loading
close
SON DAKİKALAR

Katliam tarihinde bugün: Çorum

Katliam tarihinde bugün: Çorum
Tarih: 02.07.2016 - 18:37
Kategori: Gündem

Çoğu Alevi olan 57 yurttaşın öldürüldüğü Çorum Katliamı’nın üzerinden 36 yıl geçti.

Çoğu Alevi olan 57 yurttaşın öldürüldüğü Çorum Katliamı’nın üzerinden 36 yıl geçti. 

12 Eylül 1980 darbesine giden yol katliamlarla döşendi. Önce Sivas’ta sonra Maraş’ta ve Çorum’da Alevilere ve solculara yönelik katliamlarda yüzlerce insan yaşamını yitirdi, binlerce insan göç etmek zorunda kaldı.

Önceki Alevi katliamlarında olduğu gibi Çorum’da da Sünni yurttaşlar, Alevi yurttaşlara karşı kışkırtılmaya çalışıldı. 12 Eylül’de darbe yapmayı planlayanlar halkın dini duygularını kullanarak katliamlara yol açarken, ‘Provokasyon’ gerekçesinin arkasına sığınarak devleti aklama gayretindeydiler.

1 aydan uzun süren Çorum Katliamı’nda çoğunluğu Alevi 57 kişi katledildi, yüzlerce insan işkencelerden geçirildi.
Çorum Katliamı’nın öncesinde Sivas’ta ve Maraş’ta da katliamlar yaşandı.

Çorum Katliamı’na giden yol da katliamlarla döşendi: Sivas ‘78 – Maraş ‘78

3 Eylül 1978: Sivas

3 Eylül 1978 günü, Sivas’ta Alevilerin oturduğu Alibaba Mahallesi'nde çıkan bir çocuk kavgası sırasında kendilerine ülkücü gençler diyen bir grup tarafından iki kadının öldürülmesiyle başlayan olaylar, ertesi sabah farklı camilerde kılınan bayram namazları esnasında ‘Komünistler, Kızılbaşlar kardeşlerimizi öldürdü’, ‘Müslüman yok mu?’, ‘Allah’ını seven bizimle gelsin!’, ‘Kanımız aksa da zafer İslam’ın’ sloganları ile tırmandı. Resmi kayıtlara göre 11 kişi yaşamını yitirdi.

Maraş’ta 105 kişi öldürüldü

1 numaralı sanık yargılandı, beraat etti, soyadını değiştirdi, milletvekili oldu!

1978’te Maraş’ta bir hafta süren olaylarda 105 Alevi yurttaş öldürüldü. Alevilere ait 200'ün üzerinde ev yakıldı.
Olaylardan bir hafta kadar öncesinde, kimliği belirsiz kişiler Alevilerin yaşadığı evlerin kapılarına kırmızı işaretler koydular. 19 Aralık’ta bir ülkücünün, Çiçek sinemasına yerleştirdiği tahrip gücü düşük bir bomba; katliama giden olaylar zincirinin ilk adımını oluşturdu. Bomba güçlü olmadığı için kimse yaralanmadı, ancak ‘komünistler ve Aleviler Müslümanları öldürmeye hazırlanıyor’ söylentisi yayılmaya başlandı. Ertesi gün Alevilerin yoğunlukla oturduğu Yörükselim Mahallesi'nde bir kıraathane bombalandı. 21 Aralık'ta iki Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (Töb-Der) üyesi iki öğretmen öldürüldü. 22 Aralık’ta bu iki öğretmenin cenazesini taşıyan kalabalığa, faşistlerin, “Komünistlerin, Alevilerin cenaze namazı kılınmaz” diyerek tahrik ettikleri kalabalık saldırdı.

Bağlarbaşı Camii imamı Mustafa Yıldız ise şu akıl almaz vaazı verdi: "Oruç tutmak namaz kılmakla hacı olunmaz, bir Alevi öldüren beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanır; bütün din kardeşlerimiz hükümete ve komünistlere, dinsizlere karşı ayaklanmalıdır; çevremizde bulunan Alevileri ve CHP'li Sünni imansızları temizleyeceğiz.”
Kalabalık dağılıp cenazeler ortada kalırken; güvenlik güçleri olaylara müdahale etmedi. Saldırganlar, Alevilere ve CHP'lilere ait işyerlerini tahrip etti.

22 Aralık gecesi ülkücüler Sünni mahallelerinde "Ertesi gün solcu Alevilerin silahlı saldırı yapacağını" anlatarak, kitlesel biçimde silahlanılmasını sağladılar. Valiliğin talebine rağmen kente askeri güç gönderilmedi. Saldırılar polis kuvvetlerine yöneldi. Bunun üzerine 23 Aralık sabahı kentteki bütün polisler görev dışı bırakıldı. 24 Aralık'ta ilan edilen sokağa çıkma yasağına, yalnızca, kendi can güvenliklerini bile sağlayamayan güvenlik kuvvetleri uydular. 24 Aralık günü, ülkücülerin çevre köy ve ilçelerden getirdiği silahlı grupların takviyesiyle, Maraş’ta Alevi kıyımı yaşandı.


Ülkücülerin yönlendirdiği kitleler Yörükselim, Madaralı, Serintepe, Yusuflar, Dumlupınar, Yenimahalle ve Sakarya mahalleleri ve şehrin ticaret merkezinde, 24 Aralık günü, Sakarya ve Namık Kemal mahallelerinde, daha önceden işaretlenen evlere saldırıya geçtiler. Saldırılar sonrası ölülerin taşınması, yaralıların hastanelere götürülmesi engellendi, hastaneler kuşatıldı; insanlar kadın, çocuk, hamile, yaşlı, hasta, yaralı ayrımı yapılmadan öldürüldü.
Olaylar ancak 25 Aralık akşamı tamamen yatıştı. Saldırılarda 105 kişi öldürüldü. Yüzlerce kişi yaralandı. Aralarında CHP, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Türkiye Komünist Partisi (TKP), Töb-Der, Polis Memurları Dayanışma Derneği (Pol-Der) binalarının ve Sağlık Müdürlüğü'nün bulunduğu 210 ev ve 70 işyeri yakılıp yıkıldı. Katliamın ardından, binlerce Alevi Kahramanmaraş'ı kaçarcasına terk etti. CHP Milletvekili Oğuz Söğütlü Kahramanmaraş'ta yaşananların açık soykırımdan başka bir şey olmadığını, Alevi nüfusun yüzde 80'inin kenti terk ettiğini söyledi.


Dönemin Maraş Emniyet Müdürü ve Vali Vekili Abdülkadir Aksu, daha sonra ANAP ve AKP hükümetleri döneminde İçişleri Bakanlığı görevine getirildi. Olayın bir numaralı sanığı Ökkeş Kenger yargılanıp beraat etti ve soyadını Şendiller olarak değiştirdi. Daha sonra 1991 yılında Refah Partisi’nden 19. dönem Kahramanmaraş milletvekili seçildi.

Maraş’ta bir hafta süren olaylarda 105 Alevi yurttaş öldürüldü. Alevilere ait 200'ün üzerinde ev yakıldı.

12 Eylül 1980 darbesine giden yolda Çorum Katliamı

Katliamın engellenmemesi, önlem alınmaması, göz yumulması Alevilerin hafızasına hiç silinmeyecek şekilde kazınırken, 1980 yılına gelindiğinde bu defa Çorum’da tarih kanlı harflerle yazılıyordu.

Maraş'ta yaşanan kıyımdan sonra, 12 Eylül askeri darbesine zemin hazırlamak için uygulanan ikinci büyük operasyon 28 Mayıs - 4 Temmuz 1980 tarihleri arasında gerçekleşen Çorum katliamıydı. Burada da katliam hazırlıkları çok önceden başladı. Çorum Valiliğine, emniyet müdürlüğüne, milli eğitim müdürlüğüne faşist olarak bilinen insanlar getirildi.

Önceki Alevi katliamlarında olduğu gibi Çorum’da da Sünni yurttaşlar, Alevi yurttaşlara karşı kışkırtılmaya çalışıldı. 12 Eylül’de darbe yapmayı planlayanlar halkın dini duygularını kullanarak katliamlara yol açarken, ‘Provokasyon’ gerekçesinin arkasına sığınarak devleti aklama gayretindeydiler.

MHP ve MSP’nin dışarıda desteklediği Süleyman Demirel’in azınlık hükümetinin görevde olduğu bu dönemde Çorum Emniyet Müdürü Hasan Uyar görevden alınarak, yerine Tunceli’de birçok olaya adı karışan Nail Bozkurt, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne MHP’nin militanı olarak tanınan Fethi Katar getirildi. İktidara yakın görüşlü Rafet Üçelli’de Çorum Valiliğine atandı. Demokrat olarak bilinen 40’a yakın polis memuru başka illere atandı, birçok demokrat kimlikli öğretmen, okul yöneticisi ve memur sürgün edilerek yerleri değiştirildi. Çorum emniyetinde görevli sağcı ve ırkçı bilinen birçok polis başka illere ataması yapılmışken, ilişikleri kesilmeden Çorum’da görevlerini sürdürdüler.

Çorum’da çatışmalar başlıyor

MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak 27 Mayıs'ta Ankara’da kimliği belirsiz kişilerce öldürüldü. Ertesi gün ülkücüler her yerde sokağa döküldü. Çorum’da Saat Kulesi önünde toplanan ülkücüler kentin en işlek caddesinde silah ve sopalarla yürüyerek, Alevi ve solcu olarak bilinen insanları linç etmeye çalıştırlar, dükkanlarına saldırdılar.
Halk, hayatta kalmak için barikat kurdu

Polisler, olaya diğer katliamlarda olduğu gibi yine müdahalede bulunmadı. 28 Mayıs’ta Çorum Gazetesine ve Bahar Kitabevi’ne saldırı gerçekleştirildi. Devrimci örgütler ve Alevi halk Alevi mahallelerinde yeni bir Maraş Katliamı’na izin vermemek için bir araya geldi. Mahallelerde barikatlar kurarak güvenlik sağlamaya çalıştılar.

29 Mayıs günü ülkücüler, bütün Alevi köylerine giden yolları kapatıp kimlik sorarak, Alevi ve solcu olanlara saldırdılar. Sonrasındaysa Alevilerin yaşadığı Milönü Mahallesi'ne saldırıya geçildi. Alevi halk ve devrimci örgütler Milönü Mahallesi’ne giren yollarda barikat kurdular. Çıkan çatışmaların ardından valilik, sokağa çıkma yasağı ilan etti.

Çorum Valisi Rafet Üçelli, Milönü’nde kurulan barikatın kaldırılmasını isterken, halk kaldırmamak için direniş gösterdi. Sonunda Vali Üçelli, Jandarma Komutanı Yarbay Vural Güride’ye, barikatın kaldırılması emrini verdi. Yarbay Vural Güride ise barikatın kaldırılması durumunda katliam yaşanacağını belirterek emri uygulamadı. Barikatların arasından geçen sivil plakalı araç mahalleyi taramasına rağmen yine hiçbir güvenlik önlemi alınmadı. 



Hastane işkencehaneye dönüştürüldü

30 Mayıs'ta kimler tarafından nasıl öldürüldüğü bilinmeyen 3 polis cesedi bulundu.
Jandarma Genel Komutanı Org. Sedat Celasun Çorum’da teşkilatı bulunan siyasi parti il yöneticileri, Çorum milletvekillerinin katılımıyla bir toplantı düzenledi. Çorum Valisi Rafet Üçelli'nin sunumu üzerine Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun’un, “Biz gerekli yerlerden emir aldık. Milönü’ne tanklarla girip olaylara son vereceğiz” sözlerine olayları yerinde incelemek için şehre gelen Çorum CHP Milletvekili Ethem Eken, “Milönü’ne tanklarla girmek neyi çözer? Bu daha çok kan dökülmesine neden olur. Türkiye’de 14 milyona yakın Alevi vatandaş yaşamaktadır. Milönü’ne tanklarla girip kan döküldüğünde tüm ülkede büyük olaylar çıkar” dedi. Oluşturulan bir komite Milönü’ne giderek halkla görüştü. Polislerin Milönü’ne girmemesi şartı ve girerlerse askerin vur emri olduğu sözü üzerine barikatlar kaldırıldı.



Bunun üzerine ülkücüler ve polis bir süre Milönü’nü bırakıp, Alevi köylerine saldırdı. Kentte iç göç başladı. Katliam sırasında buğday tarlalarında hamile kadınların, gençlerin, yaşlıların elleri kolları bağlı şekilde işkence edilmiş cesetleri bulundu.

Milönü’nde elektrik ve su kesilirken, ekmek sıkıntısı baş gösterdi. Çorum SSK Hastanesi işkencehaneye dönüştürülerek, gelen hastalar tedavi edilmek yerine işkencelere maruz bırakıldı.

Haziran ayında barikatların kaldırılmasının ardından yüzlerce kişi gözaltına alındı. Kentte iç göç yoğun olarak yaşanmaya başlandı. Resmi rakamlara göre 1980 Mayıs-Ağustos ayları arasında 600’den fazla aile Çorum içinde yer değiştirdi.

“Camiye bomba atıldı” yalanı

1 Temmuz'da, Alevilerin evleri ateşe verilerek yakıldı. Yüzlerce kişi tutuklandı. 2 Temmuz Çarşamba Çorum’da Pazar yerine giden köylüler işkence edilerek öldürüldü.

3 Temmuz’da İçişleri bakanlığı Çorum’a giden köy yollarının kapatılması emrini vererek büyük bir operasyon başlattı.

4 Temmuz sabahı, vali bir gün önce koyduğu sokağa çıkma yasağını kaldırdı. Cuma namazının ardından Cuma hutbesi okunurken, ‘Solcular, Aleviler Milönü'ndeki Alaaddin Camisi’ne bomba attılar’ anonsu üzerine cuma namazından çıkanlar, Milönü'ne koştular.

TRT tahriki

TRT’de de “Çorum’da Alaaddin Camii’ne patlayıcı madde atılması ve dışarıdan ateş açılması ile olaylar başladı” haberi sık sık verildi. Ülkücü gruplar tarafından Alevi mahallelerine uzun namlulu silahlarla ateş açtı.
Polis panzerleri ve üç sivil araba hedef gözetmeksizin Alevilerin ve solcuların üzerine ateş açtı. Tıp öğrencisi Süleyman Atlas polis panzerinden açılan ateş sonucu omzundan yaralandı. Polisin SSK Hastanesi’ne götürdüğü Süleyman Atlas'ın ailesi ancak jandarma eşliğinde ertesi gün hastaneye gidebildiğinde, oğullarının işkence edilmiş cesedini teslim aldı.

Alevi dedesi Veli Solmaz fırında yakılarak öldürüldü

Olaylar sırasında evini toparlamaya çalışarak katliamdan kaçmaya çalışan arkadaşı Ahmet Doğan’ı sakinleştirmeye çalışan Alevi dedesi Veli Solmaz, arkadaşıyla birlikte mahalle fırınında yakılarak öldürüldü.
Çorum olaylarında resmi rakamlara göre 57 kişi öldürüldü. 300'e yakın yurttaş yaralandı. 300'e yakın ev ve iş yeri ise tahrip edilerek yıkıldı. 600’den fazla aile il içinde göç etmek zorunda kaldı.

Erzincan Askeri Mahkemesinde görülen ve 8 yıl süren 53 sanıklı Çorum Katliamı davasında 38 kişi beraat etti. Mahkeme, 2 sanığa önce idam cezası verdi. Sanıkların duruşmalarda pişman olduklarını söylemeleri üzerine cezaları 24′er yıl ağır hapis cezasına çevrildi. Tutuklu bulunan 13 sanık ise ceza evinde yattıkları süre göz önünde bulundurularak, serbest bırakıldı.

Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları