loading
close
SON DAKİKALAR

Kayseri’de patlayan herkesin felaketi

Hakan Tahmaz
Tarih: 26.05.2012

Kayseri Pınarbaşı’nda gerçekleşen canlı bomba eylemi, Türkiye’nin nereye doğru sürüklenmek istendiğini gösteriyor...

Kayseri Pınarbaşı’nda gerçekleşen canlı bomba eylemi, Türkiye’nin nereye doğru sürüklenmek istendiğini gösteriyor.


Beklenmeyen bir şey değildi. Kürt hareketini tanıyanlar ve takip edenler, AKP’nin siyasi tasfiye amaçlı operasyonlarının buna yol açma olasılığında çok sık söz ediyorlardı.


Kasım ayı ortalarında İslami duyarlığı yüksek bir grup yazar ve akademisyenlerle yaptığımız sohbet toplantılarından birinde eski MHP’li Osman Bostan, önümüzdeki tehlikeyi mealen şöyle tanımlamıştı. “PKK, yapılan siyasal ve askeri operasyonları Kürtlere dünyayı cehennem etmek istenmesi olarak görmeye başladığı an, yanıtı, ben cehenneme yalnız gitmem, bana yaşamı cehennem etmek isteyenleri de cehenneme sürüklerim biçimde olacağından hiç kuşku duyulmamalıdır.  “Esas o zaman felaket yaşanacak. Bugünleri arayabiliriz. Bunu engellemek elimizde. Zaman daralıyor” biçiminde konuştuğunda ortak masada bulunan birçok insan durumun abartıldığını düşünmüştü.


Sanırım dikkat çekmek istediği tamda Kayseri’de olandı. Yaz döneminde benzer olaylar yaşanması çok muhtemel.


Son dönemde yaşananlar bunu işaret ediyor.  Bir taraftan her geçen gün gerginleşen siyasal ortam. Diğer taraftan Uludere katliamı karşısında geleneksel devlet refleksinin yeni biçimler etrafında sürdürülmesi, PKK tarafında sivillerin kaçırılması.


Hatta 10 aydır alıkoyulan asker, polis,  kaymakamın bırakılmaması.  Bölgedeki yerel AKP yöneticilerinin alıkoyulmaya başlanması, yaz döneminin sert geçme olasılığına işaret ediyor.

 

İçişleri Bakanı gibi insan yaşamını hiçe sayan, değersizleştiren veya insanları Suriye ile olduğu gibi pazarlık konusu yapma anlayışlar, toplumu çürütüyor.

 

Konuyu eylemlerin ve katliamların kınanması noktası gibi basit ve düzeysiz düzlemlere indirgemek sorunun özünü kavramakta oldukça uzak bir yaklaşımdır.


Keşke sorun ve konu o kadar basit olsaydı da Kayseri’de patlatılan bombayı kınadığımızda çözümün önünü açabilsek. Ya da Uludere’ye ilişkin sorun, İçişleri Bakanın kişisel meziyetiyle sınırlı olsaydı işimiz çok daha kolay olurdu.


Yaşananlar hiçte bu kadar basit konulardan kaynaklanan sorun değil. Son iki yıldır çözüme yakın olduğumuzu düşünmeye başladığımızda her an, birileri çıkıp bize bu tür vakalarla çözüme hiçte yakın olmadığımızı hatırlatıyor derhal.


İşte bu oyunu bozmadan çözüme yakınlaşmak mümkün değil. Herkes kendi ezberinin mahkûmu olmaya devam ettiği sürece anaların gözyaşının dineceği yok.


Hiç kimse,  kendi pozisyonunu korumaya devam ederek çözüme katkı sunmuş olmuyor. Önce bu değişmeli. Bu ilkellik içersinde kalmaya Türkiye insanın tahammülü olmadığı görülmelidir. Veya gösterilmelidir.


Bu gün Başbakanın yaptığı gibi konuşmaya BDP’yi suçlamaya başlayarak konuşarak bu yangın söndürülemeyecek. Bu yol, çözümün yolu değil. Ya da Meclise hâkim olan sokak ağzıyla çözümün yolu bulunamaz. Ancak anaların feryatlarını çoğaltılmış olunur. Karanlığa koşulduğunun farkına varılmalı. Bu herkesin felaketidir. Yeni Pınarbaşı’lar olmamalıdır, izin vermemeliyiz

Hakan Tahmaz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları