loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu belediye başkanlarına seslendi: Yoksul mahallelerden başlayarak pozitif ayrımcılık yapın

Kılıçdaroğlu belediye başkanlarına seslendi: Yoksul mahallelerden başlayarak pozitif ayrımcılık yapın
Tarih: 08.09.2021 - 16:42
Kategori: Siyaset

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmit Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan Çınar Çocuk Evi ve Sağlık Merkezi’nin açılışına katıldı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Sayın Başkanı siz büyük bir dikkatle dinlediniz, ben de dinledim. TBMM’nin Sayın Başkanvekili, siyasi partilerin saygıdeğer temsilcileri, il başkanları, belediye başkanları, milletvekili arkadaşlarım… Bir arkadaşımız aramızda yok, bir Kocaeli Milletvekili, onu Kilis’e gönderdik, Tahsin Bey şu anda Kilis’te, dolayısıyla telefon etti ne olursun benim de Kocaelilere, İzmitlilere selamımı söyle dedi, onun da selamını aktarmış olayım efendim. 

Şimdi Başkan konuşmasını yapmadan önce burada kısa bir filmde görsel olarak izledik, oldukça güzeldi etkilenmemek mümkün değil. Şu bir gerçek, eğer siz halka hizmet etmeyi kafanıza koymuşsanız ve ben seçildiğim yerde Belediye Başkanı olarak hiçbir ayrım yapmadan, kimlik ayrımı, inanç ayrımı, yaşam tarzı ayrımı yapmadan belde halkına hizmet ediyorum diyorsanız arkanızda büyük bir halk desteğini görmüş olursunuz. En büyük arzumuz bu. Belediye Başkanlarımızın hiçbir ayrım yapmadan belde halkını kucaklamaları. Belediye Başkanlarıma bunu söyledim ama bir şey daha söyledim. Özellikle yoksul mahallelerden başlayarak pozitif ayrımcılık yapın. Bugüne kadar o mahalleler ihmal edildi, götürüldü bayramda, seyranda ufak tefek yardımlar yapıldı ve oy avcılığı yapıldı. Biz o bölgelere katkı verirken oy avcılığını asla düşünmüyoruz. Tam tersine onlar kentte huzur içinde yaşasınlar. Gelir düzeyi yüksek olan mahallelerde insanlar nasıl yaşıyorlarsa gelir düzeyi düşük olan mahallelerde de vatandaşlarımız huzur içinde yaşasınlar. Çocuklarını sevgiyle kreşe göndersinler, bu imkan sağlansın onlara ve dolayısıyla Belediye Başkanlarımıza dedik ki, önce yoksul mahallelerden başlayarak kreş açınız. Anne güven içinde çocuğunu getirip kreşe bırakabilsin ve böylece kent yaşamını daha rahat öğrenebilir, kentte gezebilir, çocuğunu güvenli bir kreşe bıraktığı zaman taziyeye gidebilir, düğüne gidebilir, komşuya misafirliğe gidebilir, alışverişe gidebilir, çarşıya, pazara çıkabilir. Dolayısıyla anne daha rahat çocuk güven içinde besleniyor, uyuyor, bakımı iyi, eğitimi iyi ve dolayısıyla kent kültürünü daha rahat edinebiliyor. 

Şimdi el ele yürümekten bahsetti Fatma Kaplan Hürriyet Başkanımız. El ele yürümek. Aslında bu çok önemli bir kavram. El ele yürümek demek aslında hiç kimseyi ayırmadan, sorunları çözmek için hep beraber hareket etmek demek. El ele yürümek demek aslında bir anlamda yine hiç kimseyi dışlamadan, ötekileştirmeden beraber kentin sorunlarını çözmede ortaklaşmak demek. Kentin sorunu var mı? Elbette var. Sorunsuz bir kent var mı? Hayır. Sorunsuz bir dünya var mı? Hayır. Sorunsuz bir yaşam var mı? Hayır. Ama görevimiz aklımızı kullanarak bütün sorunları çözmektir. Aklımızı kullanarak bütün sorunları çözmek istiyorsak ortaklaşacağız, el ele vereceğiz. Bazen bir kişinin gücü bir sorunu çözmeye yetmeyebilir, 10 kişinin yetmeyebilir, 20 kişinin, 100 kişinin yetmeyebilir ama beraber olduğumuzda üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. 

Çocuğu kime teslim edeceğiz? Bir görsel daha izledik, bir sınav yapılıyor, ciddi bir sınav yapılıyor ve bu kreşte görev yapacak olan öğretmenler seçiliyor. Eğer çocuklarımız iyi yetişmiş, alanında uzman ve bu konuda eğitim almış öğretmenlere teslim edilecekse o çocukların geleceği parlak olur. O çocuklar güven içinde, hayatı sorgulamaya başlarlar, güven içinde öğretmenleriyle bir arada olurlar. Şarkı öğrenirler, türküler öğrenirler, şiirler, oyunlar bir arada hep beraber sosyal alanda da gelişmeyi sağlarlar. Arada bir de çocuklar kavga ederler. Onları ayırması gereken, yine öğütlemesi gereken, yine yetiştirmesi gereken öğretmenlerdir. Dolayısıyla öğretmenlerin titizlikle seçilmesi ve kreşte görevlendirilmesi sadece çocuklar için değil çocuğunu oraya bırakan, teslim eden, eğitilmesi için çocuğunu kreşe yazdıran anneler ve babalar içinde büyük bir güvencedir. Dolayısıyla bu bağlamda da teşekkür ederim iyi öğretmenler seçtiğiniz için, çocukları iyi öğretmenlere teslim ettiğimiz için. 

Dayanışma kültürü dediğimiz bir şey daha var. Eğer bir yerde bir sorun varsa o sorunun çözümü için dayanışma kültürünü de büyütmemiz lazım. Yangın olduğu zaman bizim küçüklü büyüklü bütün belediyelerimiz yangın bölgesine her türlü yardımı yapmak için çaba harcıyorlar. Araç gönderiyorlar, eleman gönderiyorlar, personel gönderiyorlar, gıda yardımları, diğer yardımları gönderiyorlar ama bu yardımları göndermeden önce mutlaka Belediye Başkanıyla görüşüyorlar ihtiyacınız nedir ve biz bu ihtiyacı giderecek yardımları yapalım diye. Dolayısıyla bu dayanışma kültürü de bizim için son derece değerli. İki Belediye Başkanımız burada, dolayısıyla iki Belediye Başkanımıza da gerçekten Başkan teşekkür etti, ben de huzurunuzda teşekkür edeyim. 
Dayanışma kültürünün getirdiği bir şey daha var. Dayanışma kültürünü büyütürsek kentler arasında da sorunun çözümü konusunda bir araya gelme kültürünü büyütmüş oluruz. Her birimiz sorunlarımızla baş başa kalmayız, sorunu çözmek için oturup ciddi mücadeleler veririz ama bu mücadeleler yetersiz kalabilir, ama danışma kültürünü büyüttüğümüz zaman her birimiz sorunun bir ucundan tutar ve sorunu çözmeye çalışırız. 

Sevgili İzmitliler, İzmit’in benim hayatımda özel bir yeri var. Burayı öğrencilik yıllarımdan beri bilirim. Düğünümü de burada yaptım. Dolayısıyla burası benim için çok yabancı bir kent değil. Bu kent aslında benim gençliğimin yaşadığı bir kent aynı zamanda. Eski halini de bilirim, sahillerini de bilirim. Tabi yapılaşmanın hangi boyutlara ulaştığını siz yaşayarak da görüyorsunuz. Ben de zaman zaman yaşayarak, bazen içinden geçerek, bazen oturup konuşarak bunları ben de yaşıyorum ve görüyorum. Kentli olmak kolay bir şey değildir arkadaşlar. Kentli olmak aynı zamanda bir sorumluluk demektir. Çöpü sokağa atamazsınız, sigara izmaritinizi sokağa atamazsınız. Sokağa atıyorsanız aynı izmariti evinizdeki salona da atmanız lazım. Çünkü artık kent hepimizin evi oluyor ve o kentte hepimiz huzur içinde yaşamak istiyoruz. Zaman zaman siyaseten ayrışmalar, farklı pencerelerden dünyaya bakmalar olabilir ama sonuçta yaşadığımız kentin güzel olması lazım, yaşadığımız kentin yeşil olması lazım. Yaşadığımız kentte sadece biz değil bizim dışımızda da canlılar var. O canlıların da hakkının, hukukunun olduğunu bilmemiz lazım. Dolayısıyla kent kültürüne sahip olmak farklı bir şeydir. Kocaeli’nin tabi ciddi bir tarihsel kökeni de vardır, Milli Kurtuluş Savaşı sırasında verdiği mücadeleler vardır, Yahya Kaptan’ı vardır. Yahya Kaptan adına kurulan bir mahallemiz vardır. Dolayısıyla Kocaeli’nin Milli Kurtuluş Savaşında da, Osmanlı döneminde de özel bir önemi vardır. Dolayısıyla bu kente hizmet etmek güzel bir şeydir. Ve bu hizmeti götürecek olan Belediye Başkanları da gerçekten alanlarında yetkin kişiler olmalılar. Büyükşehir’in çok büyük gelirleri var, Kocaeli’nin sınırlı gelirleri var. Sınırlı gelirlerle çok güzel şeyler yapmayı kim öğrenmek istiyorsa Fatma Kaplan Hürriyet’in yaptıklarına bakacak. Demek ki, sınırlı kaynaklarınızla çok daha güzel hizmetleri, maliyeti düşük hizmetleri ve halka hesap veren şekliyle halka vermek durumundasınız ve bunu yapabiliyorsunuz. 

Dolayısıyla bu bağlamda da Belediye Başkanlarının harcadıkları her kuruşun hesabını millete verme geleneği oluşması lazım. Bunu söyledim bütün Belediye Başkanlarımıza. Harcadığınız para sizin paranız değil, harcadığınız para milletin parasıdır. Dolayısıyla harcadığınız her kuruşun hesabını millete verdiğiniz andan itibaren yeni bir siyaset penceresini açmış olacağız. Yeni bir siyaset, ahlaklı bir siyaset, düzgün bir siyaset, adaletli bir siyaset. Yeni bir siyasetin penceresini açtık buradan gidiyoruz. Dayanışma kültürüyle gidiyoruz, halka hesap vermekle gidiyoruz, vatandaşlar arasında hiçbir ayrım yapmadan kimlik, inanç ve yaşam tarzı ayrımı yapmadan herkesi kucaklayan bir siyaset anlayışıyla gidiyoruz. Bunu hayata geçireceğiz. Bu konuda çok ama çok kararlıyım. Cumhuriyetin yüzüncü yılında Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurduğu cumhuriyeti Allah’ın izniyle demokrasiyle taçlandıracağız ve güzel bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz. 
Demokrasi demek herkesin düşüncesini özgürce ifade etmesi demektir. Demokrasi demek farklı düşünceye tahammül etmek demektir. Farklı düşündüğümüz zaman toplumu ilerletiriz, toplumu daha ileri noktalara taşıyabiliriz. Hepimiz aynı şeyi düşündüğümüzde toplumu büyütemeyiz, toplumu ileriye taşıyamayız. O nedenle eğitim çok önemlidir. Özellikle kreşlerden başlayarak, anaokulundan başlayarak eğitimin verilmesi son derece değerlidir. Eğitim kişiye, aileye, sınıfa, topluma ve ülkeye sınıf atlatan en temel etmendir. Eğitimli toplumda demokrasi güçlenir, eğitimli bir toplumda hesap verme vardır, eğitimli bir toplumda farklılıklara saygı vardır, eğitimli bir toplumda her farklılık zenginlik olarak kabul edilir. Dolayısıyla kavganın nedeni değil tam tersine bir arada olmanın, bir arada yaşama kültürünün büyütülmesi anlamına gelir. 

O çerçevede bu güzel kreşi açmaktan son derece mutluyum, Sayın Başkan teşekkür ederim. Çünkü burada okuyacak olan, çalışacak olan, eğlenecek olan, okuma yazmayı, şarkıyı öğrenecek olan, arada bir kavga edecek olan çocuklar bizim evlatlarımız. O evlatlarımızın iyi yetişmesini isteriz, iyi öğretmenlerin onları yetiştirmesini isteriz. Belki bu çocukların içinde harika çocuklar yetişecek ve Türkiye’yi alıp başka noktalara taşıyacaklar. Dolayısıyla eğitime yapılan yatırım dünyanın her tarafında en verimli yatırım olarak görülür. O nedenle bir Belediye Başkanımız ben kreş açıyorum dediği zaman emin olun içimden oh be diyorum yeni bir kreş, yeniden çocuklar, yeniden sevgi, yeniden ailelerde huzur, yeniden annede özellikle güven ve yeniden o çocukların eğitimi aklıma geliyor ve bu aynı zamanda yeniden büyüyen bir Türkiye anlamına geliyor. Bu kreşi açtığı için teşekkür ederim. Adı da çok güzel Çınar. Çınar biliyorsunuz çok uzun ömürlü bir ağaçtır, kocaman dalları vardır, 100 yıllık, 150 yıllık, 700 yıllık, 750 yıllık çınarlar gördüm. Bu çınarda inşallah o çınarlardan birisi olur. Tekrar yürekten teşekkür eder hepinizi sevgiyle, saygıyla kucaklarım. 

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları