loading
close
SON DAKİKALAR

'Menopoz da kanunla mı belirlenecek?'

'Menopoz da kanunla mı belirlenecek?'
Tarih: 07.07.2012 - 13:41
Kategori: Sağlık, Yaşam

Ankara Tabipler Odası (ATO), sezaryenin kadın ve hekim tarafından kararlaştırılması gerektiğini vurguladı...

4 Temmuz 2012'de mecliste yasalaşan sezaryen düzenlemesine karşı Ankara Tabip Odası'ndan (ATO) bir açıklama geldi.

Açıklamada, "tarih boyunca kadın bedenlerinin denetlenmesi, doğurganlığın azaltılması ya da arttırılmasını amaçlayan nüfus politikalarının kürtajın ve doğum kontrolü yöntemlerinin yasaklanması ya da serbest bırakılması ile paralellik gösterdiği" söylenirken, nüfus artışının propaganda edildiği her dönemde milliyetçi söylemlerin de bu propagandaya eşlik ettiği vurgulandı.

Türkiye'nin 1960'lı yıllardaki nüfus politikalarına da değinen ATO, bu yıllarda yoksulluğun nedeni olarak “kontrolsüzce üreyip, sonra da yoksulluktan yakınan cahil kadınlar”ın gösterildiğini, bugün de kürtaj konusunda “'sorumsuzca cinsellik' yaşayıp doğum kontrolü olarak kürtajı kullanan kadınlar” söyleminin geliştirildiğinin altını çizdi

'Sezaryen oranları artış gösteriyor'

ATO, tüm dünyada sezaryen oranlarının artış gösterdiğini Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verileriyle açıklarken, oranların Çin'de %46, ABD'de %31.8, İtalya'da %40, Norveç'te %16.6 olduğunu belirtti.

Türkiye'de ise, 2003 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’nda (TNSA) %21.2 olan sezaryen oranının, 2008 TNSA'da %36.7 olduğunu söyleyen ATO, "2011 yılı itibariyle Türkiye’de ortalama sezaryen oranının %48 olduğu açıklanmıştır" dedi.

DSÖ'nün 1985 yılında sezaryen oranlarının yüzde 10-15'i aşmaması gerektiğine işaret eden ATO, bununla birlikte 2008 Kasım ayında Doğum Bağımsızlığı Koalisyonu'nun, DSÖ’nün %10-15 eşiği gözden geçirilmediği takdirde anne çocuk ölümlerinin artacağını öngördüğünü açıklaması üzerine, DSÖ'nün sezaryen konusundaki optimum oranın ülkeden ülkeye değişebileceğini kabul ettiğini söyledi.

Sezaryendeki artış sağlığın piyasalaşmasıyla ilgili

AKP hükümetinin sezaryen konusunda hekimleri hedef gösterdiğini vurgulayan ATO açıklamasında şunlar söylendi:

"Türkiye’de Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın başladığı 2002 yılında %21 olan sezaryen oranlarının 2012 yılında %48’lere çıkmasının nedenlerinin hekimlerde ya da hastalarda değil, sağlığın ticarileştirilmesinde aranması gerekmektedir. Ancak görmekteyiz ki her zaman olduğu gibi hekimler günah keçisi haline getirilmekte ve hedefe yerleştirilmektedir.

Sezaryenin devlet hastanelerinde kadınların arzusuyla yapılmadığı düşünüldüğünde, sağlık alanının ticarileştirildiğini görmezden gelerek oranların yüksekliğini 'paragöz hekimlere' bağlamanın olsa olsa hekimleri baskı altında bırakmaya yönelik olduğu söylenebilir."

Anne istemli sezaryen yasak

Yasada anne istemli sezaryene yasak getirildiğini hatırlatan ATO, bu tip sezaryenlerin tam oranı bilinmese de yüzde 4 civarında olduğunun tahmin edildiğini söyledi. ATO, "Gerçek sezaryen endikasyonları dışında dünyada ve Türkiye’de sezaryen oranlarındaki artma nedenleri olarak, çoklu gebeliklerin çoğalması ve anne yaşının yükselmesi gösterilmektedir" dedi.

Gelişen tıp ile birlikte sezaryenin daha güvenli olduğunu savunan ATO, sezaryenin başka gerekçelerle anne tarafından isteniyor olabileceğine dikkat çekti:

"Kadınlar açısından doğum ağrısı, doğumhaneden korkma, doğumhane koşullarının uygun olmaması, doğumda psikolojik destek eksikliği, epidural anestezi ile ağrısız doğumun yaygın olarak sunulamaması, önceki doğumun travmatik olması sezaryeni tercih nedeni olabiliyor. Bunlara ek olarak, bebeğin doğum travmasından korunması, normal doğuma bağlı olarak artabilen 'vajinal kasların gevşemesi' ve 'idrar kaçırma' risklerinden korunma arzusu da önemli nedenler arasında sayılıyor. Anne, yeterli bilgilendirme yapılmasına rağmen, kendi özgür isteği ile sezaryeni tercih edebilmektedir."

'Hekim bağımsızlığına ve hasta özerkliğine darbe'

Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi 7. Maddesi'ni hatırlatan ATO, ilgili maddenin kendi özgür oluru ile bir kişiye tıbbi deneye katılım izni verdiğini söylediğini, kişinin böbrek bağışlaması veya tıbbi nedenler dışındaki estetik müdahalelerle özerkliğe saygı ilkesi yararlılık ilkesinin önüne geçmişken, bir anne adayının kendi özgür iradesi ve tıbbi aydınlatma sonucu sezaryeni tercih etmesini “hukuka aykırı” olarak nitelemek ve bir zarar oluşmamasına rağmen sezaryeni gerçekleştiren hekime sorumluluk yüklemenin Türkiye'nin imza attığı sözleşmelere, insan haklarına ve hastanın özerkliği ilkesine aykırı olduğunu vurguladı.

ATO, hekim bağımsızlığına da saldırı olduğunu söyledi:

"Bir tıbbi endikasyonun kanunla düzenlenmesi ise, hekim bağımsızlığına ve tıbbi özerkliğe açıkça darbe vurmaktır. Hekimler mesleklerini icra ederlerken tıbbi bilgiler ışığında, özerkliğe saygı, zarar vermeme ve yararlılık ilkeleri ışığında tedavi, rehabilitasyon ve hasta esenliğine ulaşmayı hedeflerler. Bunu yaparken, hastanın aydınlatılması, olası tedavi seçeneklerinin sunulması ve onayının alınması esastır."

Hekime yönelik şiddet artacak

İnsani normal doğum koşulları, bebek izlemi ve eğitimli ebelik sistemini yaygınlaştırıp her hastanede mümkün kılmadan yapılan bu düzenlemenin kaçınılmaz olarak hasta ile hekimi karşı karşıya getireceğini vurgulayan ATO, hekime yönelik şiddetin artacağından duyduğu endişeyi dile getirdi:

"Hekimi normal doğum risklerini almamaya iten, sezaryen oranlarını yükselten önemli faktörlerden birinin de, hekimlerin değersizleştirilmeleri ve artan şiddetin hedefi haline getirilmeleri olduğu unutulmamalıdır."

Açıklamanın sonunda, "Sezaryen ise kadının ve hekimin birlikte karar vereceği salt bir doğum yöntemi olarak değerlendirilmeli, nüfus politikalarının aracı olmamalıdır." uyarısı yapıldı.

Sol Haber

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları