loading
close
SON DAKİKALAR

Meral Akşener; Görünen o ki görüşleri fark etmeksizin siyasetteki herkes bizden çok rahatsız! İktidar kurulduğumuz günden beri bizden çok rahatsızdı; zaten biliyorduk

Meral Akşener; Görünen o ki görüşleri fark etmeksizin siyasetteki herkes bizden çok rahatsız! İktidar kurulduğumuz günden beri bizden çok rahatsızdı; zaten biliyorduk
Tarih: 31.01.2024 - 11:03
Kategori: Siyaset

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Bizi sansürlemek isteyen saray değil, belediye. Bizi engellemeye çalışan Beştepe değil, Saraçhane. Ne kadar da ilginç değil mi?" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısındaki konuşmasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.

Akşener; İYİ PartininBolu Belediye Başkan AdayınıMansur Şen, Bolu Mengen GökçesuBelediye Başkan Adayını Emine Başar, Adana Karataş Belediye Başkan Adayını Cengiz Çetinöz, Adana Yumurtalık Belediye Başkan Adayını Şahin Olgun, Adana Sarıçam Belediye Başkan Adayını Yusuf Özer, Adana Aladağ Belediye Başkan Adayını Bekir Kaplan, Aydın Bozdoğan Belediye Başkan Adayını Erhan Algan, Aydın Karpuzlu Belediye Başkan Adayını Veysel Kalfa, Bilecik Söğüt Belediye Başkan Adayını Ayhan Çengel, Bilecik Bozüyük Belediye Başkan Adayını Miraç Mete Yüksel, Bilecik Dodurga Belediye Başkan Adayını Osman Yetim, Bilecik Osmaneli Belediye Başkan Adayını Bekir Torun, Eskişehir Çifteler Belediye Başkan Adayını Fatma Gül Özcan,  Eskişehir İnönü Belediye Başkan Adayını Ahmet Dalar, Eskişehir Han Belediye Başkan Adayını Mahmut Çetiner, Eskişehir Mihalgazi Belediye Başkan Adayını Canan Rüzgar Temizel, Gaziantep İslahiye  Belediye Başkan Adayını Hacer Bülbül, Kayseri Akkışla Belediye Başkan Adayını Osman Türk, Kayseri Hacılar Belediye Başkan Adayını Alper Ceyhan, Kayseri Pınarbaşı Belediye Başkan Adayını Metin Kılıçarslan, Kırıkkale Keskin Belediye Başkan Adayını Zafer Çakmaklı, Mersin Mut Belediye Başkan Adayını Murat Orhan, Nevşehir Avanos Belediye Başkan Adayını Gökçen Aker, Nevşehir UçhisarBelediye Başkan Adayını Ahmet Gazi Acar, İzmir Tire Belediye Başkan Adayını Salih Atakan Duran olarak ilan etti.

“TEK BAŞIMIZA GİRDİĞİMİZ BİR SEÇİMDE ATAKAN ‘BEN VARIM.’ DEDİ VE KENDİSİNİ ŞAHSEN, PARTİMİZ ÜZERİNDEN TARTIYA KOYDU.”

Tire’nin mevcut Belediye Başkanı Salih Atakan Duran’ı yeniden belediye başkan adayı olarak gösteren İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Salih Atakan Duran’a yönelik; “Atakan için bir kelam etmem lazım. Biz o zaman İzmir’de, 2019’da biliyorsunuz ortak girmiştik ve Atakan kardeşim seçildi. Şimdi tek başımıza gidiyoruz ve çoğu yerde bu tip bu konumdaki arkadaşlarımız, ilçe belediyelerinin seçilmiş olanlarının büyük bir çoğunluğu ‘ben bir daha seçilemem’ endişesiyle; ‘hadi bakalım, eyvallah’ yaptılar. Atakan'ın özelliği şu; Atakan dün olduğu gibi, dün de saldırıya uğramıştı partimiz kurulduğunda. O zaman kafasını eğmedi öne, partisinden kopmadı, korkmadı. En önemli özelliklerinden birisi o. Bugün de net bir şekilde, tek başımıza girdiğimiz bir seçimde Atakan ‘Ben varım.’ dedi ve kendisini şahsen, partimiz üzerinden tartıya koydu bunu hiç unutmayacağım. İnanıyorum ki Tire’de unutmayacak.” ifadelerini kullandı.

MEĞER ANA MUHALEFET PARTİSİ DE BİZDEN ÇOK RAHATSIZMIŞ!”

Meral Akşener, İYİ Parti olarak haftaya ilginç bir olayla başladıklarını söyleyerek siyasetteki herkesin İYİ Parti’den rahatsız olduğunu ifade etti; “Görünen o ki görüşleri fark etmeksizin siyasetteki herkes bizden çok rahatsız! İktidar kurulduğumuz günden beri bizden çok rahatsızdı; zaten biliyorduk. Eski HDP’liler, yeni DEM’liler zaten ezelden beri bizden çok rahatsızdı onu da biliyorduk. Son dönemdeyse artık açıkça görmeye başladık ki meğer ana muhalefet partisi de bizden çok rahatsızmış! Hâl böyleyken ittifak sisteminden beslenen bu kadar çok aktörü aynı anda rahatsız edebiliyorsak, etmişsek bu ne demektir biliyor musunuz? Milletimiz için çok doğru şeyler yapıyoruz demektir!”

“BİZİ ENGELLEMEYE ÇALIŞAN, BEŞTEPE DEĞIL SARAÇHANE!”

Meral Akşener birçok kez susturulmak istendiklerini ancak hepsini aşarak bugünlere geldiklerini vurguladıktan sonra İYİ Parti’nin seçim kampanya billboardlarına belediyelerden sansür uygulanmak istendiğini anlatarak; “Yolumuza çöp kamyonları dizdiler, sokaklarda yürüdük! Elektriklerimizi kestiler, ışıksız salonlarda buluştuk! Sesimizi kısmak istediler, megafonla konuştuk! Hatta yeri geldi sırf birilerinin tekerine çomak sokuyoruz diye sahipsiz kurşunlarla karşılaştık! Ve nitekim bugün de önümüzde yeni bir engel var. Bugün de birileri istiyor ki billboardsuz seçim kampanyası yapalım! Ama bu defa öncekilerden farklı ve ilginç olarak önümüze bu engeli çıkartan; iktidar değil ana muhalefet!Bizi sansürlemek isteyen, Saray değil Belediye! Bizi engellemeye çalışan, Beştepe değil Saraçhane!Ya, ne kadar da ilginç değil mi? “Hadi canım o kadar da olur mu?” dediğinizi duyar gibiyim…Heyhat oluyor. Maalesef oluyor…” ifadelerini kullandı.

“SARAY SANSÜRÜNE DE, BELEDİYE SANSÜRÜNE DE MECBUR DEĞİLSİN!”

İYİ Parti’nin asılamayan 4 billboardunu salondaki ekranlara yansıtarak gösteren Meral Akşener, bunlara bir tane de kendisinin eklediğini ifade ederek “Saray sansürüne de, belediye sansürüne de mecbur değilsin!” yazılı pankartı kürsüden gösterdi: “Ekranda gördüğünüz görseller, yerel seçim kampanyamızın ilk aşaması için hazırladığımız billboard görselleri. 4 sloganımız var. Birincisi; “Tek adam baskısına da, eş başkan kavgasına da mecbur değilsin!” İkincisi; “Cumhuriyete savaş açana da, teröre alan açana da mecbur değilsin!” Üçüncüsü;“Yandaş medyaya da, yoldaş medyaya da mecbur değilsin!” Dördüncüsü; “Hain diyene de, cahil diyene de mecbur değilsin!”  ‘Bir tane de benden olsun’ dedim, beşinciyi de ben eklettim: “Saray sansürüne de, Belediye sansürüne de mecbur değilsin!” En komiği de ne biliyor musunuz? Hayatında el tokadı yememişler… Arabası kurşunlanmış bir genel başkan olarak duruyorum karşınızda. Faili meçhul kaldı, ne olduğu belirsiz kaldı. Ve biz bunlara ‘mağdurum da mağdurum’ yapamadık. Yahu biz iğnenin deliğinden geçtik muhteremler! Hayatınızda el bebek gül bebek gelmişsiniz, herkes size cici yapmış, el tokadı yememişsiniz; bizi mi korkutacaksınız?”

“TELEFONDA NE DENMİŞ BİLİYOR MUSUNUZ? “BUNLARI ASMAYACAKSINIZ. BUNLARI YUMUŞATIN.”

Akşener yaşanan krizle ilgili olarak billboardları asması için anlaştıkları şirkete İstanbul’dan bir telefon gittiğini ve “Bunları asmayacaksınız” dediğini şu sözlerle anlattı: “Her siyasi parti gibi biz de seçim kampanyamızın hazırlıklarını tamamladıktan sonra bir şirketle anlaşarak Ankara, İstanbul ve İzmir’de billboardlar kiraladık. Şirketle yaptığımız anlaşmaya göre;standart bir uygulamayla belediyelerden onay alındıktan sonra billboardlarımız geçtiğimiz Pazar akşamı asılacak, Pazartesi sabahı da sokaklarda görünür olacaktı. Ama ne oldu biliyor musunuz?Billboard görsellerimiz baskıya gitti. Ancak ne hikmetse, basımı yapılan billboardlarımızın fotoğrafları çekilip birilerine gönderilmiş. Sonra da İstanbul’dan şirkete bir telefon gelmiş. Peki telefonda ne denmiş biliyor musunuz? “Bunları asmayacaksınız. Bunları yumuşatın.” La havle vela kuvvete… Üstelik sadece İstanbul’da değil, Ankara ve İzmir’de de asılmayacakmış. Ya, sonra da eş başkanlık deyince alınıyorlar. Gelen bu telefonun üzerine şirket de hâliyle korkmuş, tedirgin olmuş.Uygulanan bu korkutma taktiği; size de bir yerden tanıdık geliyor mu? Referandum sürecinde toplantılarımız için kiraladığımız salonları hatırlayın. Partimizin kuruluş lansmanı için anlaştığımız ama sonra anlaşmayı iptal eden ünlü oteli hatırlayın. Hatta genel merkezimiz için kiralayacak bina aradığımız günleri hatırlayın… Ne kadar da nostaljik değil mi?”

“ŞİRKETE TELEFON AÇAN BU FEVKALADE CABBAR ARKADAŞLARI; İŞ İCRAATA GELDİĞİNDE İSE MEYDANA ÇIKMAYA CESARET EDEMEYİŞLERİYLE TANIYORUZ!”

Belediyeden onay verilmediğine dair bir yazı gelmediğini, yalnızca bir telefonla billboardların asılmasının engellenmek istendiğine dikkat çeken Akşener; “Bu tip durumlarda prosedür gereği eğer belediye onay vermiyorsa sebebiyle beraber bir ret yazısı kaleme alıp imzalı ve kaşeli şekilde şirkete, dolayısıyla bize iletmesi gerekir. Ama ne hikmetse lafa gelince kapsayıcılık ve şeffaflık abidesi kesilen bu belediyeden bize gönderilen ne bir ret ne de bir onay yazısı olmadı. Sadece şirket, gelen bu telefon sebebiyle billboardlarımızın asılamayacağını söyledi.  İşte o nedenle çok yakın bir gelecekte bu kepazeliğin ihalesini şirketin üzerine yıkarlarsa hiç şaşırmayacağız. Çünkü biz zaten şirkete telefon açan bu fevkalade cabbar arkadaşları; kapalı kapılar ardında aslan kesilip, iş icraata geldiğinde ise meydana çıkmaya cesaret edemeyişleriyle tanıyoruz zaten. Ama belli ki bunlar, karşılarında kimlerin olduğunu unutmuşlar!” ifadelerini kullandı.

“YERİ GELDİĞİNDE PINARHİSAR’A, YERİ GELDİĞİNDEYSE SARAÇHANE’YE EN ÖNDE KOŞANLARIZ!”

İYİ Parti’nin iktidarın en baskıcı döneminde kurulduğunu hatırlatan Meral Akşener, mağdurun kim olduğuna bakmadan her zaman yanlışın karşısında olduklarını vurgulayarak “Biz; 15 yıllık bir iktidarın en güçlü en acımasız ve en baskıcı zamanında, hiç kimsenin kafasını kaldırmaya bile cesaret edemediği bir dönemde, sadece milletimizi arkamıza alarak tek adam rejimine karşı cesurlar hareketini başlatan İYİ Parti’yiz! Biz; haksızlıkla, hukuksuzlukla, adaletsizlikle mücadele etmek için mağdurun kim olduğuna bakmaksızın yeri geldiğinde Pınarhisar’a, yeri geldiğindeyse Saraçhane’ye en önde koşanlarız! Ve bunların o pis bedellerini ödeyenleriz. Biz; Türk milletine dayatılan tüm kalıpları yıkan,tüm prangaları kıran; alıştırılıp, kabullendirilen bir esaretin karşısında; ‘Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!’ diye haykıran hür ve müstakil yepyeni bir siyasetin yolunu açanlarız!” dedi.

“İKTİDAR KARŞISINDA DİMDİK DURAN BİZLER, ŞİMDİ ONUN KÖTÜ BİR TAKLİDİNE Mİ BOYUN EĞECEĞİZ?”

Akşener sözlerinin devamında; “Şimdi buradan sizlere sormak istiyorum. Yıllardır ceberut bir iktidar karşısında dimdik duran bizler, şimdi onun kötü bir taklidine mi boyun eğeceğiz? Hadi oradan be! Türlü engelleri dikenli telleri yüksek duvarları aşan bizler, şimdi bir çakıl taşına mı takılacağız? Hadi oradan be! Ateşten çemberlerden geçip bugünlere gelen bizler, şimdi bir kibritle mi yanacağız? Hadi oradan be! Elbette hayır! Bunlar bize vız gelir, tırıs gider!“şeklinde konuştu.

“VARSIN ONLAR SARAY GÜCÜNÜ DE, BELEDİYE GÜCÜNÜ DE ÜZERİMİZE SALSINLAR! EVELALLAH İKİSİYLE DE MÜCADELE EDERİZ!”

Meral Akşener susturmaya çalışanlara karşı milletin sesi olmaya devam edeceklerini vurgulayarak “Varsın onlar sırf doğruları söylüyoruz diye bizi 9 köyden kovmaya kalksınlar! Biz milletimizle beraber evelallah 10’uncu köyü inşa ederiz! Varsın onlar saray gücünü de, belediye gücünü de üzerimize salsınlar! Biz şerbetliyiz, evelallah ikisiyle de mücadele ederiz! Varsın onlar iktidar-ana muhalefet el ele kendi çalıp kendi söyledikleri; kazananı da, kaybedeni de kendilerinin belirledikleri bir kayıkçı düzenini korumak için bizi susturmaya çalışsınlar! Biz milletimizin sesi olmaya aynen devam ederiz! Kimse merak etmesin; varsın onlar tüm köşeleri tutsunlar, tüm yolları kessinler! Biz yepyeni bir yolu milletimizle birlikte yürümekten asla vazgeçmeyiz!” dedi.

“SAYIN KILIÇDAROĞLU'NA GİDİN, SORUN. MERAL AKŞENER VE ARKADAŞLARINA CUMHURİYET HALK PARTİSİ BİR LİRALIK YARDIM YAPMIŞ MI?”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Eskişehir’de sarf ettiği sözlere yönelik konuşan Meral Akşener; “Sayın Özgür Özel, ana muhalefet partisi Genel Başkanı; Eskişehir'de çok ilginç bir konuşma yaptı. Bizimle ilgili imânın ötesine geçen, Ak Parti'yle tuhaf bazı alışverişlerimizin olabildiğini ifade eden bir konuşma yaptı. Bana göre çok ağır bir iftira, bir isnatta bulundu. Buradan Sayın Özel’e sesleniyorum; bunun cevabını vermek zorundasınız muhterem. Siz bilmeyebilirsiniz, 2017’de biz ‘hayır’ oyu kullanmak üzere kampanya yaptık. Partimiz yoktu. Şimdi eski genel başkanınız Sayın Kılıçdaroğlu'na gidin, sorun. Meral Akşener ve arkadaşlarına Cumhuriyet Halk Partisi bir liralık yardım yapmış mı? Biliyorum ki cevabı ‘hayır’. Sonra partimizi kurduk. Nelerle karşılaştık herkes biliyor. O dönemde Sayın Kılıçdaroğlu’nun başında bulunduğu Cumhuriyet Halk Partisi ve emrinde olan belediyeler eliyle bize 1 TL bir kuruş para yardımı yapmış mı? Sayın Kılıçdaroğlu buna cevap vermek zorundasınız. Bu işin peşini bırakmayacağım. Biz sürünürken, başımız dimdik gezdik. En fazla aldığımız yardım, parasını ödediğimiz belediyelerin salonlarıdır. 2018’de beraber yol yürüdük. Henüz seçime girmemişiz, devletin para yardımı yok; Sayın Özel, sorun genel başkanınıza siz o zaman Grup Başkan Vekiliydiniz belki bilmiyorsunuzdur. Sorun genel başkanınıza, 2018’de Cumhuriyet Halk Partisi ve onun belediyelerinden İYİ Parti’ye bu seçim esnasında bir kuruş gelmiş midir, verilmiş midir? Bunun cevabını vereceksiniz. Bunu benim kaldırmam mümkün değil. Vereceksiniz.” ifadelerini kullandı.

“SİZDEN İSTEMEDİK, SİZE KAZANDIRMIŞIZ.”

İYİ Parti’nin Cumhuriyet Halk Parti’sinden herhangi bir yardım almadığını, bir talepte bulunmadığını vurgulayan Akşener İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a da sorular yönelterek;“Kendi imkânlarımızla sürünerek biz propaganda yaptık. Milletimize ulaşmaya çalıştık. Milletvekili arkadaşlarımız cansiperane çalıştılar ve sonuç itibariyle % 10 bir oy alarak milletimizin teveccühüyle grup kurduk. 2019’da aynı şeye olmuş mudur? Olmadı. Seçimler oldu İstanbul ve Ankara kazanıldı. Adana, Antalya, Aydın kazanıldı, Muğla kazanıldı. Diğer yerleri saymıyorum çünkü Cumhuriyet Halk Partisi’nin zaten önemli gücü olan yerlerdi, ondan bahsetmiyorum. Bu belediye başkanlarına sesleniyorum; Sayın İmamoğlu, Sayın Mansur Yavaş, Sayın Zeydan Karalar, Sayın Muhittin Böcek; ben sizi herhangi bir işle ilgili, şu kişiye şu işi verin oradan bize para gelecek diye aradım mı? Partimize bir liralık bir katkı istedim mi? Sayın Kılıçdaroğlu ben sizden herhangi bir talepte bulundum mu? Sizden istemedik, size kazandırmışız.”dedi.

“AK PARTİ’YLE İTTİFAKLARI DOLAYLI OLARAK YAPA YAPA SİZLER YAPIYORSUNUZ, BİZ DEĞİL!”

İYİ Parti’ye düşman olanların bile İYİ Parti’nin bedavacı bir siyaset sürdüğüne dair söylemi olmadığına dikkat çeken Meral Akşener; “2017’den beri Ak Parti ve iktidarını, Türkiye’yi getirdiği yeri; eleştiren, onunla mücadele eden, hatta 2019’da bizzat Sayın Erdoğan'ın ‘Seni hapse atarım.’ dediği bir genel başkan olarak; partime bu dediğiniz alandan 1 TL almadığıma göre Ak Parti’den zaten böyle bir şey mümkün olamaz çünkü biz Ak Parti’yle ittifak yapmadık muhteremler. Ak Parti’yle ittifakları dolaylı olarak yapa yapa sizler yapıyorsunuz, biz değil! Bu soruların cevabını istiyorum. Bu sorunun cevabını Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Özel ben vermek mecburiyetindedir. Çünkü İYİ Parti’mize pek çok şey söylendi ama İYİ Parti’mizin bedavacı bir hayat yaşadığı, bedavacı bir siyaset sistemi götürdüğüne dair bize resmen düşman olanlar dahi bunu söyleyemediler. Bunu çok ayıpladığımı, aşırı ciddiye aldığımı ve bu işin peşini bırakmayacağımı buradan ilan ediyorum. Her konuşmamda bu soruyu soracağım ve cevabını isteyeceğim. Herkes haddini bilecek, hukukunu bilecek!” şeklinde konuştu.

“SÖZDE DEĞİŞİMLER, ÖZDE İZDÜŞÜMLERE DÖNÜŞMÜŞ… “

Siyasette sürekli olarak -mış gibi yaparak belirli kesimlerin değerleri üzerinden siyasi çıkar sağlanmaya çalışıldığına dikkat çeken Meral Akşener; “Bugün hep birlikte siyaseti teslim almış derin bir hakikat krizinin pençesinde sürüklenip gidiyoruz.Sürekli “-mış gibi” yapanların sahnelediği oyunları izliyoruz. Birbirinden farklı gözüken ama aslında aynı kurtlu elmanın iki yarısı olanların sürekli olarak ürettiği yalanları dolanları masalları dinliyoruz… Mesela bunlar lafa gelince en büyük Atatürkçü kendileriy-“miş” gibi yaparlar. Ama bir taraf Atatürk’ümüze düşman hangi onursuz varsa onunla birlikte yol yürürken; diğer taraf ise malum şer odağına şirin gözükmek için ismini bizzat Atatürk’ün verdiği vilayetimizin adını bile söyleyemez! Tunceli’yi söyleyemez! Mesela bunlar lafa gelince Cumhuriyet’imize sahip çıkıyor-“muş” gibi yaparlar. Ama bir taraf federasyon ve özerkliği dilinden düşürmeyen HÜDAPAR’la el ele tutuşurken diğer taraf ise Cumhuriyeti 100 yıllık yıkım ve zulüm olarak gören DEM’li kafaların kuyruğundan ayrılmaz, ayrılamaz! Mesela bunlar lafa gelince demokrasiyi savunuyor-“muş” gibi yaparlar. Ama bir taraf tek adam vesayetini demokrasi üzerinden meşrulaştırmaya çalışırken diğer taraf ise milletin ve memleketin birliğine yönelen tüm kötülükleri; Kandil’e, İmralı’ya, Edirne’ye giden selamları; teröre açılan alanları, Türksüz Türkiye hezeyanlarını demokrasiyle aklamaya çalışır. İşte Türk siyasetinin içerisine düşürüldüğü bu vahim tablodan da anlaşılıyor ki; maalesef bugün geldiğimiz noktada sözde düşmanlıklar, özde süt kardeşliğe dönüşmüş. Sözde mücadeleler, özde dayanışmaya dönüşmüş. Sözde değişimler de özde izdüşümlere dönüşmüş… “ dedi.

“GÜCÜN KİBRİYLE KENDİNİ KAYBEDEN SADECE AK PARTİ DEĞİL, BİZZAT ANA MUHALEFETİ YÖNETENLERMİŞ!”

Akşener ana muhalefet partisinin demokrasi hassasiyetinin sadece kendileriyle aynı fikirde olanlar için olduğunu şu sözlerle vurguladı: “Nitekim, iktidarın yıllardır pazarladığı ‘Ak Parti işi demokrasi’ trenine de bine bine, hem de birinci sınıf bilet alıp ana muhalefet partisi binmiş! Hak, hukuk, demokrasi hassasiyetleri aynı iktidarınki gibi sadece kendileriyle aynı fikirde olanlar içinmiş! Sansüre ve baskıya karşı özgürlüğü savunmaları, tıpkı iktidarınki gibi kuyruklarına basılana kadarmış! Ezcümle milletin verdiği yetkiden aldığı gücün kibriyle kendini kaybeden sadece Ak Parti değil, bizzat ana muhalefeti yönetenlermiş!”

“ONLARIN TAMAMINA KARŞI BİZ GURURLA TEK BAŞINAYIZ!”

Akşener sözlerinin devamında; “Özünde birbirinden hiçbir farkı olmayan bu iki zihniyetin dayattığı kirli siyaset düzenini reddettiğimiz için; onların hepsine karşı biz gururla tek başınayız! Kürsülerden birbirine bağırıp çağırarak iktidar alanlarını korumaya çalışan bu riyakârlığı reddettiğimiz için; onların tamamına karşı biz gururla tek başınayız! Kavga gürültü ve hamasetten başka bir şey üretmeyen, milletimizin birliğinden değil ayrışmasından beslenen bu goygoy siyasetini reddettiğimiz için; onların topuna karşı biz gururla tek başınayız! Milletin derdinin konuşulmadığı, milletin sesinin duyulmadığı, milletin taleplerinin karşılanmadığı hangi taraf kazanırsa kazansın kaybedenin daima milletimizin olduğu; bu kayıkçı kavgasını reddettiğimiz için onların alayına karşı biz gururla özü başınayız!”dedi.

“HASSASİYETLERİNİ SÖMÜREREK OYUNU ALMAYA ÇALIŞAN BU İKİ TARAFTAN BİRİNİ SEÇMEYE MECBUR DEĞİLSİN!”

Türk milletine seslenerek konuşmasına devam eden Meral Akşener: “Ey Türk milletinin asil evladı ama sen artık yalnız değilsin! Bu zor günler, elbette yerini güneşli güzel günlere bırakacak!  Seni umutsuzluğa mahkûm etmeye çalışanlar da, sana sahte umut pazarlayanlar da elbette layığını bulacak! Kurtla öldüren, çobanla yiyen, sahibiyle ağlayanların düzeni; elbette son bulacak! Şunu asla unutma ki kendinin, çocuklarının, ülkenin geleceği için; kimseye muhtaç değilsin! Türklüğünden de, dininden de, Cumhuriyetinden de taviz vermek zorunda değilsin! Hassasiyetlerini sömürerek oyunu almaya çalışan bu iki taraftan birini seçmeye mecbur değilsin!Tüm rahatsız olanlara inat, birbirinden beslenip ihya olanlara inat, milletten aldıkları güçle millete tepeden bakanlara inat; bir kez daha söylüyorum ki mecbur değilsin!” ifadelerini kullandı.

“ÜLKEMIZDE AYLARDIR SÜREGELEN ANAYASAL DEVLET KRIZI;ARTIK ÜLKEMIZI ANAYASASIZ BIR DEVLET OLMA TEHLIKESINE DOĞRU SÜRÜKLEMEYE BAŞLADI!”

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Yargıtay 3.Ceza Dairesi’nin kararının okutulmasıyla Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi hakkında Akşener; “Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay için verdiği hak ihlali kararını tanımamakta inat ederek bir anayasal devlet krizini tetiklemişti. Bugüne kadaryargı kurumları arasında süren bu uyumsuzluğa maalesef dün akşam Türkiye Büyük Millet Meclisi de dahil oldu. Yargıtay’ın anayasayı tanımayarak yol açtığı hukuk skandalına, maalesef Türkiye Büyük Millet Meclisi de eşlik etmiş oldu. Yürütmenin yargının üzerindeki siyasi baskısından, maalesef yasama da payını almış oldu. Ve gelinen noktada, ülkemizde aylardır süregelen anayasal devlet krizi; Gazi Meclisimizden çıkan Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi kararıyla birlikte artık ülkemizi anayasasız bir devlet olma tehlikesine doğru sürüklemeye başladı.”  şeklinde konuştu.

“TÜRK DEMOKRASİSİNİ OTORİTER BİR KEYFİLİĞE TESLİM ETMEYECEĞİZ!”

Akşener sözlerini; “Peki tüm bunlar olurken Cumhurbaşkanı sıfatıyla devlet organları arasındaki sorunları çözüp uyumu sağlamakla görevli olan Sayın Erdoğan ne yapıyor dersiniz? Her zaman olduğu gibi sorunu büyütmeyi, uyumsuzluğu körüklemeyi, krizi derinleştirmeyi tercih ediyor.Çünkü artık öyle bir noktaya geldiler ki; bu arkadaşlar için devletmiş anayasaymış, kanunmuş artık hepsi önemsiz bir teferruat hâline geldi… Ama unuttukları bir şey var! Anayasamız Türk milletinin andıdır!  Bugün bu andı çiğneyenleri bundan sonra milletin iradesini nasıl temsil edecekler? Uyguladıkları kararların meşruiyetini neye dayandıracaklar? Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni hukuka, adalete, vicdanlara düşürdükleri bu gölgeyle nasıl yönetecekler? Onlar her ne kadar unutmuş olsalar da biz İYİ Parti olarak tarihe karşı yükümlülüğümüzü 100 yıllık Cumhuriyet birikimimizi ve gelecek nesillere karşı olan sorumluluğumuzu asla unutmayacağız! Onlar ne yaparlarsa yapsınlar, biz; ülkemize, aziz milletimize ve onun temel değeri olan anayasamıza her koşulda sonuna kadar sahip çıkacağız! Türk demokrasisini otoriter bir keyfiliğe teslim etmeyeceğiz! Türk hukuk sistemini küçük bir grubun çıkarlarına malzeme etmeyeceğiz! Türk milletini de kimsenin kendi marabası olarak görmesine müsaade etmeyeceğiz!” ifadeleriyle sürdürdü.

“EKRANLARDA ESİP GÜRLEYEN AMA ARKA PLANDA İSRAİL’LE TİCARETE DEVAM EDENLERİN MASKESİ BİR KEZ DAHA DÜŞMÜŞ OLDU!”

Güney Afrika’nın başvurusuyla soykırım suçlamasıyla Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanan İsrail hakkında Akşener İYİ Parti olarak Netanyahu’nun savaş suçlusu olarak kabul edilmesi çağrısı yaptıklarını hatırlatarak:“Gazze’deki Netanyahu terörünün kadın, çocuk, genç demeden yaptığı büyük zulme karşı; Ekim ayından beri pek çok çağrıda bulunduk. Katil Netanyahu’nun savaş suçlusu ilan edilmesi için ülkelerin meclislerinde karar alınmasını ve bu kararların da uluslararası boyuta taşınması gerektiğini söyledik. Arabulucu ülke olarak da Türkiye’nin bu sürece öncülük etmesini önerdik. Bizi Sayın Erdoğan duymadı. Dış İşleri Bakanlığı duymadı. İslam ülkeleri de duymadı. Ama sağ olsun Güney Afrika duyup adım attı.  Birleşmiş Milletler nezdinde Türkiye’nin, İslam ülkelerinin atması gereken adımları 29 Aralık’ta Güney Afrika Cumhuriyeti attı ve Katil Netanyahu için soykırım suçlamasıyla Uluslararası Adalet Divanı’na başvurdu. Yani iktidarın bol bol hamaset yapıp, etkinlikler organize edip, yürüyüşler düzenleyip yapamadığını; Mandela’nın çocukları yaptı. Katil Netanyahu’nun bombalarının sesini duyanlar, garip Filistinlilerin feryadını duymadı. Ama Mandela’nın asil evlatları taa Afrika kıtasının ucundan o feryatları duydu. Yani bol bol konuşup hiçbir şey yapmayanlarla, konuşmadan gerekeni yapanların farkı; bir kez daha anlaşılmış oldu. Samimiyetle sorunu çözmek isteyenlerin karşısında, ekranlarda esip gürleyen ama arka planda İsrail’le ticarete devam edenlerin maskesi bir kez daha düşmüş oldu. Ezcümle devlet yönetmekle algı yönetmenin farkı bir kez daha ortaya çıkmış oldu!”dedi.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ OLARAK BİZ DE FİLİSTİN LEHİNE DAVAYA MÜDAHİL OLALIM!”

İktidara seslenerek konuşmasına devam eden Akşener Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’de Filistin lehine davaya müdahil olması çağrısında bulundu; “Yaklaşık 4 ay sonra tüm dünya nihayet Netanyahu terörüyle yüzleşmiş oldu. Ne var ki yüzleşmesine yüzleşti ama hâlâ somut bir adım atılamadı. Birleşmiş Milletler'in en yüksek mahkemesi Gazze Şeridi’nde ateşkes ilanı talep etmedi. Yani Katil Netanyahu’yu tamamen durdurmadı. İşte bu yüzden aslında bu karar hiç kimse için bir zafer değildir! Filistin’de yaşanan insanlık ayıbının zulmün ve barbarlığın karşılığı da değildir! Hele ki; bombalanan hastanelerde, okullarda katledilen binlerce can için adalet hiç değildir! Olması gereken Katil Netanyahu’yu yargılayıp, soykırım suçlusu olaraktüm dünyadan izole etmektir! O nedenle buradan iktidara bir çağrıda bulunmak istiyorum. Uluslararası Adalet Divanı Tüzüğü’nün 63’üncü maddesinin 2’nci fıkrasına göre Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi’ne taraf olan ülkelerin davaya müdahil olma hakkı var. Hatta Almanya İsrail lehine; İrlanda’yla Belçika ise Filistin lehine müdahil olacağını çoktan açıkladı. Gelin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak biz de Filistin lehine davaya müdahil olalım. Katil Netanyahu’ya karşı bu davayı açma cesaretini siz gösteremediniz, Güney Afrika gösterdi. Ama hiç değilse geç olmadan biz de bu davaya müdahil olalım. Eğer ki Filistin hassasiyetinizde samimiyseniz, eğer ki Netanyahu terörü konusunda bizimle hemfikirseniz, eğer ki siz de yaşananların bir soykırım olduğunu düşünüyorsanız; hadi buyrun! Kararı Gazi Meclisimize getirin! İYİ Parti olarak biz varız!”

“12 YAŞINDAKİ BİR ÇOCUĞUMUZU SURİYELİ BİR SIĞINMACININ VAHŞİCE SALDIRISI SONUCUNDA KAYBETTİK!”

Meral Akşener İzmir’de 12 yaşındaki Behiye’nin Suriyeli bir sığınmacı tarafından bıçaklanarak öldürülmesine ilişkin: “26 Ocak’ta, İzmir’de; 12 yaşındaki bir çocuğumuzu kaybettik. Hem de nasıl kaybettik biliyor musunuz? Suriyeli bir sığınmacının vahşice saldırısı sonucunda kaybettik. Annesini 7 kez bıçaklayıp yaralayan cani; 12 yaşındaki Behiye’yi de sırf korkup çığlık attığı için boğazından ve göğsünden bıçaklayarak öldürdü. Evet yanlış duymadınız. Boğazından ve göğsünden bıçaklayarak öldürdü. Vahşetin geldiği son nokta işte budur! Yuh olsun, lanet olsun! Bu vesileyle buradan, 12 yaşındaki bir kız çocuğumuz için en son dilemek istediğim şeyi diliyorum. Behiye’ye Yüce Allah’tan rahmet diliyorum. Rabbim ailesine ve tüm sevenlerine sabır ve dayanma gücü versin.” ifadelerini kullandı.

TÜRK MİLLETİ’NİN MİLLÎ KÜLTÜRÜ TAHRİP EDİLİYOR.”

Sığınmacılar sebebiyle Türkiye’de çocukların, kadınların tehdit altında olduklarına dikkat çeken Akşener Türk kültürünün tahrip edildiğinin de altını çizdi: “Behiye gibi adını duyduğumuz, duymadığımız birçok çocuğumuz tehdit altında. Tacize, tecavüze, şiddete uğramaktan korkan birçok kadın tehdit altında. Nereden girdikleri bilinmeyen, sayılarını devleti yönetenlerin bile bilmediği kaçak ve sığınmacılarla; sokaklarımız, parklarımız, okullarımız tehdit altında. Kontrolsüz göç ve sığınmacı sorunu, Türkiye’nin millî güvenliği için en öncelikli tehditlerden biri hâline geldi. Türkiye’nin her şehri kaçak ve sığınmacılarla doldu.  Artık göz göre göre Türk Milleti’nin millî kültürü tahrip ediliyor. 100 yıldır millî kültürümüz etrafında şekillenen Türk milleti havuzu; bugün başka bir yapı etrafında oluşan farklı bir değerler sisteminin tahribi ve tehdidi altında. Ancak millet mevcudiyetimizin en temel dayanağı olan devletimizi yönetenler ise havaya bakıp ıslık çalmaya devam ediyor. “

“TÜRK MİLLÎ KİMLİĞİNİN HAYATİ BİR TEHDİT ALTINDA KALMASINA DAHA FAZLA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK!”

Akşener konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Önce hiçbir sorun yokmuş gibi davrandılar. Baktılar ki olmuyor, toplumsal tepkiler çığ gibi büyüyor; bu sefer de geri adım atıyormuş gibi yaptılar… 1 yıldır Hatay’da, Maraş’ta kendi vatandaşlarımız için yapamadıkları evleri; gittiler, Suriye’de yaptılar. Üstüne de gönüllü olarak dönenlerin olduğunu söylediler. Ama yine istedikleri etkiyi yakalayamayınca; döndüler, her şeyi yalanlamaya başladılar. Hatta kafayı da kaçak ve sığınmacıların yol açtığı güvenlik sorunlarıyla, şiddet ve taciz olaylarıyla ilgili haber yapan milliyetçi gençlerle bozdular. “Yalan haber” dediler. Susalım istediler. Duralım istediler. Artık bu konuyu konuşmayalım istediler. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar sorun o kadar büyük ki artık üstü örtülmüyor! Yara o kadar büyük ki artık kapanmıyor! Tahribat o kadar büyük ki artık dikiş tutmuyor! İşte bu yüzden, kimse kimseyi daha fazla kandırmasın. Artık bizim Behiye gibi evlatlarımızı, gençlerimizi, kadınları kaybetmeye daha fazla tahammülümüz yok! Türk millî kimliğinin hayati bir tehdit altında kalmasına daha fazla tahammülümüz yok! Sınırlarımızın kevgire dönmesine daha fazla tahammülümüz yok!”

“İYİ PARTİ’NİN YÖNETTİĞİ BELEDİYELERDE TABELA STANDARTLARI GETİRECEĞİZ!”

İYİ Parti’nin yerel seçimlerde kazandıkları belediyelerde Millî Göç Doktrini’ni hayata geçireceklerini vurgulayan Akşener, belediyelerde tabela standardı getirerek yabancı alfabe asılmasına izin vermeyeceklerinin altını çizerek vaatlerini şu şekilde sıraladı;“İYİ Parti olarak ülkemizdeki sığınmacı sorununa ilişkin ortaya koyduğumuz Millî Göç Doktrinimizi hayata geçirmek için ilk adımı önümüzdeki yerel seçimlerle birlikte yetkiyi aldığımız belediyelerimizde atacağız! Türkçe etrafında oluşturduğumuz binlerce yıllık kadim tarihimizi birbirine bağlayan millet mevcudiyetimizi korumak için öncelikle Türk dilini koruyacağız!Bu kapsamda İYİ Parti’nin yönettiği belediyelerde tabela standartları getireceğiz. Böylece hem kamusal alandaki estetiği koruyacak hem de yabancı alfabelerle tabela asılmasının önüne geçeceğiz. Bu kurala uymayan mevcut tabela ve reklam panolarını da süratle kaldıracağız! Kaçak ve sığınmacıların şehirlerimizde gettolar oluşturup kurdukları işletmeler ile sadece birbirlerine hizmet ettikleri, etnik yaşam adacıkları minyatür Suriye’ler kurmalarını önlemek için yeni imar planları oluşturup uygulayacağız. Göreve gelir gelmez tüm kaçak ve sığınmacı gettolarında kentsel dönüşüm çalışmaları başlatacağız.”

“SIĞINMACILARA İLAVE VERGİLER GETİRECEK, SOSYAL YARDIM YA DA BURS ALMALARININ KESİNLİKLE ÖNÜNE GEÇECEĞİZ!”

Akşener, belediyelerde sığınmacılar için ilave vergiler getirileceğini, sosyal yardım ve burs almalarının da önüne geçileceğini aktararak; “Kazandığımız il ve ilçelerde kaçak ve sığınmacı ekonomisine asla geçit vermeyeceğiz! Haksız rekabeti ve kayıt dışı ekonomiyi önlemek için sığınmacılar tarafından işletilen müesseselerde sıkı ve sürekli denetimler uygulayacağız. Vergi vermeyen kaçak iş yerlerine asla göz yummayacağız. Mevzuata aykırı durum tespit ettiklerimizi derhal kapatacağız. Kaçak işgücü hijyen koşulları menşei belirsiz ürünler çalışma ve oturum izinleri mesleki yeterlilik gibi konularda eksiklik tespit edilen işyerlerinin ruhsatlarını iptal edeceğiz. Gerekli şartları yerine getirmeyen sığınmacılara ise asla yeni işyeri açma ruhsatı vermeyeceğiz.  Belediye hizmetlerinin kanuni tanımında “vatandaş” ifadesinin geçmesi sebebiyle İYİ Parti olarak yönettiğimiz belediyelerimizde hizmetlerimizden faydalanacak sığınmacılara ilave vergiler getirecek sosyal yardım ya da burs almalarının da kesinlikle önüne geçeceğiz.” ifadelerini kullandı.

“İYİ PARTİ’NİN YÖNETTİĞİ TÜM BELEDİYELERDE SIĞINMACI SAYISINI AZALTACAĞIZ!”

Akşener statüsü ne olursa olsun yabancı uyruklu kimsenin kurumlarda çalışmalarına izin vermeyeceklerinin altını çizerek; “İYİ Parti olarak yetkiyi devraldığımızda kaçak ve sığınmacıların belediyelerimize aitpark ve mesire alanlarında sosyal tesislerde istirahat ve eğlence yerlerinde toplumsal huzuru bozacak yerel kültüre ve kimliğe aykırı davranışlarına asla izin vermeyeceğiz. Kaçakların tespiti ve sınır dışı edilmesi için bu alanlarda sürekli denetimler yapacağız. Yönettiğimiz belediyelerdeki hizmet ihaleleri ve doğrudan hizmet alımlarında tedarikçi şirketlerden yerel ve millî sermayeli olma çalışanlarını Türk vatandaşlarından istihdam etme gibi özelikler arayacağız. Sözleşme imzalandıktan sonra bu koşullarda değişiklik yapan firmaların da sözleşmelerini feshedeceğiz. Yönettiğimiz belediyelerimizde ve bağlı kuruluşlarda yöre halkından vatandaşlarımızın istihdam edilmesini sağlayacağız. Statüsü ne olursa olsun yabancı uyruklu hiçbir kişinin; kurumlarımızda çalıştırılmasına izin vermeyeceğiz. İktidar ne kadar ciddiyetsizse biz de o kadar kararlıyız! Milletimize sözümüz olsun ki İYİ Parti’nin yönettiği tüm belediyelerde sığınmacı sayısını azaltacağız! Üstelik bunu da anayasamızın ve uluslararası hukukun bize tanıdığı haklar çerçevesinde yapacağız!” dedi.

“İYİ PARTİ’NİN GÜNEŞİNİ BALÇIKLA SIVAYAMAZSINIZ! “

İYİ Parti’nin köklerinin Atatürk’ün Cumhuriyet vizyonuna uzandığını vurgulayan Meral Akşener; “Türkiye’nin iyi ve cesur evlatları! İYİ Parti’nin en büyük özelliği, kuruluşunun 6’ncı yılında olmasına rağmen sapasağlam köklere dayanan bir siyasi hareket olmasıdır. Çünkü İYİ Parti’nin kökleri 19 Mayıs 1919’a uzanır! Çünkü İYİ Parti’nin kökleri Anadolu’ya uzanır! Çünkü İYİ Parti’nin kökleri Gazi Mustafa Kemal Atatürkümüzün o büyük Cumhuriyet vizyonuna uzanır! Şimdilerde birileri çıkmış Türkiye’nin dört bir yanına salınmış bu kökleri birkaç ucuz operasyonla koparabileceğini zannediyor. Buradan açıkça söyleyeyim; hiç boşuna uğraşmayın, koparamazsınız muhteremler! Çünkü bizi siyasetten söküp atabilecek tek güç millettir, millet! Siz en fazla birkaç kuru yaprak, birkaç çürük elma dökersiniz ama bu ağacı deviremezsiniz! Siz en fazla esip gürlersiniz ama nice tipilere, yağmurlara, fırtınalara dayanmış bu kayadan olsa, olsa sadece toz alırsınız! Siz en fazla çamur atarsınız ama İYİ Parti’nin güneşini balçıkla sıvayamazsınız!” dedi.

“MİLLETİMİZİ KENDİNE MAHKÛM EDİP;SİYASİ RANT PEŞİNDE KOŞANLAR; BAKIN BURADA İYİ PARTİ VAR!”

Akşener saldırıya uğradıklarıher konuda haklı çıktıklarını hatırlatarak; “İYİ Parti’ye olan öfkeleri bitmiyor. Biz neymişiz be? Her konuda uyaran biziz. Her konuda haklı çıkan biziz. Ama ne hikmetse her konuda saldırılan da yine biziz! Önce linç yiyoruz sonra haklı çıkıyoruz. Ama onlar hakkımızı teslim etmek yerine, linç edecek yeni şeyler buluyorlar.Vallahi biz haklı çıkmaktan yorulduk ama onlar yanılmaktan, haksız çıkmaktan; bıkmadı, yorulmadı… Bakın bekleyin, göreceksiniz. Bugün söylediklerimizin haklılığı da çok yakında anlaşılacak! İYİ Parti’nin hür ve müstakil mücadelesinin Türkiye için ne kadar önemli bir adım olduğu çok yakında anlaşılacak! Kibrimizin, nefsimizin, hırsımızın değil; milletimizin sesini duyurduğumuz çok yakında anlaşılacak! Türk milletini kimsesiz, Türkiye’yi de sahipsiz zannedenler;bu salona iyi bakın! Çünkü bu salonda iyiler var! Tarihinde kimseye boyun eğmemiş bu büyük milleti seçeneksiz bırakıp, diz çöktürebileceğini sananlar! Buradaki cesarete iyi bakın! Makus talihini yenen bu büyük milleti korkutacağını, bastıracağını, susturacağını sananlar! Buradaki hürriyet aşkına iyi bakın! Yalanlarla, dümenlerle, tuzaklarla milletimizi kendine mahkûm edip;siyasi rant peşinde koşanlar; bakın burada İYİ Parti var! “ şeklinde konuştu.

“TÜRK’ÜZ DAYANIYORUZ!”

Akşener konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Rahmetli Rauf Denktaş’ın rahmetli İsmet Paşa’yla olan bir sohbeti vardır. Paşa der ki; ‘Vatan müdafaasında Türk’ün sabrı bittiği yerden başlar! Türk iseniz dayanacaksınız!” Denktaş da cevap verir: ‘Türk’üz dayanıyoruz!’ İşte o yüzden, biz de bugün buradan dosta düşmana diyoruz ki;‘Türk’üz dayanıyoruz!’ Memleketimiz için çalışıyoruz! Sadece ve sadece milletimiz için mücadele ediyoruz! Ve mücadeleden de asla vazgeçmeyeceğiz!”

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları