez olarak tüzük kurultayını aceleye getirmek istemediklerini, ancak tüzüğün mutlaka değişmesi gerektiğini vurguluyor. Matkap’ın dikkat çektiği bir başka konu da parti içi çekişmelerin ve hizipçiliğin CHP’ye zarar verdiği ve oy kaybettirdiği. Bu sorunun bir an önce aşılması gereğinin altını çiziyor.

- CHP içinde çalkantılar bir türlü durulmuyor. Şimdi de tüzük kurultayını toplama konusunda anlaşmazlıklar çıktı. Bu tüzük kurultayı meselesini anlatır mısınız?

NİHAT MATKAP- Bir kere CHP’nin tüzüğünü değiştirmeye ihtiyacı var. Yalnız bir siyasi partinin tüzüğü, bir anlamda anayasası. Anayasa değişikliği yapılırken zorlamayla bu iş yapılmaz. İç işleyişimizdeki var olan sıkıntıları aşabilirsek bugünkü oy oranımızın çok üzerine çıkacağımıza inanıyorum. Burada örgütümüzün dört beklentisi var. Örgütlerden sorumlu yönetici olarak bunu tespit ettim. Bir defa CHP’yi sağ parti yönetim modeliyle yönetemezsiniz. Bütün dünyada sol sosyal demokrat partiler üyesine, kadrolarına, örgütlerine ve programlarına dayanır. CHP’de bunların sürekli dinamik olması gerekiyor. Bunların da kimi koşulları var.

- Nedir bu koşullar?

- 2002’den bu yana yapılan yerel ve genel seçimlerde adaylar ağırlıklı olarak merkez yoklaması yöntemiyle belirlendi. Bir kere bunun yarattığı ciddi bir rahatsızlık var. Oranlara bakıyorum. Adaylar yüzde 80 oranında merkez yoklamasıyla, yüzde 20 oranında da ön seçimle belirlenmiş. Bu tabloyu tersine çevirmemiz gerekiyor.

‘İç tüzük değişikliği gerekmiyor’

- Geçmişte adaylar önseçimle belirlenmiyor muydu?

- Öyle oluyordu. Adayların belirlenmesinden kaynaklanan sıkıntıları mutlaka geride bırakmamız gerekiyor. Bunun yapılması için tüzük değişikliği gerekmiyor. Var olan yönetmeliğimizde bir değişiklikle bu konudaki araçlarımızı geliştirebiliriz diye yola çıktık. Bizim partide önseçimler iki yöntemle yapılıyor. Birincisi tüm üyelerin katılımıyla yapılan önseçim, ikincisi de genişletilmiş aday yoklaması yöntemi. Ama bütün üyelerin katıldığı yöntemde bazı sakıncalar ortaya çıkıyor. Bir anda yığılmalar olabilir. Bu da haksızlıklara yol açabilir. Genişletilmiş aday yoklaması yönteminde var olan delegeler oy kullanıyor.

- Peki, bu yöntem neler getirecek?

- Diyelim delegeyi seçtik. O seçilen delegenin resmileşmesi de gerekiyor. Bugün yönetmelikte yaptığımız değişiklikle delegenin seçilmesinden bir hafta sonra delege listesinin genel sek-reterliğe gönderilmesi amir hüküm haline getirildi. Seçimler bu ay içinde başlıyor. Seçilen delege listesi bir hafta sonra genel sekreterliğe gelecek. Genel sekreterlik de bunları mühürleyip resmi hale getirecek. Herkesin de bundan haberi olacak. Yüz bin oy aldığımız orta büyüklükteki ilçelerde 2500 kişilik bir seçici kurul oluşuyor. Hem belediye başkanı, hem il genel meclisi üyesi, hem belediye meclis üyesi adayları ağırlıklı olarak bu delegelerle seçilecek. Böylelikle de aday yoklamasından doğan sıkıntıları aşmış olacağız. Özetlemek gerekirse herhalde 250 kişinin alacağı karar 15-16 kişinin alacağı karardan çok daha sağlıklı olacaktır.

‘Projelerini anlatsın’

- Kimileri de bunun zorunlu hale getirilmesi gerektiğinde ısrar ediyor...

- Ne gerek var? Örneğin Doğu ve Güneydoğu illerimizde farklı yöntem uygularız, partimizin güçlü olduğu yerlerde farklı yöntem uygularız. Biraz önce güçlü olduğumuz bir yöredeki bir belediye başkanımız geldi. “Benim orada şimdiden 14 tane aday adayım var,” dedi. İyi de biz o 14 aday adayını nasıl ikna edeceğiz? Gitsinler o seçilmiş delegasyona projelerini anlatsınlar. Seçilmiş delegasyon da karar versin. Biz MYK olarak sadece yöntem belirleyelim. CHP’lilerin en büyük beklentisi buydu. Bu sorunu çözdük.

Bir diğer beklenti de şuydu: 2003’te tüzüğümüzde bir değişiklik yapılmış. İl, ilçe ve genel başkanlık seçimlerinde delegelerden yüzde 20 imza şartı aranmış. Hatta genel başkanlık adaylığı konusunda bu CHP kurultaylarında çok tartışıldı. Çünkü kurultaylarda delegeler divana gidip kimliklerini gösteriyor ve imza atıyorlar, bu da ciddi bir baskı yaratıyordu. Hiçbir sosyal demokrat partinin işleyişine yakışmayan bir yöntemdi. Biz bu konuda hem MYK hem de tüzük kurultayı isteyenler olarak aynı fikirdeyiz.

Üçüncü konu şu: 3 Kasım 2010’da partide ciddi bir sorun yaşandı. 2008’de değişen tüzüğümüzde MYK’nin seçim biçimi değiştirilmişti. Eskiden bizde genel sekreter ve yardımcıları modeli vardı. Bunlar PM’ce seçiliyordu. Ama 2008’de yapılma aşamasında çok tartışılan değişiklik genel başkan yardımcılığı modelini ön plana çıkarıyordu. Bu da daha çok sağ partilerde uygulanan bir model.

Leyla TAVŞANOĞLU

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları