loading
close
SON DAKİKALAR

Sanatın Yükselen Ülkesi Türkiye Üzerine

Sanatın Yükselen Ülkesi Türkiye Üzerine
Tarih: 12.05.2012 - 14:27
Kategori: Kültür & Sanat

Bugün Türkiye'de doktoru, bilim insanını, sanatçıyı halkın düşmanı göstermek için iktidar güçleri tarafından verilen büyük bir çaba var...

Biz bu günün yaklaşan davul seslerini birkaç senedir dinliyorduk aslında, uyanamamışız.

Herhalde en büyük saflığımız temel derdi özelleştirme olan hakim zihniyetin; enerji, sağlık, eğitim gibi "verimli topraklara" odaklanacağı, sanat dünyasını ise "pis jakobenler" diye marjinalleştirmekle yetineceğine inanmak oldu. Açıkçası işlerini de iyi yapıyorlardı. Kars'taki "Ucube"yi yıkarken de, yanlarındaki polis ordusu eşliğinde tiyatro salonlarını terk ederken de genel doku sanatçıyı marjinalleştirme üzerineydi, "biz alır daha iyisini yaparız" söylemi hep şeffaf bırakıldı.

Geldik işte "biz daha iyisini yaparız" günlerine. Belli ki sanat/bilim dünyasını fildişi kalelerine mühürlemek değil niyetleri, oralarda da aktif rol almak istiyor yeni burjuvazi. Sonuçta şehir kültürünün bir parçası olmak için sanattan, bilimden anlamasan da içinde yer edinmen, varoluşunu kabullendirmen gerekiyor. İslami görünümlü neoliberal kitle, bu yer edinmeyi ürettikleriyle yapamayacağının bilincinde olduğundan tepeden atama ile istediğine ulaşma derdinde. Bunun temel sebebi olmasa bile şu anki cadı avında, yıllardır o noktalara ulaşamamanın getirdiği eziklik ve nefret mevcut.

Üniversitede evrim-karşıtı pseudobilimsel toplantı yapmak da, şehir tiyatrolarında oyunları seçen komite olmaya çalışmak da yeni burjuvazinin entelektüel dünyaya girme çabası.

Bazen net durumlar vardır, bakış açısı farkıyla açıklanamayacak. Ürettiğin şey bilim değildir. Ürettiğin şey, güçlü bir eseri olmasını sağlayacak etkenlerden uzaktır, çok fazla otosansüre tabidir. Bazen açık açık yapamıyorsun, beceremiyorsundur bir şeyleri. Bu kadar inat diye? Bunu kabullenememenin sonucu "onlar beni anlamıyor, pis jakobenler (çok seviyorum bu sıfatı)" diye sızlanmak, onu da geçtim öfkelenip saldırmak mı? Tüm Türkiye'nin şaşkınlıkla seyrettiği hiperstar Ajdar'ınkinden çok mu farklı bir tutum bu? Yapamıyorsun işte, zorlama. Yani bugün bir çizgiroman kapağında erotik bile denilemeyecek, sadece çıplaklık barındıran bir kadın tasarımını kırmızı bantlarla kapattırıyorsun metrolarda. İddian toplumun o kadarcık kadın bedeni gördüğünde bile dehşete düşeceği, bir büyük(!) cemaat liderinin tasviriyle " erkeklerin dişlerini gıcırdatacakları". Bu kadar hassassa toplumun; sen onlara zaten bir şey söylemeye cesaret edemezsin ki, ne söylesen yataklara düşerler diye kaygılanırsın. Madem onların hassaslığından çekiniyorsun, bu sahneye çıkma aşkı neden?

Geçen seneler DC' Comics'in çıkardığı Janissary'de Wonder Woman "müslümanlara saygısızlık olmasın" diye camide çatışmaya girmeden üstünü çarşafla örtüyordu. Az dalga geçmedik DC ofisinden çıkmayan çizerlerin bu çiğ oryantalizmine. Bugün DC'ye kızamaz hale getirttiler el birliğiyle.

Yeni, çarpıcı bir şey söylemediğimin farkındayım. Öyle de bir amacım yok, bir sıkıntı yazısı bu. Zaten bu sebeple kendini şu aralar "mağdur" görenler beni de yaftalamakta, "kulesinden indirilesi" görmekte zorlanmayacaklardır.

Sanırım kimse Kemalist otoritenin sanat dünyasında baskıcı zamanları olmadığını iddia edemez. Osmanlı'dan kalan saray müziğinin yasaklandığı, zoraki bir klasik müzik tutkusuna kapılındığı, bu zihniyetle genç Türkiye Cumhuriyeti'nin "müzik subaylarının" bir dönem itinayla yetiştirildiğini bilen gören olmuştur, şahsen tecrübe ettim. Ancak bugün o dönemlerdeki baskılardan ötürü "kendi sanat anlayışlarını dile getiremediklerini" söyleyenler, 1930'ların baskıcı hamlelerini, 21. yüzyıla yakışmayacak bir çirkinlikle ve itinayla tekrar ediyorlar. Kendilerine "taşra kafasında yobaz" diyenlere onlar da (kemalisti için) "subay zihniyeti", (solcusu için) "pis Yahudi Marx'ın çocukları, okul görüp halktan tiksinen kitle" yaftası yapıştırmaya çalışıyorlar. Ortada geçmişte yapılan bir yanlışı düzeltme derdi yok, ortada sadece kan davası var. 

Bugün Türkiye'de doktoru, bilim insanını, sanatçıyı halkın düşmanı göstermek için iktidar güçleri tarafından verilen büyük bir çaba var. İşin acısı bu propagandayı yapan da dinleyen de bilincinde. Ancak nefret öylesine büyümüş ki bu durumun adaletsizliğini dile getiren tek bir beklenmedik söylem yok. Beklenmedik söylemler, yaklaşan felaketi görüp buna karşı durmak değil de yeni sistemde yer edinmeye çalışan kesimlerden çıkıyor. Son zamanlardaki beyanları ile Yılmaz Erdoğan önümüzdeki seneler için nerede durmak istediğini net bir şekilde göstermiş oldu. Şahsen beklemiyordum, şaşırdım. Görünen o ki yakın zamanda daha çok isim bizi şaşırtacak.

Türkiye öyle bir yere geldi ki, zerre hazzetmediğim Yılmaz Özdil yazılarını bile haklı bulur, facebook'ta paylaşır oldum bir süredir. Ben mi yozlaştım bazısına göre? Mümkündür, o zaman kendim yanar kendim kavrulurum. Ama ya haklıysam, ortalık artık bana o yazıları paylaştıracak, o yazıları haklı bulduracak bu kadar çirkin hale geldiyse? Ya bu ihtimal gerçekse?

Özerk Sanat Konseyi

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları