loading
close
SON DAKİKALAR

Kongreye giderken CHP ve değişim Metaforu

Prof. Dr. Ahmet Özer
Tarih: 14.01.2016

Prof. Dr. Ahmet Özer; CHP aşağı yukarı çeyrek asırdır her seçimde üç aşağı beş yukarı hep %25 bandındaki bir oy çeperine sıkışmış, bir türlü bu döngüyü kırıp yukarıya %30’lara, %40’lara çıkamıyor.

%25 Bandı Neden Aşılamıyor?

CHP aşağı yukarı çeyrek asırdır her seçimde üç aşağı beş yukarı hep %25 bandındaki bir oy çeperine sıkışmış, bir türlü bu döngüyü kırıp yukarıya %30’lara, %40’lara çıkamıyor. Oysa Türkiyenin buna çok ihtiyacı var. Çünkü Türkiye’nin yarım yamalak demokrasi rejimi, yarım asırdır sağın sağa alternatif olduğu bir tahtaraveliye dönüşmüş durumda. Bir sağ partisi gidiyor ardından onu aratacak bir diğeri geliyor. Aralarında kısmi farklılıklar olsa da hep aynı sağcı, tutucu ve kendine yontucu damar sürüp gidiyor. Toplumu cendereye sokan ve darbeye davetiye çıkaran Milliyetçi Cephe iktidarları gitti, darbe sonrası ANAP geldi. ANP gitti Doğru Yol geldi, Doğru Yol gitti AKP geldi. Neden Türkiye bir türlü gerçek bir solla, sosyal demokrasiyle tanışamıyor? Bu sorular gerçekçi ve objektif bir biçimde cevaplandırılıp gerekleri yapılmadan bu kısr döngüden çıklılamaz.

Nedenler ve Hdef Kitle

Bir kere CHP’nin mevcut hedef kitlesini bir türlü aşamaması en büyük handikapı. Çeyrek asırdır oy aldığı kitle; kahir ekseriyette Cumhuriyet dönemi eğitim politikalarının üzerinde başarılı olduğu; gelir ve eğitim düzeyi bakımından Türkiye ortalaması üzerinde olan; bölünme ve şeriat korkusu yaşayan; kıyı şeridinde birikmiş, orta ve üstü kent soylu bir kesimdir. Bunların içinde önemli oranda Kürtler yok, Mütedeyyinler yok ve ne yazık ki yoksul varoşlar yok. Bu da sorunun hem kaynağını hem de asılında CHP açısından behemahal düzeltilmesi gereken bir paradoksa işaret etmiyor mu?

Ayrıca topluma aşılanmış olan algılar var: Bunlar; CHP iktidar olmak istemiyor; kendi içinde didişen, sürekli kongre yapan bir parti algısı var. Bu nedenle dışa ve iktidara dönük çabaya ve isteğe sahip olmayan bir görüntü, topluma umut ve güven veren kadro sorunu yaşıyor. En kötüsü de son yıllarda yaratılan AKP’nin alternatifi yok algısı veya efsanesi.. Bu algı ciddi sorunların başında geliyor. Unutulmamalıdır ki politikada bazen “algı” o kadar güçlüdür ki “olgunun” yerini alabiliyor.. Zaten politika son tahlilde algı yaratma sanatıdır. Devamında ise bu algıyla ne denli tutarlılı olup olmadığı seçmen tarafından test edilir, karar öyle verilir ve hesap öyle görülür.

Kürt Sorunu ve CHP

CHP 7 Haziran seçimleri öncesi Kürt sorunu konusunda üçlü bir vugu yapmamasına karşın 1 Kasım öncesi bu konuda hem önemli öneriler yaptı, hem de daha önemlisi “bu sorunu ancak CHP çözer” diyebildi.. Önerilerin başında: 1) TBMM’de Toplumsal Mutabakat komisyonun kurulması 2) Ortak Akıl Hyeti oluşturulması 3) Gerçekleri Araştırma Komisyonun kurulması geliyor.

Buna göre Toplumsal Mütabakat Komisyonu çalışmasını bir yılda tamamlayıp meclise sunacak meclisin verdiği karar Türkiyenin kararı olacak, bu meyanda meclis dışı partiler ve STK’lar da Ortak Akıl Heyeti yolula katkıda bulunacak, katılımın boyutlarını geneişletmiş olacaktır. Bunların hepsi çok güzel, çok isabetli. Ancak bu öneride temel bir eksiklik var. Burada acil olan konu, yani silahların susturulması meselesi yok.

Sosyal Demokrasinin Özü Barıştır

Yukarıda zikredilen husular parlementoda grubu olan olamyan Kürt temsilcileriyle konuşulup bir sonuca bağlanabilir. Hatta bu zaten parlementonun görevi, ülkeyi demokratikleştirmek için birileriyle pazarlığa da gerek yok. Ancak Türkiyede asıl önemli olan anaların ağlamaması, akan kanın biran önce durması değil mi? Kürt sorunu çözüldü diylelim, ama çatışmalar hala sürüp, cenazeler hala gelmeye devam ederse sorun çözülmüş olur mu? İşte AKP’nin CHP’den çaldığı rol ve Kürtlerde de CHP soruna sahip çıkmıyor, tam adını koymuyor, çözümü tam sahiplenmiyor, asıl meseleye geldiğinde işi yokuşa sürüyor yollu söylem, analiz ve algılar ne yazık ki burada karşılık buluyor. Oysa barış asıl sosyal demokratların meselesidir. Buna içtenlikle ve samimi yaklaştığı taktirde çok mesafe katedilebilir. Demokratik meselelerin muhatabı elbette meclis; ya silahlar, silahlar nasıl sususcak, asıl mesele bu..

Dünyanın her yereinde yasal anayasal mesleler meclislte konuşulur ama silahların susturulması için silah kullananalarla mutlaka bir diyalog olur. Çünkü sonuçta masasız barış olmaz, peki taraflardan birinin eksik olduğu bir masa olur mu ya da sonuç verir mi? O yzüden CHP’nin biraz daha cesur davaranıp bir adım daha atması lazım. Silahları da ben sustururum demesi lazım. Üstelik de şimdi iktidar olmasa bile bunu yapmanın tam zamanı. Çünkü, Türkiyenin ihtiyacı olan çözüm; silahların bir daha konuşmamak üzrere temelli devreden çıkarılması, gömülmesidir. Bunun için CHP’nin eski bakışını değiştirmesi gerekir.

“Biz Çözeriz” Lafı Önemli..

Bazı yerlerde o kentlerin yerel dinamiklerini temsil etmeyen adayların seçilmesi CHP’nin öngördüğü sonuçları almada kendisini zorladığı anlaşılmaktadır. Fakat bütün bunlara rağmen Kılıçdaroğlunun Kürt Meselesini AKP kıskacından çıkaran “Kürt sorununu ancak biz çözeriz” sözü önemlidir. Bunu söz olmaktan öteye götürmenin zamanıdır.

Özelikle İstanbul, İzmir, Adana, Mersin gibi Kürtlerin yoğun yaşadığı metropol kentlerde bu seçmen kitlesini temsil niteliği taşıyan adayların kazanabilecek yerlerden aday gösterilmemesi süreci olumsuz yönde etkiledi. Aynı şekilde Güneydoğu’da nitelik, liyakat ve temsiliyet yeteneği yerine aşiret ve aile bağları ile sonuca ulaşılacağının varsayılması yanılgısına düşüldü. Kurultayda bu eksikler telafi edilirse iyi olur.

Sonuç

CHP artık bir değişimin eşiğinde. Ya bunu yaparak Türkiyeyi AKP’den kurtarır ya da iktidarı 2023 yılana kadar altın tepside sunmaya devam eder. Bu eşiği üç adımla aşabilir: 1) Liderliğin heyecan yaratcak hedefler göstermesi. 2) İlke ve projelerin halkta karşılık bulması ve 3) Bunları uygulayabilecekliyakat sahibi kadroların öne çıkarılması. Bu modelde denge politikası yürütülerek sonuç alınamaz. Net kararlı ve cesaret kazandırır. Çünkü bir çok şeyde olduğu gibi siyasette de fark yaratan cesarettir, risk almaktır.

Prof. Dr. Ahmet Özer

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları