loading
close
SON DAKİKALAR

Bu tehlikeli oyuna son verilsin

Hakan Tahmaz
Tarih: 12.10.2012

Hakan Tahmaz yazıyor, ''Okul boykotunun sonuçlarını bu tür eylemlerle aşmaya çalışmanın hiçbir mantığı olamaz...''

TBMM’de dört partinin eşit sayıda temsiliyle kurulan ve bir yıldır çalışan Anayasa Uzlaşma Komisyon’un çalışmaları vesilesiyle çok sık gündem gelen anadilde eğitim ve öğretim hakkı konusu yeni eğitim yılının başlamasıyla daha bir aktüellik kazandı. 

Tartışmanın önemi, konunun Kürt sorununun çözümündeki ağırlığında kaynaklanıyor.

Kürtlerin anadilde eğitim hakkına karşı, devlet büyük bir direniş örneği sergiliyor. Kürtlere anadilinizi seçmeli ders olarak öğrenin diyor.

Başbakan, “anadil ana sütü gibi helaldir” diyor. Ama Kürtlerin anadilde eğitim hakkı söz konusu olduğunda “o kadar uzun boylu değil” yanıtını veriyor.

Muhalefet partisi hala anadilde eğitimin ülkeyi böleceğinden söz ediyor.

Bunlar böyle diye, okullara yönelik eylemleri hiçbir şey meşru göstermez.

Birincisi, sivillere yönelik saldırı ve eylemin meşru değildir..

İkincisi, okullarda eğitim gören çocukların can güvenliğini tehdit eden, onların yaşamlarını hedef alan bu eylemlerin hiçbir ahlakı ölçüyle izahı olamaz.

Akla, mantığa, uluslararası savaş hukukuna, İnsan Hakları Beyannamesi’ne, vicdana ve insani değerlere aykırı eylemlerdir.

Anadil hakkının kullanımı için yürütülen mücadelenin bir parçası olarak son yıllarda, Kürt siyasal hareketi tarafından gündeme getirilen, okul boykotunun sonuçlarını bu tür eylemlerle aşmaya çalışmanın hiçbir mantığı olamaz.

Bu tehlikeli oyuna son verilmedir. Diyarbakır’da dershane önünde patlatılan bombadan yeteri kadar ders alınmadığı anlaşılıyor. 

Boykot çağrılarına katılımın düşük olmasının yarattığı sonuçları, bu eylemlerle ortadan kaldırmak mümkün olmadığı gibi ve bu yöntemle eğitimin yürütülemez hale getirilmesi bizzat Kürtlere ve mücadelelerine zarar veriyor.

Artık siyasal ve toplumsal güç olma niteliği kazanmış olan Kürt siyaseti ve mücadelesi, bu türden yöntemlerle değil demokratik, sivil mücadele yöntem ve tarzla ilerleyebilir, sonuç alabilir ve genişleyebilir.

Bu saçmalığa ve akıl dışılığa son verilmelidir.

Cumhurbaşkanı’nın ayrımcılığı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Kazakistan Cumhurbaşkanı onuruna Çankaya’da verdiği öğle yemeğe BDP’yi davet etmemiş olması ortalama batı ülkesinde, yemekle ilgili haberlerin ağırlığı oluşturur.

Bizde medya yemek “Erdoğan muhalefetle Köşk’te buluştu. Çankaya iktidarı muhalefetle buluşturdu” biçimde haberleştirildi.

Genelkurmay Başkanın, bakanların, Meclis’te bulunan diğer iki partinin genel başkanın katıldığı yemekte, Meclis’te grubu bulunan BDP’nin temsilcisinin neden bulunmadığının üzerinde medyamız durmaya değer görmemiş ki, hiçbiri bunu detaylı araştırmamış.

Aslında devletin ayrımcılığını içine sindirmiş/benimsemiş medyanın bunu araştırmaya gerek duymadığını söylemek daha doğru olur.

Cumhurbaşkanı Gül, devlet adına hangi yetkiye dayanarak böylesine bir ayrımcılık yapmış merak edilmemiş.

Ayrımcılığının, hukuksuzluğunun bu ülkenin başına ne gibi “çoraplar ördüğünü” her gün yaşayıp görmek yetmiyor her halde.

Hakan Tahmaz



ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları