loading
close
SON DAKİKALAR

Tekstil İşçileri Kurultay Yapıyor

Tekstil İşçileri Kurultay Yapıyor
Tarih: 18.02.2012 - 13:23
Kategori: Sendika

Çağlayan tekstil işçileri, 10 Mart Cumartesi günü yerel işçi kurultayını gerçekleştirecek.

Çağlayan tekstil işçileri, 10 Mart Cumartesi günü yerel işçi kurultayını gerçekleştirecek. Daha önce İstanbul’un farklı bölgelerinde işçi kurultayları yapılmış ve Çağlayan işçileri Şişli-Mecidiyeköy Bölge Kurultayına damgasını vurmuştu. Bu kez kurultay çalışması daha da yerele inerek sadece Çağlayan’daki tekstil işçilerinin katılımıyla yapılacak. İşçiler kendi aralarında 8 kişilik bir komite seçti. Kurultay Komitesi ile hem yaşadıkları sorunları hem de kurultay hazırlık çalışmalarını konuştuk.

Geçtiğimiz yıl, Nisan ayında yapılan bölge kurultayının üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Patron baskısı, fazla çalışma saatleri, kötü yemekler ve insanlık dışı barınma koşulları açısından değişen bir şey olmadı. İşçiler, ‘ücretler olduğu gibi yerinde sayıyor’ diyor. Aylık maaş alanlar bir yıldır aynı ücrete çalışırken, haftalık çalışanlar ancak canını dişine takarak çalışırsa ücretini biraz yükseltebiliyor.

Çağlayan’a büyük Adliye Sarayının inşa edilmesiyle birlikte işyerlerinin taşınacağı sürekli söylenir oldu. Kimi küçük işyerleri boşaltılıp avukatlar için kiraya çıkarılmış. Fakat buna karşın üretim temposu daha da artmış görünüyor.
Okmeydanı’nda olduğu gibi Çağlayan’da da fazlasıyla çekik gözlü işçiye rastlamak mümkün. Eskiden gurbetçi işçi denince, bölgeden gelen ve bekâr odalarında kalan Kürt işçiler akla gelirdi. Şimdi Çağlayan’da gurbetçi işçilik daha uluslararası bir boyut kazandı. Moğolistan, Özbekistan ve Uzak Asya’dan gelen ‘kaçak’ işçiler adeta üç kuruşa kölece çalıştırılıyor. Bu durumu Kurultay Komitesi üyelerinden Erkan şöyle ifade ediyor: “Moğol ve Tatar işçilerin sayısı oldukçu arttı. Bu işçiler topluca gelip bir arada kalıyor ve düşük ücrete çalıştırılıyor. Çoğunlukla düz işlerde ve vasıfsız eleman olarak çalışıyorlar. Normalde bir işçi aylık 600 TL’ye çalışırken, aynı işi bir Moğol işçi 200-300 TL’ye yapıyor. Piyasada haftalık ücret diyelim ki 300 TL iken bir Moğol işçi 100 TL’ye çalışıyor.” Çok ucuza ve yüksek tempoyla çalışan bu işçilere, yerli işçilerden de tepki gösterenler var. Fakat komite üyeleri sorunun işçilerde değil patronlarda olduğunun bilincinde ve tüm işçileri sınıf kardeşleri olarak görüyor. Erkan, sınır ötesinden gelen gurbetçi işçileri de Kurultaya davet edeceklerini söylüyor.

Ülkenin demokrasi sorunları ve Kürt sorunu, Çağlayan işçisini derinden etkiliyor. Bölgeden gelip Çağlayan’da çalışan Kürt işçiler, ırkçılığın en büyük bela olduğunu söylüyor.

Kurultay Komitesi de bunu doğruluyor. Kurultay çalışmalarına katılan Celal, Mardinli ve başından geçenleri şöyle anlatıyor: “Van depremi için işyerimizde yardım topluyorduk. İşyerimizde 150 kişi çalışıyor. Biz 4000 TL topladık ve banka hesabına yatırdık. Ama bazı işçiler ırkçılık rüzgârına kapılıp bize ‘terörist’ dedi. Hatta birkaç tanesi Uludere katliamının iyi olduğunu ve Taksim’de kutlanması gerektiğini söyledi.”

Irkçılığı çoğunlukla ustabaşlarının kışkırttığını söyleyen Celal, böylece işçilerin birliğinin zedelendiğini belirtiyor. Patronların, bölünmüş işçileri daha rahat sömürdüğünü ifade eden Komite sözcüleri, işçilerin birliği için ırkçılığa prim verilmemesi gerektiğini söylüyor.

Komite üyelerinden Celal, düzenli namazını kılan bir işçi. Ama ne yaparsa yapsın, Kürt olduğu ve haklarını savunduğu için ‘dinsiz’ damgasını yemekten kurtulamadığını söylüyor. Arkasından böyle konuşanların muhafazakârlar olduğunu söyleyen Celal, böylece işçilerin taleplerinin perdelenmek istendiğine dikkat çekiyor.

Başbakan’ın ‘dindar gençlik yetiştireceğiz’ sözlerini hatırlatınca, Celal buna şu sözlerle karşılık veriyor: “Erdoğan’ın dindar gençliğini ben bölgeden biliyorum. En yakın arkadaşlarım Hizbullahçılar tarafından satırla öldürüldü. Başbakan dindar gençlik deyince aklıma Hizbullahçılar geliyor. Üstelik bunu inanan ve düzenli namazını kılan bir işçi olarak söylüyorum. İşçiler kesinlikle başbakanın bu sözüne itimat etmezler.”

Sözü devralan Erkan ise Başbakanın tinerci gençliğe dair sözlerinin işçiler içinde büyük tepki topladığını söylüyor. Tinerci olan gençlerin yoksulluk yüzünden bu hale geldiklerini söyleyen Erkan, bunun sorumlusunun da 10 yıldır iktidarda olan hükümet olduğuna vurgu yapıyor.

Kurultay çalışmaları ile örgütlenmeye de hız veren işçiler, Çağlayan’da bir “İşçi Dayanışma Merkezi” kurmak için de kolları sıvamışlar. Bir yandan sendikalar geziliyor, fonlar toplanıyor. Öte yandan işçiler, dernek kirası için, kendi aralarında düzenli aidat listesi oluşturuyor

‘Artık Çağlayan işçilerinin de bir derneği olacak’ diyen işçiler, tüm Çağlayan işçilerini bu çalışmaya güç vermeye çağırıyor. 

Çağlayan işçisi için yeni olan gündem; Genel Sağlık Sigortası. Geçen Nisan Kurultayında kürsüye çıkan Çağlayan işçileri, patronların sigortadan kaçtığını anlatmışlardı. Bu nedenle işçiler, ücretleri düşmesin diye sigorta hakkından vazgeçiyordu. GSS’nin ardından bugün durum biraz farklı ve değişmeye başlamış. Kimi patronlar işçilere, ‘senin için devlete aylık 320 TL sigorta primi ödeyeceğime, sen devlete aylık 35 TL prim öde, daha kârlı çıkarsın’ diyor. Aksi takdirde bu 320 TL işçiden kesilecek! Komite üyesi Erkan, ister istemez bazı işçilerin bu ahlaksız teklifi kabul ettiğini söylüyor. Ceza ödemeye giden işçiler ise resmi dairelerde, uzun kuyrukların ardından ve bir sonuç alamadan geri dönüyor. Bu rezilliği yaşamamak ve riskten kaçmak için bazı işçiler sigorta yaptırmaya başlamış. Sigortalı olmak isteyen bazıları ise işçi olduğunu söylemiyor ve isteğe bağlı sigorta yaptırmanın yollarını arıyor. Komite üyelerinden Gülnaz babasının sigortasından yararlanıyor ve kadın işçilerin GSS konusunda erkek işçilere göre daha bilgisiz kaldığını belirtiyor. Leyla ise ailece sigortasız olduklarını ve bu nedenle devletin, kendi primlerini ödemesini beklediklerini söylüyor.

Yani GSS’yle birlikte kafalar hayli karışmış. Kimse GSS’nin ne getirip ne götürdüğünü tam olarak bilmiyor. Daha önce Çağlayan’da sigortasız çalışmak normal karşılanıyor ve hiçbir denetim yapılmıyordu. Bugün ise işçiler, devletle patronlar arasında kaldıklarını söylüyor. Çünkü devlet, yerinde denetim yapmak ve işçilerin sigortalı olmalarını sağlamak yerine, denetimi işçinin üstüne yıkıyor ve cezayı dayatıyor. Patronlar da bu durumdan yararlanıp her türlü hileye başvuruyor.

Kurultay Komitesi, 10 Martta yapılacak kurultayda GSS’ye de yer ayıracaklarını özellikle belirtiyor. Konunun uzmanı kişilerin kurultaya katılmasının önemli olduğunu söyleyen işçiler, sorularına yanıt arayan çok sayıda işçinin kurultaya geleceğinden umutlu.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları