loading
close
SON DAKİKALAR

Soma davasının 2. duruşması: 'Bizim davamız, ekmeğini kazanırken kimse öldürülmesin diyedir'

Soma davasının 2. duruşması:  'Bizim davamız, ekmeğini kazanırken kimse öldürülmesin diyedir'
Tarih: 24.05.2021 - 10:50
Kategori: Gündem

301 madencinin hayatını kaybettiği ve yeniden yargılama kararı verilen Soma davasının 2. duruşması görüldü.

Manisa'nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’de 301 madencinin hayatını kaybettiği Soma maden faciasının davası 13 Nisan'da Akhisar Ceza Mahkemesi'nde tekrar görülmeye başlanmıştı. Yeniden başlayan davanın 2. duruşması görüldü.

Mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Heyetin reddettiği hakimin reddi talebine yönelik itiraz, Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Bir sonraki duruşma 14 Haziran Pazartesi saat 9.00'da yapılacak.

Duruşma öncesi madenci ailelerinin avukatlarından Can Atalay bir açıklama yaptı.

Avukat Can Atalay'ın açıklaması şöyle:
7 yıldır olanın olduğunu görmemek için olmadık dümen çevirdiler. Türkiye'de en ucuz maliyet kalemi işçi canı. Bu düzen böyle gitmez. İşçilerin canını hiçe sayarak bu ülkeyi kalkındıramazsınız, sadece cebinizi dolduruyorsunuz. Bu ülkede kimse ekmeğini kazanırken öldürülmesin diyedir davamız.
Suçüstü yakalandılar. Avukat arkadaşlarımızı tuutkladılar. Arkadaşlarımıza ceza verdiler. Savcılara tekliflerde bulundular. Duruşma salonunda hakim tehdit etti bunlar. Yargıtay'da eski adalet bakanı unvanı taşıyan birisiyle iş çevirdiler. Eylülde karar veren Yargıtay'ı ocakta değiştirip ondan sonra talepte bulundu cumhuriyet başsavcılığı. Tezgahın, dönen paranın, kullanılan siyasal nüfuzun ne kadar büyük olduğuna işarettir, kanıttır bu. Bu adaletsizlikte Türkiye işçi sınıfı söke söke kazandı. ocakta dönen tezgahı biliyorsunuz. Duruşma salonunda işledikleri suçları suratlarına söyleyeceğiz. Avukat tutukladılar. Biz Soma davasını takip ederiz. Hayatımızda yaptığımız en iyi, en onurlu işlerden birisidir. Avukatlık geleneğimizin hanesine yazdığımız şandır. Onların rezillikleri onlara aittir.

Türkiye ilginç bir döneme giriyor. Kamil Kartal'a ceza verdirmek için Akhisar İlçe Emniyet Müdürü, soruşturmayı gizli tutan Mnaisa Cumhuriyet Başsavcılığı sizi unutmadık. Adalet önünde adil şekilde hesap vereceksiniz."

Duruşmadan notları Sosyal Hukuk ve Çağdaş Hukukçular Derneği hesaplarından aktarıyoruz...

Avukat Melik Polat: (Hakime) 'Video konferans yüzyüzelik ilkesini sağlıyor' dediniz. Ancak sanık Segbis'te arkası dönük şekilde oturuyor, duruşma salonunda olsaydı yüzünü görebilecektik, yüzünü kameraya dönmesini talep ediyoruz. Av. Melike Polat: Sanık Haluk Evinç’in kendi ifadesi ve kendisi hakkında verilen ifadelerde fiilen acil durum yöneticisi olarak insiyatif aldığı ve kriz yönetimini beceremediği ve ölümlerden sorumlu olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple bilirkişi raporu alınmasını talep ediyoruz. Tanık beyanlarında Haluk Erinç'in acil durum başkanı olduğu, iş güvenlik müfettişlerinin hep Haluk Erinç ile görüştüğü söyleniyor. Havalandırmanın ters çevrilmesi ile ilgili hiçbir tatbikat yapılmamış, sonuçlarının ne olacağı bilinmemesine rağmen uygulanıyor. Etkili bir kriz masası kurulmamış, sorumlular maden suluyor. İlk 1 saati maden sulamak ya da başka şeyler için değerlendirmek yerine krizi yönetselerdi bu kadar insan ölmeyecekti. Haluk Erinç'in havanın ters çevrilmesi kararını alarak kaç kişinin ölümüne sebep olduğuna ilişkin bilirkişi raporu alınmasını talep ediyoruz.
Bu talebi reddederseniz esasa ilişkin çok temel bir talebi reddetmiş olacaksınız.
Sanık Haluk Evinç’in kendi ifadesi ve kendisi hakkında verilen ifadelerde fiilen acil durum yöneticisi olarak insiyatif aldığı ve kriz yönetimini beceremediği ve ölümlerden sorumlu olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple bilirkişi raporu alınmasını talep ediyoruz."

Av. Hatice Arslan: Bozma öncesinde isnad edilen suç ile istinat duvarı karışmıştı. Bunu Av. Selçuk Kozağaçlı 'patronu önünde sanıklar istinat duvarı oluşturmuş' gibi açıklamıştı. Yargıtay eksik incelemeden dolayı bozma kararı verdi. Bundan dolayı tekrar bilirkişi raporu alınması gerekiyor.

Av. Derviş Emre Aydın: Taleplerimiz mahkemenizin gerekçeli kararında dayandığı taksir gerekçelerine ilişkindir. Bu gerekçelerde maddi hata bulunmaktadır. Katledilen işçilerin aileleri mahkeme başkanına sesleniyor: Sanıklar hala madenlerde çalışıyor. İkinci katliama hazırlık yapıyorlar. Gerekçeli kararınızda yöneticilerin " tam bir kayıtsızlık ve kabullenme içinde bulunmadığı" ndan bahsediliyor. Şirket önceki tüm raporlara rağmen Ocak  revize projesinde  "halen bir sorun yaşanmamıştır" diyerek tam bir kayıtsızlık içerisinde olduğunu kanıtlamaktadır oysa. Fan sorununa ilişkin olarak, bu fanların hangi panolar için yapıldığı hakkında bilirkişi raporu alınmasını talep ediyoruz. 

Av. Can Atalay: Can Gürkan Ankara'da siyasiler ile, yüksek mertebe hukukçular ile görüşmeler yaptı. Gazeteci Barış Pehlivan bunu açık açık yazdı. Manisa savcılığı size parmak salladı. Bu iddialar ile kovuşturmayı genişletmeyecekseniz ne yapacaksınız? Barış Pehlivan'ın yaptığı haberi soruşturma savcısı soruşturma konusu yapmalı. Cüppe giydik diye insanlığı kenara bırakamazsınız. Bu sizin göreviniz. Avukat arkadaşımız Selçuk Kozağaçlı, Soma Davası'nı takip ettiği için tutuklandı. Türkiye'de hukuk devleti ortadan kalkmıştır. Türkiye'de hangi siyasal güç, hangi mali güç Yargıtay'da dosya bekletebilir? Bunu açıklayacaklar. Milyonlarca sayfa belgeyi 5 günde kim okuyabilir? Yargıtay'a yeni atanan 3 kişilik heyet de okumadı, okuyamazdı. Bu yüzden hepi topu 3,5 sayfalık 'gerekçe' yazabilirler.
Barış Pehlivan, haberinde; bir milletvekilinin elçi olarak bir yargı mensubuyla görüştüğünü, Soma Katliamını FETÖ kumpası olarak nitelendirildiği takdirde, bu yargı mensubunun paraya boğulacağını yazmış. Neden soruşturmuyorsunuz? Bizim davamız, ekmeğini kazanırken kimse öldürülmesin diyedir. 
(Sanık Can Gürkan’ın ilk yargılamadaki 'FETÖ yaptı' savunmasını ve gazeteci Barış Pehlivan’ın gündeme getirdiği 'davanın bir siyasetçi aracılığıyla FETÖ’ye yıkılması' iddiasını hatırlatarak) Erdoğan değil, onun nüfuzu kullanılıyor olabilir. Yazıda bir gönül ilişkisinden bahsediliyor. Bu bir adrese işaret ediyor. Magazin muhabirleri çözer bunu. Adalet Bakanının olmadığını tahmin ediyoruz.

Duruşma savcısı avukatların taleplerinin reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti de bu doğrultuda taleplerin reddine karar verdi. Heyet, dosyada kurtarma çalışmalarıyla ilgili bilirkişi raporunun olduğunu belirtti.

Av. Nergiz Tuba Aslan: Hakim bey, başkan sıfatıyla sizi, üyelerinizi ve duruşma savcısını reddediyoruz. Gerekçelerini açıklayacağız. Bu dosyanın yargılamasına başlandığında gerçekten dosyanın kapsamını bilen bir savcı vardı ama o gitti. Şu anki savcı geçen celse itibari ile 19 sayfa mütalaa verdi. Gerekçelerinin tamamı Yargıtay 12. CD'nin kararının birebir kopyası. Savcılık makamına ilişkin bir red müessesesi bulunmuyor CMK'da. Ancak bu dosyada gerçek bir esas hakkında mütalaadan bahsetmek mümkün değil belirtmek zorundayız. Sayın başkan uzun zamandır tarafsızlığınızı yitirdiğinizi düşünüyoruz.
Sayın Başkan sayın heyet, üyeleriniz aslında savcılık makamından farklı durumda değiller. Bu dosyaya gerçek anlamda hakim olabilmeleri mümkün değil, bu yargılamada da hiçbir varlık göstermediler. Üyeleriniz matematikteki etkisiz eleman konumundalar, bu yargılamada bağımsız olmaları mümkün değil bu sebeple üyelerinizi reddediyoruz. Biz siz başkanın ve iki üyenin tarafsızlığını yitirdiğinizi düşünüyoruz. Mahkeme üyeleri oldukça gençler ve savcıdan farklı değiller. Üyelerin asla varlıkları yok, muhalefet şerhleri yok. Sırf heyeti tamamlamak için doldurulmuş olduğunu düşünüyoruz. 301 kişi bir dizi fail ve fiil ile katledildi. Bu insanlar sadece bir rakam olarak zikrediliyor. Ama bu kişilerin nerede, niye , nasıl öldüğü tespit edilmesi gerekiyor. Çok küçük farklar hariç hep sorumluluk aynı kabul ediliyor. Herkes bir torbaya atılıyor. Yargılamanın sujeleri varsa bunun hakkını vermek zorundasınız, hukuki sorumluluktur, ahlaki sorumluluktur. Eğer bir ceza yargılaması yapıyorsak her türlü bulgu ile sorumlu tutabilir. Haluk Erdinç'in bir imza atmamış olması onu sorumluluktan kurtarmaz. Burada havayı ters çevirdiklerini gururla anlattılar. Ne yaptıklarını bizim hayret nidalarımızla anladılar. Meslektaşlarımız taleplerde bulundular, siz bizim " taleplere ilişkin taraflara sormayacak mısınız" sorumuza rağmen, ara verip kararı yazarak geldiniz, sonra savcılığa sordunuz. Bu usuli eksiklik dahi sizin bu dosyayı hızla karara çıkarmak istediğinizin kanıtıdır.

Başkan Aytaç Ballı'nın heyeti karara doğru giderken birden bir şeyler oldu. Üstü kapalı ima edilen şeyler açıkça söylendi. Sanıklar "biz yapmadık sabotaj"dı dediler. Sabotaj iddiasına ilişkin sanık müdafinin şikayet dilekçesi ile bir soruşturma başladı. Bu sabotaj iddiasına ilişkin soruşturmada biz taraf olamadık, mağdurlar taraf olamadı. Bu soruşturmada gizlilik kararı alındı, mahkeme bu soruşturmayı sanık müdafine sorduğunda, meslektaşımız evrakları mahkemeye verecekken sanık müdahale etti ve engelledi. Duruşma arasında duruşma savcısı görevden alındı. Yine iki duruşma arasında heyet başkanı görevden alındı. Önceki başkan tam dosya karara giderken tayin yöntemi ile dosyadan çekilmek zorunda bırakıldı. Siz bu soruşturmanın bekletici mesele yapılmasına karar verdiniz. Bu kararda imzanız var. Biz o aşamada sizi reddettik ve HSK'ya şikayet ettik. Siz sonra kararınızdan vazgeçtiniz. Savcılığa dediniz ki: "Soruşturma dosyasını gönderin ve inceleyelim. Dosyayı inceledikten sonra ancak bekletme kararınızdan vazgeçtiniz. Bürokratın birilerine tonla para verme iddiları gözününüzün önünde, Yargıtay kararları, raporlar her şey gözlerinizin önünde. Bunlara rağmen bu yargılamanın hukuksuz olduğunu görmemeniz bu yargılamayı sürdüremeyecek olduğunuzun göstergesidir. Karanlık kapılar arkasında dönenleri, kimlerin olduğunu biz şu an bilmiyoruz. Belki seneler sonra başka nesil görecek. Biz sanık Can Gürkanın sırtını izliyoruz SEGBİS'ten. Biz sanıksız yargılama yapıyoruz. Aileler burada, avukatlar burada, sanık avukatları burada ama sanık yok. Geçen celse esas hakkında iddiaları varken,kavuşturmayı genişletme talebi varken,iki hafta sonraya duruşma vermeye çalıştınız. Ne bu acele? Niye bu kadar hızlı karara çıkarmak istiyorsunuz. Biz bunlardan dolayı tarafsızlığını yitirdiğinizi düşünüyoruz,sizi reddediyoruz. 

Av. Melike Polat: Ben bu duruşmaya başladığımda stajyerdim. Selçuk Kozağaçlı ile geldim ben. O zaman 25 yaşındaydım. Şu an 31 yaşındayım. Senelerdir buradayız ve senelerce de burada olacağız.
Av. Hatice Arslan: Sizi reddediyorum ve bu gece yastığa başımı rahat koyucam. Can Gürkan için sayfalarca kusur tespiti var. Siz hepsini basit taksire indirdiniz, hepsini. Vicdanen çok rahat bir şekilde sizi reddediyorum. Patronu koruduğunuz için, taraflı kararlar verdiğiniz için sizi reddediyorum.

Av. Mürsel Ünder: Nafile bir çaba içinde olduğumuzu düşünebilirsiniz. Ama biz son ölümüzün hesabını son katile sorana kadar durmayacağız. Ben sizin sonradan tarafız olmamaya düştüğünüzü değil geldiğiniz andan itibaren tarafsız olmadığınızı düşünüyorum. Şu an görüntü kurtarmaya çalışıyorsunuz. Bu dosyaya geldiğiniz andan itibaren mesleki hayatınız değişecek. Çocuklarınız ileride verdiğiniz kararı sorgulayacak. Bu kurulmuş tezgahın içine girerseniz ne mesleki ne de akademik olarak verdiğiniz çabalar hiç olacak. Sizden önceki hakim Aytaç Ballı’nın dosyadan alınması, sizin göreve getirilmeniz ve bu kararda dönemin gölge adalet bakanı Kenan İpek’in imzasının olması tesadüf değil. Sayın başkan, siz Elbistan’dan özel kararnameyle getirildiniz. 11 madencinin öldürüldüğü bir dosyada para cezası verdiniz ve taksitlere böldünüz. Yargıtay’ın bu kararı onadığını söyleyerek kendinizi savundunuz. Bu rezil bir savunma. Tarihsel bir tasfiyenin eşiğindeyiz. Pelikancılar kaybederse, Abdulhamit Gül’ün karşısındakiler kaybederse siz de kaybedeceksiniz. Girmeyin buna. Bu dosyada iki kişi hariç herkes layıkıyla avukatlık yapıyor. Bu iki kişinin motivasyonu çok farklı. Cumhuriyet tarihinin en büyük maden faciasında sanıkları savunan bu avukatlar, bazen gazel okudular, bazen heyeti tehdit ettiler, ailelere pis pis sırıttılar. Barış Pehlivan’ın yazısındaki iddia doğruysa mahkeme bunu araştırma yükümlülüğü altındadır. Ancak mahkeme deve kuşu gibi kafasını kuma gömüyor.

Üye hakimler daha hakimlik stajı tamamlanmadan, aday hakimken hakim yapılıyor, ağır ceza mahkemesi üyesi yapılıyor, ilk dosya olarak Soma dosyasına atanıyor. Bu bir mesleki fecaattir. Bu hatadan dönmek için çok geç değil. Sayın başkan, nazik bir insansınız ama kararlarınız fecaat. Bir tane lehimize kararınız yok, takdir hakkınızı bir kere dahi lehimize kullanmadınız. Savcı beyi bile dinlemeyerek onun söylediğini de umursamadığınızı göstermiş oluyorsunuz. Bu insanlar 7 yıldır acı çekiyor. Adaletin bir an önce yerine gelmesini en çok biz istiyoruz. Ama siz aceleye getiriyorsunuz. Sırf usul doldurmak için işlem yapıyorsunuz. Niye acele ediyorsunuz?  Bu dosyaları okuyabilmeniz mümkün değil sizin, burada araştırıp tartışıp birlikte karar almanız mümkün değil, size dikte edileni onurunuz, şerefiniz için kabul etmeyin. Sadece yüksek lisans tezinizle ilgili bilginiz olsaydı şirkete kayyum atanmasıyla ilgili bir şerhiniz olurdu. Siz sanayiciyi ürkütmemek için böyle bir durumdasınız. Sanık diyor ki "siz bize ceza verirseniz biz o madenleri işletemeyiz" İşletemesinler zaten. İş güvenliği, işçi güvenliği ile ilgili ise "aman sermayedarı ürkütmeyelim" algısı var ve bu konuda bir cezasızlık politikasının olması da bundan kaynaklı. İşçilerin bir canı yok, sadece maliyet olarak görülüyorlar. Can Gürkan'ın ifadeye gönüllü olarak gitmesinin nedeninin tutuklanmama garantisi olduğu rivayeti var ve o dönemdeki baskıyla geçici olarak tutuklu kalacağı ve hemen çıkacağı rivayeti devam etti. Katliam sırasındaki Enerji Bakanı'nın madenin açılışında Can Gürkan ile boy boy fotoğrafları var. Bu madenden bakanın gizli pay aldığına dair de rivayetler var.
Ben meslek hayatım boyunca hiçbir meslektaşım hakkında kötü düşünüp, konuşmadım ancak 2 kişi hariç. İki sanık vekili hariç. Bu 2 kişiden biri hakimi tehdit etti, birisi dosyaya çalışmaksızın ailelere sataştı. Bu iki kişi hakkında baktığınız zaman bunların hepsi bir azil sebebi, teknik bilgi açısından çok alt düzeydeler sanık açısından da çok riskli durumdalar, ancak aralarında bir sorun olmadı. Dosya performansında başka bir motivasyon olduğunu görüyoruz. Yargıtaya atanan 3 kişi ile ilgili ben de bir şeyler ekleyeceğim. Bu üyelerden birisi 17-25 Aralık sonrası etkin rol almış, Zaman Gazetesi soruşturmasını yürüttüğünü biliyoruz. Soma davasının Türkiye ekonomi politik davasıyla ilgisi var. Parayı takip edin bu dosyadaki müdahaleyi görürsünüz. Para dışında, nüfuz, statü, korku, kariyer motivasyonu da var. Bu davaya yapılan müdahale bunlardan kaynaklıdır. 

Av. Güray Dağ: Bu yargılamanın başından beri siyasal iktidar tarafından bir çok müdahalede bulunuldu bu dosyaya.  Bozma kararı sonrası taraflara bozmaya dair tebligat yapmanız gerekiyordu. Ama siz başka yönlere kaydınız. Bu sizin dosyayı hızlıca bitirmeye çalıştığını gösteriyor. İstinabenin yasak olduğu yerde SEGBİS olmaz. Ama siz Can Gürkan için bunu uygulamadınız. Bu bir ihsas-ı reydir. Sanık Haluk Erinç ile ilgili talebi "esasa dair değil" diyerek reddettiniz. 23 kişinin ölümünün sorumluluğu var burada. 

Av. Derviş Emre Aydın: Biz bu gerekçeli kararın bir kısmının farklı, diğer kısmının farklı kişi tarafından yazılmış olduğunu düşünüyoruz. Ya da kararın sonunda özel olarak Can Gürkan korunmaya karar verilmiş. Sizi bu yüzden de reddediyoruz.

Av. Seçil Ege: Biz baştan beri bu mahkemeye özel atandığınız kanaatindeyiz. Bu yargılama süreci bizim için yorucu oldu. İş yükünden değil. 3 metre yukarıda oturanlara, hukuk fakültesi 2. sınıfta öğretilen şeyleri öğretmek zorunda olduğumuz için yorucu oldu. Herkes geminin su aldığını biliyor, zarların hileli olduğunu biliyoruz. Bu suça ortak olmayacağız.  Sizi reddediyoruz, savcıyı reddediyoruz, istinaf hakimlerini reddediyoruz, bürokrat hakimleri reddediyoruz. Can Gürkan kendisine katil diyince bozuluyordu. Ama biz ona katil demeye devam edeceğiz. Bu pisliği bizler temizleriz. Bu sistem değişecek, biz değiştireceğiz. Sizi külliyen reddediyoruz.

Av Tamer Doğan: Sizi reddediyorum, her şey gözümüzün önünde oldu. "Keser döner sap döner" tehditleriyle bu dava yürüdü. Buradaki kararınız hukuksal değil sınıfsaldır. Can Gürkan burjuva sınıfa ait. Can Gürkan ilk çok şaşkındı onun sınıfına ait olan her şey buradaydı. Kolluk,eşyalar,koltuklar,hakimler... Burjuvazinin küstahlığıyla davrandı size, burada olmuş olduğu için. Biz Alp Gürkan'a Çağlayan'da çapraz sorgu yapmaya başladık, adam bir bakış attı, asla unutmam ben o bakışı. "Bana soru soramazsınız" diye salondan çıktı. Bu burjuvazinin kinidir. Can Gürkan'da da aynısı vardır. Can Gürkan tam bir burjuva ailenin, köken olarak burjuva olarak yetiştirilmiş bir çocuğu. Siz de heyette olanlar olarak bir sınıf seçtiniz. Ancak sınıf atlamak kolay değildir siz hemen sınıfa dahil olamazsınız. Bu dosyanın tutuklu avukatı Selçuk Kozağaçlı'nın sözleri ile bitirmek istiyorum. 'Sizi ve temsil ettiğiniz her şeyi reddediyorum.'

Hakimin reddi talepleri reddedildi.

Av. Nergiz Tuba Aslan: Verdiğiniz bu red kararı tüm meslektaşlarımız adına itiraz ediyorum. Hakimin reddinin özü ve mantığı şudur: Reddedilen hakim ancak acil işleri yapabilir. Bir başka hakim bu iddialarımızı değerlendirmelidir öncelikle. Dolayısıyla bu aşamada dosyanın esasına ilişkin sizin devam etmeniz mümkün değildir. Öncelikle itirazın sonucunun beklenmesini talep ederiz.

Madenci ailesi İsmail Çolak: Bizim çocuklarımızı "fıtratında var" diyerek katlettiniz. Bu yargılama ile siz bize ikinci bir katliam yaşattınız. Sizin verdiğiniz kararlar sermayedarlara bir ders olacaktır. Bunu düşünüp karar vermenizi istiyoruz.

Sanık müdafinin, "mağdur edebiyatı yapmayın" demesi üzerine katledilen işçilerin aileleri ve avukatları tepki gösterdi.

Mahkeme başkanı, böyle devam ederlerse salondan çıkaracağını söyledi.
Avukat Mürsel Ünder: Bir kere de sanık yakınlarına söz söyleyin.

Mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Heyetin reddettiği hakimin reddi talebine yönelik itiraz, Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Bir sonraki duruşma 14 Haziran Pazartesi saat 9.00'da yapılacak.

***

Ne olmuştu?
2014 Mayıs ayında yaşanan facianın ardından Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ın da aralarında bulunduğu sanıkların yargılama süreci başladı. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde yıllarca süren dava 2018 yılında sonuçlandı. Davada 37 kişi beraat etti, 14 sanık da taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmaktan ceza aldı. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’a basit taksirden 15 yıl hapis cezası verildi. Bilinçli taksirden yargılanan diğer sanıklar Genel Müdür Ramazan Doğru 22 yıl 6 ay, İşletme Müdürü Akın Çelik 18 yıl 9 ay, Yardımcısı İsmail Adalı 22 yıl 6 ay hapis cezası almıştı. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, 18 Nisan 2019’da tahliye edilmişti.

Yargıtay kendi verdiği kararı bozdu
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 30 Eylül 2020’de yeni bir karar aldı ve Can Gürkan'ın da aralarında bulunduğu dört sanığa olası kastla 301 kez öldürme ve 162 kez yaralama suçundan ceza verilmesini istedi. Ancak iki Yargıtay savcısı bu kararın düzeltilmesi için 8 Ocak 2021’de başvurdu. Dilekçede, 12. Ceza Dairesi sanıklar hakkında taksirle ölüme neden olmaktan ceza verilmesini talep etti. Bu gelişmenin ardından dosya Yargıtay 12. Ceza Dairesi’ne döndüğünde beş kişilik heyetinin üçü değişti. Yeni heyet ikiye karşı üç oyla önceki kararı bozdu. Kararda, Can Gürkan’ın bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmaktan yargılanmasını gerektiğine hükmetti.

Son tutuklu sanık şubat ayında tahliye oldu
Soma maden faciasının ardından tutuklanan Genel Müdür Ramazan Doğru, İşletme Müdürü Akın Çelik, yardımcısı İsmail Adalı’nın yattıkları süre göz önünde bulundurularak Soma İnfaz Savcılığı tarafından 2021 Şubat ayı başında serbest bırakıldı. 3 tutuklu sanığın cezaevinden serbest bırakılmasını ardından Soma davasında cezaevinde tutuklu sanık kalmadı.

13 Nisan'da ilk duruşma görüldü

Yargıtay 12. Dairesi’nin verdiği son karar doğrultusunda daha önce serbest bırakılan patron Can Gürkan ile baş mühendisler Efkan Kurt, Adem Ormanoğlu ve Haluk Evinç “bilinçli taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma” suçundan 13 Nisan'da tekrar hakim karşısına çıktı.

Patron sanık Can Gürkan duruşmaya Çağlayan Adliyesi'nden SEGBİS aracılığıyla bağlandı. Aileler, Can Gürkan'ın SEGBİS'le bağlanmasına "Biz geliyorsak onlar da gelsin, katiller buraya getirilsin" sözleriyle tepki gösterdi.

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların mahkemeye getirilmesi taleplerinin reddine, Can Gürkan hariç sanıkların vareste tutulması taleplerinin kabulüne; kamu görevlilerinin sorumluluğuna dair süren soruşturmanın akıbetinin sorulmasına ve sanıkların tutuklanma taleplerinin reddine karar verdi.
Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları