loading
close
SON DAKİKALAR

İktidar ve İktidarsızlığın İki Cephesi AKP ve Cemaate Karşı CHP

Prof.Dr. Bekir Koçazeybek
Tarih: 24.02.2012

Bazen ona sahip olamayanlarda tam tersi iktidar olamamanın sıkıntısı içinde kaos ve kavgalardan başını alamıyorlar...

İktidar olmak toplumsal ve sosyolojik olarak ne muhteşem bir olay ki ona sahip olanlar despotisim içinde tiranlığa kadar gidebiliyorlar. Bazen ona sahip olamayanlarda tam tersi iktidar olamamanın sıkıntısı içinde kaos ve kavgalardan başını alamıyorlar. Bu iki cephede yaşanan mutluluklar ve acılar tüm toplum katmanlarını direkt ilgilendirmekte, iktidar cephesini; karmaşık ilişki yumağı içinde olan ve mutlak iktidar gücüyle tüm muhalifleri hedefleyen AKP ve cemaat oluşturmaktadır. Buna karşın iktidar olamamanın sıkıntılarını yaşayan ve sürekli kurultaylarla sadece parti içi iktidarla uğraşan CHP’ de bir başka cepheyi oluşturmaktadır.

Bugünlerde neredeyse derindeki gizli çatışmanın finalini yaşamaya ramak kala güç ve kudretin odağı olan iktidar tutkalı AKP’yi ve cemaati yine birlikte yola devam etmeyi ve kılıçları kının içine sokmayı itmiştir. 2002’de başlayan ve son 4 yılda doruğa çıkan bu ikili ittifak grubu iktidar tutkalının ezici gücü karşısında geri adım atmayı bilmeleri ve bunu kanaat önderleriyle yazılı ve görsel medyada açıklamaları çok anlamlıdır. Son 4-5 aydır konuşulup tartışılan ve son MİT olayıyla iyice açığa çıkan ve her iki iktidar ortağının karşılıklı salvolarıyla (MİT müsteşarı ve üyelerinin yakalama fezlekesine karşın, ilgili savcının ve polis ekibinin AKP denetimindeki mekanizmalara dağıtılması) süren süreç, ilgili yasanın Cumhurbaşkanı tarafından jet hızıyla onaylamasıyla bitmişe benziyor.!!! Bu sürecin yönünü, Kafkaslarda ve Orta Doğudaki çıkarları için bu ikilinin oluşturduğu iktidarı elzem gören ve her iki iktidar ortağının sırtlarını dayadıkları okyanus ötesi güç ABD’nin tavrı çizecektir. Ama şunu da; iki gücü bir arada tutan sihirli iktidar gücünü unutmamak gerekiyor. İktidarın bu üç atlısının (ABD, AKP ve Cemaat) zaman zaman kavgalarına (1 Mart tezkeresi ve son MİT olayı) karşın başta ABD’nin bölgesel çıkarlarına ve AKP ile cemaatin nihai beklentilerine karşılık vermesi bakımından iktidar olma hala çok güçlü bir şekilde devam ettirilmektedir. Çünkü bu üçlü bilmekteler ki iktidar kaybolunca kendileri ve beklentileri de kaybolacaktır. Bundan dolayı her ne olursa olsun iktidar tutkalına dört elle sarılmaktadırlar.  Taa ki menfaatleri derinden çatırdayıncaya kadar.

Peki, bu iktidarın üç atlısı, iktidar olma ve iktidarı kaybetmeme için bunları yaparken, 1950’ den beri gerçek anlamda iktidar olmayı beceremeyen (sadece hükümet olundu) CHP bugünlerde ne yapmaktadır?  Tabii her zamanki gibi gene kurultayla uğraşmaktadır. Bu olay tıpkı yumurta-civciv ikilemine benzemektedir. Bir türlü iktidarı yakalayamayan CHP’de, parti içi iktidar olma kavgaları ve onun dağınık örgütsel yansımaları bitmemekte, doğal olarak bu da iktidar olmayı getirecek oyu getirmemekte ve sonuçta bir türlü iktidar olunamamaktadır. İktidar olamayınca iktidarın o muhteşem güç ve beklentilerini sağlayan tutkalı da partilileri kucaklamayınca, partide ideolojik ayrışma ve sorunlara çözüm üretememe iyice derinleşmektedir. Hem ideolojik (eski ve yeni CHP kavramı) hem geleneksel hizip hastalıkları (küçük olsun ama CHP benim olsun anlayışı) ile birlikte 12 Eylül Anayasasının Siyasi Partiler Yasası ve CHP’nin mevcut anti- demokratik tüzüğünün yürürlülükte olması, genç ve üretken yeni üyelerin bir türlü örgüte sokulamamasına neden olmaktadır. Proje üreten beyinlerin partinin geleneksel ancak proje üretmeyen sadece şakşakçılık yapan (ben 30 yıldır partideyim, buda kim oluyor, dağdan gelmiş bağdakini kovuyor mantığı) mantığı yüzünden parti dışında kalmalarına yol açmaktadır. Ben bu mantığı geçen yıllarda 200 civarında öğretim üyesinin (110 Profesör ve geri kalanı Doçent, Yardımcı Doçent ve Öğretim Görevlisi) CHP’ye İstanbul’da katılım töreninde, katılımın organizatörü olarak CHP il başkanlığının (Başkan Berhan Şimşek’ti) tavrında gördüğüm için rahatlıkla bunu yazabiliyorum.

CHP’de bu hafta sonu yine kurultay var, yine ayrışma var, yine farklı günlerde boykot dedikoduları var ve en üzücüsü yandaş ve AKP medyası bayram yapıyor ve AKP kurmayları zevkten göbeklerini kasıyorlar. Birde kurultay günü kavga çıkarsa bu sevinçleri tavan yapacak. Eskinin kankaları, şimdinin düşman kardeşleri Baykal (gerçi Baykal bu iddiaları kabul etmiyor) ve Keskin’in Divan başkanlığını alma yönünden bu kavganın ilk sinyallerini vermektedirler.

Gün tüm CHP’lilerin güç birliği günüdür. Gün ülkemizi bir karabasan gibi ablukaya alan AKP ve cemaat iktidarını sevindirme günü değildir. Gücümüz, ruhumuz ve kavgamızı Mustafa Kemal’in Anti-emperyalist ve yurtseverliğinden alarak davranmalıyız. Unutmamalıyız ki; ülkemizin henüz tek zapt edilememiş kalesi CHP’dir (böyle giderse kale düşeceğe benzer) ve bu partiden milyonların beklentisi adam gibi ve bir daha zamanında yapmak üzere son kurultayı yapmak ve ABD şakşakçıları ile Sorosçuların beklentilerini boşa çıkarmaktır. Bundan dolayı gücümüzü bölmemek, temel ilkelerde birleşerek, kavgaları bir kenara bırakarak tüm gücümüzü Balbaylar, Şenerler ve Şıklar için ve en önemlisi Demokratik, Laik ve Sosyal, bir Hukuk Devleti için harcamalıyız.

Prof. Dr. Bekir Kocazeybek

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları