loading
close
SON DAKİKALAR

151. sessiz çığlık Beşiktaş'ta

151. sessiz çığlık Beşiktaş'ta
Tarih: 14.09.2015 - 00:38
Kategori: Gündem

Bora Serdar: Yaşadıklarımızı rastlantısal veya kendiliğinden gelişen olaylar olarak görmek hayalperestlik olacaktır.

Dostlar, her zamankinden daha fazla ruhumuzun daraldığı, kalbimizin sıkıştığı, yer yer nefes alamayacak duruma geldiğimiz zor günler yaşıyoruz. 

Ardı ardına teröre şehit verdiğimiz asker, polis ve vatandaşlarımızın acı haberleri ile sarsılırken; yalan yanlış söylem ve politikalar ile yaratılan ve yaşatılan bu kanlı teröre, adeta “Ne istediler ki vermedik” ve “Aldatıldık” yaklaşımı içerisinde desteğini esirgemeyen kirli siyasetin kirli temsilcilerinin ve yardakçılarının, sanki hiçbir şeyden haberleri yokmuş gibi, bu kanlı yolun taşlarını sanki kendi elleri ile örmemişler gibi televizyonlara çıkıp verdikleri sahte ve acınası pozlar, küçük siyasi hesaplar adına verdikleri utanç dolu tehditkâr beyanlar artık midemizi bulandırmaktadır.

Yaşadıklarımızı rastlantısal veya kendiliğinden gelişen olaylar olarak görmek hayalperestlik olacaktır. Hep birlikte yıllardır öngörülenleri yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz. Kahraman şehitlerimizi son yolculuklarına daha uğurlamadan, yeni şehit haberleri ile boğuluyoruz. Milletimiz, şehit edilen Yüzbaşı Ali Alkan’ın abisi Yarbay Mehmet Alkan’ın, "Bunun katili kim? Bunun sebebi kim? Şu güne kadar çözüm diyenler neden şimdi sonuna kadar savaş diyor" sözlerini iyi okumalı ve anlamalıdır.

Emperyalizmin bölgesel hedefleri doğrultusunda kullandığı terörün yaratmaya çalıştığı “korkudan titreme” duygusu ile bu aziz millet hapsedilmeye, eli kolu bağlanmaya, çaresiz kılınmaya çalışılmaktadır. Ancak, bu milleti bağlamaya çalıştıkları korku zincirleri ile dize getirmenin imkânsız olduğu gerçeği tarihin altın sayfalarında okumak isteyenler için yazılmıştır. Eğer tarihten okuyarak ders alınmak istenmiyorsa Dağlıca’da şehit verdiğimiz kahraman Yarbay İlker Çelikcan’ın 95 yaşındaki babaannesinin o sorgu dolu gözlerinin içine bakmaları yeterlidir.

“O dağlar o teröristlerden temizlenecek.” Geçmişte de çok kez duyduğumuz bu sözün yerine gelmesi ancak, cumhuriyet ilkelerine bağlı tam bağımsız siyasi bir iradenin yönetiminde, inisiyatifin ve tam yetkinin kesintisiz olarak güvenlik güçlerimize verilmesi durumunda söz konusu olabilir. Vatan topraklarımızın ve şanlı bayrağımızın en büyük teminatı olan güvenlik güçlerimizin tarihsel sorumluluk içerisinde bu görevi de başarı ile yerine getireceğinden yana hiçbir tereddüdümüz yoktur.

Bu süreçte o dağlar o teröristlerden temizlenir mi bilemem ama, ruhumuzu ve geleceğimizi karartan, cumhuriyetin temel taşlarını ile oynayarak bu ülkeyi bölünme noktasına getiren, bu kirli siyasetin kirli temsilcileri “halkın özgür iradesi ve vatan için bir olma duygusu” ile bu siyasetten temizlenecektir.

Terörün boyutunun ve şiddetinin bu derece artmasını, güvenlik boyutunda boşlukların ve kırılmaların yaşanmasını, Türk Silahlı Kuvvetlerini itibarsızlaştırarak etkisizleştirilmesi ve aydınların susturulmasına yönelik kurgulan Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Poyrazköy, Atabeyler, Oda TV vb. kumpas davalarla ilişkilendirmemek, artık saflıktan öte cahillik olacaktır.

Kumpas davaların mimarları ve inşa edenleri ile üzerlerine şehit kanı bulaşanların artık aynı kişiler olduğu bilinmelidir. Kimdir bu kişiler derseniz, hukukun üstünlüğünden yoksun, karşı devrimin aktörlüğünü yapan, demokratik kültürden uzak, kin ve nefret sahibi, ağababaları Amerika Birleşik Devletlerine uşaklık eden vatan haini kişilerdir.

Tarihi geçmişini inkâr ederek, Silivri davalarında Nutuk”u “suç delili” kabul eden ve şüphelilere “Atatürk'ün Bursa Nutku evinizde çıktı, doğru mu” diye soran cemaatin cibilliyetsiz militanları, sahipleri ve bunlara desteklerini esirgemeyen zihniyete karşı bu güne kadar yürüttüğümüz hukuksal ve toplumsal mücadelemiz, “Adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur.” bilinciyle her ne pahasına olursa olsun devam edecektir.

Dostlar, Mahatma Gandhi’nin söylediği gibi “Adaletsizliği, adaletle yıkmak gerekir.” duygu ve düşüncesiyle yıllardır bu meydanda toplanıyoruz. Bu uğurda mücadeleden kaçarsak, mücadele edenlerden daha çok yara alacağımızı da biliyoruz. Adalet adına 29 aydır Anayasa Mahkemesinin kararını bekleyen Yüzbaşı Murat Eren’in cezaevinden verdiği hak ve özgürlük mücadelesi bizim de mücadelemizdir.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun dediği gibi “Gün, Cumhuriyet devriminin ışıklı yolunda demokrasi ve özgürlükler için omuz omuza mücadele etme günüdür. Bu mücadele elbette kazanılacaktır. Çünkü özgürlük daima kazanmıştır.”

Bağımsızlığımızı ve sahibi olduğumuz Cumhuriyeti borçlu olduğumuz Mustafa Kemal Atatürk ve değerli silah arkadaşları başta olmak üzere bu güne kadar verdiğimiz tüm şehitlerimizi, kumpas davalar nedeniyle yitirdiğimiz vatan evlatlarını bir kez daha rahmet ve minnetle anarken, her hafta bu meydanda, verdiğimiz şehitler için bir kez daha saygı duruşunda bulunmak zorunda kalmamak ümidiyle.

Özgür kalın.

Bora Serdar
Emekli Deniz Kurmay Albay

Vişne Haber Ajansı 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları