loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu: Devleti yönetenler millete hesap vermek zorundadır

Kılıçdaroğlu: Devleti yönetenler millete hesap vermek zorundadır
Tarih: 03.06.2021 - 11:32
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Aydın'da "Kanaat Önderleri ve Muhtarlar Buluşması"nda konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşması şöyle:
"Esnaf geçim derdinde, sanayici önümü göremiyorum, diyor. Üniversiteden mezun olan  öğrenci nasıl iş bulacağım, diyor. O zaman dışarıya gideyim, diyor. Bu tablo Türkiye'nin hakettiği bir tablo değil. Bu tablodan çıkmamız lazım. Siyasetçi nasıl olmalı? Halkına sürekli yalan söyleyen kişi mi yönetmeli yoksa doğruları söylemekten korkmayan kişi mi yönetmeli? Sorun varsa çıkar 'ülkenin böyle bir derdi var, aşmak için şunları yapacağım, dersiniz.

Ağustos 2018'te İstanbul'da bir basın toplantısı yaptım. İktidarı eleştirmedim. Ekonomik kriz kapımızda 16 madde halinde önlemleri açıkladım.

Pandemi oldu, çıktım amddeler halinde şunları yapın dedim. 

27,5 yılımı devlete verdim. Maliye Bakanlığı'nda uzun yıllar çalıştım. Bütçe nasıl yapılır, para nasıl toplanır, tasarruf nasıl yapılır hayatı  bunlarla geçti. Parayı toplamak kolay mı? İsraf olmasın diye titriyorsunuz.

Devleti yönetenler millete hesap vermek zorundadır.

Yollar, havalimanları, şehir hastaneleri yapıyorlar. Yapabilirsiniz ama kaça yaptınız? Bunun cevabını alamıyoruz. Devlet sırrı! Hastaneler, havaalanları, yollar yapılırken devlet sırrı değildi. Yöneticiler bunu açıklardı. Ne oldu da devlet sırrı oldu?

'128 milyar dolar nerede?' diye sorduk. Para milletin parası. 

Merkez Bankası'nın parasının nereye gittiği sorulur mu, diyorlar devleti yönetenler. Çiftçide, esnafta sorunumuz var. Üniversite gençlerimiz işsiz. 10 milyonu aşkın işsizimiz var. TL eriyor, dolar, avro TL karşısında değer kazanıyor. Bu buhranı nasıl aşacağız, neler yapmalıyız ki milletin omuzlarındaki yük artmasın. Çağrı yaptım, sandığı koyun milletin önüne. Bu olmaz, diyorlar. Bu olmazsa vatandaşın yükü ağırlaşacak. 
Enflasyon rakamları artıyor. Enflasyon yükünü vatandaş, esnaf, işsiz çeker. Asgari ücret eridi gitti. Enflasyona adı konmamış vergidir, denir. Doğalgaza, elektriğe, kamunun ürünlerine zam yaparsınız. Türkiye'yi buradan çıkaracak üktidarın stratejilerinin olması lazım.

1. kuralı şudur: Devletin saydam olması lazım. Devleti yönetenlerin ahlaklı olması, her kuruşun hesabını vermesi lazım. Herkesin can ve mal güvenliğinin sağlanması lazım. Bunun adı demokrasidir. Yabancı sermaye gelecek yatırım yapacak. Diyecekler ki Türkiye'de demokrasi var, sabah kimse evimi basmayacak, gazeteciler rahatlıkla yazacaklar.

Bir siyasi partinin en çok ihtiyaç duyacağı şey eleştiridir.

2. üreten Türkiye. Türkiye üretim zincirlerinden koparıldı. Mercimek, nohut, et, canlı hayvan, bamya, saman ithal eder mi Türkiye? Bereketli toprakların olduğu yerde ithal edilir mi? 

Orta direk yok oldu. Devleti ayakta tutan orta direktir. Tarım yapılıyorsa her köye ziraat mühendisi görevlendirmek zorundayız.

Hayvancılık  varsa veteriner tayin edeceksin. 

İmamı, öğretmeni gönderiyoruz. Ziraat mühendisi, veteriner de gönderebiliriz.

Konya'dan küçük olan Hollanda'nın yıllık tarım ihracatı 185 milyar dolar, Türkiye'nin 18 milyar dolar. Bunu çıkıp bir ssiyasetçi açıkladı mı bunu.

Katma değeri yüksek ürün üretmeliyiz. Dünyada bilinen tek yolu var. Üniversiteler bilgi üretmeli. Bizim üniversiteleri mahvettiler. Farklı düşündü diye üniversite hocaların çoğunu kararnameyle attılar. Üniversiteler her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı mekanlardır. Bunu yönetenler kavrayamıyorsa verecekleri bir şey yoktur.

128 milyar dolar nerede diye sorulur mu, diyor (Erdoğan). Soru sorduğunuz zaman ülke büyür. Çocuk soru sorarsa eğitim başarılıdır. Üniversitelerde farklı düşünenleri cezalandırırsanız büyümeyi sağlayamazsını.

Devlet kinle, öfkeyle yönetilemez, adaletle yönetilir. 

Parlamenter işlevini yitiren bir kuruma dönüştü. 

3. yolumuz güçlü bir sosyal devlet. Hiç kimsenin aç ve açıkta kalmadığı bir ülke inşa etmek zorundayız. Belediye başkanlarımıza söyledik, beldenizde hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Sosyal devlet kavramının içini boşalttılar.İnançlarımızın içini boşaltmaya çalışıyorlar. 

Fakirleri diziyorlar, yardım paketlerini veriyorlar, kamerelar çekiyor.. Hani insan onurunu koruyacaktınız? Güçlü bir sosyal devlet olunca her evde huzur olur.

Ve sürdürülebilirlik... Bu başarı hikayesini sürdürmemiz lazım. Osmanlı sanayi devrimini kaçırdığı için battı. Mustafa Kemal Atatürk sanayi devrimin yakalamaya çalıştı.

Bilgi çağını kaçırısak çok daha büyük faturalar öderiz. Her saniyede bir buluş var. Türkiye bu buluşların neresinde?

Siyasetçi halkı kandırmaya başlarsa ülkeye faydası olmaz. Benim sorumluluğum var ama sizlerin de var.

Bir devlet bunları planlamayla yapar. Elin oğlu ülkesinin 50 yılını 100 yılını planlıyor. Bizde Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) vardı, kapandı.
DPT niye kapatıldı? 

Asla umutsuz olmayın. Bunların hepsini düzeltmeye kararlıyım. Benim siyasetten hiçbir beklentim yoktur. Tek isteğim  inancı, kimliği, yaşam tarzı ne olursa olsun her evde huzur olmasıdır. Bana milletvekili aylığını vatandaş ödüyor o zaman hakkını ödemek zorundayım. 

İşsizliği şöyle önleyeceğiz, diyorlar mı? Yapamazlar. Devleti yönetemiyorlar. Biz demokratik yollarla bu sorunu çözeceğiz. Dostlarımızla beraber deyince kim dostlarınız, diyorlar. Dostlarımız vatandaş. Biz bir ittifak oluşturduk. Hepimiz demokrasi, güçlendirilmiş parlamenter sistem, hesap veren bir siyaset anlayışı diyoruz. Birlikte Türkiye'yi aydınlığa çıkaracağız.  

2. yüzyıla giriyoruz. Tarihin bize yüklediği sorumluluklar var. Halkını düşünen, israftan kaçınan, hesap veren bir siyaset anlayışına ihtiyacımız var. 

Sözüm var, bu ülkede yoksulluğu bitireceğim. En büyük zenginliğimiz genç nüfusumuz. Heder ediyoruz gençliği. Bu tabloyu değiştireceğiz."

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları