loading
close
SON DAKİKALAR

Cumhuriyet gazetesi davası başladı

Cumhuriyet gazetesi davası başladı
Tarih: 24.07.2017 - 09:03
Kategori: Gündem

Cumhuriyet gazetesinin 17 çalışanının yargılandığı toplam 19 sanıklı davanın ilk duruşması bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde görülüyor.

Cumhuriyet gazetesinin 17 çalışanının yargılandığı toplam 19 sanıklı davanın ilk duruşması bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde görülüyor.  

Davayı izlemek için uluslararası basın kuruluşları temsilcileri, CHP, HDP, Haziran Hareketi, EMEP, Halkevleri, DİSK ile birlikte çok sayıda STK de destek için Çağlayan Adliyesi önünde bulunuyor.

Cumhuriyet gazetesi davasını izlemeye gelenler duruşma öncesi basın açıklaması yaptı.

Basın açıklamasında konuşanlar şöyle:

IPI Medya ve İletişim Direktörü Ellis:
Bu dava demokrasinin olup, olmadığını belirleyecek.

CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, "Bu iddianamenin için aynen bu balon gibi bomboştur" diyerek elinde bulunan balonu patlattı.

CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat:

Gazetecilerin serbest bırakılmasını istiyoruz. Kurulan mahkeme muhaliflerin yargılandığı bir davaya dönüşmüştür. Cumhuriyet Gazetesi her zaman bedel ödemiştir. Tüm gazetecilerin özgürlüğe kavuşmasını diliyorum.

Haziran Hareketi adına Deniz Demirdöğen:

Bugün yapılacak yargılamanın bir hukuki yargılama olmayacağını biliyoruz. Ülkemiz çok karanlık bir dönemden geçiyor. Bu rejim gerçekleri yazan herkesi cezalandırmak istiyor. Cumhuriyet yazarları gerçekleri yazdıkları için bugün içerideler. Buradan bir kere daha söylüyoruz. Gerçekler yargılanamaz.

Dışarıdaki Gazeteciler adına yapılan basın açıklamasında ise tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması talep edilerek, "Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" ifadelerine yer verildi.

Davaya olan yoğun ilgiden dolayı avukatlar salona sığmadı. Mahkeme başkanı KHK ile getirilen 3 avukat sınırlaması nedeniyle 57 avukatın savunma sıralarında yer alabileceğini belirtti.

Ahmet Şık: Tek dikili ağacım kızım

Tutuklu 'Cumhuriyet'çiler mahkeme salonda alkışlarla karşılandı. 

Duruma salonunda Kadri Gürsel'in oğlu Erdem babasına sarılmak için tutukluluların olduğu yere geldi. Jandarma komutanı baba oğluna sarılmasına izin vermedi.

Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada Ahmet Şık'a 'Çocuğunuz var mı' diye soruldu. Şık "Gurur duyduğum bir kızım var" diye cevap verdi. Şık malvarlığına ilişkin sorulan soruyu ise "tek dikili ağacım kızım" diye yanıtladı. Duruşma salonunda bir askerin silahlı olarak bulunmasına avukatlar itiraz etti. Cumhuriyet'çilerin kimlik tespiti bitti. İddianamenin özeti okunarak duruşma devam ediyor. Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu'nun savunması başladı. Ancak savunma metninin içinde bulunduğu evraklara jandarma el koyduğu için savunmasını yarın yapacak. 

Söz alan Cumhuriyet'in avukatı Abbas Yalçın şöyle konuştu: "Erişemediğimiz bir dosyadaki delilleri karartma şüphesiyle tutuklanıyorsunuz. Şanslıysanız 5 ay sonra iddianame yazılıyor. Davanın açılması için aylarca bekleyeceksiniz. Bu hikayede ne hak, ne vicdan, ne de hukuk var."

Avukat Yıldız İmrek, duruşmada yargılanan kişi başına 3 avukat sınırlamasının savunma hakkının kısıtlanması anlamına geldiğini söyledi.

Kadri Gürsel: İddiaların tamamı gerçek dışıdır

Kadri Gürsel'in savunması başladı. Gürsel, şunları söyledi: 

"İddianamede şahsıma 'Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmamakla Birlikte Örgüte Yardım Etmek'” suçu isnat ediliyor. İddia makamı bu isnadı üç temel suçlama üzerinden yöneltiyor. Birincisi, ByLock kullanıcısı 92 şüpheli şahıs ve haklarında FETÖ/PDY silahlı terör örgütünden dolayı soruşturma bulunan 21 kişi ile iletişim kaydımın olduğudur.

İkincisi, Cumhuriyet gazetesi Yayın Danışmanı olup Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.’de birinci derecede imza yetkisine sahip olduğum ve Cumhuriyet’te yaşandığı iddia edilen radikal yayın politikası değişikliğinden, FETÖ/PDY ve PKK/KCK örgütlerinin manipülatif amaçlarına hizmet eder tarzda yayın yapılmasından sorumlu olduğumdur. Üçüncüsü de, 12 Temmuz 2016’da Cumhuriyet’te yayımlanan “Erdoğan Babamız Olmak İstiyor ” başlıklı köşe yazısını kaleme alarak “ açıkça ve doğrudan Cumhurbaşkanı’nın şahsını hedef alarak Türkiye’de otoriter bir rejim bulunduğu algısını yaratmaya” çalıştığımdır. Bu iddiaların tamamı gerçek dışıdır.

İletişim kurduğum iddia edilen 102 Bylock kullanıcısından 85'i bana SMS atmış, 17'si beni aramış. İletişim kuran ben değilim. Ahmet Altan'ı babası Çetin Altan'ın vefatı nedeniyle aradım, telefonu da açmadı zaten. 112 kişi iddiası tamamen asılsızdır. Yenigün Haber Ajansı imza yetkilisi ve Cumhuriyet Vakfı başkanı değilim. Fezleke iftiralarla doludur. Yayın danışmanlığı karar verici bir merci değildir. 34 günlük bir yayın danışmanı olarak gazetenin yayın politikasını değiştirmem mümkün olamaz. Bunu kabul edilemez."

Mahkeme başkanı yayın danışmanı ve basın danışmanı arasındaki farkı sordu

Mahkeme başkanı, Kadri Gürsel'e yayın danışmanı ile basın danışmanı arasındaki farkı sordu. Mahkeme başkanının sorusu salonda gülüşmelere neden oldu.

Savcı, Kadri Gürsel'e iddianamede olmayan unsurlardan soru sordu. Savcının dosyayı okumadığı ortaya çıktı. Savcı, "Yönetim kurulu üyesi olmadığınızı mı iddia ediyorsunuz?" diye sordu. Kadri Gürsel, "Ben iddia etmiyorum, resmi kayıtlarda yok. İddianame yanlış" diye yanıtladı.

Akın Atalay: Cumhuriyet korkmaz, teslim olmaz, pes etmez

Kadri Gürsel'in savunması sona ermesinin ardından Avukat Akın Atalay'ın savunması başladı. Atalay, Cumhuriyet Vakfının ele geçirilmesine dair iddialara karşı tek tek ve barkovizyon yardımıyla yanıt veriyor.

Akın Atalay savunmasında, "31 yıllık avukatım ilk kez bir duruşmaya kravatsız geldim, çünkü geçen hafta kravatları topladılar. Savunmada kullanacağım kitapları sakıncalı diyerek getirmeme izin vermediler. 'Suç Örgütleri' isimli kitabı savunmamda kullanacaktım ama izin verilmedi. Bu dava Cumhuriyet'e ve gazeteciliğe saldırıdır" dedi.

Cumhuriyet Gazetesine yönelik soruşturma tam bir hukuk cinayetidir. İki amaç var: Cumhuriyet gazetesini susturmak ya da teslim almak, korkusuzca yazmaya devam edeceklere mesaj vermek. Bizi baskı, tehditle korkutamazlar. Örgütlerle ve devlet içinde yuvalanmış çetelerle gazetenin ilişkisi yoktur. Tek faaliyeti gazeteciliktir. Bu gazetenin adını Atatürk vermiştir. Yazarları bedel ödemiştir, katledilmiştir. Direncimizi kıramazlar. Bu operasyona maruz kalan, teslim alınmak, direnci kırılmak, pes ettirilmek istenen gazete öyle sıradan bir gazete değildir son nefesimize kadar gazetecilik mesleğine, etik ilkelere, onurlu geçmişe leke sürdürmeyeceğiz. Boyun eğmeyeceğiz. Bu gazete Cumhuriyet'tir ve bu gazete bir gazetecilik anıtıdır. Son nefesimizi verinceye dek dik duracağız. Bu gazetenin köklerinde, tarihinde ve hatta genlerinde bağımsızlık ve özgürlük tutkusu vardır. Soruşturma ve kovuşturma sürecine bakılınca, bu yargılamanın akla mantığa ne kadar aykırı olduğu görülecektir.

Bu haksızlığı yapanlar, asıl onlar çok korkuyorlar. Cumhuriyet korkmaz, teslim olmaz, pes etmez.

"Nadir Nadi sizden önce gazeteye müdahale eden apoletlilere haddini bildirdi. Biz de taviz vermeyiz"

Soruşturmamızı yapan Savcı Murat İnam hakkında FETÖ üyeliğinden iki müebbet hapisle açılan dava sürüyor; ama hala görevdeler. Yayın politikasında laiklik ilkesi bulunan kadim bir gazeteye FETÖ suçlaması yapan Savcı, FETÖ'den sanık. Cumhuriyet'in boyun eğeceğini, ödün vereceğini düşünenler varsa yanılıyorlar. Bizi baskıyla korkutamazlar. Devlet içinde yuvalanmış çetelerle gazetenin ilişkisi yoktur.

Gazetecilik adına ödenmiş bedeller, bu miras ve sorumluluk nedeniyle bu gazetede çalışanlar ödün vermez boyun eğmezler. Ancak bir ironi metni olacak bir iddianamenin mahkemeye götürülmesi hem hukuka hem de mahkemeye saygısızlıktır. Son nefesimizi verinceye kadar gazetecilik mesleğine, mesleğin etik ilkelerine leke sürdürmeyecek,dik duracak ve pes etmeyeceğiz. Müebbetle yargılanan Savcı Murat İnam'ın iradesi ipotek altındadır. Bu baskı ile iddianame hazırlamıştır.

8 Şubat 2014 Vakıf Yönetim Kurulu yeniden seçimi için toplantıya katılmayanlar aleyhte tanık. Dışarıdan gelip gazeteye el konulduğu söylenen Orhan Erinç 1963 yılından beri bu gazetededir. En genci benim 1992'de girdim.

Eski yönetimden 5 kişiden 2'si yeniden seçim yapılacak toplantı öncesinde istifa edip üçü de mazeretsiz katılmamıştır. Bu seçime istifa edip katılmayan iki kişi, (aleyhte tanıklar) sonra toplantı yeter sayısı yok diye sonradan başvuruda bulunmuştur.

İddianamede yayın politikasının değiştiği yönünde değerlendirmelere yer veriliyor. Savcılığın bununla ilgilenmesi abes. Gazetelerin içeriğini ve yayın politikasını denetlemek savcıların görevi de değildir, haddi de değildir.

Nadir Nadi sizden önce gazeteye müdahale eden apoletlilere haddini bildirdi. Biz de taviz vermeyiz, bedelini öderiz. Bizim gazetemizde editöryal bağımsızlık vardır ve patronlar yazı işlerine, köşe yazılarına karışmaz.

Yenigün A.Ş. borca batık değildir. Güveni kötüye kullanma suçu için ahlaken, mesleki olarak batık olmak gerekir. Kimseye kapı kulu olmadık. Biz havuz medyası gibi ahlaken batmadık. 25 yılık tüm bilançoları sunuyorum. Havuz medyası böyle şeffaf olsa görürüz fonlayanları. 5 yıldır zarar eden Cumhuriyet 2016'da kar etti ama biz kötü yöneterek zarar ettirdik diye tutuklandık. Cumhuriyet'in 25 yıllık toplam zararı, havuz medyasındaki çoğu gazetenin bir yıllık zararına ancak karşılık gelir. 9 aydır tüm yöneticileri tutuklu olan Cumhuriyet gazetesi batırılamamıştır, gazete okurlarıyla ayaktadır.

Dosyada iki iddianame var. Basına bir gün önce sunulan ile size sunulan farklı. Haber yapınca bilirkişi raporu iddianameden çıkarıldı. Cumhuriyet dosyasındaki bilirkişilerden birinin ismi dosyada gizlenmiş. Gizli bilirkişilik hukukta yok ama savcıda var.

Cumhuriyet korkmaz, pes etmez, teslim olmaz. Bu gazetenin tek faaliyeti meşru ve yasal gazeteciliktir.

"Bank Asya reklamı Yeni Şafak'ta 309, Sabah'ta 286, Cumhuriyet'te 5 kez yayınlanmış"

Yeni Şafak, Aksam gibi gazetelerde yüzlerce kez Bank Asya reklamı yayınlanırken Cumhuriyet'te 5 kez yayınlanmış. Kaynak Medya A.Ş'den 3 yılda 8 işlemde 37.000TL'lik reklam alınmıştır. 10 yılda Yeni Şafak 309, Star gazetesi 177 işlem var. Cihan Haber Ajansı'na yapılan ödemenin sebebi 2015'teki iki genel seçim sonuçlarının satın alınmasıdır. Bu hizmeti tüm kanallar almıştır. MASAK raporunda 6 yılda 9 şüpheli işlem tanımlanmış, toplam değeri cironun binde biri bile değil. Yine de tek tek açıklayacağım.Cihan Haber Ajansı'ndan ajans hizmeti satın alındı ve Kaynak Reklam A.Ş'den 37 bin TL reklam geliri elde edildi. Ama aynı 10 yıllık süreçte Yeni Şafak 309 kez, Sabah 286, Yeni Akit 44 kez Bank Asya reklamı aldı. 2014'te "Özgür basın susturulamaz, gazetecilere özgürlük" isimli ilanı basmak için alınan para da şüpheli işlem sayılmış. Ülkedeki tüm medya kuruluşları gibi 2015'teki iki seçimde Cihan Haber Ajansı'ndan hizmet aldık ve bedelini ödedik. Bu şirketle başka bir ilişkim de olmadı. Mahkeme gerek duyarsa Kanal D, CNN Türk, Habertürk, Show TV, Star TV, Fox TV, Hürriyet gibi medya kuruluşlarına yazı yazarak 2015'teki seçimlerde Cihan Haber Ajansı'nden hizmet alıp almadıklarını ve ne kadar ödediklerini sorabilir. Feza Gazetecilik "Özgür Basın susturulamaz" ilanı vermiş. Bu ilanın bedeli almamış olsaydık belki o zaman kuşku duyulabilirdi.

Tam 6,5 yıl önce evimi yaptırıp ödeme yaptığım bir parkecinin oğlu üzerinden "fanstastik"çe suçlandım.

Bylock ile ilgili tüm iddiaları yanıtladım. Mutlu oldunuz mu? Tatmin oldunuz mu? Siz kendi konuşmalarınızı böyle açıklayabilir misiniz? Cumhuriyet'in 92'nci kuruluş yıldönümü için arayan gazetecinin telefonunu açıp 49 saniye konuşmam suç delili."

***

17 Cumhuriyet çalışanı yargılanıyor

Soruşturmanın açılmasından 156 gün sonra hazırlanan iddianamede, sanıkların 7,5 yıldan 43 yıla kadar hapisleri isteniyor.

FETÖ'ye üyelik suçundan sanık savcı Murat İnam’ın başlattığı Cumhuriyet'e yönelik soruşturma kapsamında 267 gündür tutuklu bulunan Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Kitap eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, yayın danışmanı ve yazar Kadri Gürsel, okur temsilcisi Güray Öz, Karikatürist Musa Kart, yazar Hakan Kara, avukatlar Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör ve yönetici Önder Çelik 267, 206 gündür tutuklu olan muhabir Ahmet Şık ve tutuksuz yargılanan gazetenin İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, yazarlar Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya, muhasebe çalışanı Günseli Özaltay ve eski çalışan Bülent Yener İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkıyor. Cumhuriyet'in eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar hakkında ise soruşturma aşamasında yakalama kararı çıkarılmıştı.

17 Cumhuriyet çalışanına haber, köşe yazısı ve sosyal medya paylaşımının haricinde herhangi bir delil bulunmayan iddianamede, açık kaynak taramaları, gazete hakkındaki tanık beyanları ile FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKPC’nin eylemlerini meşru göstermeye yönelik yayın yapmak suçlamasıyla hapis cezaları isteniyor. Savcılar Mehmet Akif Ekinci ve Yasemin Baba’nın hazırladığı iddianamede, Orhan Erinç, Akın Atalay ve Önder Çelik’in 11,5 yıldan 43 yıla; Hikmet Çetinkaya, Bülent Utku, Musa Kart ve Hakan Kara’nın 9.5 yıldan 29 yıla; Aydın Engin, Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Günseli Özaltay, Bülent Yener’in 7.5 yıldan 15 yıla; Turhan Günay’ın 8.5 yıldan 22 yıla; Mustafa Kemal Güngör’ün ise 9.5 yıldan 29 yıla kadar hapisleri talep ediliyor. Cumhuriyet'in muhasebe servisi çalışanı Emre İper ise Cumhuriyet’e yönelik saldırının devamı niteliğinde bir operasyonla 109 gündür tutuklu bulunuyor. Cumhuriyet iddianamesini hazırlayan savcılardan Yasemin Baba’nın yürüttüğü başka bir soruşturma kapsamında tutuklu bulunan İper’in dosyasında kısıtlama kararı bulunduğundan savcının herhangi bir işlem yapıp yapmadığı bilinmiyor.

Cumhuriyet Davası Koordinasyonu tarafından yapılan açıklamada, 5 gün boyuncu Çağlayan Adliyesi önünde nöbet tutulacağı belirtildi.

Cumhuriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları