loading
close
SON DAKİKALAR

AKP Sözcüsü Ömer Çelik: Gözlem noktalarından çekilme söz konusu değil

AKP Sözcüsü Ömer Çelik: Gözlem noktalarından çekilme söz konusu değil
Tarih: 11.02.2020 - 09:30
Kategori: Siyaset

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, İdlib'de Türk askerlerine yönelik saldırı ile ilgili, "Saldırıyı gerçekleştiren hedefler yoğun bir şekilde ateş altına alınarak gerekli karşılık verilmiştir, hedefler tahrip edilmiştir. Şehitlerimizin kanı yerde kalmadı" dedi.

AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında dün toplandı. AKP Genel Merkezi'ndeki toplantı sürerken kameraların karşısına geçerek açıklama yapan AKP Sözcüsü Ömer Çelik, İdlib'de Türk askerlerine yönelik son saldırı ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Şehitlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa dileyen Çelik, MKYK toplantısında İdlib başta olmak üzere Suriye'deki durum ve dış politika gelişmelerinin kapsamlı bir şekilde ele alındığını söyledi.

Çelik, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) İdlib'de çatışmaları önlemek, insani durumun daha da kötüleşmesine mani olmak, Türkiye'nin sınır güvenliğini sağlamak ve göçü önlemek maksadıyla, terörle mücadele kapsamında üzerine düşen görevi uzun zamandır gerçekleştirdiğini hatırlattı. Astana süreci ve Soçi Mutabakatı ile kurulan İdlib'deki gözlem noktalarının meşru bir yapı olduğunu, İdlib'deki durumu gözlemlemek ve rapor etmek görevini yaptığını ifade eden Çelik, Suriye rejiminin gözlem noktalarına sistemli bir şekilde saldırıda bulunduğunu söyledi. Çelik, rejimin son saldırısına hemen karşılık verildiğini belirterek, "Bu saldırı gerçekleştiği andan itibaren de en yoğun şekilde saldırıyı gerçekleştiren hedefler ateş altına alınmıştır, hedeflerin imhası için yoğun bir şekilde bu hedefler ateş altına alınarak gerekli karşılık verilmiştir, hedefler tahrip edilmiştir. Şehitlerimizin kanı yerde kalmadı. Karşı tarafa verilen zayiat geçen seferde de olduğu gibi katbekat fazladır ve bu yoğun bir şekilde bu ateş altına alma faaliyeti kesintisiz bir biçimde sürmektedir. Gelişmeler yakın bir şekilde takip ediliyor. Cumhurbaşkanımız ilgili bütün kurumlara gerekli talimatları vermiştir. Bu çerçevede İdlib'de gerginliği azaltma bölgesinin statüsünün korunmasına Türkiye açık bir biçimde ve güçlü bir biçimde bağlıdır" dedi.

'GÖZLEM NOKTALARINDAN ÇEKİLME SÖZ KONUSU DEĞİL'

Rejimin saldırganlığının devam ettiğini, çatışmasızlık bölgesinin statüsünün yok edilmesine dönük olarak bütün kuralları ve mutabakatları ihlal eden bir yaklaşım içinde olduğunu vurgulayan Ömer Çelik, "Burada Türkiye'nin kararlılığı tamdır. Gözlem noktalarımız görevlerine verilen emirler doğrultusunda kararlılıkla devam edecektir. Herhangi bir şekilde gözlem noktalarından çekilme gibi bir şey söz konusu değildir. TSK, aziz milletimiz müsterih olsun, kendisine yapılan her saldırıya misliyle karşılık verecek teçhizata ve altyapıya sahiptir. Çatışmaların durdurulması için tabii ki tedbirler alınıyor, gözlem noktalarımızın herhangi bir saldırıya uğraması ihtimaline karşı da gereken takviyeler yapıldı. Son günlerdeki takviyeler yoğun bir şekilde tartışma konusu oldu. Bu takviyelerin sebebi de aslında gözlem noktalarımızın görevini icra etmesiyle ilgili faaliyetler konusunda Türkiye'nin kararlılığını göstermektedir" diye konuştu.

'AMACIMIZ SINIR GÜVENLİĞİ VE TERÖRLE MÜCADELE'

Çelik, bu saldırılardan sonra Türkiye'nin yaklaşık 30 kilometrelik bir derinlikte güvenliğini sağlamasının elzem hale geldiğini anlattı. Gözlem noktalarının faaliyetine devam ettiğini belirten Çelik, yapılan saldırıların Türkiye'nin kararlılığında ve pozisyonunda herhangi bir değişikliğe neden olmadığının altını çizdi. Çelik, şunları söyledi:

"Şunun bilinmesi lazım. Burada Türkiye herhangi bir şekilde yeni bir pozisyon almayacak, şimdiye kadar aldığı pozisyonu kararlılıkla sürdürecek ve bu kararlılıktan en ufak bir taviz verilmeyecektir. Rejimin saldırılarının, rejime daha çok alan kazandırma ve Türkiye'yi geriletme gibi birtakım amaçlara dönük olarak gündeme getirildiğini biliyoruz. Burada kimsenin toprağında gözümüzün olmadığını, amacımızın terörle mücadele olduğunu, sınır güvenliğimizi korumak olduğunu, oradaki insani felaketi önlemek olduğunu, terörle mücadele olduğunu defalarca ifade ettik. Bunu bir kere daha ifade ediyoruz. Bu misyon kararlı bir şekilde icra edilecektir. Yapılan saldırılara da misliyle karşılık verilmeye devam edilecektir. Cumhurbaşkanımız gelişmeler üzerine ilgili kurumlara gerekli talimatları vermiştir, faaliyetlerin nasıl icra edileceği, kararlılığın yeni duruma göre nasıl ortaya koyulacağı tekrar netleştirilmiştir."

'LİBYA'NIN İKİNCİ SURİYE OLMASINA MÜSAADE EDİLMEMELİ'

Libya konusundaki hassasiyetlere de dikkat çeken AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Hafter'in Berlin Konferansı sonrasında ateşkesi ihlal etmeye devam ettiğini dile getirdi. Çelik, "Bir yandan siyasi çözüm arayışları Hafter tarafından baltalanmaktadır, öte yandan Hafter'e silah gönderen ülkeler de bunu cesaretlendirmektedir. Biz buradan uyarımızı yapıyoruz. Bazı ülkelerin bazı hesaplarla Libya'yı ikinci bir Suriye haline getirmesine müsaade edilmemesi gerekir. Burada Hafter'in saldırganlığına göz yumulması demek Libya'nın ikinci bir Suriye haline gelmesi demektir" dedi.

'ASIL REJİMİN KENDİSİ TERÖRLE İŞ BİRLİĞİ İÇİNDEDİR'

Toplantıda soruları da yanıtlayan Ömer Çelik, ihtiyaç duyulması halinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in tekrar görüşebileceğini açıkladı. Rusya'dan gelen heyet ile görüşmelerin sürdüğünü ifade eden Çelik, "Şu ana kadar varılan somut bir netice yok. Türk tarafı kendi somut pozisyonunu açık ve net bir şekilde söylemiştir. Bu görüşmeler devam edecektir. Rejim, Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği yere çekilinceye kadar, yani bu saldırganlıkla ihlal ettiği çizginin gerisine çekilinceye kadar TSK, bu çekilmeyi sağlamak için gereken çalışmaları yapacaktır. Dolayısıyla buradaki kararlılık rejimin o çizgiye çekilmesidir. Rejimin o çizgiyi ihlal ederek İdlib'e veya diğer alanlara gitmeye çalışmasına müsamaha gösterilmeyecektir. Rejim sözde terörle mücadele diye bir şeyden bahsediyor bu ihlalleri yaparken, ama rejimin yaptığı şeyin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Asıl rejimin kendisi terör örgütleriyle iş birliği içindedir" diye konuştu.

'MEŞRU MÜDAFAA KAPSAMINDA KESİNTİSİZ KARŞILIK'

Türkiye'nin gözlem noktalarına yapılan son saldırının yeni bir operasyonu gerekli kıldığını söyleyen Çelik, "Şu anda gönderdiğimiz bu takviyeler, bu tahkimat esasında rejimin ihlal ettiği sınırların gerisine çekilmesine dönük olarak bir operasyondur. Yani orada gözlem noktalarımıza yapılan saldırı, askerlerimize yapılan saldırı, tabi ki buna karşı bir operasyonu gerekli kılmıştır ve şu anda zaten operasyon yapılmaktadır. Verilen karşılıklar zaten operasyondur. Ama biz bunu herhangi bir yeri ele geçirmek için, mutabakatların dışındaki bir mevziyi ele geçirmek için, bir hedefe ulaşmak için yapmıyoruz. Yapılan bu saldırıya meşru müdafaa hakkımız çerçevesinde karşılık vermek için yapıyoruz ve bu karşılık kesintisiz, tereddütsüz ve sürekli olacaktır" dedi.

Çelik, NATO'nun 5'inci madde kapsamında devreye girmesinin söz konusu olup olmayacağı yönündeki soruya ise "5'inci madde özelinde bir değerlendirmem yok. Ama Türkiye yapılan bu saldırılar çerçevesinde NATO ile sürekli olarak istişare ediyor. Bundan sonra da sürecektir. Genel olarak söylüyorum, NATO'nun teröre karşı mücadelesinde Türkiye'nin yanında olması zaten beklentimizdir. Türkiye NATO'nun güney sınırını korurken, bütün NATO ülkelerini korurken bu mücadeleyi tek başına vermiştir. Dolayısıyla NATO'nun doğası gereği Türkiye ile dayanışma göstermesi gerekir" yanıtını verdi.

'TEZKEREYE İHTİYAÇ OLURSA TEREDDÜT EDİLMEZ'

İdlib'de sahadaki son durumun TBMM'den yeni bir tezkere çıkarılmasını gerektirip gerektirmediğine ilişkin soruya ise Çelik, şu cevabı verdi:

"Yeni bir durum var. Çünkü rejimin saldırısı karşısında rejime verilen bir karşılık var, kararlılıkla, kesintisiz ve tereddütsüz sürdürülecek. Aynı zamanda şunun bilinmesi gerekir. Bu saldırganlıktan sonra gözlem sahalarımıza, manevra sahalarımıza yaklaşan ve ateş hattına giren rejim unsurları düşman unsur kabul ediliyor artık. Çünkü iki kere bu saldırganlığı gerçekleştirdiler. Düşman unsura ne yapılırsa TSK rejim unsurlarına bu alan içinde onu yapacaktır. Bunu başlatan rejimdir. Bununla ilgili olarak tezkerenin içeriği açısından bir değerlendirmeyi kurumlar yapar. İhtiyaç hasıl olursa bunda zaten tereddüt edilmez. Şimdiye kadar verilen yetkiler oradaki varlığımızın meşruiyetini, uluslararası hukuk açısından, ulusal hukuk açısından bunun altını çizmiştir. Bundan sonrasında da TSK'nın oradaki harekatında hem teçhizat bakımından ihtiyaç duyduğu şeyler üst düzeyde karşılanıyor aynı zamanda diplomatik çalışmalar yürütülüyor, bu şekilde hukuki altyapı açısından çalışmalar da gerekirse onu zaten ilgili kurumlar yapıyorlar. Tam bir koordinasyon halinde yürüyor. Onlar her aşamada değerlendiriliyor."

'AKINCI İLE ARAMIZDA TAM BİR GÜVEN BUNALIMI VAR'

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın son açıklamaları ile ilgili değerlendirme yapan Ömer Çelik, KKTC Cumhurbaşkanının en son yapması gereken şeyin Türkiye ile karşı karşıya gelmek olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Neden KKTC Cumhurbaşkanı Türkiye karşıtlığı yapar ya da niçin Türkiye'nin milli kazanımlarına saldırır bunu bilmek mümkün değil. Hatay'ın Türkiye'ye bağlanmasından duyduğu rahatsızlık, Suriye'deki milli çıkarlarımızı, hudutlarımızı korumak için Suriye'de operasyon yaptığımız zamana denk geliyor. Hatay'ın Türkiye'ye bağlanmaması gerektiği tezi Suriye'deki Esad rejiminin tezidir. İlhak meselelerinden bahsederken tam da Doğu Akdeniz'de hepimizin bir ve bütün olarak hem Türkiye'nin milli çıkarlarını hem KKTC’nin milli çıkarlarını korumak için beraber hareket etmemiz gereken bir dönemde bunu gündeme getiriyor. Bütün bunları alt alta koyduğumuzda maalesef son derece üzüntü verici bir şekilde bu gri alanda, bu tuzak gündemlerin içinde bilerek dolaştığını, belli tepkileri hesaplayarak davrandığını görüyoruz. Tabii bu çok büyük bir güven sorunu oluşturmaktadır. İlk defa böyle bir durumla karşı karşıya kalıyoruz, ilk defa böylesine büyük bir güven bunalımı ortaya çıkmıştır. Tam bir güvensizlik durumu söz konusudur. Türk tarihindeki milli kazanımlara saldıran, sürekli olarak Rum tarafının ve Yunan tarafının tezlerini Türkiye'ye karşı dillendiren, her açıklamasıyla Rum ve Yunan tarafında sevinçle karşılanan, ama Türk tarafında ise büyük bir hayal kırıklığı yaratan bir yaklaşım içindedir. Umarız, çok fazla umudumuz kalmadı ama KKTC Cumhurbaşkanlığı makamının sahip olduğu milli değerlere uygun Kıbrıs Türkü'nün davasını savunacak bir yaklaşım içerisinde yoluna devam eder."

Kaynak : DHA

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları