loading
close
SON DAKİKALAR

AKP, Artık Takkeye gerek duymuyor

Hakan Tahmaz
Tarih: 13.11.2012

Hakan Tahmaz yazdı, AKP’yi zorlayan etmen, mutlak iktidara ulaşmak arzusunun önünü temizleme mecburiyetidir...

Başbakanın, idam konusunu gündeme getirmesini açlık grevlerine karşı bir tutum olarak algılamak konuyu hafife almaktır.

Avrupa Birliği ile müzakere sırasında idam cezasını 2006 yılında kaldıran Başbakanın, bugün “idamı yeniden tartışmalıyız. ABD’de, Rusya, Çin ve Japonya’da idam cezası var” diyerek tartışma başlatması, Başbakanın bir dizi konuda izlediği siyasetten ayrı ele alınamaz.

AKP’nin Suriye politikasından diş siyasete, Başkanlık sistemi tartışmasından yerel yönetimler yasasına, Kürt sorunundan açlık grevlerine, medyadaki AKP eleştirisine tahammülsüzlüğünden sokak gösterilerine karşı orantısız güç kullanmasına kadar hepsi, bütünlük bir politikanın parçalarıdır.

AKP ve Başbakan AB ile müzakere sürecinin gerektirdiği adımları evrensel hakları içselleştirerek değil daha çok zorunluluktan attığı bugün yavaş, yavaş ortaya çıkıyor.

AKP’yi zorlayan etmen, mutlak iktidara ulaşmak arzusunun önünü temizleme mecburiyetidir. İç dinamiklere yaslanarak statükoyu alt etmenin zorluğunu aşmanın yolunu AB’den esen demokratikleşme rüzgârını arkasına almakta göre “ muhafazakâr demokrat AKP” dereyi gecene kadar demokrasi ipine sarıldı.

Bugün ise rejimi vesayet altına almış olan başta asker ve diğer bir takım güçlerle kısmen uzlaşma kısmen tasfiye yöntemiyle mutlak iktidarını başka bir ifadeyle kendi rejimini kurmuş, devlet organlarında hâkimiyetini sağlamış durumda. Bu nedenle dünkü gibi takkeye yapmasına gerek duymuyor.

12 Eylül referandumu bu bakımda AKP için milat oldu. Bir anlamda ikinci dönemin ya da gerçek yüzünü gösterdiği dönemin başlangıç eşiği referandum oldu.

Başbakanın son Almanya ziyareti de bu bakımdan oldukça ilginç bir gezi oldu. Başbakan ve beraberindeki heyet üyeleri, çeşitli etkinliklerde yaptıkları konuşmaların ortak teması “Türkiye’nin, AB ihtiyacı yok, AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı var” fikri olması tesadüf değildir.

Aksine AKP’nin dış siyasetinin temel strateji halini almış olan “yeni Osmanlıcılığın” zorlama sonucudur. Türkiye’nin yüzünü yavaş, yavaş batıdan eski Osmanlı topraklarına dönmek istemesinin bir yansımasıdır.

Bu nedenle Başbakan, batının değerlerini tartışmaya açma cesareti ve iradesini gösteriyor. Hatırlanacağı üzere AB ile müzakere süreci Kıbrıs sorunu nedeniyle tıkanmaya yüz tuttuğunda Türk yetkililer, Kopenhag kriterleri, yerine Ankara kriterlerini hayata geçirerek yolla devam ederiz” türü laflar etmişlerdi.

Ankara kriterlerinden biri de Başbakanın sözünü ettiği idamın yeniden yasal mevzuata konulması olabilir.
Evrensel insan haklarını ve toplumların kazanılmış haklarını tartışma masasına yatırarak ya da geriye alarak demokrasi yolunda ilerleme Türkiye’de görülecek bir şeydir.

İlerliyor gibi görülerek gerilemek ya da demokratikleşirken otoriterleşmek sanırım böyle bir şey olsa gerek.
Yoksa cezaevlerinde bedenlerini evrensel hakları için ölüme yatıran yüzlerce insanı bulunduğu bir ülkenin Başbakanı “ne yaparlarsa yapsınlar beni ilgilendirmez” gibi sorumsuz, insani olmayan ve tahrik edici bir cümleyi kurmaz. Bu cümleden “ölen ölsün beni ilgilendiremez” anlamı çıkar. Bu zihniyette bir Başbakan ülkeyi taşıyabileceği yer 21.yüzyılda olması gerek yerde.

Yok, gerçekten açlık grevlerine karşı bir tutum olarak idam tartışması gündem taşıyorsa şantajın daniskasıdır. İnsanların yaşamının tehlike oldu bir eşikte takınılabilecek en çirkin tavırdır.


Hakan Tahmaz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları