Barış Pehlivan; PKK’nin açıklamasında dikkat çeken noktalardan biri de 1924 Anayasası’na yapılan göndermeydi. Örgüt kendisinin varoluşunu, “1924 Anayasası’ndaki Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı” konumladı.
Bilinen şu: Uzun süredir konuşulan 10. yargı paketinin son halinin Meclis’e sunulması için PKK’nin silah bırakması beklendi. Şimdi, genişletilmiş bir paket ya da ayrı bir infaz düzenlemesi kapıda. DEM heyetinin temasta olduğu iktidardan ilk taleplerinde öne çıkan noktalar şuydu: 2023’teki Covid affının politik davalardan hapiste olanları da kapsaması, yaşlı ve hasta mahkûmların özgürlüğüne kavuşması.
Kuşku yok ki bu taleplerin kabulü birçok önemli ismin hapisten çıkmasını sağlayacak. Dahası, yaşlı ve hasta mahkûmlar için yapılacak olası düzenlemeden Öcalan’ın da faydalandığını görmek sürpriz olmaz.
Deniyor ki: “Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı suç işlemeyenlerin örgüt üyeliğinden ceza almayabileceği değerlendiriliyor.”
İyi güzel de hangi kıstasa göre bu “aklama” yapılacak? Zira, mevcut kanunlarda PKK üyeliği ve keza örgütün kamplarında silahlı eğitim almak suç. Teslim edilen her silahın balistik incelemesi ile her PKK militanın parmak izleri arasında karşılaştırma mı yapılacak?
Kaldı ki eline silah dahi almayan, sadece siyaset yaptığı ya da sosyal medyada mesaj paylaştığı için PKK ile ilişkilendirilerek hapis yatanlar ne olacak? Öyle ya, eğer “adalet” tesis edilecekse onlar için de özgürlüğün kapısı açılması gerekiyor.
Bu da şu meseleyi gündeme getiriyor: Sadece PKK’ye özel bir infaz kanunu çıkarılamayacağına göre, bu olası aftan diğer terör örgütlerinin şüpheli ve sanıkları da yararlanacak.
Meselenin bir de Avrupa Birliği, dahası vize muafiyeti tarafı var. Şart olarak sunulan Terörle Mücadele Kanunu’ndaki değişikliğin, vize serbestisi için de kapı aralaması beklenebilir.
Eğer terör örgütlerine dair bir af çıkacaksa “daha az tehlikeli” olan suç örgütlerinin durumu ne olacak? Eğer olası af, onları da kapsarsa milat olarak hangi tarih esas alınacak? Yani, hangi tarihten önce suçla ilişkilendirilenler bu olası düzenlemeden faydalanacak? Misal, savcılığın “suç örgütü lideri” diye tanımladığı Ekrem İmamoğlu da bu olası affın kapsamına girecek mi?
PKK’nin açıklamasında dikkat çeken noktalardan biri de 1924 Anayasası’na yapılan göndermeydi. Örgüt kendisinin varoluşunu, “1924 Anayasası’ndaki Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı” konumladı.
Peki, Öcalan’ın bu meseleye bakışı neydi? Soruya yanıt verecek en yakın açık kaynak olan, “Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa” adlı kitaba bakıyorum. Kitap, 2013- 2015 yılları arasında İmralı’da yapılan görüşmelerin kayıtlarını ve Öcalan’ın mesajlarını içeriyor.
Biliniyor ki PKK 1921 Anayasası’nı benimsiyor. Ve bakın bu, İmralı notlarında Öcalan’ın görüşlerine nasıl yansıyor:
“(...) Kürt halkının varlığı henüz devlet tarafından kabul edilmemiş. Varlığının kabul edilmesi gerekir. CHP komisyona katılınca bunu değerlendireceğiz. Sadece dilinin değil beyninin, gövdesinin, yani varlığının kabul edilmesi gerekir. Kürt realitesi parlamento tarafından kabul edilmeden nasıl anayasa yapacaksınız? Bu konuda 1921 Anayasası’nı ve yirmi maddelik Kürt Reform Tasarısını esas alabilirsiniz. Orada Kürtlerin varlığının kabulü var. Biz Kürt Reform Tasarısını canlandırmak istiyoruz. (...)”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
