loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu'na saldırmanın dayanılmaz hafifliği

İmambakır Üküş
Tarih: 29.05.2025
Köşe: @imambakirukus
Kaynak: istanbulgercegi.com

İmambakır Üküş; Allah herkese trolünde hayırlısını versin. Ne yazık ki jetonla çalışan troller daha fazla jeton hak etmek için akla hayalle gelmeyecek yalanları söyleyebiliyorlar. Akla hayalle gelmeyecek iftirayı ortaya atabiliyorlar.

Eskiden “müzik kutusu” vardı.

 Jetonla çalışırdı.

 Atardın jetonu istediğin şarkıyı çalardı.

 Jeton attıkça senin şarkın çalmaya devam ederdi.

Jeton bitince sesi kesilirdi.

Şimdinin birçok “akademisyen” veya “gazeteci-yorumcu” etiketli kişisi de aynı “müzik kutuları” gibi.

Atıyorsun jetonu.

İstediğin şarkıyı çalıyorlar.

İstediğin şarkıyı söylüyorlar.

Yeter ki jeton at.

Yeter ki jetonları kesilmesin.

Bunların hepsinde “dün dündür”.

Bugün de bugündür.

Kimin jeton attığının bir önemi yok.

Kim jeton atarsa önce şarkısını söylüyorlar.

***

Dün Kılıçdaroğlu CHP genel başkanı iken.

Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığını kazanacak aday gibi duruyorken.

Hepsi Kılıçdaroğlu şarkısı söylüyorlardı.

Hepsi CHP'nin ve Kılıçdaroğlu'nun kapısında yatıyorlardı.

Hepsi Kılıçdaroğlu'nun otobüsünden ve özel uçağından inmiyorlardı.

Kılıçdaroğlu'nun yurtiçi yurt dışı gezilerinde Kılıçdaroğlu'nun yanı başındaydılar.

Hepsi Kılıçdaroğlu güzellemeleri yapıyorlardı.

Kılıçdaroğlu önce cumhurbaşkanlığını sonra da CHP genel başkanlığını kaybetti.

Bu jetonla çalışan kişiler hemen Kılıçdaroğlu düşmanı kesildiler.

Kılıçdaroğlu'na içlerinde gizledikleri nefreti kusmaya başladılar.

Başkalarının otobüsüne ve özel uçağına binmeye başladılar.

Başkalarının yurtiçi ve yurt dışı gezilerinde boy göstermeye başladılar.

Artık başkalarının şarkıları söylemeye başladılar.

***

Kılıçdaroğlu'na nefretle düşmanca saldırının bir yönü atılan “jeton”lardır.

Bir diğer yönü de nefret içeren siyasal gericiliğin beslediği mezhepçiliktir.

Birçoğundan Kılıçdaroğlu düşmanlığını kazıyın altından Alevi düşmanlığı çıkar.

Bazıları da zaten bunu gizlemiyor; gizlemeye ihtiyaç hissetmiyor.

***

Allah herkese trolünde hayırlısını versin.

Ne yazık ki jetonla çalışan troller daha fazla jeton hak etmek için akla hayalle gelmeyecek yalanları söyleyebiliyorlar.

Akla hayalle gelmeyecek iftirayı ortaya atabiliyorlar.

Gerçekten bir akıl tutulması yaşanıyor.

***

38. CHP Kurultayından önce CHP'nin İstanbul Kongresi için çeşitli iddialar ortaya atıldı.

Sonra 38. CHP Olağan Kurultayı için iddialar havada uçuştu.

“Şaibe” iddiası Kurultay'dan önce ortalığa yayıldı.

Kurultayla birlikte bu iddialar zirveye ulaştı.

Hatta bu durumdan dolayı kurultayın iptalini önerenlerde olmuştu hemde kurultaydan önce…

İşin ilginç yanıysa bu iddialara ortaya atanlar kurultayı kaybeden Kılıçdaroğlu veya onu destekleyenler değil “değişimci” olduğunu iddia eden insanlar olmasıydı.

Kurultay'dan 10-15 gün sonra  yeni seçilen CHP Genel başkanından ne de CHP yönetiminden hiçbir ses çıkmazken, Kurultayı kaybeden Kılıçdaroğlu yayınladığı bir video ile bu iddialara sert tepki gösterdi.

Bu iddiaları ve dile getirenleri sert bir dille kınadı.

CHP'ye ve Kurultay delegelerine sahip çıktı.

Ne o zaman ne de daha sonraları CHP Genel merkezi her nedense bu konuda sessiz kaldı.

CHP suskun kaldıkça AKP ve AKP Genel Başkanı “Şaibe” iddialarını dile doladı.

Buna rağmen CHP Genel Merkezi suskun ve tepkisiz kalmaya devam etti.

***

CHP Genel merkezi bu iddiaları yalanlayıp kurultaya ve delegelerin iradesine sahip çıkmak yerine troller üzerinden Kılıçdaroğlu'na yönelik çirkin bir kampanya başlattı.

13 yıl genel başkanlıklarını yapmış Kılıçdaroğlu'nu yıpratmak için bir her yola başvurdular.

Büyük bir kısmının siyasi varlıklarını borçlu oldukları bir kişiydi Kılıçdaroğlu.

Onlar da Kılıçdaroğlu'na “vefalarını” bir kez daha ortaya koydular.

Tabii ki Kılıçdaroğlu eleştirilebilir.

Tabii ki Kılıçdaroğlu politikalarına itiraz edilebilir.

Ancak yaşananlar “eleştiri” ve “itiraz” sınırlarının çok ötesinde.

Büyük bir kısmı hakaret ve nefret dolu.

Büyük bir kısmı yalan ve iftira.

***

Gerçekten bir akıl tutulması yaşanıyor.

Bazıları herkesi kendi gibi sanıyor.

Yalanlarla ve iftiralarla yol olabileceğine inanıyorlar.

Önce büyük yalanlarla üzerinden fırtına koparanlar kamuoyuna “CHP Kayyum Davası” olarak yansıtılan mahkeme olayına bakalım.

Nedense açılan dava ile ilgili Kılıçdaroğlu’nu veya onu destekleyen insanları suçluyorlar.

Halbuki açılan davanın ne Kılıçdaroğlu ile ne de onu destekleyenlerle bir ilgisi var.

Kurultay'dan sonra kendini “değişimci” olarak tanıtan birisi CHP Bursa İl Başkanı dahil onlarca “değişimci” hakkında iddialarda bulundu.

Kurultayda “Şaibe” olduğunu iddia etti.

Birçok kişi hakkında “para dağıttı” diye iddia da bulundu.

Birçok kişi hakkında “para aldı” diye iddia da bulundu.

Birçok kişinin yakınlarını belediyeye oy karşılığı işe alındığını iddia etti.

Suçlanan ve hakkında iddialardan insanlardan birisi de CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş’dı.

CHP Bursa İl Başkanı bu kişi hakkında Bursa'da hem ceza hem de tazminat davası açtı.

Bursa Cumhuriyet başsavcılığı ise dava konusu yer ve iddiaların söz konusu olduğu yer Ankara olduğu için davayı Bursa'dan Ankara Cumhuriyet başsavcılığına gönderdi.

Bağımsız ve tarafsız yargımız CHP Genel Başkanı Özgür Özel'le AKP Genel Başkanı Erdoğan arasındaki “yumuşama” ve “normalleşme” süreci nedeniyle dosyayı beklemeye aldı.

CHP ve AKP arasında normalleşme süreci bitince dosyayı raftan indirdi ve dosyayı işleme aldı.

Daha sonra eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve diğer iki kurultay delegesinin açtığı davayı da bu dosyaya birleştirdi.

Ayrıca olağanüstü kurultayı iptali için de yapılan başvuruları bu dosya ile birleştirildi.

Şimdi herkesin aklıyla dalga geçerçesine “Savcı Kılıçdaroğlu'na haber gönderdi Şaibe yok derse dosyayı kapatırım” dedi yalanı ortaya atılıyor.

Savcı kime demiş?

Sana mı söylemiş?

Türkiye'de böyle bir yargı düzeni mi var?

Ayrıca Kılıçdaroğlu davanın tarafı değil; davayı açan değil .

Kılıçdaroğlu açmadığı bir davadan nasıl vazgeçecek?

Ayrıca siyasallaşmış yargı döneminden bahsedilirken böyle bir şeyin olması mümkün mü?

Gerçekten herkesin aklıyla dalga geçiyorlar.

Yürüyen bu dava aynı zamanda bir “Kamu davası”.

Dolayısıyla tarafların tamamı vazgeçse bile devam edecek bir dava.

Yargı “kamu adına” sonuçta bir karar verecek.

İşin hazin ve üzücü tarafı baştan sona yalan ve iftira olan bir iddiaya koca koca insanların inanması.

Bu insanların önünde “akademisyen” ve “gazeteci” yazması.

Ama daha üzücü olanı ise CHP Genel Başkanı ve CHP yönetiminin 13 yıl CHP Genel başkanlığı yapmış olan Kılıçdaroğlu'na sahip çıkmaması.

***

CHP kurultayında yaşananların hesaplaşmasının yaşanacağı yer adliyeler ve hukuk alanı değildir.

CHP kurultayında yaşananların hesaplaşmasının olacağı yer siyaset alanıdır.

Parti içi mücadeledir.

CHP içindeki yanlışlıklardan ve kirlenmelerden arınacak yer mahkemeler değil parti içindeki mücadele ile arınmasıdır.

CHP'nin köklü bir ideolojik, politik ve örgütsel yenilenmeye ihtiyacı vardır.

Bu ihtiyaç eskisinden daha da fazla kendini dayatıyor.

CHP er-geç köklerinden kopmadan bu ideolojik, politik ve örgütsel yenilenmeyi yapacaktır; yapmak zorundadır.

Eğer bunu başaramazsa CHP'de yaşanan kirlenme CHP'nin çürümesine- çürütülmesine neden olacaktır.

İmambakır Üküş

İstanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları