loading
close
SON DAKİKALAR

Metin Lokumcu davasında mahkeme görevsizlik kararı verdi

Metin Lokumcu davasında mahkeme görevsizlik kararı verdi
Tarih: 28.06.2021 - 17:55
Kategori: Gündem

Hopa'da polisin sıktığı biber gazı sonrası fenalaşarak hayatını kaybeden Metin Lokumcu'nun ölümüne dair davanın ikinci duruşmasında mahkeme görevsizlik kararı verdi.

Artvin Hopa'da polisin sıktığı biber gazı sonrası fenalaşarak hayatını kaybeden Metin Lokumcu'nun ölümüne dair davanın ikinci duruşması bugün Trabzon'da görüldü. Mahkeme heyeti mahkemenin görevsizliği ile TCK 87/4 hükmü uyarınca dosyanın görevli Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine hükmetti. Duruşmada bizzat polis kamerasından çekilen bir video izletildi. Polisin eyleme orantısız müdahalesini açıkça ortaya koyan videoda polisin "gebert lan gebert, vur şuna adam gibi vur" dediği duyuldu.

Dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 31 Mayıs 2011 tarihinde Artvin'in Hopa ilçesinde yapacağı miting öncesi çıkan olaylarda, polisin sıktığı biber gazı ile fenalaşıp hastanede yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu'nun ölümüyle ilgili 10 yıl sonra açılan davanın 2’nci duruşması, Trabzon 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Birgün'ün aktardığına göre duruşma sanık avukatının beyanlarıyla başladı Sanık avukatı üç müvekkiline dair somut bir suç isnadı olmadığını savunarak beraat istedi. Sanıkların duruşmadan veraste tutulmasını istedi.

Avukat Nagihan Bulduk, iddianamenin eksikliğine, nitelikli kasıtla ölüme sebebiyet vermek suçundan sanıkların yargılanması talebine karşılık bulunamadığını belirterek "Ölümünün nedeninde kimyasal gazla nedensellik olduğu açıkça anlatılmaktadır. Olaydaki tanıklar da Metin Lokumcu'nun doğrudan gaza maruz kaldığı belirtmiştir. Hatta mühimmatların bitip yeni mühimmat getirildiği söylemiştir. Tüm Hopa o gün gaza maruz kalmışken Metin Lokumcu'nun gaza maruz kalmamasının imkanı yoktur. Uzun süre gaza maruz kalınmasının ölümle sonuçlanabileceği raporlarla sabittir. Bunun etkisi duman ortada olmasa bile devam edebilmektedir" dedi.

"8 SAAT BOYUNCA GAZ KULLANILMIŞTIR"
Avukat Meriç Eyüboğlu mahkemeden görevsizlik kararı vermesini istedi. Eyüboğlu "Ölüm nedenlerinden biri gaza maruz kalmaysa bu dosya açısından yeterlidir. Bu salonda gaza maruz kalmayan yoktur heralde. Nasıl acı verici olduğunu bilir. Ancak şu az biliniyor. Bu gazı kullanmak işin sadece polis olmak yetmiyor. Kullanmak için belli şeylerin bilinmesi gerekiyor. Sanıkların bunu bilmemesi mümkün değil. O gün Hopa’da gaz fişeğiyle yaralananlar var. Yani Hopa’da sadece Metin Lokumcu olmayabilirdi. O gazı kullananların, 8 saat boyunca kullanılmasının ne sonuçlar doğuracağını bilmemesi mümkün değil. Bu bile ne kadar orantısız gaz kullanıldığının açıkça kanıtıdır. 8 saat boyunca gaz kullanılmıştır. Bütün Hopa bu gazlardan etkilenmiştir. Tanıklar dinlenildiğinde daha da net anlaşılacaktır. Ancak hakkaniyetli olan bu dosyadan el çekmeniz ve dosyanın ağır cezaya gönderilmesidir." diye konuştu.

Gaziantep Barosu Başkanı Bektaş Şarklı da "Gaz kullanımı eğitimi verilmiş biri bunu bu şekilde kullanıyorsa bunun sonucu ölümdür. Bugün vereceğiniz kararla, Türkiye’deki kolluk artık on defa düşünecek. Ama bunu yapmadığımız takdir de polis başkalarına da zarar verecek. Biz Gaziantep’ten bunun için geldik. Buradaki herkes gibi adalet ve vicdan arıyoruz" dedi.

Baroların ve derneklerin davaya katılma talepleri reddedildi.

"BAŞBAKAN KORUMASI GİDİP “GAZ ŞÖYLE SIKILIR” DİYEREK POLİSİN ELİNDEN GAZI ALIP GÖSTERDİ"
Davaya tanıkların ifadeleriyle devam edildi:

Tanık Kamil Ustabaş: "31 Mayıs 2011 günü dönemin Başbakanı’nın mitingi vardı. Bölgede HES’lerin yapılmaması için bir basın açıklaması vardı. Hopa Dereleri Koruma Platformu bunun için bir çağrı yapmıştı. Başbakan'a ve basına insanlar sesini duyurmak için Hopa Meydanı’nda toplanıldı. Ben de oradaydım. Aynı zamanda çayda kota ve kontenjana karşı da gerçekleşiyordu. Aynı zamanda çay üreticisiyim. Hopa’nın girişinde polisin yığınağı vardı. Hopa’daki iki caddede polislerle kapatılmıştı. Hopa’daki polisin 10-15 katı sanırım polis getirilmişti. Başbakan’ın miting yapacağı yerle bizim basın açıklaması yapacağımız alan arasında iki tane uluslarası yol bir tane de şehir içi yol bulunuyor. Basın açıklaması yapacak olanlar da horon oynuyordu. Horon sonrasında hiçbir uyarı yapılanmadan polis tarafından saldırıya geçildi. İnsanlar da can havliyle Dumlupınar Caddesi’ne kaçtı. Alanda toplananlara gaz ve su sıkılınca etrafta açıklamayı izleyenlerde esnafın dükkanına sığındı. Kolluk kuvvetleri o dükkanlara da gaz kullanarak, kapıları kurtar girdiler. O kadar gaz kullanıldı ki, bir dükkanın çatısı yandı. Yine Hopalı insanlar o yangını söndürdü. Aklımızın almadığı bir kolluk kuvveti yığılmıştı. Hopa gaz bulutu altında kaldı. Bir kadın kafasından yaralandı. Başbakan koruması gidip “gaz şöyle sıkılır” diyerek polisin elinden gazı alıp gösterdi. Buna çok net şahit oldum. Polisin o günkü tavrı “geldik ve Hopa’yı süpürüp gideceğiz” şeklindeydi. Niyeyse bir kenti teslim alma mantığıyla gelmişlerdi. Birçok ölü çıkabilirdi. Çıkmamasının sebebi, esnafın insanları dükkanlarında bir şekilde korumalarıydı. İlk saldırı başladığında Metin hoca saldırıyı durdurmaya çalışıyordu. Her yerden gazlar sıkılıyordu. Kolluk kuvvetlerinin önünde duran amirlere “durun ne yapmak istiyorsunuz” diyordu."

"ZATEN GAZ YEMİŞTİ METİN HOCA BİR DE ÜZERİNE KALKANLA SIKIŞTIRILDI"
Tanık Şenol Çelik: "Bir akşam öncesinden Metin abiyle haberleşmiştik. Ben o dönem muhtar olduğum için, kaymakam bizim alanı kontrol etmemiz için alanda olmamızı istedi. Alana gittiğimizde insanların horon oynadığını gördüm. Biz de kaymakam dediği için alanı gezmeye ve kontrol etmeye devam ettik. O sırada bir polisin telefon konuşmasına şahit oldum. Şöyle diyordu: “Birazdan küçük Moskova ne hale geliyor görürsünüz” dedi. Bütün çevik kuvvetin bütün bir alanı sardığını gördüm. Panzerden su ve gaz bombaları gelmeye başladı. Herhangi bir anons duymadık. Ben de gazlardan kaynaklı boğulma tehlikesi geçirdim. Sonrasında yine çıkıp polislerle konuşmaya çıktım. Metin hocanın bir yerde polisler tarafından sıkıştırıldığını gördüm. Zaten gaz yemişti Metin hoca bir de üzerine kalkanla sıkıştırıldı. Sonrasında oradan birlikte uzaklaştık ama bir daha göremedim. Sonrasında hastaneye götürüldü ve ölüm haberi geldi.

"METİN HOCA ONLARI DURDURMAYA ÇALIŞIYORDU"
Tanık Cemil Aksu: O gün ben orada basın görevlisi olarak bulundum. Bağımsız gazetecilik yapıyordum. Görüntü almak için meydana geldim. Meydan dediğimiz yer işlek bir yer, normal bir kalabalık vardı. Başbakan geleceği için de meraklı insanlar vardı. Ancak burası miting alanına epeyce bir uzak bir alandı. Mahalleden meydana gelene kadar çok yoğun bir güvenlik önlemi vardı. Basın açıklaması için toplananların yanına geldiğimde, polisin kitlenin iki grubun arasında değil basın açıklaması yapacakları kapatan bir yerde durduğunu gördüm. Müdahale sonrasında bir curcuna ve dağılma oldu. Kaçışan kitlenin peşinden de polisin müdahalesi devam etti. Otellerin camları ve kapıları kırıldı. Ara sokaklara gaz atıldı. Meydanda yaşlı insanlar vardı. Fenalık geçirenler vardı. Metin Lokumcu yakın bir yerden horonu izliyordu. Gazlı müdahale anında da gördüm. Her yere gazla müdahale vardı. Metin hoca da onları durdurmaya çalışıyordu. Müdahelenin durdurulması için çok girişimleri oldu. Bütün bu girişimler sırasında da gazla müdahale oldu. O gün neredeyse kim yan yana geldiyse gazla karşılaştı.

Tanık Ali Rıza Özgenç: O günler de seçim atmosferiydi. Dönemin Başbakanı miting yapacağı söylendi. Hopa’da iki ana temel sorunumuz vardı. Birincisi HES’ler, ikincisi de çay tarımıyla alakalı sorundu. Bu iki temel sorunu dile getirmek için bir basın açıklaması düşündük. O alan halan daha çok kalabalık olan bir alandır, meydandır. Şenlik havası varken su ve gaz bombası atılması. Hiçbir neden yokken horon oynayan insanlara su ve gaz sıkılmasının hiçbir mantığı yoktu.

Tanık Recep Demirci: Ben Metin Lokumcu’nun öldüğünü duyduğumda hastane önüne gittim. O sırada yoğun silah sesleri vardı. Panzerlerden ve araçlardan rastgele havaya ateş açıldı. O sırada gaz ve su sıkıldı. Ben fenalaştım ve bayıldım. Hastanede müşahade altında kaldım. Uyandığımda sesler devam ediyordu. Sonrasında hastanenin önünde boş kovanları teslim alarak savcılığa teslim ettim.

"POLİSİN MÜDAHALESİNİ MEŞRU GÖSTERECEK HİÇBİR DURUM YOKTUR"
Duruşma, avukat beyanlarıyla devam etti.

Katılanlar vekili Avukat Mert Ekinci: Tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere olay tarihinde Hopa'da polisin müdahalesini meşru gösterecek hiç bir durum yoktur. Polisin olaydaki tavrı sesini duyurmak için sokağa çıkan tüm muhaliflere verilen bir gözdağıdır. 2011'den bugüne kadar benzer olaylarda kamu görevlileri hakkında etkin soruşturmaların yürütülmediği, caydırıcı cezaların verilmediği pek çok örnek vardır. Tanık anlatımları da olayda sanıkların olası kast ile hareket ettiğini çok ayrıntılı bir şekilde ortaya koymaktadır. Öncelikli olarak dosyada görevsizlik kararı verilmesini talep ediyoruz. Ne yazık ki suç “kamu görevlilerine” karşı işlenirse herkesin evi basılabiliyor ancak kamu görevlileri suç işlerse gereği gibi yargılama yapılmıyor. Tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere olay tarihinde Hopa'da polisin müdahalesini meşru gösterecek hiçbir durum yoktur. Polisin olaydaki tavrı sesini duyurmak için sokağa çıkan tüm muhaliflere verilen bir gözdağıdır. Dosyada olay yerinde yargılama yapan mahkeme tarafından keşif yapılması önemlidir. Hopa’da müdahale edilen olaylar barışçıldır. Polis bu barışçıl gösteriye karşı ölümcül müdahalede bulunmuştur. Olay günü Hopa'da olağanüstü hal ilan edilmiştir. Polisin tavrına ilişkin bir video izletmek istiyoruz. Görüntü bizzat polis kamerasından çekilmiş ve polisin eyleme orantısız müdahalesini açıkça göz önüne koyuyor. İzlediğimiz videoda polisin "gebert lan gebert, vur şuna adam gibi vur" dediği bir noktada artık dikkat ve özen yükümlülüğünden bahsedilemez. Burada tartışılacak tek şey olası kasttır, bunu da tartışacağımız yer ağır ceza mahkemesidir."

CUMHURİYET SAVCISI GÖREVSİZLİK KARARI TALEP ETTİ
Mütalaası alınan Cumhuriyet Savcısı, görevsizlik -TCK 87/4 maddesi kapsamında kalıp kalmadığının tartışılması gerektiği düşüncesiyle- (farklı gerekçeyle) kararı verilmesini mütalaa etti. Duruşmaya verilen aranın ardından kararı açıklayan mahkeme heyeti, mahkemenin görevsizliği kararına hükmetti.

ULAŞ LOKUMCU: ADALET ARAMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Metin Lokumcu’nun oğlu Ulaş Lokumcu, duruşma öncesi yaptığı açıklamada "Hopa’da ne olduğunu tanıklarla anlatmak istiyoruz, yeniden keşif talebinde bulunacağız. Polisin biber gazını nasıl kullandığını göstermek için bunu bir heyetin görmesini talep edeceğiz. Adalet aramaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

ALPER TAŞ: DAVAYA SAHİP ÇIKACAĞIZ
Sol Parti üyesi Alper Taş, bu davadan adalet çıkmasının zor olduğunu ancak davanın takipçisi olmaya devam edeceklerini belirtti. Taş, "Metin Lokumcu’ya ve onun davasına sahip çıkmak demek aynı zamanda İkizdere’ye, Kanal İstanbul projesi ile İstanbul’un yağmalanmasına karşı çıkmak demektir" dedi.

Davanın ilk duruşmasında mahkeme heyeti, baroların ve derneklerin katılma taleplerini "suçtan doğrudan zarar görmedikleri" gerekçesi ile kabul etmedi. "Görevsizlik" kararı verilmesi talebini de değerlendiren mahkeme heyeti bu dosyanın Ağır ceza mahkemesine gönderilmesi talebini de reddetti. Ara kararını açıklayan Mahkeme başkanı tanıkların ve sanıkların duruşmaya getirilmesi talebini de reddetti. Mahkeme başkanı soruların dilekçe ile iletileceğini, gerekirse sanıkların SEGBİS ile duruşmaya bağlanacağını söyledi. Avukatlar reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme reddi hakim talebinin değerlendirilmesi için de dosyanın nöbetçi ceza hakimliğine gönderilmesine karar verdi.

NE OLMUŞTU?
31 Mayıs 2011'de Dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim gezileri kapsamında il merkezi yerine bir ilçede miting yapmayı tercih etti.

Erdoğan'ın mitingi Hopa sahil dolgu alanında bulunan festival alanında gerçekleşecekti. Başbakan'ın kentlerine geleceğini öğrenen Hopalılar, hidroelektrik santraller ve çaya konan kotaya karşı Hopa meydanında basın açıklaması yapmak istedi. Henüz mitinge saatler vardı, henüz Başbakan kente gelmemişti ama basın açıklaması çok sert polis şiddetiyle karşılaştı. HES'lere karşı yaşamı savunmak için horona duranları, çay üreticilerinin hakları için el ele tutuşanları gazlarla boğmak istediler. Metin Lokumcu da oradaydı. Lokumcu; yoğun kimyasal gazlı saldırıya fazla dayanamadı, fenalaştı ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları