Gönül İkiyüzlülüğü

Şebnem Nur; Bir kimsenin; sevmediği, hatta nefret dahi ettiği biriyle sırf çıkarları için ‘ikiyüzlüce’ ilişki kuruyor olması ne kadar da ‘kendime saygım yok’ demek oluyor aslında.

Bizans oyunlarının, rekabetlerin, çekişmelerin
Yoğun olduğu bir çalışma ortamındaydı.
Yeteneğin, vasfın, diplomanın değil de;
Kimin adamı olduğunun önem arz ettiği
Bir dünyaydı onunkisi.
Ya vasat vasat yaşayacak;
Ya da yağlı bir kapıya kancayı takacaktı.
O, ikincisini yaptı.

Bir yerlere gelme arzusu; dertsi, tasasız, rahat yaşama isteği, emeklerinin karşılığını uzun yıllar ‘bir türlü’ alamama, bu yola iter kimilerini.

Normalde asla açılmayacak kapılar, telefonlar açılıverir bir bir.

Kancayı doğru kişiye takmak, sağlam takmak da önem arz eder bu gibi durumlarda. Genelde en sağlam takış da, ‘nikah’ ile gerçekleşir.

Aşkın, tipin, karakter uyumunun, dış görünüşün, yaş farkının da hiçbir önemi olmaz bu gibi durumlarda.

Kim ne der, işin aslını kim nasıl anlar, pek de önem arz ermez.

Kanca takmadan bir yerlere gelinemez mi peki?

Uzun emekler, uzun çabalar, uzun mücadeleler... Hayat zaten, sonunu hiç bilmediğimiz bir yola çıkmış olmak değil midir?

Âşık olmadığı, yüreğinin almadığı, hatta içinin kabul etmediği biriyle, yalnızca bir yerlere gelebilmek için bir birliktelik yahut evlilik yaşayan bir kimse zaten, bir şeyler elde edebilse de, yenilmiştir aslında.

Kendini iknaya mı çalışıyorsun, kendini onu sevmeye mi zorluyorsun, onunlayken başkasını mı hayal ediyorsun, başkalarıyla mı avunuyorsun?

Bir kimsenin; sevmediği, hatta nefret dahi ettiği biriyle sırf çıkarları için ‘ikiyüzlüce’ ilişki kuruyor olması ne kadar da ‘kendime saygım yok’ demek oluyor aslında.

Gönül ikiyüzlülüğüne  girip, âşık olmadığın biriyle bir birliktelik sürdürmek, ruhen o kimsenin ne kadar yanında kalabilmek demek?