loading
close
SON DAKİKALAR

Anayasa komisyonu başörtüsü teklifini görüşmek üzere toplandı

Anayasa komisyonu başörtüsü teklifini görüşmek üzere toplandı
Tarih: 20.01.2023 - 00:05
Kategori: Gündem

TBMM Anayasa Komisyonunda, başörtüsüne anayasal güvence getiren ve evlilik birliğini tanımlayan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmelerine başlandı.

Komisyon, AK Parti Tokat Milletvekili Yusuf Beyazıt başkanlığında toplandı.

Görüşmelere geçilmeden önce konuşan Beyazıt, başörtüsünü yasaklayan bir kanun olmamasına rağmen Türkiye'de yıllarca başörtüsü yasağı uygulandığını söyledi.

Bunun sonucu olarak bir daha asla görmek istenmeyecek mağduriyetlerin ortaya çıktığını dile getiren Beyazıt, "Başörtüsü nedeniyle haksızlığa uğrayan, başörtüsü zorla açılmaya çalışılan kızlarımıza, kadınlarımıza yaşatılan trajedi bir dönemin kara lekesi olarak tarihe geçti." dedi.

Bugün artık Türkiye'de başörtüsü yasağı ve bundan kaynaklanan herhangi bir hak mahrumiyeti yaşanmadığını belirten Beyazıt, "Ülkemizin başı örtülü ve başı açık tüm kadınları her türlü temel hak ve hürriyetini kullanabiliyor, kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanabiliyor. Bu konuda bir hukuki düzenleme yapılması gündeme geldiğinde ise çözümün ancak anayasal düzeyde hayata geçmesinin gerekliliği açık. Bu bakımdan konuya ilişkin olarak anayasal güvence getirilmesi maksadıyla isabetli şekilde gündemimizdeki Anayasa değişikliği teklifinin verildiği görülüyor." ifadelerini kullandı.

Teklifin diğer maddesinin ise ailenin korunmasına ilişkin olduğunu kaydeden Beyazıt, şöyle devam etti:

"Ailenin korunması ve güçlendirilmesi toplumumuzun ve devletimizin güçlendirilmesi açısından son derece önemli. Bu kapsamda teklifle aile kurumumuza ve insan fıtratına yönelik tehditlerin önüne bir set çekilmiş olunacak. Kültürümüzün ve medeniyet anlayışımızın gereği evlilik birliği ancak bir kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir. İnsan tabiatına uygun bir birliktelikle iki ayrı cinsiyetin yani kadın ve erkeğin evlenmesi yoluyla kuracağı aile, Türk milleti olarak varlığımızın da teminatıdır. Teklifle getirilen değişiklikle de evlilik birliğinin ancak kadın ve erkeğin evlenmesi yoluyla kurulabileceği hususu, kanunlarımızla uyumlu şekilde ve açıkça düzenlenerek, aile birliğinin korunması ve güçlendirilmesi amaçlanıyor."

Teklif sahibi olarak komisyona bilgi veren AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, Türkiye için çok önemli bir konuyu konuşmak için toplandıklarını söyledi.

Başörtüsü meselesini anlamanın Türkiye'yi anlamak olduğunu dile getiren Zengin, "Biz başörtüsü meselesini anlayabilirsek; serencamını, bu yasağın neden uygulandığını, uygulanma şeklini ve bu yasağın toplumdaki, kadınların hayatındaki etkilerini anlayabilirsek geçmişin yaralarını iyi etmek mümkün olacak ama devamında da toplumsal barışla ilgili çok büyük bir adım atmış olacağız." değerlendirmesinde bulundu.

Zengin Meclis'te, kamuda ve eğitim hayatında artık fiilen başörtüsü yasağı olmadığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bundan daha önemlisi bugün bu masa etrafında 'Hayır, başörtüsü yasak olsun.' diyen birinin olmadığını, oturmadığını düşünüyorum. Daha önce vardı, sayı olarak özgürlükleri isteyen insanların sayısı çoktu ama karar verici masalarda oturan insanların sayısı azdı, büyük direnç vardı. Bu manada AK Parti ve MHP, Türkiye'de muazzam dönüşümün öncüsü oldu. Bugün bu masada oturuyorsak her şeye rağmen çözemediğimiz bir şey var. Çözemediğimiz bir şey olduğu için bugün bu masada oturuyoruz. Ümit ediyorum bu Anayasa değişikliğini yaptığımızda Türkiye tarihinin 60 yıla sari en uzun, en ağır ihlali olan, en ağır izleri bırakan bir problemini tamamen ortadan kaldırma imkanını bulacağız. Tek temel çizgimiz var, bu masadan başörtüsüyle ilgili meseleyi kapatarak kalkalım."

Bu sırada CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Zengin'den konuşmasını tamamlamasını istedi. Zengin ise Altay'a, "Yetmez, devam edeceğiz. İnsaf, 60 sene beklemişiz." karşılığını verdi.

Altay, "Sayemizde oluyor. 60 sene beklediniz, cesaret edemediniz, bizim sayemizde bugün hep beraber buradayız." dedi.

MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül, "Anayasa değişikliği teklifinin 400'den fazla oyla geçeceğini anlıyorum." ifadesini kullandı.

Özlem Zengin'in, "Sayın Altay, buradan anlıyoruz ki siz bizim teklifimize 'evet' diyeceksiniz." sözlerine Altay, "Belki siz bizimkine dersiniz." karşılığını verdi.

Zengin ise,"Sizin daha bir Anayasa değişikliği teklifiniz yok. Kanun değişikliğine 'hayır' diyoruz." dedi.

Bu arada basın mensuplarının yoğun ilgi gösterdiği komisyon toplantısına HDP milletvekilleri katılmadı. Toplantıda, Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Yargıtay, Danıştay, Yükseköğretim Kurulu, Kamu Denetçiliği Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu, Türkiye Barolar Birliği, Memur-Sen, Türk-İş, KADEM'in yanı sıra birçok kamu kurum ve kuruluşun temsilcileri de yer aldı.

Teklifin tümü üzerinde söz alan MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül, başörtüsü konusunun tamamen güvence altına alınmasına yönelik teklifle anayasal teminat ve güvencenin güçlendirilmesinin önemli bir fırsat olduğunu söyledi.

Cumhur İttifakı milletvekillerinin hazırladığı Anayasa değişikliği teklifine, parlamentonun tamamının sahip çıkmasını beklediklerini dile getiren Bülbül, "Kanun teklifiyle bu sorunun varlığını ifade eden tarafların, Anayasa değişikliğiyle bu sorunun halledilmesine yaklaşımlarında bir farklılık olmayacağı kanaatindeyiz. Kanuna olumlu bakanın Anayasa değişikliğine de olumlu bakması beklenecektir." dedi.

Bülbül, teklifin, siyaseten gündeme getirilmediği kanaatinde olmak istediklerini vurgulayan Bülbül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu şekilde ise bu gelen fırsatı ne olur ülkemiz, milletimiz adına kaçırmayalım. Başörtülü kadınlarımız bugün devletin bütün kurumlarında sorun yaşamadan hayatlarını devam ettiriyor ama bugün olduğu gibi yarın da aynı şekilde rahatça devam etsin; bu, ciddi bir teminat altına alınsın istiyorsak laikliğin de gereği olarak bu noktada bu teklife sahip çıkılması herhalde en önemli milli sorumluluklardan biri olarak görülmeli. Türkiye'nin artık bu tartışmalara daha fazla tahammülü kalmadı. Bir daha aynı yerden ısırılmamız söz konusu olmamalı. Bu kapsamda bu değişikliği siyasi parti ayrımı yapmaksızın milletimizin bir meselesi olarak değerlendirmeliyiz, Anayasa değişikliğinin Meclis'ten referanduma da gerek kalmayacak bir çoğunlukla geçmesi arzusundayız. Bizler artık Türkiye'de bu konuya karşı çıkan, köhnemiş laiklik, militan bir demokrasi anlayışıyla yaklaşan bir kişi olduğunu görmek istemiyoruz. Böyle bir zemin yakalandıysa bu fırsat değerlendirilmeli."

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, kamuoyuna açıkladığı kanun teklifi ve öncesinde "helalleşme" çağrısı üzerine bu noktaya gelindiğini söyledi. Altay, "Cumhur İttifakı'nda şunu görüyorum: 'Hayır, siz bu konuda samimi olmayın, olamazsınız, olmamalısınız.' Niye? 'Bu, bizim alanımız, ekmek teknemiz.' Böyle bir kafa var, bu doğru değil." dedi.

Samimiyetlerinin, Cumhur İttifakı'nın samimiyetine bağlı olduğunu ifade eden Altay, şunları kaydetti:

"Kanun teklifi verdik, siz 'Bu, Anayasa değişikliğiyle iyi olur.' dediniz. Peki başörtüsü meselesini yasal olarak çözecek kanun teklifimize 'gollük pas' demeyi hangi samimiyete sığdıracağız, bunu nereye koyacağız? Böyle denileceğine, 'Bay Kemal, doğru bir şey söylüyorsun, bir oturalım da bunu başka formüle edelim' denilseydi olmaz mıydı? Buna 'gollük pas' denir mi? Daha sonra bir metin hazırlayıp, 'Biz size geldik, böyle bir şey istiyoruz.' AK Parti'nin, 'Hayır, CHP bu konuya soğuk bakmalı, konunun dışında kalmalı.' şeklinde bir arzusu var. Eski yaraysa, kaşınacaksa devletin özür dilemesi, telafi etmesi, yara sarması gereken bir sürü konu var. Eskiyi kaşıyacağınıza gelin, bu konularda çalışalım, gerçekleri araştırma, helalleşme komisyonu kuralım. Bunu devlet yapmak zorunda. Başörtüsü meselesi artık bitti, buradan size ekmek çıkmaz. Baş açmakla din, kapatmakla da laiklik elden gitmez. Biz böyle bakıyoruz. Sizin 'gollük pas' diye nitelendirdiğiniz kanun teklifi, bugün bu toplantının müsebbibi. Bunu unutmayalım."

İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, AK Parti'nin son dönemlerinde istismar etmediği tek bir alanın, tahkir etmediği tek bir kesimin kalmadığını savundu.

Başörtüsünü, kadınların kıyafetinin tekrar istismar edilmesini istemediklerini belirten Usta, "AK Parti, başörtüsü meselesini siyaset pazarında oy devşirecek 'gollük pas' olarak görüyor. Biz siyaseti bir pasta, başörtüsünü de o pastadan koparılacak irice bir dilim olarak görmüyoruz. Tam tersine başörtüsü meselesinin geniş bir toplumsal mutabakatla ele alınmasını arzu ediyoruz." diye konuştu.

Başörtüsü meselesini, "kapanan bir yara" diye nitelendiren Usta, inancı doğrultusunda hür şekilde yaşamanın, evrensel olarak her bireyin en temel hakkı olduğunu ifade etti.

Yürürlükteki mevzuatın bu konuda yeterli olduğunu, yasal ve anayasal düzenlemeye ihtiyaç bulunmadığını söyleyen Usta, şöyle devam etti:

"'Bu iş çözüldü mü?' diye sorulduğunda iktidar mensupları, 'Evet, çözüldü' diyorlar. 'Yasal bir eksiklik, uygulamada bir boşluk var mı?' diye sorulduğunda, 'Hayır, hiçbir sıkıntı yok, bu iş çözüldü' deniliyor. Madem Anayasa'da bir değişiklik ihtiyacı vardı, 20 yıldır neredeydiniz? Madem halen çözülmemiş bir durum vardı, 2010'daki Anayasa referandumunda bu değişikliği neden yapmadınız? 2017'de bir kez daha Anayasa referandumu yaptınız. O gün neredeydiniz? Bu değişikliği o zaman niye yapmadınız? Memleketin bu kadar ağır sorunları varken milletimiz her gün binbir dertle boğuşurken esasında var olmayan bu mesele, maalesef geldi, siyasetin gündemini kapladı. Elbette biz de bu duruma sırtımızı dönemeyiz. Çünkü daha önceki denemeler de gösterdi ki düzgün yapılmayan anayasa değişikliğinin ortaya çıkardığı sorunları düzeltebilmek için daha kapsamlı yeni anayasa değişiklikleri gerekmiştir.

Şu anda AK Parti'li arkadaşlarımız ellerine eksik bir metni almışlar ve mutabakat arıyorlar. Madem bu konu yeniden siyasetin gündeminde, yeniden masada o zaman anayasa ise anayasa, mutabakat ise mutabakat; biz varız. Gelin, bu konu üzerindeki tüm tartışmaları kaldıralım. Bu kapanmış yaranın üzerinde vicdansızca tepinerek kadınların en helal haklarını yeniden tartışmaya açmayalım. Gelin, bu meseleyi Türkiye'nin gündeminden sonsuza dek çekip çıkaralım. Gelin, milletimizin tamamını kapsayacak, Gazi Meclisimizin bir bütün olarak arkasında dimdik duracağı Türkiye'ye yakışan bir düzenleme yapalım. Gerçekten samimiyet ve ortak akılla bu meseleyi çözme niyetindeyseniz İYİ Parti ve CHP olarak biz varız, çalışmamız burada, biz buradayız. Eksiklikleri gideren, özgürlük alanlarını genişleten ve milletimizin ekseriyetini ortak noktada buluşturacak teklifimiz hazır."

Teklifin tümü üzerinde söz alan CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, başörtüsü meselesinin özünde kılık kıyafet ve hak meselesinin bulunduğunu, Anayasa'nın evrensel hakları düzenleyen hükümlerinde bunun zaten yer aldığını söyledi.

Bu konuda Anayasa değişikliğine gerek olmadığını dile getiren Tezcan, "Hemen itiraz edeceksiniz, 'CHP olarak 2008'de Anayasa Mahkemesine gittiniz ve Anayasa Mahkemesi iptal etti.' diye. Keşke gitmeseydik, gitmenin ötesinde işte bu tutumlar ne yazık ki size hak etmediğiniz 12 yıllık ilave iktidar verdi. Rahatsızlık ne? Biz artık bu malzemeyi vermiyoruz, bu yüzden huzursuzsunuz." diye konuştu.

Anayasa uygulayıcılarla ilgili problem olduğunu belirten Tezcan, şöyle devam etti:

"Anayasa'da 'Basın özgür.' diyoruz ama buna rağmen basın özgürlüğünü sınırlayan birçok uygulama var. Anayasa'da 'Yargıya müdahale edilemez.' diyor. Ekrem İmamoğlu kararı, yargıyla ilgili kararlar, hakimlerin üzerindeki baskı meydanda. Bu, uygulamayla ilgili bir sorun, Anayasa'nın varlığıyla ilgili sorun değil. Uygulama, siyaset atmosferiyle ilgili. Türkiye'de yapmamız gereken şey Anayasa'yı değiştirmek değil, siyaset atmosferini değiştirmek ve biz tam da bunu yapıyorduk. Bu meselelerin, siyasetin malzemesi yapılmaması için bir siyaset ortamı yaratıyoruz. Kanun teklifi bunun tam da göbeğindeki, ortasındaki, merkezindeki bir adım."

AK Parti Grup Başkanvekili Yılmaz Tunç, mevzuatta başörtüsü serbestliğinin 2013'ten itibaren sağlandığını söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, sosyal medyadan yayınladığı mesajla başörtüsü konusunda kanun teklifi vereceklerini kamuoyuyla paylaştığını, teklifin birkaç gün sonra Meclis Başkanlığına sunulduğunu hatırlatan Tunç, "Yalnızca kamuda çalışanlara yönelik özgürlük getiren kanun teklifi; bir taraftan özgürlük getiriyormuş gibiyken diğer taraftan belli kesimler için yasaklama getiriyor." dedi.

"Kanun teklifi verdik, bunu kabul edin. Anayasa değişikliğine ne ihtiyaç var?" denildiğini aktaran Tunç, "CHP'nin teklifi, '2011'den bu yana fiili bir durum var, aslında bir yasak var. Biz bu yasağı kanun teklifiyle çözmek istiyoruz.' düşüncesini de beraberinde getiriyor. Kanun teklifine 'evet' denildiği takdirde; kanunun değişmesi basit çoğunluğa tabi, dolayısıyla basit çoğunlukla değiştiğinde yine o kanun ortadan kalktığında yasaklama dönemine tekrar geriye dönüş söz konusu. Bu nedenle Anayasa değişikliği zaruret haline geldi, burada Anayasa değişikliğine başvurmaktan başka çare yok." ifadelerini kullandı.

Anayasa değişikliği teklifiyle kadının onurunu ve hakkını koruyan bir durumun anayasal güvenceye kavuşacağını belirten Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Devletin varlık nedeni temel hak ve hürriyetlerin kaldırılması veya sınırlandırılmasına kapı aralamak değil, aksine bu hakların güven içinde ve özgür bir iklimde kullanılmasını teminat altına almak ve bunun önündeki engelleri kaldırmak. İnsan haklarına dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinde, insan temel hak ve hürriyetleri Anayasa ve kanunların teminatı altında. Hiçbir insan dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefe, inanç, din, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılığa tabi tutulamaz. Herkes kanun önünde eşit. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorunda. Böyle bir devlet, kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmasının önündeki engelleri kaldırmakla da yükümlü. Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti, kadınların bu noktadaki tercihlerini korumakla mükellef. Dini inancı dolayısıyla başını örten ve kıyafet tercihinde bulunan kadınların, yasal ve idari düzenlemeler veya fiili uygulamalarla insan onuruyla bağdaşmayan, Anayasa'ya aykırı, ayrımcı ve çağdışı uygulamalara bir daha maruz bırakılmamaları için anayasal güvence getirme gereği var. Bunun için bu Anayasa değişikliği teklifi verildi. Düzenlemeye milletvekillerimizin gerek Anayasa Komisyonunda gerekse Genel Kurulda nitelikli çoğunlukla 'evet' diyeceklerine inanıyoruz. Aksi görüşü düşünmek bile istemiyoruz."

Anayasa değişikliği teklifiyle evlilik birliğinin de tanımlanacağını anlatan Tunç, "Aile, Türk toplumunun temeli; aile ne kadar güçlü olursa toplum da millet de o kadar güçlü olur. Evlilik birliğinin yalnızca kadın ile erkek arasında kurulabileceği yönündeki düzenlemenin çok önemli olduğunu düşünüyoruz." dedi.

Aileyi tehdit eden birtakım propagandalara bütün dünyada şahit olduklarını dile getiren Tunç, "Bunun ülkemizde birtakım örneklerini hep birlikte görüyoruz. Birtakım sapkın akımların ülkemizde de yaygınlaşmasının önüne geçecek çok önemli bir düzenleme ve toplum da buna 'evet' dememizi bekliyor." değerlendirmesinde bulundu.

Teklifin tümü üzerinde söz alan CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu, Anayasa'da bütün hak ve özgürlükler gibi din ve vicdan özgürlüğünün de güvence altına alındığını söyledi.

"Dinler Anayasa'nın güvencesi değil anayasalar din özgürlüğünün güvencesidir." diyen Kaboğlu, tek ortak metnin Anayasa olduğunu dile getirdi.

"Din ve vicdan özgürlüğünün, savaş ortamında bile insan haklarının sert çekirdeği olarak güvence altına alındığını" anlatan Kaboğlu, kimsenin dinini, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağını ve bunlardan dolayı suçlanamayacağını belirtti.

21 yıllık iktidarın, 21 haftasının bile kalmadığını ancak anayasa değişikliği yaptığını söyleyen Kaboğlu, Türkiye'nin, Aralık 2022'den bu yana seçim ortamında bulunduğunu kaydetti.

Böyle bir ortamda toplumsal yaraların bulunduğu bir alana ilişkin anayasa değişikliği yapılmasını "seçime endeksli" olarak niteleyen Kaboğlu, "Bu durum, iktidarın seçimi kazanma ve sahip olduğu çoğunluğu sürdürme iradesinin Anayasa yoluyla uygulamaya geçirilmesi, dışa vurulması. Hak ve özgürlükler hiçbir zaman sekter yaklaşımla savunulamaz, açıklanamaz ve güvence altına alınamaz. Bu açıdan bakıldığında ortam ve koşullar anayasa değişikliğine kesinlikle kapalı. Hele hele böyle bir konuda seçime endeksli bir anayasa değişikliği, fırsatçı anayasa değişikliğidir; istismarcı anayasa değişikliğinden fırsatçı anayasa değişikliğine geliştir. Bunu saptamak gerekir." değerlendirmelerinde bulundu.

Düzenlemenin birçok açıdan sakıncasının bulunduğunu savunan Kaboğlu, şöyle konuştu:

"Kadın kıyafet özgürlüğü tek bir hakkın uygulama alanına indirgenemez. Dinsel kökenli olmayan, yaşam tarzıyla ilişkili kıyafet tercihleri; din özgürlüğü bağlamında düzenleme yapması nedeniyle uygulamada din kökenli kıyafet giyme özgürlüğü ile aynı ölçüde korunamaz. Bu bakımdan yalnızca kadınların kıyafet özgürlüğüne ilişkin düzenleme ile kadınlar açısından sağlanmak istenen koruma erkekleri tümüyle dışlıyor. Kadının başını örtmesi ve dinini dışa vurma veya gösterme özgürlüğü, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası hukuk metinlerinde sınırlanabilir nitelikler taşıyor. Örneğin kadının örtünme özgürlüğü hiçbir şekilde engellenemezse hava alanında ya da başka bir yerde güvenlik amacıyla kadının başının açılmasına ihtiyaç duyulduğunda, kadının sınırsız örtünme özgürlüğü somut risk ve şüphe ne olursa olsun kamu güvenliğinden daha önemli addolunacaktır. Oysa daha önemli olmaması gerekir."

Başörtüsüne ve dinsel temelli kıyafete mutlak serbestliğin, "güvenlik içinde özgürlük" ilkesine de aykırı olduğunu belirten Kaboğlu, "Başörtüsüne indirgenen mutlak düzenleme, hak ve özgürlüklerin güvence ve sınırlama ilkelerine aykırılığın ötesinde özgürlükler sistematiğini alt üst ederken, haklar ve özgürlükler arasında olası çatışma halinde uzlaşma tekniğinin uygulanmasını olanaksız kılıyor. Kimlik saptamayı bile engelleyebilecek mutlak bir düzenleme, kamu hizmetinde liyakat ve güvenlik ilkelerine de aykırı. Görünürde temel bir hakkın korunması amacından yola çıkarak Anayasa'ya, özgür bir dini referans koymak ki bu başını örtmek olarak belirlenmiş, belirli bir dine ait olan bir sembolün taşınmasına ilişkin din referanslı düzenleme laiklik ilkesiyle de uyumsuz." değerlendirmelerinde bulundu.

Kaboğlu, anayasa değişikliği teklifinin, aile birliğinin tanımlanmasına ilişkin maddesini eleştiren Kaboğlu, "toplum mühendisliği amacıyla düzenleme yapıldığını" savundu.

AK Parti Isparta Milletvekili Recep Özel, yakın geçmişte birçok vatandaşın başörtüsü özgürlüğünün, hiçbir somut tanımı olmadan, irtica paranoyasıyla rahatça sınırlandırıldığını, bu duruma bundan sonra hiçbir şekilde fırsat verilmemesi gerektiğini söyledi.

Uygulamada bir problem olmamasına rağmen bunun anayasal bir güvenceye bağlanmasının zorunluluk haline geldiğini belirten Özel, "Bundan hiçbir siyasi partinin artık kaçması mümkün değil. Özellikle CHP sözcülerinin, 'Siz ısrarla CHP'yi konunun dışında tutmaya çalışıyorsunuz. Bunu halen istismar alanı yapmaya çalışıyorsunuz. Buradan bir seçim zaferi istiyorsunuz.' gibi suçlamalarına maruz kaldık. AK Parti, hiçbir zaman bu işten siyasi hesap, rant kaygısı içinde değil. Bunu yaşayan biziz. Bunun algısını oluşturan, buradan siyasi içerik çıkarmak isteyen de bilakis CHP." diye konuştu.

"Bu konudan bir ekmek çıkarma derdinde olmadıklarının" altını çizen Özel, başörtüsü meselesinin polemik konusu olmasını istemediklerini ifade etti.

Niyetlerinin, başörtüsü meselesini Türkiye'nin gündeminden tamamen çıkarmak olduğunu belirten Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"CHP, İYİ Parti, grubu olan, olmayan bütün siyasi partiler samimiyseler, teklifimize 'evet' diyebilirler. Teklif metnini beğenmeyebilirsiniz, bunu değiştirme ihtimalimiz olabilir ama sizlerin, 'Hazırladığımız önergemizi kabul ederseniz varız yoksa yokuz.' diyerek işi yokuşa sürmeyeceğinizi ümit ediyoruz. Bunu demek istiyorsanız sizi burada da samimi olmaya davet ediyoruz. 'Seçim malzemesi olmaktan çıkaralım.' diyorsunuz ya hadi fırsat, çıkaralım. Bu konuyu Türkiye'nin gündeminden çıkarma noktasında tarihi bir kararın altına hep birlikte imza atalım."

MHP İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, Batı'nın, kadının kadınla, erkeğin erkekle yaşamasını "aile" diye tanımlamaya, her türlü sapkınlığı, farklı cinsel yönelimleri ve farklı tercihlere saygı gösterilmesini, insan onuruna saygıyla eş değer görmeye başladığını söyledi.

"Kendi cinsine karşı cinsel davranışların normal görülmesini isteyenlerin sıklıkla duyulmaya başlandığını" ifade eden Yıldız, "Bu bozulmaya, bu sapkınlığa karşı çıkan tüm itirazları etkisiz kılmak için de her türlü tertibin yapıldığına müsaade edildiğini görüyoruz. Batı, ilahi doğal özden kopmuş durumda." dedi.

"Gey ve lezbiyen kiliselerinin kurulduğuna" değinen Yıldız, "Lut kavminin sapkınlığının postmodern versiyonunu bugün ülkemize ihraç etmek istiyorlar ve maalesef bazı belediyelerimiz bunlara yaptıkları yardımlarla, cesaretlendirmeyle hatta bir siyasi partimizin genel başkanının özendirmesiyle öyle bir yere geldik ki bu, artık toplumsal bir sorun haline gelmeye başladı. Bunun için buna karşı çok ciddi mücadele vermek zorundayız. Milletimizin mahremiyetini, ailesini, cinsiyetini ve nesillerini bozmaya kimsenin gücü yetmeyecek." değerlendirmelerinde bulundu.

Feti Yıldız, anayasa değişikliği teklifiyle yalnız kadın ve erkek olmak üzere iki farklı cinsiyetten bireylerin birbiriyle evlenerek evlilik birliğini oluşturabileceğinin açıkça düzenlendiğini dile getirdi.

Yıldız, teklifle ayrıca hiçbir kadının temel hak ve hürriyetlerini kullanması ile kamu ve özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmasının, başının açık veya örtülü olması şartına bağlanamayacağının hüküm altına alındığını ifade etti.

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları