loading
close
SON DAKİKALAR

CHP yeni bir 1989 baharı yaşayabilir mi?

İmambakır Üküş
Tarih: 13.02.2012
Köşe: @imambakirukus

İmambakır Üküş; Seçimlerde son güne geldik. Söylenmedik söz, verilmeyen vaat kalmadı.

Seçimlerde son güne geldik. Söylenmedik söz, verilmeyen vaat kalmadı.

Bütün siyasi partiler, kullanacakları ne varsa kullandılar. Her yol mübah sayıldı…

Adayların, yatak odalarına kadar her şey orta yere düküldü…

“Çılgın” vaatler savaşı yaşandı… Sonucu; 13 Haziran’da göreceğiz.

***

AKP, bu seçimlerde “mağdur” olmadı, mağduru oynayamadı. Ama, toplumun tüm kesimlerini mağdur eden bir siyasal parti olarak kendine karşı çıkanları daha da “mağdur” edeceğini ilan etti…

Gerçekten de, AKP Türkiye siyaset tarihinde görülmeyecek bir kabalık ve açıklıkla herkesi alenen tehdit etti.

***

AKP, sayısal olarak ne kadar güç kaybetti. Bu sandığa nasıl yansıyacak; bu belli değil…

Ama, belli olan bir şey var ki, artık AKP’nin demokrasi ve özgürlükçülük cilası dökülmüştür.

Artık, AKP daha da otoriter olacağı varsayılan, bundan dolayı da korkulan bir partidir.

***

AKP, pozisyon ve güç kaybetmiştir. Ama, bu ne kadar ve nereye kadardır, tartışılır.

Peki, kim güç kazanmıştır. Kim, bu seçimlerden güçlenerek çıkacaktır.

***

Seçim sonuçları, sayısal olarak ne olursa olsun bence CHP, bu seçimlerin galibidir.

CHP, bütün eksikliklerine, zaaflarına  ve aday belirlemedeki isabetsizliğine rağmen, bu seçimlerde; seçmenin karşısına bütünlüklü bir siyasal kampanyayla-projelerle çıkmıştır…

Özgürlükçü, demokrat, halkçı bir kampanyayla-projeler bütünlüğüyle siyasal propaganda kampanyası sürdüren CHP, AKP ve Tayyip Erdoğan’ın ezberini bozmuştur.

Siyaset tartışmalarını, büyük ölçüde CHP kampanyaları belirlemiştir. Bütün lehte-aleyhte tartışma programlarına damgasını vurmuştur…

CHP, yenilenen siyasal hedef ve amaçlar bildirgeleriyle, Türkiye’nin özgürlükçü ve sosyal bir devlet olmasına yol açacak fitili ateşlemiştir.

***

Şimdi, önemli olan yenilenen –yeni CHP iddia ve hedeflerinin seçmen nezdinde ne kadar ikna edici olduğudur.

Kılıçdaroğlu liderliğinde somutlaşan, hatta giderek riskli bir söyleme dönüşen –“Benim adım Kemal”… veya “Kemal kardeşiniz yapacak”… gibi - tek kişi üzerinden yürütülen kampanyanın sayısal sonuçlarını 13 Haziran’da göreceğiz…

Ama, sonuç ne olursa olsun CHP çıktığı bu yoldan dönmemeli. Tam tersine, eksikliklerini-zayıflıklarını da gidererek daha güçlü bir şekilde kendini yenileyerek yoluna devam etmelidir…

***
CHP, 1989 baharını yeniden yaşayabilir mi? Yeniden, en beklenmedik anda Türkiye’nin birinci partisi olabilir mi?

Mevcut  şartlar dikkate alındığında; sokaktaki AKP karşıtlığı ve AKP’ye tepkisi CHP’yi birinci parti yapmaya yeterli olmadığını görebiliriz…

CHP’nin birinci parti olması imkansız olmasa da çok zor olduğunu söyleyebiliriz.

Büyük kentlerde, oyunu artıracak olan CHP, bu seçimlerde daha önce hiç oy almadığı birçok bölgede oyunu artıracak, hatta bazı yerlerde milletvekili de çıkaracaktır.

Ancak, bu artışın siyasal oranını kestirebilmek oldukça güçtür. Ama, ne olursa olsun bu seçimin kazancı; kısa ve orta vadede CHP olacaktır…

***

Bu seçimlerden güçlenerek çıkacak olan bir diğer güç ise bütün kaset komplolarına ve itibarsızlaştırma kampanyalarına rağmen MHP olacaktır…

Ayrıca, eğer MHP seçim sonrası kendisini yenileme ve temizleme işine girişirse orta vadede en güçlü parti olmaya adaydır.

Bütün anketlerde, AKP ve CHP’ye oy verecek seçmene sorulan “Başka bir partiye oy verseydiniz, kime verirdiniz” sorusunun cevabında, hem AKP’li seçmenin hem de CHP’li seçmenin büyük bir bölümünün ikinci partisi MHP çıkmıştır.

MHP, merkez muhafazakar-milliyetçi parti olmaya adaydır.

***                                                                                                                                                      
Seçimlere parti olarak katılamayan BDP, birçok sol-sosyalist grubu da içinde barındıran “Demokrasi ve Emek Bloku” adıyla seçimlere katılıyor.

Esas olarak, Kürt halkının siyasal, toplumsal ve kültürel talepleri üzerinden kampanya yürüten BDP destekli Blok, bu seçimlerin hem de seçimler sonrasının kaderini belirleyecek bir öneme sahiptir.

Blok başarısı, AKP’nin başarısızlığıdır. Ve AKP karşısında en etkin ve kitlesel siyasal güç, bölgede Blok’tur.

Ayrıca, Kürt sorununun çözümünde de Blok’un önemi yadsınamaz. Blok’un başarılı bir sonuç alması, Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlayacaktır.

***

13 Haziran sabahı, Türkiye’yi zor günler bekliyor… Dileğimiz, temennimiz demokrasi ve cumhuriyet güçlerinin kazanmasıdır.

Sonuç ne olursa olsun, 13 Haziran sabahı özgürlükçü, eşitlikçi, tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir Türkiye için mücadelemizi sürdüreceğiz…

İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları