Gaza gelmek
Hüsnü Mahalli: Demek ki gaz ve petrol her zaman nimet değil bazen de halklar için külfet ve baş belası.
Cumhurbaşkanı Erdoğan müjdeyi cuma namazından sonra verecekti ama Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek bu “büyük sırrı” üç gün önce açıkladı.
Erdoğan “Cuma büyük bir müjde vereceğim” dediği saatlerde “adının açıklanmasını istemeyen kaynaklar” yabancı haber ajanslarına her şeyi ifşa etmişti.
Müjde; müjde olmaktan çıkmıştı ama yine de Erdoğan çıkıp “Karadeniz’de doğal gaz bulduk” dedi.
Dünya medyasının çok fazla ilgi göstermediği habere yandaş medya büyük bir heyecanla sarıldı. Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak “Karadeniz’deki keşifle ülkemizin gündeminden cari açık konusunu kaldıracağız, döviz fazlasını konuşacağız” dedi.
Dedi ama değerinin düşmesi beklenen dolar “gaza gelmeyerek” yeniden yükseldi.
Aynı saatlerde uluslararası değerlendirme kuruluşu FİTCH Türkiye’nin kredi notunu BB- olarak açıkladı ve görünümü de durağandan negatife çevirdi.
Demek ki bulunduğu söylenen 320 milyar metreküplük doğal gaz adamlara “iyi not” için yeterli olmamıştı.
Kaldı ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemiyle bu doğal gaz 2023’te tüketiciye ulaştırılacaktı.
Yani cumhurbaşkanlığı seçiminden bir kaç gün öncesinde.
AKP’nin “Yeni Cumhuriyet”i ilan edeceği yılda.
Belki de o zamana kadar başka şey de bulunur ya da yeni fetihler için yola çıkılır.
Artık kısmet neresiyse!
Gelelim hepinizin bildiği Mehmet Barlas’ın söylediklerine.
Ona göre “Yeni geleceğin Türkiye’si, Suudi’lere, İran’a taş çıkaracak doğal kaynakların sahibi olacak”.
Olacaksa artık kesin olmaz!
İyi de Barlas neden bu iki ülkenin adını özellikle verdi?
Suudi’ler bir zamanlar İslam aleminin “lideriydi” İran ise ilk İslami Cumhuriyet ama Şii.
Barlas örneğin 50 trilyon metreküp rezervle dünya birincisi Rusya ya da 25 milyar metreküp rezervle dünya üçüncüsü ve Türkiye’nin müttefiği Katar’dan söz edebilirdi. Ya da 11 trilyon rezervle “Sevgili dostumuz” Trump’ın ülkesi ABD ya da Türki Cumhuriyetlerden biri olan Türkmenistan’ın adını verebilirdi.
Neyse biz kendi “gazımıza” bakalım.
Dünyada yaklaşık 50 ülkede doğal gaz olduğu söyleniyor.
Doğal gaz zengini Körfez ülkelerinin hiçbirinde demokrasi, özgürlük, insan hakları ve hak hukuk yok.
Bazı Avrupa ülkeleri hariç doğal gaz ülkelerinin hepsinde sorun var. Bazıları emperyalist ya da işgalci, başkaları çağ dışı ve ilkel çoğu da dikta iktidarlarla yönetiliyor.
Demek ki gaz ve petrol her zaman nimet değil bazen de halklar için külfet ve baş belası.
Hem de en karanlık türünden.
Son yüz yılda bu coğrafyada ne yaşandıysa hepsi gaz ve petrolden dolayı.
Neyse yorum yapmak için henüz çok erken.
Geçmiş yıllarda onlarca kez “müjdesi” verilen gaz ve petrol buluşlarından farklı olduğuna inanmak istediğimiz bu seferki “müjdenin” ülke ekonomisine ve dolayısıyla halka yansıması için ortalama beş yılın geçmesi gerektiği söylenmektedir.
Ayrıca açıklanan rezervin ekonomik olması durumunda bile Türkiye’nin yalnızca 5-6 yıllık gaz tüketimini karşılamaktadır.
Tabi o zamana kadar çıkarılacak gaz satılmaz ve Türkiye’nin dışardaki askeri harcamalarına aktarılmazsa.
Türkiye’nin şu anda Suriye, Libya, Irak, Katar, Somali ve daha başka yerlerde askeri varlığı var.
Türkiye bu ülkelerde yüz binden fazla militana maaş ödüyor ve tüm gereksinimlerini karşılıyor.
Bunlar için Tuna1 rezervleri değil Karadeniz’in tüm gazları bile az gelir.
Zaten önemli olan gazın kendisi değil gaz vermektir.
Yani hamaset.
Toplumların düzeyi düştükçe işe yarar.
Her zaman ve her konuda.
Haklı ya da haksız.
Hatırlıyorum da Saddam bu konuda çok becerikliydi.
Bugün artık Saddam yok ve ülkesi varla yok arasında.
Üstelik ülkesi petrol rezervi bakımından dünya beşincisi.
Peki Erdoğan’ın dostu Maduro’nun ülkesi Venezuela’ya ne demeli!
O da dünya birincisi.
Elbette ABD ambargosu ve yaptırımlarının suçu var ama biraz da akıl gerek!
Emperyalizme karşı savaşmanın vazgeçilmez koşulu.
Elbette samimiyet de gerek.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları