loading
close
SON DAKİKALAR

AKP’nin patlayan balonları

Hakan Tahmaz
Tarih: 26.06.2012

Hakan Tahmaz yazıyor, ''Başbakanın Suriye’ye karşı kullandığı dil üç gündür değişti''...

Üç ayrı balondan öz edeceğiz. Dış politikada sıfır sorun. Atanmışların seçilmişlere karşı saygısızlığı son erdi ve askeri vesayet geriledi. Barışı engellemek için yapılan kışkırtma eylemleri meselesi.  


AKP hükümetinin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun en büyük tezi Osmanlı zihniyetini yeniden geliştirmek ve komşularımızla sıfır sorun politikasıydı.


Şimdi Irak Kürt bölgesi dışındaki bütün yönetimlerle ya kavga ya da ciddi çekişme halinden. Sıfır sorun politikasının ömrü iki yıl sürmedi.   


Başbakanın Suriye’ye karşı kullandığı dil üç gündür değişti. Çünkü artık küresel dünyada kimsenin kafasına göre sadece kendi çıkarları doğrultusunda davranma kudretinin olmadığı yeni Suriye kriziyle gördü.


Suriye’deki bir kısım muhaliflerin hamiliğine soyunan AKP hükümeti,  yanlış taktiklerle bizzat kendisini köşe sıkıştırdı. Suriye’ye müdahalenin ABD’nin, küresel güçlerin onayı ve desteği olmadan söz konusu olamayacağı anlaşıldı.


Hükümet sözcüsü Bülent Arınç’ın “savaş hevesli değiliz” sözlerinin başka bir anlamı var mı? 


Peki,  AKP’lilerin son iki aydır atıp, tutmasının anlamı neydi?


Mavi Marmara krizinde İsrail’e karşı ne kadar ileri gidebildiğiyse bu kez de aynı sınırda dolaşacaktır.


Hükümetin, Suriye politikasını eleştirenleri Esadçılıkla suçlama zırvalığı kolaydı ve basitti.


AKP Diş ilişkilerden sorunlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik’in “ O uçağın Suriye’de ne işi vardı” sorusu soran BDP EşBaşkanı Gülten Kışanak’a “bu soruyu soranlar BAS’cıdır” yanıtı vermesi,   Irak savaşı döneminde ABD Başkanı Bush’un “ya benden yanasınız ya düşmanda yanasınız” düşüncesinin bir versiyonudur. Aslının kopyasıdır.


AKP’nin son yıllardaki ikinci büyük iddiası askeri vesayeti geriletme ve sivil siyasetin önünü açma iddiasıdır.


Pazar günü AKP, BDP görüşmesinin medyaya servis edilen fotoğraflar bu iddianın gerçekle ilgisinin olmadığının kanıtıdır. Aksine AKP kendi vesayetini yerleştiriyor, kaygılarını, öngörülerini doğruladı.


Hem de bizzat Anadolu Ajansına AKP hükümeti eliyle servis edilen fotoğraflarla.


Genelkurmay 2. Başkanının ve görüşmede yer alan askeri bürokrasinin, Kürt siyasetçilerle ayni kare fotoğrafta görünmek istemediği iddiasına dayalı bu olay; AKP’nin derdinin demokratik siyaset olmadığını ve esas derdinin kendi varlığı olduğunu gösteriyor.


Görüşmede BDP heyetine brifingin veren askerler,  AKP’nin memuru olmadıklarının farkında değiller. AKP askerleri Meclis adına yönetiyor. AKP, CHP, MHP gibi seçilmiş BDP milletvekillilerinin seçilmişliği kabul etmemek, Kürt seçmenine saygısızlık, yok sayma ve demokrasiyi önemsememe, ayaklar altına almaktır.  


Asker, askerliğine devam ediyor, AKP kendisine deymeyen konularda yardım ve yatakçılık yapıyor.


Son nokta ise,  KESK dün sabah yapılan operasyon, barışa esas provokasyonun, bizzat  devlet organları eliyle hükümetin yaptırdığı açığa çıktı. Son bir yıldır 40 genel merkez yöneticisi tutuklanan KESK’in, dün 71 yöneticisi gözaltına alındı. Sendikalarda ve evlerde arama yapıldı. Tutuklanan ve gözaltına alınanların tamamının Kürt siyasal hareketinden olması, muhatapları cezaevine koymaktır.


Bir süredir Başbakanın dillendirdiği “terörle mücadele, siyasetle mücadele” sözlerinin savsata olduğunu gösteriyor. 8000 Kürt’ü tutuklayarak siyasetle müzakere yapılamaz.  


Bu, barışı ben kendi kendime yapacağım demektir. İlginç olan buna inana aklı evvellerin varlığıdır.


Hakan Tahmaz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları