loading
close
SON DAKİKALAR

Türk-İş’i AKP arka bahçesi olmaktan çıkarmak için

Hakan Tahmaz
Tarih: 11.02.2012

Temmuz ayı başında oluşan Sendikal Güç Birliği Platformu ( SGBP) “Türk-İş Değişecek, Türkiye Değişecek” sloganıyla kongreye katıldı.

Türk-İş’in 21. Kongre'sinde sürpriz yok. Temmuz ayı başında oluşan Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP) “Türk-İş Değişecek, Türkiye Değişecek” sloganıyla kongreye katıldı. Platformu oluşturan Türk-İş üye on sendikanın tamamının sosyal demokrat, sol ve sosyalist kadrolardan oluşması tesadüf olmasa gerek. Fazlasıyla iddialı ama gerçekçi olup olmadığı tartışmaya muhtaç bu sloganla platform,  kongrenin çekim merkezi olmayı başardı.

Platform,  kongreyle Türkiye’nin siyasal gündemi arasında köprü oldu. Kongrenin politik bir atmosfer kazanmasına vesile oldu. Memleket meseleleri üzerine platform üyesi sendikaların Genel Başkanlarının dışında hiçbir sendikacı söz etmedi.

SGBP’nin kongre kürsüsünden dillendirdiği hiçbir iddiaya ve eleştiriye Türk-İş yönetimi makul ve inandırıcı yanıt veremedi.  Türk-İş camiasının sokaklarda, eylemlerde en çok dilendirdiği “Suskun Türk-İş İstemiyoruz” sloganında ifadesini bulan eleştiri karşısında Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu’nun verdiği dört yılda 26 eylem yaptık” yanıtı verdi. Ama eylemle faaliyeti ayrıştırmaktan aciz kaldı. Sendika binasında yaptığı basın açıklamasını, konferansı, paneli akıllarına ne geldiğiyse her şeyi eylem adı altında döküm yapmışlar. Oturmadık, çalıştık demek istiyorlar ama yaptıklarını dört yılla 26 başlık altında toplamışlar. Dahası yok. Yani iki ayda bir,  bir faaliyet yapmışlar. Türk-İş yönetiminin aklına bir kez bile üretimden gelen gücü kullanma gelmemiş.

Türk-İş’i AKP’nin arka bahçesi yaptınız” eleştirilerine deyinmemeleri ise bunun kabulünden başka bir anlamı olamaz.

Türk-İş Başkanın kongrede söylediği doğru sözlerden biri TÜRK-İŞ değişecek Türkiye değişecek” diyenler var… Değişim insandan başlar arkadaşlar. Siz değiştiniz mi ki, TÜRK-İŞ’i, Türkiye’yi değiştireceksiniz.” Sözleri oldu. Evet, kendi değişime direnen sendika değişimin öncüsü olamaz. Bu Türk-İş değiştirmek için yola çıktığını iddia edenler için de geçerli. Bu nedenle kongre göstermiştir ki,  SGBP içersinde olup, kendi sendikasındaki her türden değişimi işveren oyunu olarak tarif edenlere karşı yeterli güven duyulmamıştır. Petrol-İş, Basın-İş, Deri-İş gibi sendikalar da bu durumun ortaya çıkardığı zaafı aşmayı başaramadı.

Ama esas görülmesi gereken, Türk-İş’te değişimin kolay olmayacağıdır. Çünkü Türk-İş esas olarak kamuda, devlet eliyle örgütlenen bir sendikadır. Bu nedenle her zaman kamu otoritesine, göbek bağıyla bağlı bir sendika olmuştur. Bu durumu, istisnasız her dönem Türk-İş’in hükümetlerle iyi geçinmek mecburiyetini doğurmuştur. Bu güne kadar bazı sendika yöneticilerin bıçak kemiğe dayandığında siyasal iktidarla dikleşmiş olması bu genel durumu değiştirmiyor.

Bunların en tipiklerinden biri hiç kuşkusuz rahmetli Şemsi Denizler olmuştur. Kimi sosyalistler Şemsi Denizler başkanlığında sosyalist işçi partisi kurmayı bile dillendirmişlerdi. Türk-İş tarihi böyle örneklerle doludur.

1980 sonrası tek sendika olarak varlığını sürdürmesi bile Türk-İş’in devlet sendikası olduğunun güçlü emarelerinden biridir. Devlet sendikası olduğu içindir ki, devletin değişime uğradığı ölçüde Türk-İş’in değişimine izin verilmiştir. Türk-İş,  1952 yılından bugüne hiçbir değişimin öncü gücü olmamıştır.  Olmasını arzulanan bir şey olarak Türk-İş Değişecek, Türkiye Değişecek” sloganını taktik bir yaklaşımın ifadesi olarak anlaşılabilir. Ancak genel strateji olarak problemlidir.  

Bugünlerde devlet tarafından her zeminden dışlanmaya çalışan BDP’nin,  kongreye davet edilmemiş olması Türk-İş’in ne olduğunu göstermeye yeter. Yine buna karşı delegenin sessiz kaması ise Türk-İş’in yönetimden azade,  yapısal sorununun kanıtıdır.

Türk-İş ancak Türkiye değiştiğinde değişecek bir örgüttür. Bu nedenle Türkiye’yi değiştirme perspektifiyle hareket etme iddiasında olan SGBP’nin, sendikal hareketinin bütününe yüzünü dönmesi gerek. Aksi halde sendikal krizi derinleştirmekten başka sonuç üretmeyecek. Gerçekleşebilir olan, “ihanet çizgisine” sahip olamayan bütün sendikaların ve sendikasızların ortak bir mücadele zemini yaratmaktır. Yeni sendikal hareket bu mücadelenin içinde filizlenebilir. Türk Metal gibi Ergenekon’u beslemiş yapılara benzeyenlerden değil. Büyük fotoğrafla ilgilenmeden zaman öldürmenin anlamı yok.  Salt Türk-İş içersinde muhalefet hareketi örgütleyerek ne Türk-İş’i değiştirmek mümkün,  ne de yeni sendikal hareketi inşa etmek mümkündür.

Türk-İş’in Hak-İş’leşmesini önlemek için işyerlerinden gelişen bir hareket yaratılmalı. Bunun için 21 Aralık günü KESK yapacağı genel grev, SGBP için ilk adım neden olmasın. SGBP’yi oluşturan sendikalar 21 Aralık günü kamu emekçileriyle etkin dayanışma eylemi yaparak ilk adımı atabilirler.

Yoksa lacivert ve siyah takım elbiseli adamların ezici çoğunlukta olduğu bir kongrede yönetime gelmekle, yönetim devirmekle yeni sendikal hareketin inşası imkânsız. Çünkü lacivert ve siyah elbiseli adamlar sendikal statükonun temsilcileridir.  Değişim için genç, dinamik,   militan ve kadın delegelere ihtiyaç var.  Eski aktörlerle ve senaryo ile yeni oyun olmadığı gibi Türk-İş’ten de yeni sendikal hareket çıkmaz. SGBP’nin 21.Türk-İş kongresinden çıkaracağın ilk ders bu olmalıdır. Bu başaracak enerjinin boşa harcanmasına başta Petrol-İş gibi sendikalarımızın izin vermemesi gerekir. Petrol-İş sendikası gibi birliğin çimentosu olan sendikaların misyonlarının gereğini yerine getirecek atiklikte davranmalarını bekleniyor.

Hakan Tahmaz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları