loading
close
SON DAKİKALAR

Aslan ile Ceylanı Yan Yana Getirmek Mümkün mü?

Yüksel Işık
Tarih: 19.12.2021
Kaynak: wwww.istanbulgercegi.com

Yüksel Işık; Ama öte yandan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarı sürekli “rahatsız” ediyor ve ülkenin yangın yerine döndüğü gerçeğini ısrarla belirtiyor. Kendisi konuştuğu gibi sorumluluk sahibi herkesi de konuşmaya davet ediyor.

Döviz almış başını gidiyor; başta söylemek lazım ki en temel nedeni kötü yönetimdir.

Yönetsel beceriksizlik, ekonominin bozulmasına seyirci kalmış; ekonomi bozuldukça demokrasinin temel taşları da yerinden oynatılarak, Türkiye’nin, ne yazık ki bir çeşit üçüncü dünya ülkesi statüsüne geriletildiğini görüyoruz.

Türkiye’yi yönetenlerin durumu, masaldaki gelinciğe benziyor.

“BU KARINLA GİRMEMİŞTİN, O NEDENLE ÇIKAMIYORSUN!”

Masal bu ya bir deri bir kemik kalan gelincik, mahzene açılan bir delik bulmuş ve can havliyle oradan içeri sızmış.

İçeri girince ne görsün, bir yandan kurutulmuş etler, diğer yandan kavurmalar, sıra sıra onu bekliyormuş.

Hemen yemeye başlamış; üstelik karışan görüşen de yokmuş.

Yedikçe yemiş.

Günler günleri kovalarken, birden bir tıkırtı duymuş.

Ayak sesleri gittikçe yaklaşıyormuş; gelincik telaşla girdiği deliğe yönelmiş.

Zorlamış ama geçememiş.

“Girdiğim delik burası değil galiba” demiş kendi kendine; sonra da mahzeni dört dönmüş ama başkaca delik de bulamamış çıkış için.

Başladığı yere geri dönmüş:

“Başka delik yok” diye söylenmiş, “buradan girdim ama neden çıkamıyorum ki?”

O sırada orada bulunan bir sıçan söze karışmış:

“Bu karınla girmemiştin de o nedenle çıkamıyorsun” demiş.

BECERİKSİZLİĞİN MÜSEBBİBİ OLARAK CHP’Yİ GÖSTERİRLERSE ŞAŞIRMAYIN!

Yılbaşında 7.5 TL idi Dolar; bu yazı yazılırken 17 TL’yi gördü.

İktidar hangi yola başvuruyorsa geri tepiyor.

Çünkü gerçekçi bir ekonomi politikası izlemiyor; iktidarın muktedirine bağlı kişisel ekonomi politikası da, çözüm üretmek yerine sorunu körüklüyor.

Ara sıra piyasaya müdahale etmek istedikleri için BAE’den alınan dolarları saçar gibi yapıyorlar ama ne yazık ki can suyu olmaya bile yetmiyor.

Bu arada, kişisel ekonomi politikası izlendiğinin en açık kanıtı konumundaki Maliye ve Hazine Bakanı Nurettin Nebati şöyle demiş:

“İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi mezunuyum. Maliye Politikaları ve Kamu Maliyesi derslerini çok saygı duyduğum Burhan Şenatalar'dan aldım. Burhan Hoca, ‘Kamu Maliyesini iyi anlayan ülkeyi iyi yönetir’ derdi.”

Bakanın referans olarak gösterdiği Şenatalar, halen CHP Parti Meclisi üyesi ve öğrencilerine girdikleri delikten çıkabilmek için masalda gelinciğe söylendiği gibi aynı fitlikte olması gerektiğini de mutlaka söylemiştir.

1950’den bu yana yarım yamak koalisyon ortaklıkları dışında iktidarın ucundan dahi tutunamamış CHP’yi her türlü kötülüğün anası gösteren “iktidarın muktediri”, bakanın bu açıklamasını da gerekçe göstererek, dövizdeki bu hareketliliği, CHP’ye bağlarsa şaşırmayın sakın.

Değil mi ki yirmi yıldır ne kadar musibet olmuşsa müsebbibinin CHP olduğunu söyleyip durmuşlardı.

ALGIYI YÖNETMEK, AYNA TUTMAYA BENZER!

Hep söylediğim üzere algı yönetimi ayna tutmaya ya benzer, nereyi göstermek isterseniz oraya odaklanır. Cumhuriyet’in yüz yıllık kazanımlarını satıp savdıktan ve satacak yeni bir şey kalmadıktan sonra bir “dış güçler” mavalı okunur oldu.

Rastlantı denemez buna; Anadolu insanının, kökeni, işgal yıllarına dayanan bir bağımsızlık duruşu vardır. Her neye mal olursa olsun, “dış güçler” ile iş tutmaktan uzak durulmasını ister.

Deniz Gezmiş’in başında bulunduğu “Mustafa Kemal Yürüyüşü”nün de, bu minval üzere halktan büyük destek gördüğünü; 73-80 arası solun yükselişinde de bağımsızlık vurgusunun yerinin büyük olduğunu biliyoruz.

Sağ-sol fark etmez; halk nezdinde bağımsızlık vurgusunun böylesine hassas bir arka planı var.

İktidarın “bağımsızlıkçı” olmadığını, yaptığı bütün anlaşmaların “döviz üzerinden” yapmış ve muhtemel anlaşmazlıklar için çözüm yeri olarak “İngiliz mahkemeleri”ni göstermiş olması kanıtlıyor

O halde nereden geliyor bu “bağımsızlık” sevdası?

Asıl mesele, yaratılmak istenen “dış güçler” algısıyla “amiral gemisi”nin CHP olduğu Millet İttifakı geriletilmek isteniyor.

DövizİN yükselmesi, “dış güçler” vurgusunu zayıflatınca asgari ücreti görece yüksek bir rakama çektiler; tahmin edilmesi güç değil, devamını emekli ve memurlara verecekleri zamlarla getireceklerdir.

Sonra da Haziran’da seçim…

NEDEN YALNIZ KILIÇDAROĞLU KONUŞUYOR?

Denilebilir ki ne asgari ücrete yapılan görece yüksek zam ne de memurlara verilecek enflasyon farkının bu ekonomik tahribata dayanacak gücü olmaz.

Doğrudur ama iktidarın bu zamlardan sonra tekrar “dış güçler” algısına sarılacağı ve seçim sathı mailine doğru gidilirken “ver yetkiyi, gör etkiyi” türü söylemlerin daha da artacağını tahmin etmek güç değil.

Ama öte yandan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarı sürekli “rahatsız” ediyor ve ülkenin yangın yerine döndüğü gerçeğini ısrarla belirtiyor. Kendisi konuştuğu gibi sorumluluk sahibi herkesi de konuşmaya davet ediyor.

Son olarak iş çevrelerine seslendi Kılıçdaroğlu.

Dediği şu:

“Bu Saray Hükümeti artık kangrenli bacaktır. Susma zamanı değil, vatanını seven herkes konuşmalı. Tüm vücut kangren olduktan sonra, konuşsanız da bir anlamı olmayacak”.

Neden yalnız Kılıçdaroğlu konuşuyor?

Ecevit’e karşı çarşaf çarşaf ilan yayınlamaktan çekinmeyen TÜSİAD; neden sessiz acaba?

Pek çok neden sayılabilir ama hepsinden önemlisi, Ecevit’in evrensel hukuki normlara olan bağlılığı ve dolayısıyla ağır aksak da olsa işleyen bir demokratik sistemin varlığı idi.

Katılmasak da evrensel itiraz haklarını kullanmışlardı ve eleştirdikleri için kovuşturmaya uğramayacaklarından o kadar emindiler ki o kadar olsun!

Peki ya şimdi?

Hangi iş insanı, bugün, bırakın, “iktidarın muktediri”ni, herhangi bir bakanına Ecevit’e gösterdikleri tepkinin binde birini gösterebilir?

İMKANSIZ GÖRÜNEN MÜMKÜN OLANDIR!

Demek ki ekonominin çökmüş olması da bir sorun ama asıl mesele evrensel demokrasinin kurallarının artık işlemediği gerçeğidir.

Alt yapının üst yapıyı belirlediği kural genel doğrudur ama üst yapının da alt yapıyı etkilediği gerçeğini hatırlatalım.

Hatırlatalım ki demokrasinin kurallarının işlemediği yerde para da durmaz.

Türkiye, ne yazık ki bu duruma getirilmiştir ve çıkış için el birliği yapmak vazgeçilmez bir görevdir.

Mümkün mü?

Neden olmasın?

Bu topraklar, aslan ile ceylanı kucağına alarak, imkansızın mümkün olduğunu işaret eden güçlü bir geleneğe sahiptir.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları