loading
close
SON DAKİKALAR

Anlattıklarımın tamamı külliyen doğru

Anlattıklarımın tamamı külliyen doğru
Tarih: 18.10.2011 - 16:35
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Beşir Atalay dedi ki 'bunların tamamı külliyen yalandır.' Anladım ki tamamı külliyen doğrudur. Çünkü bana demesi lazım 'şurası yanlış, şurası yalan' demesi lazım.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın hakkındaki iddialara ilişkin verdiği yanıtı eleştirerek, "Beşir Atalay yazılı bir açıklama yaptı. Dedi ki ’bunların tamamı külliyen yalandır’. Vallahi de billahi de anlattıklarımın tamamı külliyen doğru" dedi.

Kılıçdardoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Geçen hafta yaptığı Karaman ziyareti hakkında bilgi veren Kılıçdaroğlu, vatandaşlarla bir araya gelerek onların sorunlarını ve taleplerini dinlediklerini söyledi. Milletvekillerinin de il ve ilçeleri gezerek bu ziyaretlere ilişkin raporlar hazırladıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, "Seçim yok ama biz sanki seçim varmış gibi çalışmalarımızı götürüyoruz" dedi.

Geçen hafta partisinin grup toplantısında "Deniz Feneri e.V." bağlantılı soruşturmayla ilgili açıklamalar yaptığını ve "köstebeği" kim olduğunu söylediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, bu açıklamalarının televizyon kanallarında büyük ölçüde sansürlendiğini savundu.

İddialarını yeniden özetleyen Kılıçdaroğlu, bu iddialarına ilişkin Hükümetten gelecek açıklamaları beklediğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Önce Sayın Beşir Atalay yazılı bir açıklama yaptı. Dedi ki ’bunların tamamı külliyen yalandır’. Anladım ki tamamı külliyen doğrudur. Çünkü bana demesi lazım ’şurası yanlış, şurası yalan’ demesi lazım. Diyemiyor. Ne diyor, ’külliyen yalan’. Vallahi de billahi de anlattıklarımın tamamı külliyen doğru. Yazılı açıklamadan sonra akşam eve bir arkadaşım telefon etti. Kanal 24’de Sayın Beşir Atalay canlı televizyon programına çıkacak ve benim iddialarıma yanıt verecek diye. Ben de hemen Kanal 24’ü açtım, bekledim. Olur ya bizim bilmediğimiz bir şey olur diye. Size bir medya klasiğinden, yandaş medya klasiğinden örnek vereceğim. Haberler veriliyor. Önce Sayın Başbakan’ın haberi uzun uzun veriliyor, arkasından MHP liderinin, arkasından BDP lideri Sayın Demirtaş’ın haberi verildi. Sıra bana gelince bir cümle edildi, bir cümle bakın iki cümle değil, ardından Sayın Bakanın yaptığı açıklama ekrana satır satır konuldu. Önemli değil biz bunlara alışığız. Doğru habere özlem duyuyoruz ama yandaş medyanın doğru haber vermediğini de çok iyi biliyoruz. Sonra Sayın Atalay canlı yayında, karşısında spiker oturmuş, öyle bir tablo ki birisi ne soracağını bilmiyor, öbürü nasıl yanıt vereceğini bilmiyor. Birbirlerini kolluyorlar...

’Ben o tarihte bölgenin milletvekiliyim, benim ofisimden elbette telefon edilebilir’ diyor. Sanki birisi senin ofisinden telefon edilemez demiş gibi. Birşey daha söyleyeyim, doğruyu da söylemiyor. Çünkü kendisini o telefon görüşmelerinin yapıldığı tarihte Kırıkkale milletvekili bile değil. Ondan bile haberi yok. Onu kullanarak milleti aldatacağını zannediyor. Unutmasın ki karşısında CHP var."

Atalay’ın kendisine yönelik iddiaları yanıtlayamadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Bir perişanlık. Zaten gözlerine bakınca doğruyu söylemediğini gözlerden anlıyorsunuz. Çünkü gözler yalan söylemez, o gözler Beşir Atalay’ın gözleri olsa dahi" diye konuştu.

Gazeteci Ahmet Hakan’ın 14 Ekim 2011 tarihli yazısında "odağın merkezindeki belediye başkanıyla" konuştuğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Diyor ki ’2 yıl önce sizi İçişleri Bakanı’nın telefonundan kim aradı? Koruma müdürü mü? Özel kalem müdürü mü?’ Veli Korkmaz diyor ki ’dönemin milletvekili Beşir Atalay, bizim ilimizin milletvekili’ Birinci yalan bu. O tarihte senin ilinin milletvekili değil. Daha cümleye yalanla başlıyor. Sen koskoca belediye başkanısın, senin bölgende şu anda milletvekili olanın o tarihte milletvekili olmadığını bilmiyor musun? Biliyor. Ama sanıyor ki ben bunu söylerim, kimse bunun üzerinde durmaz. Ve diyor ki ’Sayın Bakanın gerek özel kalem müdürü, gerek koruma müdürü beni sık sık arar ve Bakanın taleplerini iletirler’ İtiraf bu. ’Arama yapılacak hazırlıklı olun’ Bakanın talebini iletecekler. Kime iletecekler? Kırıkkale Belediye Başkanına iletecekler."

Koruma ve özel kalem müdürlerinin görev tanımlarının bu konuda önemli bir ayrıntı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Koruma müdürü bakanı, darba karşı ya da herhangi bir yasadışı olaya karşı korumakla görevli kişidir, eğitimi bunun üzerinedir. Özel kalem müdürü ise bakanın her türlü faaliyetini, gezilerini organize eden, görüşmelerini ayarlayan, telefonlarını bağlayan o konudaki bakanla yakın ilişkide olan kişidir. Dolayısıyla koruma müdürleri bakanların taleplerini bildirmezler. Bakanların talepleri varsa bildirecek olan özel kalem müdürüdür. Sanki biz bu ayrıntıları, devleti bilmiyormuşuz gibi. Sanki milleti enayi yerine koyarak bu yaptıklarını, bizi aldatacaklarını sanıyorlarmış gibi. Biz aldanmayız, biz doğruları her yerde, her ortamda ısrarla söyleyeceğiz" diye konuştu.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları