Orhan Bursalı; Evet ahtapotun kolları gerçekten sarmıştı belediyeleri, yiye yiye bitirememişlerdi. İstanbul ve Ankara belediyelerinde saptanan 100’e yakın suç bildirim dosyalarını, İçişleri, kapaklarını bile açmadan rafa kaldırmıştı.
Vay cumhurbaşkanımıza laf ettin, vay gözünün üzerinde kaşın var, vay önceki Twitter’ında bak neyi paylaşmışsın... Bin bir çeşit bahane ile gözaltına almaya karar verdiğin muhalif insanları, avukatı işadamı dahil, tutuklattırıyorsun... Biz bu manzarayı FETÖ iktidar ortağınız iken neredeyse bire bir yaşamıştık. Sahte belgeler, sahte konuşmalar; sahte ihbarlar, sahte tanıklar...
Özellikle orduyu tasfiye etmek ve yerlerine ileride darbe yapacak subayların yükselmelerinin önünü açmak, FETÖ’yü deşifre eden gazetecileri sahte iddialarla tutuklatmak için bin bir türlü takla atanların akıbetleri belli iken, benzer kumpasları devreye sokmak neyin aklı?
İşadamlarını tutukla, sonra İmamoğlu ve arkadaşlarının rüşvet aldığını açıklar, itirafçı olursan evine gidersin, de.
İçeride bir reklamcı itirafçı olacağım diye başvurmuş. Sonra güya 7 adet son model iPhone cep telefonunda anlaştık, sanırım bunları CHP kongrelerinde delege avlamak için kullandılar, demiş. Serbest bırakılmış.
Sonra verdiğini söylediği iPhone telefonlarının o tarihte henüz piyasaya çıkmadıkları anlaşılmış.
Ne yapsın adam, nasılsa dışarı çıkmak için attığım yalanım ortaya çıkar, diye düşünmüş olabilir. Yeniden adamı tutuklatamayacaklar ya!
Yöntem bu.
Sanatçıları ve işadamlarını “tanık” olarak davet ediyorlar. Tabii ki tutuklu aleyhine sözler sarf etmelerini istiyor. Bak diyor, söylemezsen, bu kez seni yalancı tanıklıktan tutuklattırırım.
Adamın tanık olmak gibi bir isteği ve talebi yok. Zorla tanık yapılacak, savcıların zırvalarını söyle yoksa içeri girersin, ikilemi içinde sıkıştırılacak.
Şimdi FETÖ’cüler, “Yahu biz bu kadarını akıl edememiştik” diyorlardır.
Bir yandan hukuksuzluklar dizboyu, iktidardan beslenen gazete kılıklı paçavralar savcılıklardan aldıkları aslı astarı olmayan talimatları “haber” diye yazıyorlar, yaydıklarının yalan çıkması önemli değil, nasılsa utanılacak yüzleri kalmamış, habere düzeltme yapmak gibi bir ahlakları da yok, sahte haberi yayınca gerçek olduğunu sanıyorlar. Öyle sanacak salaklar var nasılsa...
Şimdi “ahtapotun kolları sarmış ülkeyi” fetvası ile sanki tüm belediyelere topyekûn bir saldırının başlangıcı gibi de bir hava estiriyorlar.
Evet ahtapotun kolları gerçekten sarmıştı belediyeleri, yiye yiye bitirememişlerdi. İstanbul ve Ankara belediyelerinde saptanan 100’e yakın suç bildirim dosyalarını, İçişleri, kapaklarını bile açmadan rafa kaldırmıştı.
Ahtapotun kolları o dosyalarda saklı.
Evet bu koyu karanlıkta barış ve çözüm olacakmış,
Bahçeli’ye kalırsa üç ay içinde terörsüz Türkiye’ye geçilecek neredeyse.
Demokrasi gelecek, güller açacak, yıldızlar parlayacak, havai fişekler patlatılacak...
Ama henüz seçilmemiş cumhurbaşkanı içeride tutuklu kalacak.
CHP’ye kumpas harekâtı sürecek.
Belki ülke çapında muhalefetin elindeki belediyelere saldırıya geçilecek.
Ve ülkeye barış gelecek.
Bir şeyler kotarılıyor.
O şeyin adı, alelacele hazırlanacak bir anayasayı Meclis’te 400 oy ile seçimden önce yasalaştırmak. İçinde iktidarlarının sürekliliğini de öngören.
Çünkü başka hiçbir çıkış yolları yok.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
