loading
close
SON DAKİKALAR

AKP'nin sağlık karnesi kırıklarla dolu

AKP'nin sağlık karnesi kırıklarla dolu
Tarih: 22.05.2018 - 09:22
Kategori: Sağlık, Yaşam

AKP döneminde sağlık sistemi büyük bir yıkıma neden oldu. AKP ’nin “Sağlıkta çağ atladık” sözlerine karşın, herkes parası kadar sağlık hizmeti alır hale geldi.

2002 yılında iktidara gelen AKP’nin uygulamaları yurttaşları “paran kadar” sistemi ile karşı karşıya bıraktı. AKP’nin her fırsatta “Sağlıkta çağ atladık” diye övündüğü Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) sağlık alanını yap-boz tahtasına dönüştürdü. SDP ile sağlık ortamı baştan sona değişti. Hastaların müşteri, hastaneler kâr eden işletmeler olarak tanımlandı. “Çağ atladık” iddialarına karşın geleneksel tıp uygulamalarının önünün açılmasıyla sağlıkta Ortaçağ’a geri dönüldü, performans dayatması hayata geçirildi, kar odaklı sistemde hekim-hasta ilişkisi bozuldu.

Kamusal değil özel sektör anlayışı

Sağlık Bakanlığı’nda “Performansa dayalı ödeme sistemine geçildi. Hekim ve hekim dışı sağlık personeli üzerinde ciro ve idari baskı artırıldı. Rekabetçi anlayış, sağlık çalışanları arasında iş barışını bozdu. Sağlık hizmetinin sunumunda nitelik yerini niceliğe bıraktı. Hekim ve sağlık çalışanlarını nefes almadan çalışmaya iten performans sistemi ile birlikte hekime başvuru sayıları patladı. 2014 yılında hekime toplam müracaat sayısı 643 milyon iken bu sayı 2015 yılında 660 milyonu aştı. Kişi başı hekime müracaat sayısı 8’in üzerinde çıktı.

Hastaya ayrılan süre düştü

Hastanelere yığılmanın önüne geçmek amacıyla Merkezi Hasta Randevu Sistemine (MHRS) geçildi. MHRS ile birlikte muayene süreleri 5 dakikaya kadar düşürüldü. Sağlık kurumlarındaki aşırı yoğunluk hekim-hasta ilişkisini bozdu. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre günde en az 30 sağlık çalışanı şiddete uğradı. Son 5 yılda 49 bin 920 sağlık çalışanı şiddete uğradı.

Para tahsilatının önü açıldı

Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi (SABİM) sağlık çalışanlarını şikâyet merkezine dönüştü. Soruşturmalar ve savunmalar hekimler üzerinde mobbing ve baskı yarattı. “Muayene katılım payı”, “reçete katılım payı” , “ilaç katılım payı” , “ilaç fark bedeli”, “bıçak parası” adı altında randevu almaktan hastaneden çıkana kadar her aşama için para tahsilatının önü açıldı. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) primleri, katkı katılım payları ve ilave ücretlerden dolayı hastaneye gidemeyip acil servislerde uzun kuyruklar oluşturan yoksul yurttaşlar için “usul şartı” getirildi.

Parası olmayanlar ölüme terk edildi

Parası olmayan insanlar ise göz göre göre ölüme terk edildi. Kanser ilaçlarını temin edemeyen dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın kendisine verdiği parayı, “Dilenci değilim” diyerek geri çeviren lenf kanseri hastası üniversiteli 27 yaşındaki Dilek Özçelik hayatını kaybetti. Uçak ambulanslarla övünürlürken, Van’ın Gürpınar ilçesine bağlı Yalınca Köyü’nün Çeli Mezrası’nda rahatsızlanan 3 yaşındaki Muharrem, sağlık hizmeti alamadığı için hayatını kaybetti. 3 yaşındaki Muharem’in ailesi tarafından çuvala konulan cenezesi ise babasının sırtında mezradan köye indirildi.

GSS Prim Borcu ödenemedi

SGK verilerine göre 2017 yılında herhangi bir kapsamda sosyal güvencesi olmayan, çalışmayan, SGK’den gelir ve aylık almayan, 18 yaşını doldurmuş ve öğrenci olmayan ve aylık geliri asgari ücretin üçte birinden az olan 8 milyon yurttaş tespit edildi. 6,4 milyon yurttaş ise aylık gelirinin asgari ücretin 1/3’ünden fazla olması nedeniyle GSS primi ödemesi gerektiği halde prim borcunu ödeyemedi.

Kaynakların “etkili ve verimli” kullanılacağı iddiasıyla getirilen Kamu Hastane Birlikleri (KHB) yapılanması 6 yıl sürdü.
AKP’nin “idari ve mali özerklik getirerek hastanelerde etkililiği ve verimliliği sağlayacağını” iddia ettiği modelde, kamu hastanelerinin özel şirketlerde olduğu gibi CEO’lar tarafından yönetilmesinin önü açıldı. Hastaneleri şirket gibi gören, “ballı maaşlar” alan AKP’ye yakın CEO’lar hastanelerde görevlendirildi. KHB, 2017 yılında çıkarılan KHK ile AKP hükümeti tarafından “çok başlılık getirdiği ve verimi düşürdüğü” gerekçesiyle kaldırıldı.

Piyasalaşma yoğunlaştı

Sağlık Bakanlığı Sağlık İstatistikleri 2017 Yıllığı verilerine göre, SDP ile sağlık alanında özel sektör yatırımları hızla arttı. 2002 yılında 271 olan özel hastanelerin sayısı, 2016 yılında yüzde 109 artışla 565’e yükseldi. 2002 yılında 5 milyon 697 bin 170 olan özel hastanelere müracaat sayısı, yüzde bin 149 artışla 2016 yılında 71 milyon 147 bin 878 olurken, aynı süre zarfında özel hastanelerdeki yatan hasta sayısı yüzde 628, özel hastanelerdeki ameliyat sayısı yüzde 585 oranında arttı.

Sendikalaşmanın önüne geçildi

SDP sağlık çalışanlarının, yorucu çalışma koşullarına, aşırı nöbet yüküne, uygun olmayan çalışma ortamlarına, yeterli izin kullanamamaya, resmi tatil günlerinde bile çalışmak zorunda kalmalarına, ciro baskısına, iş güvencesinin olmamasına neden oldu.

Sağlık ve sosyal hizmetler işkolunda işçi sayısı 350 bin 445, sendikaya üye sayısı 41 bin 237, sendikalaşma oranı ise yüzde 11.8 oldu

Hekimlere taşeron çalışma zorlaması

Özel sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlerin önde gelen sorunları arasında iş güvencesinden yoksunluk, aldıkların ücretlerin düşüklüğü ve özlük hakkı kayıpları yer aldı. Özel sağlık kuruluşlarında aylık sabit ücretlerin, kamuda verilen ücretlerin de altına düştü. Bazı hastaneler tüm hekimleri, gerçek hakediş miktarları ne olursa olsun, asgari ücretten çalışır göstererek, SGK primlerini de asgari ücret üzerinden yatırdı.

Şehir hastaneleri halka yüklendi

Sağlıkta özelleşmede gelinen son noktalardan birisi de Şehir hastaneleri oldu.
Şehir hastaneleri projesi ile kamu arazileri hastane yapımı için özel şirketlere devredildi. Devlet inşaatı üstlenen işletmeci şirkete 25 yıl kira ödeme ve bu süre boyunca vergi muafiyeti sağlama ve hastane için hasta garantisi verdi. Hazine garantisi ile kamuoyunu ciddi zarara uğratan şehir hastanelerinde bütün risk Türkiye’de yaşayan yurttaşların sırtına yüklendi. Tıbbi destek hizmetinden güvenlik hizmetine, yemekten güvenliğe kadar birçok hizmet şirkete devredildi. Şehir hastanelerinin 18’inin projesi onaylanırken, Bakanlıktan yapılan son açıklamada bu sayının 32’ye yükseleceği duyuruldu. Yozgat’ta, Mersin’de, Isparta’da ve Adana’da şehir hastanelerinin hizmete girmesi ile birlikte sorunlar yumağı başladı.

Sağlık alanında Ortaçağ’a dönüldü

Sağlık alanında Ortaçağ’a dönüşün yolunu açan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları başladı. Bilim insanlarının “tıbbın alternatifi olmaz” itirazına karşın sülük uygulaması, kupa tedavisi, hipnoz gibi “alternatif tıp” yöntemleri Sağlık Bakanlığı’nın desteğiyle hızla kurumsallaştı. “Alternatif tıp” adı altında homeopati yöntemi Hacettepe Üniversitesi’nin uygulama kapsamına seçmeli ders olarak alındı. Daha sonra bir çok üniversitede hekimlere, diş hekimlerine ve eczacılara eğitimler verilmeye başlandı.

Hastaneye din adamı

2015 yılında hastanelerde din adamı görevlendirildi. Hasta ve hekim odalarına dini semboller yerleştirildi. Hastanelere, hastane yönetiminin aldığı kararla hastane personelinin, hekim ve hastaların odalarına kıble yönünü gösteren işaretler ile seccade koyuldu. Hastanelerde Kuranı Kerim ve “Peygamberin Hayatı” kitabı dağıtıldı.

***

Sağlık ticari bir faaliyet oldu

BirGün’den Burcu Cansu'ya konuşan TTB Merkez Konseyi Başkanı Raşit Tükel şunları söyledi:

"-SDP ile, koruyucu sağlık hizmetlerine önem vermeyen, sağlık kurumlarını işletmelere, sağlık hizmetlerini ticari bir faaliyete dönüştüren, hasta başvurusu açısından kışkırtılmış bir talep yaratan bir sağlık sistemi oluşturuldu.

-Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan Sağlık İstatistikleri Yıllığı’na göre, 2002-2016 yılları arasında Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerin sayısı yüzde 13 artarken, bu hastanelere başvuran hasta sayısında yüzde 210, bu hastanelerde yapılan ameliyat sayısında yüzde 130 artış görüldü. 2002 yılında yılda 3.1 kez hekime başvuran yurttaşlarımız, 2016 yılına gelindiğinde yılda ortalama 8.6 kez hekime gider oldu. ,

-Bu sistemde hastaların hastanede yatış süreleri kısaldı. Sağlık Bakanlığı hastanelerinde ‘yatan hasta ortalama kalış günü’, 2002 yılında 5.7 iken, 2016 yılında 4.4’e indi.

-Tıbbi işlem ve tetkik sayılarındaki artışlar da çarpıcı boyutlardadır. 2016 yılındaki görüntüleme sayıları, manyetik rezonans (MR) için 12.5 milyon, bilgisayarlı tomografi (BT) için 15 milyon, ultrason için 28 milyondur.

-Bu sistemde tetkik ve tedavi süreçlerinde, tıbbi gerekliliklerden çok performans ölçütlerinin karşılanması öne çıktı. Tüm bunların bir sonucu olarak da sağlık hizmetlerinde nitelik giderek düştü.

-AKP Hükümeti’nin SDP’sinin “idari ve mali yönden özerklik” getirerek etkililiği ve verimliliği sağlayacağı hastane modeli, yine AKP Hükümeti tarafından “çok başlılık getirdiği ve verimi düşürdüğü” gerekçesiyle kaldırılmıştır. Böylece SDP’nin başarısızlığı bizzat bu programın hazırlayıcıları ve uygulayıcıları tarafından itiraf edilmiş ve belgelendi.

-Sayıştay’ın 2016 yılında yayımladığı denetim raporunda, Sağlık Bakanlığı hastanelerinin çok ciddi bir borç yükü altında oldukları, yaptıkları iş ve işlemler sonucunda zarar ettikleri, aslında ortada döndürülen bir sermayenin mevcut olmadığı belirtildi.

-Üniversite hastaneleri de finansal bir kriz içinde. 43 üniversite hastanesinin toplam 6 milyar TL civarında borcu olduğu biliniyor. Tıp fakültelerinin mal ve hizmet tedarikçilerine borç yüklerinin giderek artması, ilaç ve malzeme alımlarını güçleştirmekte; bu da yüksek maliyetlerle alım yapılmasına ya da alım yapılamamasına neden olmaktadır.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları