loading
close
SON DAKİKALAR

Birleştirilen Gezi davasının ikinci duruşması görüldü: Osman Kavala'nın tutukluluğuna devam kararı verildi

Birleştirilen Gezi davasının ikinci duruşması görüldü: Osman Kavala'nın tutukluluğuna devam kararı verildi
Tarih: 26.11.2021 - 11:38
Kategori: Gündem

Birleştirilmiş Gezi davasında ikinci duruşma bugün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Dha önceki duruşmalara tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanan Osman Kavala, 'adil bir yargılama yapılacağına inancı kalmadığı için' bundan sonraki duruşmalara katılmayacağını açıklamıştı.

Kavala, bugünkü duruşmaya katılmadı.

Mahkeme, arar kararında oy çokluğuyla Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 17 Ocak 2022'de görülecek.

www.istanbulgercegi.com, duruşmadan notları, Twitter'daki 'Geziyi savunuyoruz' hesabından aktarıyor...

Çarşı üyesi sanıkların avukatları, davaların birleştirilmesi ve dosyada bulunan delillerin hukuki olup olmadığı ile ilgili söz aldı. 

Çarşı grubu avukatlarından Ömer Kavili, davaların birleştirilmesi kararının tekrar gözden geçirilmesini ve sanıklar hakkında derhal beraat kararı verilmesini talep etti.

Çarşı grubu avukatlarından Ersan Şen konuşurken sesini yükselttiği için mahkeme başkanı tarafından uyarıldı.

Avukat Ersan Şen yaklaşık 1 saat süren konuşmasını bitirdi. Duruşma çArşı grubu avukatlarının beyanları ile devam ediyor.

Avukat Ömer Kavili, Ersan Şen'e yönelik uyarıya istinaden mahkemeden "Hangi avukatın hangi ifadesiyle savunma sınırını aşmıştır" diye sordu ve "Tarih göstermiştir ki Adalet Bakanlığı değil avukatlar bağımsız kalmıştır" dedi.

Avukat Yıldız İmrek, geçen duruşma yapılan reddi hakim talebinin gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini söyledi. İmrek, dosyadaki tapelerle eşleştirme yapılması için çArşı üyesi sanıkların ses örneklerinin alınması kararının geri alınmasını talep etti.

Avukat Yıldız İmrek: Burada özgürlüğünden mahrum olan biri varken ben temsil ettiğim sanığa yeteri kadar zaman ayıramıyorum. BAK davalarında akademisyenler ayrı ayrı yargılandı. çArşı davası da esasen torba davaydı. Gezi davası ve Kavala davası da. Siyasi irade böyle istediği için şimdi iki torba bir araya getirildi ve bir çuval dava haline geldi. Bu davada karar verilmesinin engellenmesi için ve aşırı şekilde uzatılarak siyasi iradenin çıkarları doğrultusunda birleştirildi. Bu şekilde müvekkillerin aklanma hakkı ihlal ediliyor. Ses kaydı gibi hukuka aykırı delillerin dosyadan çıkarılması gerekir ama dosyada tutulmaya devam ediyor. Emniyet müdürlüğü bağımsız olmadığı için hiçbir sanık kendi aleyhine delil vermeye zorlanamaz. Hukuka aykırı olduğu bunu kabul etmiyorum. Ceza mahkemesi resen delil toplayamaz. Tarafların delillerini değerlendirilir. Görüntüler de hukuka uygun toplanmamıştır. Hukuka aykırı delildir. Onların incelenmesine ilişkin karardan da dönülmesini talep ediyorum. Ayrıca meslektaşımın ifadelerine katılsam da, avukat Ersan Şen'in burayı "er meydanı" diye tanımlamasına bir kadın olarak itiraz ediyorum. 

Çarşı grubu avukatlarından Efkan Bolaç: Dosyanın geldiği aşamaya baktığımızda kendisine hukuk devleti denen Türkiye'de yapıldığını dikkate alırsak sürrealist yargılama diyebiliriz. Gezi ile ilgili söyleyebileceğim tek bir şey var. Gezi benim ömrüm boyunca gördüğüm en temiz direnme biçimlerinden biridir. Bu ileride tarihe de böyle geçecek. Bu sürrealist davanın hemen bitmesi gerekiyor.

Can Atalay söz aldı: Tutuklu bir sanığı var bu dosyanın. Biz uzun uzun size Gezi'yi anlatmak, Gezi'yi savunmak istiyoruz ben, Tayfun ve Mücella abla olarak. Kabul ederseniz biz savunmamızı bir sonraki duruşmada sunmak isteriz. 

Çarşı üyesi Ayhan Güner: (Gezi dönemi) Etiler Emniyet Müdürü beni aradı. 'Bize yardımcı olun' dedi. Polisin belirlediği güzergahta taraftarı olaysız bir şekilde yürüttük. Emniyetle beraber yolları açtık polislerle insanları karşı karşıya getirmedik. Boynumuza sarılıp teşekkür ettiler. 

Güner’in avukatı: Emniyet müdürü Ayhan Güner ve arkadaşlarını çağırıp Beşiktaş'taki olayları yatıştırdıkları ve hiçbir yere zarar vermedikleri için plaket verdiler. Böyle örgüt mü olur? Terör örgütüne plaket veren emniyet müdürleri de yargılansın o zaman.

Çarşı üyelerinin beyanlarının ardından Osman Kavala'nın avukatı Deniz Tolga Aytöre söz aldı.

Av. Tolga Deniz Aytöre: Öncelikle müvekkilimizin duruşmalara katılmama hakkını desteliyoruz. Çünkü masumiyet karinesi açıkça ihlal edildi.
Kavala hakkında AİHM Aralık 2019'da bir hak ihlali kararı verdi. Şubat 2020'de de beraat kararı çıktı. Bu karar verilince apar topar bir suç uyduruldu. Savcı bunu bilir, çünkü bizim dava hangi davayla birleştiyse o da bizimle gezdi. Bu ülkenin kozmik odasına girildi. Odaya girenlere beraat kararı verildi. Osman Kavala'ya gelince sivil toplum kuruluşu faaliyetleri suçlama oldu. Casusluk suçlaması kapsamına sokuldu. Bu yargılamalar ciddi yargılamalar.  Bir insanı casuslukla suçluyorsanız hem onun geleceğini riske atarsınız hem de ailesini de etkilersiniz. MASAK raporu Gezi davasına yönelik hazırlanmış bir rapor. Bu raporda casusluk suçlamasıyla ilgili bir tespit mi var bizim göremediğimiz? Bu rapora dayanarak tutuklama kararı verilmesini anlamıyoruz. İddianame yalan söylüyor Henri Barkey ile Kavala arasında yoğun iletişim kaydı olduğunu iddia ederek. Böyle bir şey olmadığına ilişkin rapor var. Osman Kavala geçen duruşmaya geldi. Tutukluluğun devamı gerekçelerini neden sormadınız kendisine? Bir yargılama bu kadar lakayt yapılamaz. Bunlar kamu yetkisinin kötüye kullanılmasıdır. Adil yargılanma hakkımızı elimizden 4 yıldır alınıyor. Yasal usulleri olmayan suçlamalarla tutukluluk halinin devamına yönelik kararlar alınması yanlış ve hukuka aykırı karaların ötesinde, kamu yetkisinin kötüye kullanılması sorunudur. 

Avukat Tolga Deniz Aytöre'nin ardından Osman Kavala müdafiilerinden Köksal Bayraktar söz aldı.
Av. Bayraktar: Türkiye'deki yargı organları AİHM kararlarına uymak zorundadır. Buna dayanarak bundan üç yıl önce avukatlar olarak müracaat ettik karar kesinleştiğinde. Buna rağmen uymama devam ediyor. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi, istinaf mahkemesi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve mahkemeniz sanki AİHM kararı yokmuş gibi kendi kanunlarımız arasında dönüp duruyoruz. Böyle Türkiye'yi giderek uçurumun kenarına getiriyoruz. AİHM kararında aynen şöyle söylüyor: Mevcut davada #OsmanKavala'nın tutukluluk devam ederse AİHS'in 5. ve 18. maddeleri yönünden ihlal devam edecektir. İhlal kararı karşısında avukatlar olarak söylediklerimize kayıtsız kalmanız Anayasa'ya aykırılıktan başka nedir? Uzun süren bu tutukluluk hali bizi bu suçları işlemediğimize ilişkin savunmalaramızı yapamama durumuna getirmiştir. Sürekli olarak tutuklama ile ilgili konuşuyoruz, esasa giremiyoruz.  4 yıldan beri bir insan 4 duvar arasında, gökyüzünü görememiyor.

Müvekkilim (Osman Kavala) ve biz siyasi baskı altındayız. Hiçbir siyasinin 'şunun ya da bunun artığı' demeye hakkı yoktur. Benim sizinle ilgili kötü duygular duymaya hakkım yoksa, başkalarının da üçüncü kişilere karşı bu beyanlarda bulunmaya hakkı yoktur. Bu sadece bizimle ilgili değil, yargının tarafsızlığının ve bağımsızlığının da ihlalidir. Yargı tarafsız ve bağımsızsa siyasetin karışmaması gerekir. Siz tarihsel bir görev üstleniyorsunuz. Yargı tarafsız ve bağımsız mı, buna bugün siz karar vereceksiniz. Bu işkence Türk yargısı tarafından sonlandırılmalıdır.

Avukat Bayraktar'ın ardından Mahkeme Başkanı savcıya mütalaasını sordu. Savcı "Çarşı grubunun birleştirme kararının gözden geçirilmesi talebinin reddini, vareste tutulma isteğinin kabulünü, Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamını" talep etti.
Kavala'nın avukatı Köksal Bayraktar, mütalaaya karşı söz alarak “Avrupa Konseyi şartı, AİHS’in 3. ve 46. maddeleriyle iddia makamının mütalaası taban tabana zıttır. Anayasaya aykırı düşünce ile karşı karşıyayız" dedi.

Mahkeme, oy çokluğuyla Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verdi.

Bir sonraki duruşma 17 Ocak 2022'de görülecek.

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları