loading
close
SON DAKİKALAR

Nasıl bir belediye, nasıl bir belediye başkanı?

Prof. Dr. Ahmet Özer
Tarih: 08.11.2018
Kaynak: Prof. Dr. Ahmet Özer

Ahmet Özer: CHP maalesef belediyelerden dolayı iktidardan düştü 30 yıldır iktidar olamadı, AKP ve Erdoğan da belediyelerde yarattıkları algılarla iktidara geldiler ve 17 yıldır Türkiye’ye hükmediyorlar. Bu durum belediyelerin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Yerel seçimlere hızla yaklaşıyoruz. “Ne yapılacak, adaylar nasıl seçilecek, seçim nasıl kazanılacak, yeni bir yerel yönetim modeli nasıl yaratılacak?”, bütün bu sorular içinden geçtiğimiz sürecin cevap bekleyen en kritik soruları. Bunun için bir şeyler yapmak, herkesin sorumluluğunun gereğini yapması gereken bir dönemden geçiyoruz. Zamanın ruhu bizi çağırıyor. Lakayıt davranmanın, ilgisiz kalmanın zamanı değil.

Biz de bu anlamda harekete geçtik. Geçen gün il binasında,yönetimin kararı ile, “Nasıl Bir Belediye, Nasıl Bir Belediye Başkanı?” konusunda bir panel düzenledik. Bilim Kurulu Başkanı olarak konuyu önerdim, başkan ve yönetim uygun gördü, toplantıyı gerçekleştirdik. Böyle önemli bir süreçte “Belediye vizyonumuz nedir, belediye başkanı profili nasıl olmalıdır?” sorularının cevabını aradık. Bunları bilelim ki kararı ona göre verelim. Bu çerçevede il ilçe yöneticileri davet edildi, bu çerçevede faydalı bir etkinlik gerçekleştirdildi. Bunun için hem il başkanını hem de yönetimi kutlarım.

Panelde ben konuştum, Mersin Üniversitesinden arkadşım Prof. Hacı Kurt’a rica ettim, kırmadı o da geldi. Bilim kuruluna da aldık Hacı’yı. İl başkanı Adil Aktay da moderatörlük yaptı. Hem sevgili Hacı’nın hem de il başkanının konuşmaları benim için de dikkat çekici oldu. Bazı notlar aldım onları sizinle de paylaşmak istiyorum.

Nasıl seçmeli?

Tabi bu süreçte önce aday belirlenecek, sonra seçim kazanılmaya çalışılacak, en nihayet belediye yönetilecek, hizmet edilecek. Bu üç adımın ilki ve en önemlisi adaydır. Aday hem seçimi kazanmak hem de seçimi kazandıktan sonraki süreci kazanmak için önemlidir. Unutmayalım ki CHP maalesef belediyelerden dolayı iktidardan düştü 30 yıldır iktidar olamadı, AKP ve Erdoğan da belediyelerde yarattıkları algılarla iktidara geldiler ve 17 yıldır Türkiye’ye hükmediyorlar.

Bu durum belediyelerin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. O yüzden bu seçimleri kazanmak belediyeleri kazanmaktan daha fazla bir anlam taşıyor. Bunun da nirengi noktası ve ilk adımı doğru adaydan geçiyor tabi ki.. Ve bu adayın ortaya koyacağı yerel yönetim anlayış ve modelinden geçiyor.

Peki aday nasıl olmalı, yerel yönetim anlayışımız ve modelimiz nedir? Aday adayların arasından doğru adayı neye ve hangi kriterlere göre seçeceğiz? Bu ve benzeri sorular bu yüzden çok önemlidir. Aksi taktirde ona uzak, bana yakın gibi geleneksel kayırmacı değerlendirmelerle ya da bir takım kişisel beklentilerle yapılacak seçimler geçmiş deneyimlerde yaşandığı gibi baş tutmaz, başarıya götürmez bizi. O yüzden başta parti örgütü olmak üzere bu konuda kafa yoranların seçim için ilkeleri, görüşleri, profilleri ve modelleri net ve anlaşılır biçimde ortaya koymaları lazım diye düşünüyorum. Bizim yaptığımız toplantıyı ve o toplantıdan çıkan sonuçları bu yüzden önemsiyorum.

Herkes sorumluluğunun gereğini yerine getirmelidir

Değerli dostlar, kenttaşlar, partililer ve hatta genel merkez yöneticileri, aday ile ilgili bir profil ortaya konmalıdır. Yanısıra bu adayların belediye bilgileri, beledi projeleri nedir, yönetim modelleri var mıdır,  onlara bakılmalı.. Aday olmak isteyen kişinin hedefleri nelerdir, kent için hangi yenilikçi vizyoner ve verimli projeleri var, bunları hangi kadrolarla hayata geçirecek? Bütün bunları kentte yaşayanların bilmesi gerekmez mi? Elbette bilmesi gerekir. Bilmesi gerkir ki ona göre tercih yapabilsinler. Nitekim önce aday adayları arasından partinin adayı seçilecek sonra da partilerin adayları arasında bir tercih yapacak seçmen. Tabi seçmen de ister istemez hedeflere, projelere ve kadrolara bakacak, ona göre karar verecek. Ya da öyle olmalı...

DOĞRU ADAY, SEÇİMİ KAZANMANIN BİRİNCİ ADIMDIR

Aday adayı açısından bu noktada önce aday olmak, sonra seçimi kazanmak sonra da kazandıktan sonraki süreci kazanmak gerekiyor. Seçimi kazanmanın yolu ise doğru aday göstermekten, seçim rüzgarı estirmekten ve sandık güvenliğini sağlamaktan geçiyor.. 

Peki “doğru aday” kimdir? 1) Seçimi kazanacak adaydır. 2) Kazandıktan sonraki süreci kazanacak olandır. Öncelikle, bütün kesimleri kucaklayacak, sevilen, saygın ve birikimli biri olmalı. CHP’yi ele alarak devam edelim: Doğru aday; bir kere CHP’nin bütün oylarını alacak, (Bu noktada örgütün desteği ve benimsemesi önemlidir). Buna ek olarak HDP’nin kahir ekseriyetinden oy alabilecek, (O nedenle bu seçimde AKP’nin tuzağına düşmeden HDP ile yerelde işbirliği kurulmalıdır). AKP’nin muhfazakar ama memnun olmayan kesimlerinden oy alabilirse ne ala, o da büyük bir artıdır. (AKP’nin MHP ile hükümette işbirliği; güvenlikçi politikları ve ekonomide yaşanan kriz bazı bazı AKP’li kesimleri rahatsız etmiş durumda. Dolayısıyla geçmişte AKP’ye oy vermiş olan bu seçmenin bir kısmı kaznılabilir.)

Ayrıca; aday liyakat sahibi olacak. Yani, layık biri olacak. Çevresinde sevilen sayılan saygın bir isim olacak. Unutulmamalıdır ki, başkan “şehri-emin” olarak, aynı zamnda beldenin lideri olan kişidir. Sonra, işinin ehli, yani ehliyet sahibi biri olmalı. Bilgi, birikim ve deneyimi olmalı. Yerel yönetimler konusunda hedefleri, projeleri ve kadrosu olmalı. Becerikli, cesur ama aynı zamnda dürüst biri olmalı. Çalışacak, hizmet üretecek ama aynı zamnda dürüst ve şeffaf davranacak. Maalesef ülkemizde siyaset AKP döneminde daha da kirlendi. O yüzden dürüst olanlar cesur, cesur olanlar da dürüst olamaıyor genellikle... Bu denklemi doğru kurmak zorundayız. (CHP’yi iktidardan yerel yönetimlerin düşürdüüğünü, AKP’yi de iktidara yerel yönetimlerin taşıdığını unutmayalım!)
O yüzden diyoruz ki, bu seçimde başarı elde etmek sadece yerel için değil, genel siyasette de umutların yeşertilmesi ve diri tutulması için elzemdir. O yüzden diyoruz ki aday kılı kırk yararak belirlenmeli. Aday bu kriterlerle belirlendikten sonra sahada rüzgar estirmek kolaydır. Zafer havası yaklaştıkça sandık güvenliğini sağlamak da daha kolaylaşacaktır. 
Peki kazandık sonra nasıl bir modelle yöneteceğiz? Yönetim anlayışımız ve ilkelerimiz ne olacak? Belediye başkanı nasıl bir performans ve davranış biçimi sergileyecek? Bütün bu sorular ve cevapları çok önemli değerli dostlar. Burada biraz paneldeki konuşmalara dönelim.

NASIL BİR BELEDİYE?

Önce başkanın konuşmasından notlar aktarayım. Biliyorsunuz ki sosyal demokratların yerel yönetimler konusundaki başarısı dünyanın her yerinde bilinir. Bu başarının arkasında, sosyal demokrasinin temel kavram ve değerleri vardır. Özgürlük, adalet ve dayanışmayı ilke edinen, demokrasi ve katılımcılığa inanan, insani ve doğayı temel alan sosyal demokrat yerel yönetimler, kentlerin daha yaşanabilir hale gelmesini sağlamışlardır. Bu anlamda "Nasıl bir belediye?" sorusunun dört temel yanıtı var bizim açımızdan:

1) İnsanı ve doğayı temel alan bir yaklaşımla, sağlıklı bir kentsel gelişimi, kapsamlı bir ekonomik ve insani kalkınmayı amaçlayan bir belediye. 2) Projeleriyle, kentsel adaleti sağlayacak bir belediye. 3) Sahip olduğu potansiyelleri kullanmasını sağlamakla yetinmeyecek, Mersin'e yeni kentsel özellikler kazandıracak bir belediye. 4) Bütün projelerini, "proje demokrasisi" kavramına uygun olarak, katılımcı, şeffaf ve denetlenebilir şekilde tasarlayıp, hayata geçirecek bir belediye..
İstediğimiz belediye profili böyle bir belediyecilik. Çünkü bize göre ancak böyle bir belediye, bu kentte huzurla, mutlulukla yaşamamızı ve geleceğe umutla bakmamızı sağlayabilir.

NASIL BİR BELEDİYE BAŞKANI?

Bütün kentsel dinamikleri, sözünü ettiğimiz dört hedef etrafında buluşturacak, kentin duygusal birlik ve bütünlüğünün sembolü olacak bir belediye başkanı gerekiyor bize... Kenti tek başına yöneten değil, kent yönetimini koordine eden bir belediye başkanı...
Bugün ne yazık ki ülkemizin pek çok yerinde, belediye başkanlarının, kent ekonomisiyle neredeyse tek ilişkisi, arazi rantına kapı aralamaktan ibaret. Kenti değil, kentsel rantı yönetmek üzerine kurgulanmış bir anlayış hâkim.
Kentin ekonomik hayatının canlanması için yönlendirici ve teşvik edici olmak, pek çok belediye başkanının gündemi içerisinde değil bile. Bu anlayıştan kurtulmalıyız. Belediyeyi yönetirken Mersin'de istihdamı artırmayı, üretim ve girişimcilik kapasitesini yükseltmeyi önümüze hedef olarak koymalıyız.

Dezavantajlı gruplara sahip çıkmalı

Unutmayalım ki, insanların kentlerde yaşamayı tercih etmesinin tek sebebi, iş imkânları ve ekonomik ilişkiler değildir. Kentler, insanlara yeni imkânlar, yeni fırsatlar ve özgürlükler sunduğu için debirer çekim merkezidir. Ne ki, kentlerde yaşayan herkes bu imkânlardan eşit olarak faydalanamıyor. Yoksullar, engelliler, yaşlılar, kadınlar ve tüm dezavantajlı gruplar, yaşadıkları kentin eşit bireyleri olarak görülmüyorlar.
"Bizim belediye başkanımız", bu eşitsizlikleri giderip, kentsel adaleti sağlamak için, yılmadan, yorulmadan çaba sarf edecektir.

Vizyoner olmalı

Mersin, tarımdan turizme, lojistikten yetişmiş insan gücüne kadar birçok avantaja sahip bir kent. Ama günümüzde, aynı avantajlara sahip o kadar çok kent var ki; artık kentlerin yeni rekabet üstünlükleri kazanması bir zorunluluk haline gelmiştir.
Mersin'e dair yüzeysel "marka kent" yaklaşımının ötesine geçmek, "akıllı kent", "yaratıcı kent", "sürdürülebilir kent" gibi, "çocuk dostu kent", "kadın dostu kent"gibi, dünyadaki yeni kavramları yakından izleyecek ve uygulayabilecek bilgi birikime ve vizyona sahip olması gerekiyor belediye başkanının.
"Bizim belediye başkanımız" kente yeni özellikler kazandırmayı hedefleyen, kentin mevcut avantajlarını bilişim ve iletişim teknolojileriyle bütünleştiren bir yaklaşımla, Mersin'i, kelimenin tam anlamıyla bir 21. yüzyıl kenti haline getirmelidir.

Katılımcı olmalı

Yirmi birinci yüzyılda kentler, bugün iktidarın, örneğin Tevfik Sırrı Gür Stadı'nda yaptığı gibi "ben yıktım oldu, ben yaptım oldu" anlayışıyla yönetilemez.
"Bizim belediye başkanımız", küçük büyük demeden, bütün projeleri, hazırlık sürecinden uygulanmasına ve denetlenmesine kadar her aşamada, katılımcı, şeffaf ve denetime açık bir şekilde hayata geçiren kişi olmalıdır. Yurttaşların görüş ve onayıyla yol almalıdır.
"Kazanacağız ve 31 Mart 2019 sonrasında böyle bir Mersin için çalışacağız, buna yürekten inanıyorum.

Ben değil, “Biz” olmalı

Mersin söz konusu olduğunda, "Biz" dediğimiz zaman, tüm Mersin'i, Mersin'in bütün renklerini, bütün kimliklerini kast ediyoruz.
Yalnızca tek bir partinin, tek bir kesimin, "Bizim başkanımız" olarak hissettiği bir belediye başkanı tahayyül bile etmiyoruz.
Hangi partiye oy vermiş olurlarsa olsunlar, Mersin'in tüm seçmenlerinde, "Bizim belediye başkanımız" duygusunu uyandırmayan bir yönetim anlayışına asla sahip olmamalıyız. Bu anlamda bugünden yapacağımız tartışmaların yeni bir sayfa açma yolunda önemli bir adım olduğunu düşünüyorum.

Adil, dürüst ve terafsız olmalı

Ve tabi Hacı’nın da belrttiği gibi; belediye başkanı aynı zamnda şu özelliklere de sahip olmalı: Liderlik vasfı olmalı; tarafsız davranmalı ve tüm halkın belediye başkanı olmalıdır. Ayrıca belediye başkanı liyakata önem verecek; dürüst ve cesur olacak; ortak akla önem verecek ve konsesus mimari olacak.

Yanısıra çevreci olacak; çocuk ve gençlik dostu olacak; nepotizmden uzak duracak; sadece demokrat değil sosyal demokrat olacak.  STK’larla sağlıklı ve sıkı ilişki kurabilmeli, başkan hümanist ve yaratıcı olmalıdır.

ÜYE YORUMLARI

Mustafa Altıntaş

Önermeler yerinde ve gerekli. Adaylara alanda önemli katkılar sağlamanın yanında, seçildikten sonra da programın ana hatlarını oluşturucu.

21.11.2018, 17:25
Yorum Yap

Facebook Yorumları