Tarih:
23.10.2017 - 10:03
Kategori:
Medya
Çağdaş Gazeteciler Derneği üç aylık medya raporunu yayınladı
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Temmuz Ağustos ve Eylül ayları kapsamında medya raporu yayımladı.
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Temmuz Ağustos ve Eylül ayları kapsamında medya raporu yayımladı. 3 aylık sürede Türkiye’de medyaya yönelik hak ihlallerinin yer aldığı raporda verilere yer verildi. Raporla ilgili yapılan açıklamada 3 ayda birçok tutuklamanın olduğu, gazete ve dergilerin kapatıldığı bilgisi yer aldı.Kapsamlı değerlendirmenin yer aldığı açıklama şöyle:
"-Son üç ayda 37 basın mensubu gözaltına alındı, bunlardan 19’u tutuklandı; bir gazeteci, hakkında açılan davanın sonuçlanması nedeniyle tutuklanarak cezaevine gönderildi. Basın mensupları hakkında açılan 22 davanın görülmesine devam edildi; birçok basın mensubunun yargılandığı 4 ayrı soruşturmanın iddianamesi tamamlandı. 6 site ve 4 haber hakkında erişim engeli ve 2 olay hakkında yayın yasağı kararı verildi. 5 televizyon kanalı hakkında lisans iptali veren RTÜK, 6 kanal hakkında da yayın durdurma kararı aldı. 3 medya organı kanun hükmünde kararname (KHK) ile kapatıldı, 30 basın çalışanı kovuldu.
-Cezaevine konularak mesleklerinden ve mesleklerinin gereği olan ‘halka doğru haber alma aktarma’ görevlerinden uzaklaştırılan meslektaşlarımızdan 6’sı hakkında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın e-posta mesajları ile ilgili haber yaptıkları için hapis cezası istendi. Yine gazetecilik yargılandı, sadece haberden dolayı sopalar gösterildi.
-Sendika.org adli internet sitesi 4 Temmuz’da 49. kez; 7 Temmuz’da da 50. kez erişime engellendi. 49 kez engelleyemeyenler, 50’nci kez bunu denedi. Aynı şekilde Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi, Aryen Haber ve Dihaber’e erişim engeli getirildi. Evrensel Gazetesi ve gazetenin ‘Genç Hayat’ eki, polislerce tutanağa ‘suç unsuru’ şeklinde yansıtıldı.
-BBC’ye röportaj veren Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, tutuklu gazetecilere ilişkin soru üzerine her zamanki sözlerine tekrarladı ve “170 tane falan gazeteci içeride yok. Gerçek manada iki kişi var. Bu yalanlarla dünyayı kandırmayalım” açıklaması yaptı. Sadece siyasi iktidarın temsilcileri değil bazı popüler isimler de gazetecilerin işlerini yapmalarını engellemeye çalıştı. A.A.’nın İzmir bürosunda Evrim Ayral’ın, Fatih Terim’in kavgasına dair yaptığı haber yayına verilmedi. Halktan devletin ajansı aracılığıyla haber gizlense de bir gerçek gizli kalmadı ve kamuoyu bu bilgiye ulaştı. “Haber namustur” diyen Ayral, AA’dan ayrılmak zorunda kaldı. RTÜK bu dönemde 5 TV kanalının lisansını da iptal etti.
-Cumhuriyet gazetesi iddianamenin aylar sonra hazırlanmasının ardından başlayan davanın ilk duruşmasında görüldü ki yargılanan bir suç değil ‘basın ve yayın özgürlüğü’ydü. Cumhuriyet gazetesinin yayın politikası ve gazetede çıkan haberler temel alınarak yöneltilen suçlamayla ‘sanık’ sandalyesine oturtulan meslektaşlarımız, haklarındaki iddiaları reddederek iddianamenin hukuki değil siyasi olduğunu söylediler. 5 gün boyunca süren duruşmaların ardından verilen ara kararda 7 tahliye çıktı. Karikatürist Musa Kart, yazar Hakan Kara, yönetici Önder Çelik, okur temsilcisi Güray Öz, Cumhuriyet Kitap eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, avukatlar Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör tahliye edilirken, Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel ile muhabir Ahmet Şık’ın tutukluluğunun devamına karar verildi. Davanın Eylül ayındaki duruşmasında ise Kadri Gürsel tahliye edildi. Ahmet Şık’ın yaptığı savunmaya ise soruşturma açıldı.
Raporda yer alan “manipülasyonlar" başlığı altında ise dikkat çeken haberler arasında Almanya krizi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Adalet Yürüyüşü, Büyükada Baskını ile Cumhuriyet ve Doğan Medya grubuna bağlı gazetelere yönelik haberler yer aldı. Gazetelerde yine ayrımcı, ötekileştirici, cinsiyetçi, ırkçı, hedef gösteren tehlikeli söylemlerin yer aldığı görüldü. Kılıçdaroğlu'nun CHP Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasının ardından başlattığı 25 günlük Adalet Yürüyüşü, neredeyse her gün özellikle iktidar yanlısı medyanın 1. sayfalarında, "CHP'nin tahrik yürüyüşü", "FETÖ'ye destek yürüyüşü", "FETÖ'den yürüyün talimatı", "Bu yürüyüş artık suçtur" gibi başlıklarla yer aldı. Yürüyüş farklı gazetelerde "Kılıçdaroğlu'nun 5 yıldızlı karavanı", "Yürüyüşte terörist marşı okundu" şeklindeki haberlerle de manipüle edilmeye çalışıldı. Hatta bazı gazeteler, yürüyüşü takip eden yabancı yayın organlarının temsilcilerinin ajanlıktan tutuklanmasını bile istedi. Kılıçdaroğlu, havuz medyası tarafından 15 Temmuz'un yıl dönümünde de pek çok kez tuhaf başlıklarla manşete taşındı. Bazı gazeteler Kılıçdaroğlu'nu FETÖ'nün "siyasi ayağı" diye lanse etti. 3 aylık raporda dikkat çeken bir başka başlık, Almanya krizinin medyaya yansımaları oldu. İktidara yakın gazeteler, bu 3 aylık periyotta, "Terör destekçilerinin tutuklanması Almanya'yı panikletti", "Almanların ödü patladı", "Türkiye korkusu Almanların akıl sağlığını bozdu" gibi manşetlerle çıktı. Rapordaki önemli manipülatif haber örneklerinden biri de, Büyükada'da toplantı yapan insan hakkı savunucularına yönelik "silahlı terör örgütü üyeliği" iddiasıyla yapılan baskının ardından geldi. Yine iktidara yakın çok sayıda gazete, "Büyükada'ya lobi baskını", "Kaos haritası üzerinde yakalandılar", "Büyükada'da İngiliz parmağı", "Bu deliller affedilmez", "Uçurumdan döndük", "Zaman ayarlı kaos planı", "Kirli plan işliyor" başlıklarını kullandı. 3 aylık sürede Cumhuriyet Gazetesi ile Doğan Medya Grubuna bağlı gazeteler de pek çok kez hedef gösterildi.
-Bu dönemde uluslararası alanda da Türk basını gündemdeydi. Fransız aydınları Türkiye’deki tutuklu gazetecilere destek açıklaması yaptı. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) raporunda OHAL’a vurgu yaparak, “OHAL muhaliflere yönelik cadı avı olarak kullanılıyor” tespitinde bulunuldu. İsveç medya kurumları, Erdoğan’a tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması çağrısını yaptı. Almanya, gazeteci Deniz Yücel davasında taraf oldu. AGİT, tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi."
-Cumhuriyet gazetesi iddianamenin aylar sonra hazırlanmasının ardından başlayan davanın ilk duruşmasında görüldü ki yargılanan bir suç değil ‘basın ve yayın özgürlüğü’ydü. Cumhuriyet gazetesinin yayın politikası ve gazetede çıkan haberler temel alınarak yöneltilen suçlamayla ‘sanık’ sandalyesine oturtulan meslektaşlarımız, haklarındaki iddiaları reddederek iddianamenin hukuki değil siyasi olduğunu söylediler. 5 gün boyunca süren duruşmaların ardından verilen ara kararda 7 tahliye çıktı. Karikatürist Musa Kart, yazar Hakan Kara, yönetici Önder Çelik, okur temsilcisi Güray Öz, Cumhuriyet Kitap eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, avukatlar Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör tahliye edilirken, Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel ile muhabir Ahmet Şık’ın tutukluluğunun devamına karar verildi. Davanın Eylül ayındaki duruşmasında ise Kadri Gürsel tahliye edildi. Ahmet Şık’ın yaptığı savunmaya ise soruşturma açıldı.
Raporda yer alan “manipülasyonlar" başlığı altında ise dikkat çeken haberler arasında Almanya krizi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Adalet Yürüyüşü, Büyükada Baskını ile Cumhuriyet ve Doğan Medya grubuna bağlı gazetelere yönelik haberler yer aldı. Gazetelerde yine ayrımcı, ötekileştirici, cinsiyetçi, ırkçı, hedef gösteren tehlikeli söylemlerin yer aldığı görüldü. Kılıçdaroğlu'nun CHP Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasının ardından başlattığı 25 günlük Adalet Yürüyüşü, neredeyse her gün özellikle iktidar yanlısı medyanın 1. sayfalarında, "CHP'nin tahrik yürüyüşü", "FETÖ'ye destek yürüyüşü", "FETÖ'den yürüyün talimatı", "Bu yürüyüş artık suçtur" gibi başlıklarla yer aldı. Yürüyüş farklı gazetelerde "Kılıçdaroğlu'nun 5 yıldızlı karavanı", "Yürüyüşte terörist marşı okundu" şeklindeki haberlerle de manipüle edilmeye çalışıldı. Hatta bazı gazeteler, yürüyüşü takip eden yabancı yayın organlarının temsilcilerinin ajanlıktan tutuklanmasını bile istedi. Kılıçdaroğlu, havuz medyası tarafından 15 Temmuz'un yıl dönümünde de pek çok kez tuhaf başlıklarla manşete taşındı. Bazı gazeteler Kılıçdaroğlu'nu FETÖ'nün "siyasi ayağı" diye lanse etti. 3 aylık raporda dikkat çeken bir başka başlık, Almanya krizinin medyaya yansımaları oldu. İktidara yakın gazeteler, bu 3 aylık periyotta, "Terör destekçilerinin tutuklanması Almanya'yı panikletti", "Almanların ödü patladı", "Türkiye korkusu Almanların akıl sağlığını bozdu" gibi manşetlerle çıktı. Rapordaki önemli manipülatif haber örneklerinden biri de, Büyükada'da toplantı yapan insan hakkı savunucularına yönelik "silahlı terör örgütü üyeliği" iddiasıyla yapılan baskının ardından geldi. Yine iktidara yakın çok sayıda gazete, "Büyükada'ya lobi baskını", "Kaos haritası üzerinde yakalandılar", "Büyükada'da İngiliz parmağı", "Bu deliller affedilmez", "Uçurumdan döndük", "Zaman ayarlı kaos planı", "Kirli plan işliyor" başlıklarını kullandı. 3 aylık sürede Cumhuriyet Gazetesi ile Doğan Medya Grubuna bağlı gazeteler de pek çok kez hedef gösterildi.
-Bu dönemde uluslararası alanda da Türk basını gündemdeydi. Fransız aydınları Türkiye’deki tutuklu gazetecilere destek açıklaması yaptı. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) raporunda OHAL’a vurgu yaparak, “OHAL muhaliflere yönelik cadı avı olarak kullanılıyor” tespitinde bulunuldu. İsveç medya kurumları, Erdoğan’a tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması çağrısını yaptı. Almanya, gazeteci Deniz Yücel davasında taraf oldu. AGİT, tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi."
Vişne Haber Ajansı
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
