loading
close
SON DAKİKALAR

Buldan: Suriye topraklarına başlatılan işgal girişimi meşru değildir

Buldan: Suriye topraklarına başlatılan işgal girişimi meşru değildir
Tarih: 15.10.2019 - 15:23
Kategori: Siyaset

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında güncel gelişmeleri değerlendirdi.

Grup toplantısına, HDP bileşeni partilerin eş başkanları ve temsilcileri ile Azadi Partisi, Azadi Haraketi, DDKD, PDK-Bakur, İnsan ve Özgürlük Partisi başkan ve yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda STK, sendika ve kurum temsilcisi, Yöre Dernekleri temsilcileri, Kaz Dağları İstanbul Platformu üyeleri katıldı. Buldan konuşmasında şunları söyledi:  

Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Hûn bi xêr hatin, ser seran ser çavan re hatin. Sağlık sorunlarım nedeniyle uzun süredir sizinle birlikte değildim. Sağlık sorunlarından dolayı bir süredir sizlerle bir arada olamadım.  Bugün yeniden birlikte olmanın sevincini ve onurunu yaşıyorum. İyi ki varsınız. İyi ki buradasınız. İyi ki HDP var. İyi ki halklarımız var!

Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına başlatılan işgal girişimi meşru değildir

Çok önemli günlerden geçiyoruz. Türkiye’nin tam da 9 Ekim komplosunun yıl dönümünde Kuzey Suriye’ye başlattığı askeri harekât ne yazık ki halklarımızı yeni bir savaş ve yıkım süreciyle karşı karşıya getirmiş bulunmaktadır. Kürd'üyle, Arab'ıyla, Êzidî'siyle, Süryani'siyle, Alevi'siyle, Türkmen'iyle; Kuzey Suriye halklarının bir arada yaşadığı ve ortak geleceği kurmaya çalıştığı Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına başlatılan bu işgal girişimi uluslararası hukuka aykırıdır. Meşru değildir. Vicdani değildir. İnsani değildir. 

Kürt halkı sizin faşizminizle mücadeleyi iyi bilir

“Terörle mücadele” söylemiyle bu işgal girişimini meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Ancak biz biliyoruz ki sizin tarih boyunca yaptığınız Kürtlerle mücadeledir. Ama şunu da unutmayın!. Kürt halkı da sizin bu faşizminize karşı mücadele etmesini iyi bilir! Ve edecektir de! 

Amacınız işgal girişimi değilse dilinizdeki fetih nedir?

Nitekim AKP Genel Başkanı da konuşmasında “İnşallah en kısa zamanda bu fetih müyesser olur” diyerek, istila girişimini açıkça itiraf etmiştir. Amacınız işgal girişimi değilse dilinizdeki fetih nedir? Nereyi, kimin topraklarını fethetmeye gidiyorsunuz? Kimi kimin yurdundan kovuyorsunuz? Kuzey Suriye toprakları sizin babanızın tapulu malı değildir buradan bir kez daha haykırıyoruz.  

Sivil, kadın, çocuk, demeden herkes zarar görüyor

Türkiye’nin tek yanlı sürdürdüğü savaşta ne yazık ki sivil, kadın, çocuk, demeden herkes zarar görüyor. 9 Ekim’den bu yana sınırın her iki tarafında 18 sivil hayatını kaybetti. Ve her gün ölüm haberleri de gelmeye devam ediyor. 

Hevrîn Xelef kadındı, silahsızdı, sivildi, siyasetçiydi

Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri Hevrîn Xelef, Türkiye devletinin sorumluluğu altında çeteler tarafından uluslararası yolda düzenlenen bir suikastla katledilmiştir. Hevrîn  Xelef kadındı. Silahsızdı. Sivildi. Ve bir siyasetçiydi. 

Saldırının hedefi aynı zamanda kadın özgürlük mücadelesidir

Rojava’da halkların kazanımını yok etmeye yönelik sürdürülen askeri harekat sırasında bir kadın siyasetçinin suikastla katledilmesi tesadüf değildir. Kuzey ve Doğu Suriye’de özgür ve eşit yaşam ve toplum, kadınların öncülüğünde kuruluyor ve şekilleniyor. İşte saldırının hedefi aynı zamanda kadınlardır, kadın özgürlük mücadelesidir. 

Xelef’in anısı, mücadelesi bütün Ortadoğu ve dünya kadınlarına ışık tutacak

Buradan Xelef başta olmak üzere şu ana kadar tüm yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet diliyorum, halkımıza başsağlığı ve sabır dileklerimizi iletiyorum.  Xelef’in anısı, mücadelesi bütün Ortadoğu ve dünya kadınlarına ışık tutacaktır! Kendisini bir kez daha yad ediyoruz. 

Türkiye’nin başlattığı operasyon barışa ve umuda saldırıdır

Doğusuyla ve Batısıyla Kuzey Suriye’de Kürt halkının ve birlikte yaşadığı halkların ortak bir hayali var, bir rüyası var. Kendi topraklarında barış içerisinde özgürce ve insanca yaşamaktır hayalleri. Tıpkı bütün dünya halkları gibi. Bu hayalin yeşermesi için yıllardır karanlığa karşı mücadele ettiler, direndiler, çok ağır bedel ödediler. Şimdi Türkiye’nin başlattığı operasyon Kürt halkının ve diğer halkların geliştirdiği demokratik yaşam iradesine bir saldırıdır.  Demokratik yönetime bir saldırıdır. Barışa bir saldırıdır. Umuda saldırıdır.

Bu iktidar bütün politikasını Kürt karşıtlığı üzerine kurmuştur

“Bize rağmen siz demokratik bir yönetim kuramazsınız” denilmektedir. Kürtler örgütlenmesin, irade geliştirmesin, demokratik yönetim kurmasın, kendi kendilerini yönetmesin! Yıllardır yaşadığı kadim topraklarda söz sahibi dahi olmasın! İşte başlatılan savaşın gerçek amacı budur. Dertleri Kürtlerin kazanımlarıdır! Bu iktidar bütün politikasını Kürt karşıtlığı, Kürtlerin demokratik kazanımlarını berhava etme üzerine kurmuştur. 

Aynı zihniyeti sınırın bu tarafında da gördük 

Aynı zihniyeti biz sınırın bu tarafında kayyım darbesinde de bir kez daha gördük ve buna tanıklık ettik. “Kürtler seçemez, seçilemez, kendi kentlerini yönetemez” diyerek halkın seçtiği başkanları görevden alıp yerlerine hırsızları kayyım olarak atadılar ne yazık ki.  

Gözaltılar Kürdü hiçe saymaktır

Dün gece belediye eşbaşkanlarımıza operasyon düzenleyerek gözaltına aldılar. Hakkari, Yüksekova, Nusaybin ve Erciş Belediye Eşbaşkanlarımız bir kez daha rehin alındılar. Partimizin Nusaybin’deki kriz masasını da basarak çalışanları gözaltına aldılar. Bu gözaltılar Kürt halkının iradesine bir saldırıdır. Kürde hakarettir. Kürdü hiçe saymaktır. Partimize ve belediye başkanlarımıza gerçekleştirilen bu saldırılar çok açık ve net olarak göstermektedir ki, Kürtlerin en meşru en demokratik yollardan elde ettikleri kazanımlar bile bu iktidarın ve yürüttüğü faşizmin hedefindedir. 

Hiçbir saldırınız mücadelemizi geriletemez

Bu bir halk mücadelesidir. Hiçbir gayri meşru saldırınız halkımızın haklı mücadelesini ve kazanımlarını geriletemeyecektir! Bizler direne direne kazanmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz. 

Kürtler bir avuç toprakta söz sahibi olmasın diye neredeyse tüm Türkiye’den vazgeçecekler

İçerideki Kürt karşıtlığını Kuzey Suriye topraklarında da aynı şekilde sürdürüyorlar. Kürtler yeter ki bir avuç toprak parçasında söz sahibi olmasın diye neredeyse tüm Türkiye’den vazgeçecekler. Düşmanlıkları bu kadar tarihi ve köklü. 

Kürtler saksıya bir çiçek dikse; gidip o saksıya da kayyım atayacaklar!

Kürtler saksıya bir çiçek dikse; gidip o saksıya da kayyım atayacaklar! “Terör saksısı” diyerek o saksıyı tankla topla vurmaya çalışacaklar. Bu hale gelmişler. Öyle bir hastalıklı hal aldı ki Kürt düşmanlıkları artık sınırları aşıp nerede bir Kürt huzur içinde, nerede bir Kürt nefes alıyor orada onu boğmaya çalışıyorlar! 

Utanmadan “Kürtlerle herhangi bir sorunumuz yok” diyorsunuz

Bir de çıkıp “Bizim Kürtlerle sorunumuz yok. Kürtler bizim düşmanımız değil. Biz Kürtlerle savaşmıyoruz” diyorlar. Kuzey Suriye’ye girme nedeniniz Kürtler! Yerlerini, yurtlarını yıktığınız yine Kürtler! Oradan sürmeye çalıştığınız yine Kürtler! Evini, bağını, bahçesini çetelere istila ettirdiğiniz yine Kürtler. Başına bomba yağdırdığınız Kürtler! Belediyelerine hırsız kayyımları atadığınız Kürtler! Gözaltına aldığınız Belediye eşbaşkanı Kürtler! Sonra da çıkıp utanmadan “Kürtlerle herhangi bir sorunumuz yok” diyorsunuz. 

Siz Kürtlerle savaşıyorsunuz, başka bir adı yok

Kendi gölgenizle mi savaşıyorsunuz? Siz uzayla mı savaşıyorsunuz? Siz Kürtlerle savaşıyorsunuz, başka bir adı yok. Bu kadar basit ve herkesin bunu kabul etmesi gerekiyor. Kürde adını, dilini, her şeyini yasaklayacaksınız, söz sahibi olmasına tahammül göstermeyeceksiniz, Kürdün gelecek hayalini, umudunu tankla topla yıkmaya çalışacaksınız, seçtiği belediye başkanlarının yerine hırsız kayyımları atayacaksınız, siyasetçilerini her gün rehin alacaksınız sonra da “Kürtlerle sorunumuz yok” diyeceksiniz. Yazıklar olsun size yaw. Yazıklar olsun. 

"Kürtlerle sorunumuz yok” diyerek en büyük yalanı söylüyorsunuz

Seyit Rıza’nın idamından, 1938 Katliamı'na, 12 Eylül vahşetinden, faili meçhul cinayetlere, köy yakmalardan Roboski Katliamı'na varıncaya kadar Kürt halkına tarih boyunca bu topraklarda hep zulmettiniz, acı çektirdiniz. Kürt halkının adını, kimliğini, dilini, kültürünü yasakladınız. Mezarlarına varıncaya kadar saldırdınız, aşağıladınız, ezdiniz. Mezarlıkları Kürtlerin ikinci evi haline getirdiniz. Ölümü Kürdün kaderine dönüştürdünüz. Şimdi çıkıp “Kürtlerle sorunumuz yok” diyerek en büyük yalanı söylüyorsunuz. Kürt halkı bu yalanlara asla kanmaz ve kanmayacak. Sizin zihniyetinizi bu halk tarih boyunca iyi bilir ve iyi tanır. Tarih hafızadır, asla silemezsiniz. 

Enfal suresiyle Kürtlerin geleceğini yok etmeye talip tek iktidar AKP 

İnsanların kendi öz yurdunda, öz topraklarında sınır ötesinden gelen ordularla saldırıya uğradığı katledildiği bir operasyonu hiçbir cümleyle, hiçbir gerekçeyle ve barış dini İslam’ın hiçbir suresiyle meşrulaştıramazsınız. Unutmayın, tarihte lanetlenen kara bir sayfadır Enfal suresiyle Kürtlerin hayallerinin, geleceğinin yok edilmesi. Bu kara sayfaya talip olan, bu karanlığın aktörü olmaya hevesli tek iktidardır AKP iktidarı.

Bu halk bu sorunu size rağmen mutlaka çözecek, hatta sizi de çözecek

“Kürtlerle sorunumuz yok” diyen bu zihniyete bir kez daha sesleniyorum. Sizin Kürtlerle sorununuz var. Bunu biliyoruz. Ama siz de şunu iyi bilin: Kürt halkının da sizin bu karanlık zihniyetinizle bir sorunu var.  Ve bu halk bu sorunu eninde sonunda ve size rağmen mutlaka çözecektir. Hatta sizi de çözecektir!

Engellerinize rağmen halklar bu topraklara barışı da getirecek

Sizin tüm engellemelerinize rağmen halklar bu topraklara barışı da getirecektir. Demokrasiyi de. Siz her türlü engeli çıkartsanız da halklar kendi demokratik geleceklerini kendi özgür iradeleriyle kuracaktır. Bunların içerisinde elbetteki Kürtler de var. Bu topraklarda tek bir Kürt dahi kalsa özgürlük mücadelesi bitmeyecektir. 

Kuzey Suriye’nin her karış toprağında yine Kuzey Suriye halkları olacak

Nice iktidarlar geldi geçti. “Ya bitecek ya bitecek” dediler. Kendileri bitti. Tarih şahittir ki, siz de biteceksiniz. Ama Kürtler zafere ulaşıncaya kadar bu haklı ve meşru mücadelesini sürdürecektir. Kuzey Suriye’nin her karış toprağında yine Kuzey Suriye halkları, Kürt halkı olacak ve oralarda sizler olamayacaksınız. 

'Barış’ın adını alet ediyorlar, bunun adı “ölüm pınarı”

Adına “Barış Pınarı” dedikleri, barışın adını alet ettikleri bu saldırı her iki tarafa daha fazla yıkım, daha fazla acı ve gözyaşı getiriyor. 9 Ekim’den bu yana 20’ye yakın sivil sınırın iki tarafında hayatını kaybetti. Bunun adı “ölüm pınarıdır”. 

AKP-MHP ittifakının barışla bir sorunu var

Sormak istiyorum: Kendi içinizde barışınız var mı ki Kuzey Suriye’ye barış götürebilesiniz! Bir kere sizin barışla bir sorununuz var. AKP-MHP ittifakının barışla bir sorunu var. Barış isteyenleri cezaevlerinde rehin tutuyorsunuz. Savaşa karşı çıkanları hapse atıyorsunuz. Siz gittiğiniz her yere barışı değil, yıkımı ve talanı götürüyorsunuz. 

Halk sizi Afrin’den iyi tanır

Halk sizi Afrin’den iyi tanır. ÖSO çetelerine Afrin’i istila ettirdiniz. Zeytinliklere varıncaya kadar o çetelere her şeyi yağmalattırdınız! Afrinlileri binlerce yıllık yurtlarından göçerttiniz! Kürtçe tabelaları dahi söküp attırdınız. Şimdi aynısını Kuzey Suriye’de yapmaya çalışıyorsunuz. İnsanları yaşadığı topraklardan zorla göçe zorluyorsunuz.

İstiyorlar ki insanlar çaresiz kalsın, yardımlar ulaşmasın

Sadece Kuzey Suriye değil, sınırın bu tarafı da hedefte. Savaş, sınır ötesi operasyon olarak adlandırılıyor ama sadece ötesinde büyük acılar, yaralar yaratmakla kalmıyor, sınırın berisinde de aynı şekilde yıkımlara neden oluyor. Nusaybin’de havan mermisiyle 12 sivil yaşamını yitirdi, 70 insanımız yaralandı. Meclis Başkan Vekilimiz ve vekillerimizden oluşan parti heyetimiz Nusaybin’e giderek incelemede bulunmak istedi ama ilçeye girişleri engellendi. İktidar, halkla buluşmamızdan, kriz masalarımızdan, yardım inisiyatiflerinden rahatsız oluyor. İstiyorlar ki insanlar çaresiz kalsın, yardımlar ulaşmasın! 

Nusaybin’e atılan havan topunun sınırın bu tarafından atıldığına dair kuşkular var

Neyin ortaya çıkmasından korkuyorlar gerçekten biz de merak ediyoruz? Bu telaş niye? Buradan iktidara bir kez daha soruyoruz. O havan topunun sınırın bu tarafından atıldığına dair ciddi kuşkular var. Bunun ortaya çıkmasından korkuyorlar. Ne yazık ki savaşın ilk yıktığı hakikatlerdir. 

Sınırın iki tarafını da insansızlaştırma politikası devrede

İnsanlar şimdi can güvenliği nedeniyle ilçeyi terk etmeye başladı. Bu sınırın her iki tarafını da kapsayan bir insansızlaştırma politikasının devrede olduğunu gösteriyor. Sınırın diğer tarafında da göçler başladı. 

Sizin haritalarınız, derin planlarınız o topraklarda hiçbir zaman yaşam bulmayacak

İktidar istediği kadar ‘demografik yapıya müdahale değil’ desin bu bir müdahaledir. Bu savaşın bir amacı da Kuzey Suriye’deki demografik yapıyı değiştirmektir, Kürtleri kendi topraklarından sürmektir. Bu iktidarın orada Kürtlere dayattığı iki seçenek var; ya öleceksiniz, ya da terk edip gideceksiniz! Kürtler yüzyıllardır yaşadığı o toprakları asla terk etmeyecek, asla size teslim etmeyecektir. Sizin haritalarınız, derin planlarınız o topraklarda hiçbir zaman yaşam bulmayacaktır.  

İçerideki krizin üzerini örtmek için savaşa ihtiyaç duydular 

Çok net görülmektedir ki, AKP kendi siyasi iktidarı yıkılmasın diye ülkeyi, sınır bölgesini ve halkları yıkım süreciyle karşı karşıya getirmekten çekinmemektedir. Evet, bu savaşın aynı zamanda iç siyasi boyutu da var. Türkiye derin ekonomik, sosyal, siyasal ve toplumsal krizler yaşıyor. Bir yönetim krizi var. Ülke tek adam rejimiyle uçuruma doğru sürükleniyor. İnsanlar aç, yoksul ve işsiz. Ekonomi dibe vurmuş durumda. İnsanlar çaresizlik içinde canına kıyıyor. Kadınlar her gün katlediliyor. Doğa katlediliyor. Bu arada Kaz Dağları için mücadele eden halklarımız direndi ve kazandı. Değerli temsilcileri aramızda, hoş geldiniz diyor ve halkımızı kutluyoruz. İş cinayetlerinin yaşanmadığı tek bir gün yok. Halkın sofrasındaki ekmeği her geçen gün azalıyor. Halkın ekmeğini kurşun yapıp satıyorlar. İşçinin alın terinden kısarak mermi alınıyor, çocuğun mamasına yeni vergiler getirerek bomba alınıyor, elektriğe, gaza zam yaparak ÖSO çetelerine maaş veriliyor. Hiç kimse geleceğine umut ve güvenle bakamıyor. Bütün bunların sorumlusu kim? Bu iktidar ve izlediği savaş politikalarıdır. İçerideki krizin üzerini örtmek için savaşa ihtiyaç duydular. 

AKP’nin savaştaki ısrarının nedeni kendi içindeki çözülmeyi durdurmaktır

31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde kaybettiler. İktidardan gideceklerine dair toplumdaki umut ve cesaret arttı. HDP halklara güçlü bir demokratik seçenek yarattı ve bu toplumun en geniş kesimlerince kabul gördü. Demokratik ittifakla iktidarın değiştirilebileceği görüldü. AKP’nin Suriye savaşındaki ısrarının bir nedeni de budur. Kendi içindeki çözülmeyi durdurmak, iktidarını ayakta tutabilmek, demokrasi ittifakını akamete uğratmaktır hedefleri. 

Bu, Saray’ın iktidar savaşıdır; kendi iktidarlarına pınar yaratmanın gayreti içerisindeler

Bunu AKP Genel Başkanı da zaten itiraf etti. “Karşımızdaki ittifakın parçalanması önemlidir” diyerek esas niyetini ortaya koydu. Bu savaşla kendi ittifakını genişletmeyi hedefliyor. Devrik başbakanları 10 Ekim katliamından sonra “Oylarımız artıyor” demişti. Bedelini halka ödettikleri bu savaş AKP’nin, Saray’ın iktidar savaşıdır. Kendi iktidarlarına pınar yaratmanın gayreti içerisindeler. 

Bu savaşa destek verenler AKP’nin iktidar değirmenine su taşıyor

Bu savaşa destek verenler bilerek ya da bilmeyerek AKP’nin iktidar değirmenine su taşıyor. Bunun farkına varılması gerekir. Toplumun bu savaş gerçeğinin arkasında yatan politikaları net olarak görmesi gerekmektedir. Demokrasiden, özgürlükten, adaletten yana herkesin bu savaşa dur demesi gerekir. 1 Mart 2003 tezkeresinde toplum savaşa nasıl karşı çıktıysa bugün de aynı güç ve cesaretle karşı çıkmalıdır. 

Bu savaşa topu topu 5 ülke destek veriyor, bir de IŞİD artığı çeteler

Buradan herkese şu uyarıyı yapmak istiyorum: Kaybetmeye yüz tutmuş AKP iktidarı, Suriye savaşıyla Türkiye içinde yeni bir siyasi darbeyle ayakta kalmanın yollarını arıyor. Demokrasiden yana olan herkesin, demokratik siyaset yürütenlerin bu tehlikeyi görmesi, fark etmesi ve bir an önce bunun farkına varması gerekir. Evet AKP içeride ve dışarıda giderek yalnızlaşıyor. Bu savaşa topu topu 5 ülke destek veriyor. Bir de IŞİD artığı çeteler. Filistin’den Kuzey Kıbrıs’a, Avrupa Birliği'nden Arap Birliği'ne varıncaya neredeyse bütün dünya Türkiye’nin Kuzey Suriye’ye müdahalesine karşı çıkıyor. Bu oldukça önemli bir gelişmedir. 

Cihatçı çeteler hariç kimse Türkiye’yi Suriye’de görmek istemiyor

İktidar izlediği savaş politikasıyla tüm dünyada kendisini tecrit altına almıştır. Türkiye’yi kimse Kuzey Suriye’de görmek istemiyor. Kürtler, Araplar, Süryaniler, Aleviler, Êzidîler, Suriye halkları AKP’yi de, savaşını da istemiyor. Cihatçı çeteler hariç. 

12 bin IŞİD’li nerede?

İktidar, “Biz IŞİD’e karşı mücadele ediyoruz” diyor. Bütün dünya da iyi biliyor ki IŞİD’e karşı gerçek mücadeleyi veren Kuzey Suriye halklarıdır. Kuzey Suriye halkları IŞİD barbarlığına karşı yıllarca direndi ve kazandı. IŞİD’in Türkiye’den nasıl desteklendiğini, korunup kollandığını iyi biliyoruz. Petrol ticaretinden, 5 Haziran, Suruç, 10 Ekim katliamlarından, MİT TIR’larından bu ilişkiyi iyi biliyoruz. Cumhurbaşkanı, “17 bin IŞİD’liyi sınırda yakaladık, 5 bin 500’ü cezaevinde” diyor. Ama açıklamadığı bir şey var. Kalan 12 bin IŞİD’li nerede? Cevabı yok. Cevabını Kuzey Suriye savaşında göreceğiz. 

Bu savaşa karşı çıkmak aynı zamanda IŞİD karanlığına karşı çıkmaktır

Herkes şunu görmeli ve bilmeli ki Türkiye’nin Kuzey Suriye operasyonuyla IŞİD kendisine yeniden alan açacak ve toparlanacaktır. O nedenle bu savaşa karşı çıkmak aynı zamanda IŞİD karanlığına karşı çıkmaktır. Yeni Suruçların, 10 Ekimlerin, 5 Haziranların yaşanmaması için bugün bu karanlık savaşa ‘dur’ deme günüdür.

Kuzey Suriye’de IŞİD rüyası görenler asla başaramayacak

Türkiye toplumu IŞİD ve diğer cihatçı çeteler gerçeğini ve tehlikesini görmeli ve buna karşı tutum almalıdır. Kuzey Suriye’de IŞİD rüyası görenler asla başaramayacaktır! Bu böyle biline!

Körpecik masum canların yitirilmesine hayır diyoruz

Bu topraklarda yaşam en çok çocuklara, gençlere ve biz kadınlara borçludur. Bizler ‘savaşa hayır’ derken nelere hayır dediğimizi iyi bilsin herkes! Biz bir hiç uğruna hiç bilmediği bir diyarda sebebini dahi bilmeden körpecik masum canların yitirilmesine hayır diyoruz. İnsanların o hiç bilmediği diyarda neyin diyetini ödediğini dahi bilmeden gençlerimizin kolunu, bacağını, gözünü bırakıp geri dönmesine, belki de bir daha hiç geri dönemeyecek olmasına hayır diyoruz! 

Ses veremese de bu savaşı lanetleyen milyonlar var

Bu ülkede bu savaş çığırtkanlarının sesi olmayan, savaşa hayır diyen aydın, sanatçı, barolar, meslek örgütleri ve buradan bir kez daha siyasileri selamlıyorum. Ve aynı zamanda çok iyi biliyoruz ki bunun yanı sıra bütün baskı, sansür, tehdit ve şoven kampanyalara rağmen tüm dünyada olduğu gibi bu ülkede de ses veremese dahi bu savaşı lanetleyen, içi kanayan, kuşaktan kuşağa bu savaşın lanetini aktaracak bir hafızayı taşıyan milyonlar var. 

Barış istemek de suç değildir, savaşa dur demek de

Seslerini duyuramadıklarına bakmayın! Zira epey bir zamandır faşizmin kuşatması altındadır o milyonlar. Fakat biz o milyonların bizimle yürek birliğini, barışa inanç birliğini biliyoruz. Ve bütün barış taraftarlarına, bu savaşa destek vermeyenlere buradan seslenmek istiyorum. Barış istemek de suç değildir, savaşa dur demek de... Zira kitabı Mukaddes’te yer aldığı gibi kötü olan, vebal olan, suç olan zulme karşı susmaktır! Zira susmak zalimin yanında yer almaktır! Ve bir siyasi güç, barışın yaşamsallığına ve aynı zamanda kutsallığına inanmayacak kadar erdemsiz, onlarca yıldır her türlü imkan ve desteğe rağmen barışı tesis edemeyecek kadar basiretsizse bu iktidarın bu ülkeye verebileceği tek şey savaştır, yıkımdır, felakettir. 

Hangi kadın iktidarın koltuğunun ömrüne kendi evladının ömründen vermek ister? 

Unutmayın siyaset barışı sağlamak, barışı korumak, barışı sürdürmek için vardır. Kan akıtmak gençleri ölüme sürmek için değildir! Milyonlar savaş istemiyor, kadınlar hiç istemiyor! Bu ülkede hangi kadın ömrünü adayarak büyüttüğü evladının bir başka ülkenin topraklarında ziyan olmasını ister! Hangi anne evladının tabutuna sarılıp ağlamak ister? Onların çocukları, damatları ve yedi sülalesi savaşlardan zenginliğine zenginlik katarken, onlar daha fazla kazansın diye hangi ana baba evladını kurban eder! Hangi kadın iktidarın koltuğunun ömrüne kendi evladının ömründen vermek ister? 

İktidarın ölümde ısrarına karşı dimdik durmadıkça bu ülke bunların çektiği bataklıkta heba olacak

Başta muhalefet olmak üzere toplumun tüm kesimlerine sesleniyorum: Bu iktidarın yalan makinesine karşın gerçeklerin yanında dimdik durmadıkça, bu iktidarın faşist sultasına karşı demokratik ilkelerin ve barışın yanında dimdik durmadıkça; bu iktidarın kanda ısrar, ölümde ısrar, savaşta ısrarına karşın yaşamın ve barışın tarafında dimdik durmadıkça bu ülke asla düze çıkmayacak, bunların çektiği bataklıkta heba olacaktır.

HDP Türkiye’nin barış isteyen tek muhalefet partisidir

Biz HDP olarak buna izin vermeyeceğiz. HDP Türkiye’nin barış isteyen tek muhalefet partisidir. Bugün kuruluşumuzun 7’inci yıl dönümü. 7 yıldır barış mücadelesi veriyoruz. 7 yıldır savaşa karşı çıkıyoruz. 7 yıl değil 70 yıl geçse de barış ısrarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Emin olun ki bu ısrarımız bu ülkenin aydınlık geleceğini düşünen yegâne siyasi tavırdır.  

HDP yapayalnız bırakılsa da iktidarın yalanlarını, hırsızlıklarını ifşa etmekten vazgeçmeyecek

HDP tüm tehditlere rağmen bu savaşın Saray’ın beka savaşı olduğunu söylemeye devam etmektedir, edecektir. HDP yapayalnız bırakılsa da iktidarın yalanlarını, talanlarını, hırsızlıklarını ifşa etmekten asla vazgeçmeyecektir. Biz attığımız her adımın, söylediğimiz her sözün arkasındayız. 

Varsın onlar tezkere ittifakı kursun, biz savaş istemeyen herkesi barışı kurmaya davet ediyoruz

Şimdi artık bu ülkenin en büyük birliğini kurma zamanı gelmiştir. Bu da barış ittifakıdır. Halkların ortak geleceğine ve barışa inanan, savaş istemeyen herkesi Barış İttifakına davet ediyoruz. İşte bugün bu salonda çok değerli partilerin, demokratik kurum ve kuruluşların temsilcileri var. Savaşa hayır demek için, barışa ses vermek için bugün buradalar. Bu irade Kürt ve Türk halklarının ortak iradesidir. Varsın onlar tezkere ittifakı kursun. Barış ittifakı da işte bu Meclis’in çatısı altındadır, bu salondadır. Herkesi bu irade etrafında barış için kenetlenmeye çağırıyoruz. 

Şimdi ‘savaşa hayır, barış hemen şimdi’ deme zamanıdır

Bu dünyada vicdansızlıktan daha büyük bir silah yaratılmadı ama vicdanlı olmaktan daha büyük bir adalet terazisi de bulunmadı. Bu yüzden vicdanı ile adaleti sağlamak isteyen herkesi barış söylemine ses vermeye, güç vermeye çağırıyoruz. Herkesi Barış İttifakını büyütmeye çağırıyoruz. Ve Tüm Türkiye’ye; yüzlerce yıldır suyunu, ekmeğini, toprağını paylaştığımız bu toprakların tüm yüreği güzel insanlarına sesleniyoruz: Şimdi ‘savaşa hayır, barış hemen şimdi’ deme zamanıdır. 

Bizim bir araya gelmemizden korkanlara inat barışı hep birlikte örelim

Artık herkes ses çıkarmalıdır. Artık herkes barış demelidir. Açlık sınırında yaşayan emekçi; intiharın eşiğine gelen işsiz; madende, inşaatta ölüme terk edilen işçi, ataması yapılmayan öğretmen, hakkı gasp edilen EYT’li; ölüme, açlığa terk edilen KHK’lı, her gün her gün ölümle yüzleşen kadın; hakkı hukuku tanınmayan Alevi; ormanı, deresi gasp edilen Karadenizli; sahili, zeytini, havası talan, edilen Egeli… Hepimiz birlik olup ses çıkarırsak sesimizin duyulmaması mümkün değil. Buradan çağrımızdır: Bizim bir araya gelmemizden korkanlara inat Barış İttifakını hep birlikte örelim. 

Bu savaş daha fazla büyümeden, halklar karşı karşıya gelmeden Suriye’den derhal geri çekilin

Diğer taraftan bu savaşı başlatan devlet aklına ve iktidara da sesleniyorum. Bu savaş daha fazla büyümeden, halklar karşı karşıya gelmeden Suriye’den derhal geri çekilin. Suriye topraklarından çıkın. Bu savaş Türkiye’nin Kürt sorunu başta olmak üzere iç sorunlarını daha da büyütecektir. Savaş politikaları Kürt ve Türk halkı arasındaki uçurumu daha da büyütecektir. Bu tehlikenin görülmesi gerekir. Suriye’nin toprak bütünlüğünden söz eden AKP iktidarı Suriye’ye müdahalesiyle halklar arasındaki birliği bozmaktadır. Savaş ve işgal politikalarıyla bugüne değin hiçbir sorun çözülmemiştir. Bundan sonra da çözülmeyecektir. Çözüm; diyalogdadır, müzakerededir ve barış politikalarındadır. Siyasi çözüm yollarının işletilmesindedir.

Suriye’nin geleceğiyle ilgili karar verecek olan Suriye halklarıdır

İktidara soruyorum. Haydi PYD ile sorununuz var. Peki Suriyeli Kürtlerin geleceği ve demokratik hakları konusunda ne düşünüyorsunuz? Ne öneriyorsunuz? Çözümünüz nedir? Varsa bir çözümünüz ortaya koyun! Sınırın her iki tarafındaki Kürtleri yok sayarak, dışlayarak hiçbir yere varamazsınız. Kuzey Suriye başta olmak üzere Suriye’nin geleceğiyle ilgili karar verecek olan Suriye halkları ve onların demokratik iradesini yansıtan kurumlardır. Devlet aklı da şunu unutmasın ki: Kuzey Suriye’de Kürtlerin kaybetmesi demek, Türkiye’de Türk halkının kazanması demek değildir. Kürtler kaybettiğinde Türk halkı bir şey kazanmayacaktır. 

Bu coğrafyada halkların geleceği ortak; Kobanê kaybederken, Edirne kazanmayacak

Ayrıca orada yaşayan Kürtler Türkiye’nin, Türkiye halklarının düşmanı değildir. Bugüne değin hep barış elini uzatmıştır. Bu eli kırmak kimseye bir şey kazandırmaz. Kürt düşmanlığı bugüne değin kimseye bir şey kazandırmadı, bundan sonra da kazandırmayacaktır. Bu coğrafyada halkların geleceği ortaktır. Biri kaybederken diğeri kazanamaz! Halklar ya hep beraber kazanacak, ya da hep beraber kaybedecektir. Kobanê kaybederken, Edirne kazanmayacaktır! 

Yanlış hesap Rojava’dan dönecek

O nedenle kimse Kürtlerin kaybını kendi kazancı olarak hesaplamasın. Yanlış hesap mutlaka Rojava’dan dönecektir.  Hiç kimse merak etmesin! HDP bu topraklarda var olduğu sürece halklar hiçbir zaman kaybetmeyecektir! Kazanan halklar barış ittifakı olacaktır, aydınlık günler olacaktır. Hepinizin yolu açık olsun. 

 

Kaynak : Vişne Haber Ajansı-www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları