loading
close
SON DAKİKALAR

Trafodaki kedi

Necdet Pamir
Tarih: 02.04.2014

Necdet Pamir; Seçim günü yaşanan elektrik kesintilerine ve enerji bakanı sayın Taner Yıldız'ın açıklamalarına dair açıklama...

Seçim günü Türkiye’nin dört bir yanında ve yaklaşık 40 ile yayılan elektrik kesintileri yaşandı. Bu kesintiler de doğal olarak sandık güvenliğine yönelik büyük kuşku yarattı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız, elektrik kesintileri ile ilgili olumsuz hava koşullarına işaret ederek ''Oy tasnifini etkileyen bir olumsuzluk yaşanmadı'' dedi. (Bu açıklamaya belki bir tek Kadir İnanır.)

Sayın Bakan’ın elektrik kesintilerine dair “bilimsel açıklamaları”ndan bir bölümünü aşağıdaki başlıklarda toplamak mümkündür:

* “Bir trafoya yaklaşık 4 metreden atlayan kedinin girmesi sebebiyle kısa devre yaşandı.”

* “Eskişehir'de 15 saniye içerisinde Adalet Sarayı'nın jeneratörü devreye girdi ve manevra nedeniyle 17 dakikalık bir kesinti oldu.”

* “İstanbul'dan kalkan Kahramanmaraş uçağı o gün inemedi; Adana ve Gaziantep'e de inemedi.”

* "Gezi Parkı'nda ağaçların, yeşilliğin arkasına sığınan bir kısım insanlar, bugün de elektriğin, direklerin arkasına sığınmaktadırlar. Bunu son derece yanlış buluyorum.”

Ülkemizin enerji sektörünün tümünün yönetiminden sorumlu bir Bakanlık adına, seçim günü 40’a yakın ilde yaşanan elektrik kesintilerini böylece “açıklayan” Sayın Bakan’ın enerji güvenliği kavramının temel ilkelerinden haberdar olmadığı görülmektedir.

Her ülkenin enerji/elektrik sistemlerinde kısa ve uzun süreli kesintiler yaşanabilir. Karşılaşılan sorunların en kısa sürede üstesinden gelinmesi ve enerji güvenliğinin sağlanması ise bir RİSK YÖNETİMİ meselesidir. Bu denli önemli bir seçimde, hava koşulları da dahil her türlü aksama için öngörüde bulunulması ve bunlara yönelik tedbirlerin alınması, asgari beklentidir.

RİSK YÖNETİMİ açısından, kısa dönemde yapılabileceklerin yanında, enerji güvenliğini sağlayabilmek için, uzun döneme yönelik tedbirler de alınır. Kısa dönemde; örneğin sabotajlar (kedilerin yapabilecekleri de dahil), grevler, teknik arızalar, kazalar, doğal afetler kesintiye neden olabilir. Uzun dönem dendiğinde; zamanında yapılmayan yatırımlar, yanlış politika tercihleri, aşırı oranda dışa bağımlılık, dışa bağımlılıkta belli ülkelere yüksek oranda bağımlılık gibi faktörler söz konusudur. AKP Enerji Yönetimi’nin bu hususların hiçbirini gözetmediği ve ülkemizde enerji güvenliğinin büyük risk altında olduğu açıktır.

Bu çerçevede, “4 metreden trafoya atlayan kedi” açıklaması da ne yazık ki sektörü yönetmeyi becerememenin itiraflarından birisidir. Zira trafolar inşa edilirken, sadece kedilerin değil, sürüngenlerin dahi girme olasılığına karşı tedbirler alınır/alınmalıdır.

Nitekim Bakan’ın “Komple bunların kafesleri yapılıyor” açıklaması, 2002 yılından beri neden yapılmadığı sorusu karşısında, havada asılı kalan bir ibret belgesidir!

Enerji sektörünü ve özellikle de elektrik üretim ve dağıtım alt sektörlerini özelleştirmelerle yandaş şirketlere aktarmayı “temel enerji politikası” belleyen AKP, seçimlerde iflas eden alt yapının temel sorumlusudur! Olayları bir de bu yönden görmek gerekmektedir. Gerekli yatırımları zamanında yapmayan ve sektörü sadece tüketiciye fatura salıp, sağmak olarak gören yandaş şirketler, yaşanan kesintilerin diğer sorumlularıdır. Bakanlık ise, sadece bu özelleştirme odaklı uygulamaları nedeniyle değil, söz konusu şirketleri gereğince denetlememesi nedeniyle de baş sorumludur.

Ve nihayet, bu beceriksizliği ve sorumsuzluğu, “4 metreden trafoya atlayan kedi”, “fırtınadan havaalanına inemeyen uçak”, “Gezi Parkı'nda ağaçların, yeşilliğin arkasına sığınan bir kısım insanlar” hafifliğiyle “açıkladığını zannetmek” devlet ciddiyetiyle bağdaşır bir durum değildir.

Yandaş şirketlere kamu varlıkları üzerinden rant sağlamak uğruna; dereleri katleden, SİT alanlarına, 1. Sınıf tarım ve orman arazilerine, balık üreme alanlarına termik santral diken, torba yasaların maddeleri arasına “ÇED’e gerek yok” maddeleri gizleyen bir anlayışın, Gezi Direnişi’ni yukarıdaki gibi değerlendirmesi şaşırtıcı olmamaktadır. Gezi Direnişi, çevre duyarlılığı da dahil, özgürlüğe getirilen kısıtlamalara, ülkeyi parçalamaya yönelik maceralara toplumsal başkaldırının ilk adımıdır.

Ülkeyi olduğu gibi, enerji sektörünü yönetmek te bilgi ve birikimin yanında, yurt sevgisi, ciddiyet ve sorumluluk gerektirir. Ülke ve enerji sektörü çiftlik ya da ticarethane yönetilir gibi yönetilmez. İzlenen maceracı dış politikayla ülke sınırlarını terör örgütlerinin cirit attığı kevgire döndürenlerin; trafolara kedi, köpek ya da sürüngen girişini engelleyecek tedbirleri almasını beklemek ise boş hayalden öte bir şey değildir!

Aynı Sayın Bakan, nükleer santralların tehlikesiz olduğunu “ispat için” de benzer argümanlar kullanmıştı. Taner Yıldız 2011 yılında, “Türkiye'de kurulacak nükleer güç santrallerinin riskinin eleştirildiği kadar yüksek olmadığını” belirterek, bunu ABD'de yapılan “sosyolojik bir araştırmadan örnek vererek” açıklamıştı! Yıldız, araştırmaya göre ABD'de bekarların evlilere göre 6 yıl daha az yaşadıklarının tespit edildiğini belirterek, "Sigara ortalama insan ömrünü 2.3 yıl, yoksulluk 700 gün, alkol 130 gün, kalp 2100 gün öne çekiyor. Uçak kazaları ise ABD'de ortalama insan ömrünü bir gün öne çekiyor. Nükleer santrallerin ortalama ömür kaybı ise sadece 0.03 gün olarak tespit edilmiş" dedi.

Ülkemizde bir an önce devlet ciddiyetini egemen kılacak, yurtsever bir iktidara acil gereksinim vardır.

Saygılarımla,

Necdet Pamir

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları