loading
close
SON DAKİKALAR

Bayram klişeleri bitmez

Bayram klişeleri bitmez
Tarih: 19.08.2012 - 11:26
Kategori: Sağlık, Yaşam

Her bayram tekrarlanan ve hep de tekrarlanacak olan klişeler dikkat çekiyor...

Radikal, bayram klişelerini derledi:

1- ‘Hadi gidiyoruz’
Gelmişsiniz 30 küsur yaşına, bayram sizin için eşittir, özgürlük, tatil... Ve lakin bayram ritüellerine ve akrabalarına sadık bir ailenin anne-babasıyla aynı şehirde yaşayan evladıysanız geçmiş olsun. Anneniz yahut babanızın ısrar kıyamet sizi de akraba evlerine bayram ziyaretine sürükleme ihtimaline hazır olun. O talimat er geç gelecektir: Hadi gidiyoruz.

2- ‘Bizim oğlan da müdür oldu’
Üstteki madde sizin için geçerliyse bu satırlar da tanıdık gelecek. Zira o ‘zorlama akraba oturmaları’ bir anlamda ‘gururlu anne baba’nın evlatlarının hayatta geldikleri noktayı dosta kibar kibar ilan ettikleri anlara sahne olur. Size düşen ufak bir gülümsemeyle “Maşallah”ları kabul etmek.

3- Bugün bayram erken kalkın çocuklar
Türkçe sözlü pop müzik âlemi istediği kadar çırpınsın. ‘Bayramlık kıpır kıpır şarkılar’ üretmek için. Barış Manço’nun “Giyelim en güzel giysileri/Elimizde taze kır çiçekleri, üzmeyelim bugün annemizi...” dizelerinin yerini daha uzun yıllar tutamayacaklardır. Radyo ve TV kanalları bayram sabahlarında hâlâ çalar ‘Bugün Bayram’ı. Tatlı klişedir, insanı çocukluğa götürür...

4- Bizimkiler gezmede
Çocukları kaytarıp gelmeyen ailelerin, içten içe üzülüp hatta çocuklarına sitemlerini iletirken, “Bizimkilere bu bayram gelmeyin, gidin başınızı dinleyin dedik” ya da “Bizimkiler bu bayram Avrupa seyahatine çıktı, bilmem ne tatil köyüne gitti” diye övünmeleri de bayramların olmazsa olmaz diyaloglarındandır.

5- Daha şimdi yedik
“Bu bayram kendimi tutup her ikram edilen yerde tatlı yemeyeceğim” deyip, günün sonunda bunu unutanlar. Kaçınılmaz bir durumdur çünkü ziyarete gittiğiniz yerdeki ev sahibi “Valla yemezsen gücenirim, Allahaşkına alın” diyerek üzerinize gelecektir. Hem zaten ondan sonra da olaylar gelişir.

6- Hasılat ne olacak?
Bayramın en önemli görevi tabii ki aileleri bir araya getirmek değildir! Asıl önemlisi yastık altı paraların dolaşıma girip genç nesillere aktarılmasıdır. Piyasa hareketlenir, bakkal-market hayat bulur. Lunaparklar şenlenir. Renk gelir.

7- Cebinde akrep mi var?
Para alışverişlerinde kimi ‘büyükler’ ‘tutumluluklarıyla’ ünlüdürler. Çocuklar genelde yanlarından memnuniyetsiz ayrılırlar bu kişilerin yanından. Ama kimi çocuklar ‘anarşist’ ruhludur ve o kişiye yaptığını yüzüne söylemeden rahat etmez! Neden daha az para verdiğini direkt sorarak kalabalık içerisinde ona unutamayacağı bir bayram yaşatır. Cebindeki akrep artık ona acı vermiştir. Aman dikkat edinizdir...

8- ‘Ne umduk ne bulduk’
Mahallenin sadece bayramlarda haşır neşir olduğumuz ‘veletleri’ bu günlerde kapımızı çalarlar. Görünürde şeker isteseler de gönüllerinden geçen kallavi bir harçlıktır. Ama maalesef hayat herkese her istediğini vermemektedir ve onlar da ‘ucuz şekerleme’ ile yetinmek zorunda kalacaklardır. Kader bir kez daha yüzlerine gülmeyecektir...

9- Evde yokuuuuz!
Hayatının büyük bir bölümü iç dünyasına entegre olmuş pek çok kişi için bayram ‘ense’ yapılacak bir gündür. Tabii hal böyle olunca da bayram keyfini kaçıracak her türlü muhtemel girişime karşı sıkı önlemler alınır. Bahşiş istemeye gelen davulcuya karşı ‘evde yok’ numarası çekilir, şeker toplamak isteyen çocuklara karşı zilin kablosu sökülür... Her an tetikte beklenerek ‘düşman’a karşı durulur...

10- Ayakkabılar nerede
Bayram sabahının en talihsiz klişesi. Dini vecibelerini yerine getirmek veya aile büyüklerini memnun etmek için kuşluk vakti camiye doğru adım atılır. Kuşandığımız yeni bayramlıklarla camiye cilet gibi gelinir ama o ulvi mekânın demirbaşı mavi terliklerle dönülür. Dertler kalkar şaha ve bir sitem yollanır Allah’a...

11- Yıkılmaz kale: Baklava
Şeker Bayramı’nın en vazgeçilmez klişesi elbette baklavadır. Bunu mönüsünden çıkaran ev yadırganır ve bir yerde de göz arar. Çünkü o yoksa her şey eksik, o varsa her şey tamamdır. İstemeye istemeye her evde bu ikram mideye indirilir. O kale son temsilcisi de baklava ikram etmeyi bırakıncaya kadar direnecektir!

12- Bir gastronomi turu olarak baklava
Baklava ikram edilen evlerde yaptığınız turlarda çeşit çeşit olanıyla karşılaşırsınız. Kimisi ev baklavası, kimisi fıstıklı, kimisi cevizli, şerbeti bol olanı, az olanı, tereyağlısı, tereyağı kullanılmamış olanı... Türlü türlü devam eder. Hatta muhabbet açmak için de iyi bir yoldur. “Bu baklavayı siz mi yaptınız? Bir incelik var, nedir?” denir ve olaylar gelişir.

13- El öpmekle dudak aşınmaz
Özellikle büyüklerin ziyaret edildiği esnada gençler arasında bu soru çokça dolanır durur: Elini öpsem mi, sıksam mı? Bu tedirginliğin yanında babasından azar işitirken her an ‘darp’ yiyeceğini hisseden çocuğunki solda sıfır kalır. O derece gergin bir süreçtir deyim yerindeyse...

14- Fön çektirmeyi unutma
Kadınların en önemli bayram ritüeli kuaföre gitmek. Ulvi görev için kuafördeki sıra hasebiyle sabahlanması bile muhtemeldir. Bayramın en çok kazananlarının kuaförler olması da kanıtlanır...

15- Hoşgeldin ya ‘şeker koması’
Bayram boyunca evde kolonyayla birlikte görünür bir yerde durduğu için gelip geçerken ağzınıza attığınız şeker ve çikolataların kaçınılmaz sonucudur. Bir süre ‘şekerleme’yle ilişkinizi askıya alma noktasına gelirsiniz.

16- Lacileri çekmişsiniz...
Bayram demek kılık kıyafette de düzenlemeler gerektirdiği için aile reisi bugünü takım elbise kuşanarak geçirir. İstemeye istemeye eşi tarafından çoğu zaman ikna edilir ve ‘Lacileri’ çekip ziyaret serüvenine başlar...

17- ‘Küs kalmayın olur mu öyle şey’
Bayramın önemli ritüellerinden birisi de ‘küskünler’ hareketini sonlandırmaktır. Bu dönemde herkes ‘Kofi Annan’ gömleğini giyer ve küskünleri barıştırma yoluna gider. Başarı oranı görece düşüktür.

18- ‘Ay şu kadarcıktın sen’
Aile büyükleri torun, yeğen ayırt etmeksizin gördükleri her çocuğu önce baştan aşağıya süzüp sonra “Maaşallah ne kadar büyümüşsün” der. Bunu da her sene çocuklar belli yaşa gelene kadar tekrarlar.

19- Klişenin acısı da var
“Sevgili seyirciler trafik canavarı bu bayramda da can almaya devam etti. Adana Pozantı karayolunun 45. kilometresinde bir otomobilin karşıdan gelen bir kamyonun altında kalmasıyla meydana gelen kazada aynı aileden üç kişi öldü, iki kişi de yaralandı. Kamyon şoförü hafif sıyrıklarla kurtuldu. Bilanço 106 ölü, 250 yaralı. Bir sonraki bültende görüşmek üzere. İyi bayramlar!”

20- Hanginiz Kara Murat?
Ramazan ayı boyunca mahalleyi arşınlayarak ‘sahura uyandırma’ görevini eda eden davulcunun kim olduğu sır olarak kalırken, bayram günü kapınıza ‘Sizin davulcu benim’ iddiasıyla pekçok davulcu gelir. Karar ‘Sophie’nin seçimi’ni aratmaz.

21- Onun adı o değil’
Bu bayramın en önemli tartışma konusu ise isminde gizlidir. Şeker mi yoksa Ramazan mı tartışması insanlığın varlığı kadar eskidir neredeyse! Bu aynı zamanda turnusol kağıdı işlevi de görebilir. Laik cephe Şeker bayramı, dindar cephe ise Ramazan bayramı şeklinde tavır alır.

22- Şeker reklamı hüznü
Bayramda gözler normalden biraz daha fazla ekrana çevrilir. Televizyonda ise yıllar boyu aynı kurgu üzerine oturmuş hüzünlü bayram reklamları döner. Çocuklarının ziyaret etmesini bekleyen, ancak unutulan yaşlı çiftin göz dolduran hikâyesi beyaz camın olmazsa olmazıdır.

23- Temenniler…
Devlet büyüklerinin bayram mesajları, bir önceki yılın aynısıdır. Bayramın dostluğun, kardeşliğin ve barışın simgesi olduğu vurgulanır, kırgınlıklar unutulur ama çok geçmeden öze dönülür.

24- Borcam dolaşımı
Kimi hediyeler paketleri açılmadan elden ele hediye edilerek dolanır. Borcam’ın başını çektiği bu oluşumun bayrama özel muadili çikolatadır. Bazı paketler, açılmadan sonraki ziyarette götürdüğümüz hediye olmuştur bile...

25- Hani eski bayramlar?
Unuttuk sandınız ama en sona sakladık. Zaten tevatüre göre böyle bir çıkışın yapılmadığı bayram yaşanmamış. Onsuz hangi bayramın tadı çıkar ki hem?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları