loading
close
SON DAKİKALAR

Anadolu'nun kalbine yolculuk

Anadolu'nun kalbine yolculuk
Tarih: 22.09.2015 - 11:42
Kategori: Seyahat

Kurban Bayramı’nda sahillerdeki kalabalık İstanbul’u aratmayacak... "Ben deniz istemiyorum; huzurlu ve farklı bir tatil istiyorum" diyenlere alternatifler...

Kurban Bayramı’nda sahillerdeki kalabalık İstanbul’u aratmayacak... "Ben deniz istemiyorum; huzurlu ve farklı bir tatil istiyorum" diyenlerden misiniz? Bu haberde belki de bu zamana kadar aklınıza hiç gelmeyen bir rota var: Anadolu’nun kalbi! En eski medeniyetlerin arka bahçesinde mi dolaşmak istersiniz, durgun bir gölün kenarında huzur depolamak mı; yoksa şifalı sulara dalıp yoğun kış temposuna hazırlık yapmak mı? Küçük bir Anadolu turu sizin için hazır.

EYLÜL’DE KAPADOKYA BİR BAŞKADIR

Müdavimi bilir; Kapadokya’ya gitmek için en iyi zamanlar Mayıs ve Eylül aylarıdır. Bağ bozumunu sonundan yakalayabilir, yörenin eşsiz şaraplarının tadına bakabilirsiniz. Eylül sonuna doğru iyice yumuşayan hava sizi rahatlatacak... Tam olarak kestirelemese de peri bacalarının 60 milyon yıllık tarihi olduğu iddia edilir. İnsan yaşamı ise paleotik döneme kadar uzanıyor. Eğer ehliyetiniz varsa, mutlaka bir motorsiklet kiralayın; peri bacalarının tadına en güzel böyle varabilirsiniz. Ve elbette balon turu! Yine bu aktivite için de en ideal mevsim Eylül ayı... Özellikle Göreme Açıkhava Müzesi, Ortahisar Kalesi, Ihlara Vadisi, Kaymaklı yeraltı şehri ve Aynalı Kilise’yi görmeden dönmeyin. Gitmişken Zerdi pilavı ve sızgıtın tadına bakmadan da dönmek olmaz, aman atlamayın!



MEDENİYETİN GİZLİ BAHÇESİ: HATTUŞAŞ

Çorum’a 82 kilometre uzaklıkta bir hazine burası... Hititler’in Genç Tunç Çağı dönemindeki başkenti. Hatti, Asur, Hitit, Frig, Galat, Roma ve Bizans dönemi dahil tarih boyunca yolu Anadolu’dan geçen her medeniyete ev sahipliği yapmış. Hititlerle ilgili en net kalıntılara burada ulaşılıyor. Ticaretin başlangıcına, sanat ve mimarinin yıllar içinde nasıl değişime uğradığına gözlerinizle tanıklık edebilirsiniz. 3 bin 500 yıllık onlarca tanrı ve tanrıça kabartması hala bugünün sanatçılarının bile açıklamakta zorlandığı estetikte. Özellikle Aslanlı Kapı’yı uzun uzun incelemeden dönmeyin. Çorum’un mutfağı da meşhur. Keşkek’i vatanında tadın, İskilip dolmasını da ihmal etmeyin!


BEYAZIN SONSUZLUĞU: TUZ GÖLÜ

"Yurtdışında böyle bir yer olsa el üstünde tutulurdu, insan yağardı" dedirtecek cinsten... Çünkü, dünyanın hiçbir yerinde böyle uçsuz bucaksız bir beyazlık yok. Ankara’dan Aksaray’a giderken adeta dünyanın dışında bir yere geliyorsunuz. Yalın ayak tuza basmadan, şifasını almadan; günbatımında da bir fotoğraf çektirmeden dönmeyin. Özellikle Eylül zamanı sular çekilince gölün üzerinde boydan boya yürümek mümkün ve manzara bambaşka. Gitmeden önce bilmeniz gereken birkaç detay var: Gündelik ve pahalı olmayan kıyafetlerinizle gidin, mutlaka şort giyin; tuzun rengi kıyafetlerinizi değiştiriyor. Yanınıza katlanır sandalye almayı da ihmal etmeyin. 


ZAMANDA YOLCULUK: BEYPAZARI

Ankara’ya sadece 1 saat uzaklıkta neredeyse hiç bozulmamış bir Osmanlı köyü var desek? Beypazarı’na girdiğiniz anda zamanda yolculuk başlıyor. Beldede 3 bin 500’e yakın eski konak var, içlerinde birçok otel de var. Tarihi 13. yüzyıla kadar giden bu evler, geleneksel Türk evlerinin bütün özelliklerini taşıyor. Ancak Beypazarı demek, sadece tarih demek değil. Belde, mutfağıyla da pek ünlü. 15’e yakın sadece bu beldeye özel tatlısı var mesela; içlerinde en meşhurları yalkı ve bici... Yaprak sarmasının en iyisinin burada olduğu iddia edilir, Beypazarı güvecini de bir yiyen bir daha unutamıyor. 


TASAVVUFUN KALBİ: MEVLANA TÜRBESİ

Tasavvuf tarihinin en bilinen ismi, şair, düşünce adamı Mevlana Celaleddin Rumi’yi daha yakından tanıyıp, bu bayramı manevi yönde gelişmek için bir fırsata çevirebilirsiniz. Mevlana Müzesi, 90 yıldır dünyanın dört bir yanından, her milletten konukları ağırlıyor. (Yeşil Kubbe) denilen Mevlana’nın türbesi dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine yapılmıştır. O günden sonra yapı faaliyetler hiç bitmemiş, 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir. Osmanlı sultanlarının bir kısmının Mevlevi tarikatından olması Türbe’ye özel bir önem verilmesini ve iyi korunmasını sağlamıştır. Sadece müzede değil, Konya’nın dört bir yanında Mevlana’nın izlerini sürmelisiniz. Ana vatanında Sema gösterilerini izlemeden bir de etli ekmeğin tadına bakmadan dönmeyin! 


HER ŞEYİN İLKİ, EN ESKİSİ: ÇATALHÖYÜK

Konya’ya 54 km uzaklıkta bir tarih cenneti. Yerleşimin tarihi neredeyse 9 bin yıllık! Neolitik Çağ ve Kalkolitik Çağ’ın simgelerinden... UNESCO tarafından 2012 yılında Dünya Miras Listesi’ne eklendi. Her şeyin en eskisine burada ulaşmak mümkün. Ticaretin ilk zamanlarına, dokumacılığın tarihteki ilk örneklerine, ’iç içe mahalle yapısı’ sebebiyle kuvvetli aile bağlarının ilk kanıtlarına, tuzun ilk üretimine, büyükbaş hayvanlarının ilk kez evcilleştirilmesine ve daha nicelerine... Medeniyetin doğuşunu gözlerinizle görmek istiyorsanız, mutlaka Çatalhöyük’e uğrayın.



BOZKIRIN YEŞİL CENNETİ: SULTAN SAZLIĞI

Biyolojik zenginliği ile dikkati çeken ve 200’den fazla kuş türünün konaklama, üreme ve beslenme imkanı bulduğu sazlıkta, su seviyesinin artmasıyla her geçen gün kuş türü ve sayısı da çoğalıyor. Yemyeşil milli mark, kafanızdaki ’sarı’ İç Anadolu’dan bambaşka. Üstelik Türkiye’deki flamingoların neredeyse tamamı burada. Sazlık alandaki 1,5 kilometrelik ahşap yürüyüş yolu, kuş gözlemcileri ve doğa fotoğrafçılarına kolaylık sağlıyor. Ahşap yolun sonunda iki ayrı kuş gözlem kulübesi, kuşları gözlemleme imkanı sunuyor. Eğer soğuğa dayanıklıysanız, bölgenin meşhur 7 şelalesi Kapuzbaşı’nda suya girmeyi deneyin. 





ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları