loading
close
SON DAKİKALAR

CHP Sözcüsü Faik Öztrak: 'Enflasyonla her memurun cebinden 26 bin 427 lira çalındı'

CHP Sözcüsü Faik Öztrak: 'Enflasyonla her memurun cebinden 26 bin 427 lira çalındı'
Tarih: 06.01.2023 - 16:11
Kategori: Ekonomi

Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Faik Öztrak, “2022’de enflasyon: Enflasyon Araştırma Grubu’na göre yüzde 138, İTO’ya göre yüzde 93, TÜİK’e göre yüzde 64. TÜİK enflasyonu ile İTO enflasyonu arasında 29 puanla rekor kırdı.

CHP Sözcüsü Öztrak, yapılan zamma rağmen memur maaşlarındaki ve emekli aylıklarındaki artışın yetersiz olduğunu belirterek, “2021’in başından 2022’nin sonuna kadar, ortalama bir memurun cebinden, enflasyonla çalınan miktar, tamı tamına 26 bin 427 lira” dedi.

Enflasyonun orta direğin belini kırdığını ifade eden Öztrak, “2022’de enflasyon: Enflasyon Araştırma Grubu’na göre yüzde 138, İTO’ya göre yüzde 93, TÜİK’e göre yüzde 64. TÜİK enflasyonu ile İTO enflasyonu arasında 29 puanla rekor kırdı. Orta direk çarşıda, pazarda ENAG enflasyonunu, İTO enflasyonunu yaşadı. Ama maaşlar, ücretler, aylıklar devlet tarafından TÜİK enflasyonu esas alınarak hesaplandı” diye konuştu.

Orta direğin varsa elindeki üç kuruşluk tasarrufun da Sarayın müellifi olduğu manipülasyonlarla hiç edildiğini söyleyen Öztrak, “Borsa İstanbul küçük yatırımcının silkelendiği, bir gazinoya döndü. İşte daha dün yaşadık, gördük. Tek bir günde Borsadaki kayıplar yüzde 7’yi aştı. Pazartesinden bu yana kayıplar yüzde 10’u buldu. Borsa balonun şişmesine göz yumup, seyirci kalanlar, borsa hızla düşünce, iki kez devre kapatıcıları çalıştırdı. Bu dönemde cumhuriyet tarihinin, en korkunç vurgunları, sermaye transferleri yapıldı. Ama bu devran bir gün döner. Genel Başkanımızın dediği gibi; ‘Herkes yaptıklarının bedelini öder. Küçük yatırımcıyı korumayan kurumlar da, haksız zenginleşen çeteler de bedelini öder. Asla yanlarına bırakmayız!’”

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Genel Merkez’de düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

TÜM YETKİLERİ TOPLADI, BİR ÇUVAL İNCİRİ BERBAT ETTİ

“Kibir, ayağa bağlanmış taş gibidir. Kibirle ne yüzülür, ne de uçulur.” Kibre düşenin gözleri görmez. Kulakları duymaz. Kalbi hakikatlere karşı mühürlüdür. Kibir, Şeytan’ın en sevdiği günahtır. Kibre düşmüş, hübris hastalığıyla malul olmuş Erdoğan, 2014’te çıktı, “Ben alışılmış bir cumhurbaşkanı olmayacağım” dedi. Tüm yetkileri kendinde toplayarak, ülkeyi tek başına yönetme hırsını, ihtirasını açık etti. “Verin kardeşinize yetkiyi” dedi, “Türkiye’yi uçuracağım” dedi, tüm yetkileri kendinde topladı. Sonunda da bir çuval inciri berbat etti. Ucube Şahsım Rejiminin inşasının başlamasıyla, milletimizin iki yakası bir araya gelmedi. Sofraların bereketi kaçtı. Vatandaşlarımız gülmeyi unuttu.

ADALETİ BİTİRDİ, YOLSUZLUĞU PATLATTI, İSTİBDATLA ÜLKENİN UFKUNU KARARTTI

Sarayın kibirlisi kendine rejim inşa ederken, önce devletin “Adalet” direğini çökertti. 8 yıl önce, Uluslararası Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 59. sırada olan Türkiye, 2022’de 116. sıraya düştü. 8 yılda 57 basamak birden geriledi. Adalet kaybolunca, memlekette yolsuzluk, hırsızlık, arsızlık, vakayı adiyeden oldu. Milletin kesesinden, bir avuç dolar baronunun, faiz lobilerinin, bir avuç yandaş müteahhidin, bir avuç rüşvetçinin kasalarına, hortum bağlandı. Türkiye, son 8 yılda, Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün, Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 43 basamak birden düştü. Haksızlığa, hukuksuzluğa, yolsuzluğa ve arsızlığa, milletimiz ses çıkaramasın diye, Saray giderek otoriterleşti. Kopkoyu bir istibdat ülkenin ufkunu kararttı. Türkiye bu ucube rejimin inşası ve uygulanması sürecinde, İnsani Özgürlük Endeksi’nde 77 basamak birden geriledi. 165 ülke içerisinde 139’unculuğa düştü.

7 NÜFUS HANE 3,5 TAYINA MUHTAÇ

Saray’ın kurduğu bu haksız, hukuksuz, adaletsiz, yolsuz düzen milletin sofrasındaki ekmeği de çalıp götürdü. Ne diyor Orhan Veli; “Bu düzen böyle mi gidecek? Pireler filleri yutacak; yedi nüfuslu haneye üç buçuk tayın yetecek?” Saray ve şürekâsı milletin kesesinden, kornişona sarılı dana rozbifleri, efuliler eşliğinde gövdeye indirirken; geceleri de sindirmek için manda yoğurduna, kestane balları katıp yerken; millet yedi nüfuslu hanede üç buçuk tayına muhtaç oldu.

TARLAYA KARGA DADANDI, AMBARA FARE, MEMLEKETE HARAMİ…

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dedikleri ucube, güzelim memleketimizin bereketini kaçırdı. Tek adamlık hevesi, 9 yılda milletimizin gelirini, 150 milyar dolar eritti. Her birimizin geliri, 3 bin 97 dolar geriledi. 10 bin doların altına düştü. Bu bereketli topraklarda; “Ekmek herkese yetecekti aslında. Tarlaya karga dadandı, ambara fare, fırına hırsız, memlekete harami…” Erdoğan hükümetleri, daha önce hiçbir hükümete nasip olmayan olağanüstü kaynakları yedi, bitirdi. Kendilerinden önceki 79 yılda, göreve gelen 57 hükümetin kullandığı kaynağın, 4 katını 20 yılda harcadı.

ERDOĞAN VERDİĞİ SÖZLERİN ALTINDA EZİLDİ

Milletin önüne, “Menzili 2023 olan hedefler” koydular, sözler verdiler. Bu sözleri sokaktaki Ahmet Efendi, Mehmet Efendi vermedi. 2011’de, Erdoğan verdi. 2023’e geldiğimizde, “Türkiye, dünyada en büyük 10 ekonomi arasına” girecekti. Bıraktık ilk 10 arasına girmeyi, 1990’da ilk 20 ekonomi arasına giren, 1999’da G-20 üyesi olan Türkiye’yi, Erdoğan, en büyük 20 ekonomi liginden düşme sınırına getirdi. 2023’te milli gelirimizi 2 trilyon dolara, fert başına gelirimizi 25 bin dolara, ihracatımızı 500 milyar dolara çıkarma, işsizliği yüzde 5’e düşürme sözü vermişti. Erdoğan verdiği bu sözlerin altında ezim ezim ezildi. Millete taahhüdünün yarısını bile tutturamadı, veremedi.

İL BAŞKANLARINI SÜBHANEKE BONCUĞU GİBİ DİZDİ, GÖZLERİNE BAKARAK BUNU SÖYLEDİ

Bir veya birkaç kişiyi aldatmak ayıptır, günahtır. Ama koskoca bir milleti aldatırsanız o suçtur. Verdiği sözleri tutmayan siyasetçi, milletinden özür diler, koltuğu bırakır gider. Erdoğan dün, partisinin il başkanlarını,sübhaneke boncuğu gibi karşısına dizdi. Gözlerinin içine baka baka, “Verdiğimiz sözlerin hepsini tuttuğumuzu anlatın” talimatını verdi. Bu arada, başarısızlığına da bahane üstüne bahane üretmekten geri durmadı. “Dünya bir toz bulutuydu” diye başladı. Gezi Olaylarından girdi, “Covid-19” dedi, “dış güçler” dedi, Rusya-Ukrayna savaşından çıktı. Bahaneleri saya saya bitiremedi. Ne diyelim? “Oynamayı bilmeyen gelin, ya ‘yenim dar’ ya ‘yerim dar’ dermiş.” Erdoğan il başkanlarının arkasına saklanmayı bıraksın. Kendi hatalarının vebalini onlara yüklemesin. Çıksın kendisi milletin önüne, bu bahaneleri, yalanları milletimizin gözlerinin içine baka baka, bir kendisi anlatsın bakalım.

Pİ Pİ Pİ…

Şu “Pi Pi Pi” dediği ne menem bir şeyse… Saray önce, hesapsız kitapsız, Avroyla, Dolarla dağıttığı garantilerle, milletten; geçmediği köprünün, geçmediği tünelin, uçmadığı hava alanlarının parasını nasıl aldığının, havuz müteahhitlerine nasıl peşkeş çektiğinin önce bir hesabını versin. “Pi Pi Pi” demeyi bir yana bıraksın Çanakkale’de üç köprü parası garanti verip, bir köprüyle yetinenler çıkıp karşımıza; “Biz bunları bütçeden yapmaya kalksaydık, faizini bile ödeyemezdik” demesin. Nereye gitti iki köprü parası? Aradaki kayıp, Avro cinsinden yüzde 200 faiz yapar. Siyasetçi sadece yaptıklarından değil, yapmadıklarının da, tutmadığı sözlerin de hesabını vermekle sorumludur. Erdoğan’ın oturduğu koltuk, bahane üretme yeri değil, çözüm üretme yeridir. Milletimiz zaten sizin ne yaptığınızı görüyor, biliyor... Notunuzu da veriyor. Millete verdiği sözleri tutmayan, sorumluluktan vebadan kaçar gibi kaçan Erdoğan’ın, milletimiz nezdinde tasdiknamesi hazırdır. Sözlerinin de hiçbir kıymet-i harbiyesi kalmamıştır. Milletimiz Erdoğan’ın tasdiknamesini eline tutuşturmak, onu biran önce evine göndermek için sandığı dört gözle beklemektedir.

MİLLETİN ZÜRRİYETİNİ BİTİRDİ

Bu ucube sistemin inşası, memleketimizin huzurunu, sofralarımızın bereketini kaçırmakla kalmadı. Milletimizin zürriyetini de bitirdi. Bunu biz söylemiyoruz; Tayyip Erdoğan’ı Üzmeyen İstatistik Kurumu’nun rakamları söylüyor. Şu yıllar itibariyle yeni doğanların sayısı. Bu ucube rejimin inşasından bu yana, memlekette yeni doğan bebek sayısı, çakılmış gidiyor. Çocuk bir evin neşesidir, umududur. Ama insanlarımız yarınlarını göremiyor, geleceğine umutla bakamıyor ki, bu dünyaya çocuk getirebilsin... Bu ucube rejim, Türkiye’yi büyük bir demografik tuzağa düşürdü. Bu ülkenin evlatlarını küstürdü. Suriyelisini, Afganlısını, Faslısını, Bangladeşlisini, ülkemize doldurdu.

MEMLEKET OLDU SURVİVOR, ORTA DİREK HAYATTA KALMA KAVGASI VERİYOR

Bu ucube rejimi inşa etme sevdası, ülkemizde sadece adaleti, devlet kurumlarını, gelecek hedeflerini çökertmekle kalmadı. Ülkemizin orta direğini de çökertti. Orta direk dediğimiz; devlet dairesinde memurdur. Fabrikada işçidir. Dükkânda esnaftır. Kahvede emeklidir. Bir ülkenin orta direği ne kadar güçlüyse; toplumu da, siyaseti de, ekonomisi de o kadar güçlüdür. Bir ülkenin orta direği ne kadar huzurluysa, haneler de o kadar huzurludur. Ama bu ucube rejim elinde ülkemizin orta direği; geçtik hayat kavgasını, hayatta kalma kavgası veriyor. Memleket, memleket olmaktan çıktı. Survivor setine döndü. Bu ucube rejim elinde, öğretmen ay sonunu getiremiyor. Doktorlar, hemşireler hastanelerde şiddet görüyor. Mühendisler kan ağlıyor. Emekliye dışarıda bir çay içmek haram oldu.

ORTA DİREĞİN BELİ KIRILDI

Özellikle 2018’den sonra, orta direğin hali, Türkü sözüne döndü; “El veriyor, el veriyor. Orta direk bel veriyor. Döndüm baktım sağ yanıma. Orta direk can veriyor.” Bu ucube rejim orta direği, dört bir yanından işkenceye aldı. Orta direğe takılan en büyük işkence; “Faiz sebep, enflasyon netice” safsatası oldu. Bu safsata, paramızı pul etti. Milletimizi, tarihimizin en korkunç enflasyon tsunamisi altında ezim ezim ezdi. Bu safsatanın ilan edildiği, 2021’in Ağustos ayından bu yana enflasyon; İstanbul Ticaret Odası’na göre yüzde 134; Tayyip Erdoğan’ı Üzmeyen İstatistik Kurumu’na göreyse, yüzde 100 oldu. O gün 500 lirayla alınan mal ve hizmet, bugün 1.000 liraya alınamıyor. Çarşı, pazar, kan ağlıyor. Mutfakları alevler sardı. Bu ucube rejimin sebep olduğu enflasyon, orta direğin belini kırdı.

İTO ENFLASYONUNU YAŞATIP, TÜİK ENFLASYONUYLA ZAM VERİYORLAR

Orta direğe vurulan ikinci büyük işkence, bizzat “Tayyip Erdoğan’ı Üzmeyen İstatistik Kurumu” eliyle yapıldı yine. 2022’de enflasyon: İTO’ya göre yüzde 93. TÜİK’e göre yüzde 64 oldu. TÜİK enflasyonu ile; İTO enflasyonu arasında 29 puan fark oluştu. Bugüne kadar böylesi görülmedi. Bir de Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) enflasyonu var. O da yüzde 138. Orta direk çarşıda, pazarda ENAG enflasyonunu, İTO enflasyonunu yaşadı. Ama maaşlar, ücretler, aylıklar devlet tarafından TÜİK enflasyonu esas alınarak hesaplandı.

DEVLET Mİ YÖNETİYORLAR, EVCİLİK Mİ OYNUYORLAR BELLİ DEĞİL

Biz isyan ettik, millet isyan etti. Bu sefer Erdoğan memur maaşını, emekli aylığını mezada çıkardı. Devlette ciddiyeti bitirdi. Hesap kitap bilmediğini, bir defa daha gösterdi. Bunlar devlet mi yönetiyor, evcilik mi oynuyor, gerçekten belli değil. Devlet yönetiminde, bu kadar plansızlık, programsızlık, ne görüldü, ne de yaşandı. Rüzgârın önündeki yaprak gibi savruluyorlar. 2023’e girerken; trafik cezalarına yüzde 123, pasaport harçlarına yüzde 123, doğalgaz hizmet bedeline yüzde 84, özel okul ücretlerine yüzde 65 zam yaptı. Ama sıra memura, emekliye, dul ve yetime gelince, Erdoğan’ın gönlünden kopan, topu topu yüzde 30 zam oldu. Oraya da bizim zorumuzla taksit taksit geldi.

YÖRÜK SIRTINDAN KURBAN KESİYOR

Özel sektör, asgari ücretli çalışanına yüzde 55 zam yapıyor, Erdoğan da bunu kendi veriyormuş gibi alayişle valayişle açıklıyor. Peki iş memura, emekliye gelince, aynı Erdoğan, neden yüzde 55 zam yapmıyor? Çünkü Erdoğan, “Yörük sırtından, kurban kesmeye alışmış.” Bunun dışında bir şey bilmiyor. Memura, emekliye, dul ve yetime verilen bu yüzde 30 zam yeter mi? Tabii ki yetmez! 2002’de bu ülkede, net asgari ücret 184 lirayken, en düşük “memur emekli aylığı” 377 lira, en düşük “işçi emekli aylığı” 257 lira, en düşük “esnaf emekli aylığı” ise 150 liraydı.

15 MİLYON EMEKLİNİN HAKKINI GASBETTİ

Şimdi 2002’deki biraz önce söylediğim emekli aylığı, asgari ücret oranını tutturmak için bugün: En düşük “Esnaf Emekli Aylığının” 6 bin 923 lira olması lazım. En düşük “İşçi Emekli Aylığının” 11 bin 861 lira olması lazım. En düşük “Memur Emekli Aylığının” 17 bin 377 lira olması gerekiyor. Peki o ne verdi? 5 bin 500. Şimdi çıkmış; “En düşük emekli aylığını, 5 bin 500 lira yaptım” diyerek, emekliye caka satıyor. Erdoğan’ın yaptığı, EYT’liler de dâhil, 15 milyon emeklinin hakkını gasbetmektir. Erdoğan sadece emeklinin değil, memurlarımızın da haklarını gasp etti.

ENFLASYONLA HER MEMURUN CEBİNDEN 26 BİN 427 LİRA ÇALINDI

Bu da, İstanbul Ticaret Odası yıllardır, ortalama bir ücretlinin muhatap olduğu enflasyonu ölçüyor biliyoruz. Bu üstteki mavi çizgi, İTO’nun ücretliler enflasyonunu gösteriyor. Alttaki yeşil çizgide, ortalama memur maaşındaki gelişimi gösteriyor. Şimdi 2021’in ikinci yarısında uygulamaya konan, “Sözde model” neticesinde, ortalama memur maaşındaki artış, hep enflasyonun altında kalmış. Şu turuncu alan, memurların refah kaybını gösteriyor. 2021’in başından 2022’nin sonuna kadar, ortalama bir memurun cebinden, enflasyonla çalınan miktar, tamı tamına 26 bin 427 lira… “Enflasyon en adaletsiz, en sinsi vergidir” derken, işte bunu kastediyorduk.

KUZEY KORE TİPİ KUMANDA EKONOMİSİ

Orta direğe bir başka işkence; Kuzey Kore tipi kumanda ekonomisiyle vuruldu. Para politikası, saray eliyle önemsizleştirildi. Merkez Bankası doğrudan Saray’a bağlandı. Örtük başlayan sermaye kontrolleri artık aleniyet kazandı. Döviz kurunun ne olacağına, kimlere, hangi faizden, ne kadar kredi verileceğine, kredilerin nereye harcanacağına, yurtdışına ne kadar para transfer edilebileceğine, bu transferlerde hangi evrakların isteneceğine, Saray ve şürekâsı karar vermeye başladı. Gece yatarken farklı kurallar vardı, sabah uyandık başka kurallarla insanlar karşı karşıya kaldı. Piyasa ekonomisi bitti. İstikrar bitti. Kumanda ekonomisi geldi.

BU DEVRAN DÖNER, HERKES YAPTIĞININ HESABINI ÖDER

Orta direğin elindeki üç kuruşluk tasarrufu, Sarayın müellifi olduğu manipülasyonlarla hiç edildi. Mevduat ve DİBS faizlerini, Dolar, Avro, altın getirilerini, enflasyon tsunamisi sildi, süpürdü. Kimsenin elinde bir şey bırakmadı. Borsa İstanbul küçük yatırımcının silkelendiği, bir gazinoya döndü. İşte daha dün yaşadık, gördük. Tek bir günde Borsadaki kayıplar yüzde 7’yi aştı. Pazartesinden bu yana kayıplar yüzde 10’u buldu. Borsa balonun şişmesine göz yumup, seyirci kalanlar, borsa hızla düşünce, iki kez “devre kapatıcıları” çalıştırdı. Bu dönemde cumhuriyet tarihinin, en korkunç vurgunları, sermaye transferleri yapıldı. Ama bu devran bir gün döner. Genel Başkanımızın dediği gibi; “Herkes yaptıklarının bedelini öder. Küçük yatırımcıyı korumayan kurumlar da, haksız zenginleşen çeteler de bedelini öder. Asla yanlarına bırakmayız!”

ÇALIŞAN REFAHTAN PAYINI ALAMADI

İşte göz göre göre vurulan tüm bu işkencelerle, memur, işçi, esnaf, emekli perişan edildi. Gelirler orta direkten alındı. Sarayın yandaşlarının ve şürekâsının cebine taşındı. Memuru, işçisi, esnafı bir yıl boyunca çalıştı çabaladı. Ücretli, katma değer oluşturdu. Ama ucube rejim elinde, ücretli kendi ürettiği refahtan adil payını alamadı. Sadece son üç yılda, emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 31’den, yüzde 25’e düştü. Bunlar benim rakamlarım değil, yine Tayyip Erdoğan’ı Üzmeyen İstatistik Kurumu’nun rakamları.

KREDİ VAR, KONUT VAR, ORTA DİREK YOK

En son, orta direk için, seçim öncesi bir konut kampanyası başlattılar. Kampanyanın detaylarına bakınca, kredi var, konut var, ama kampanyanın içinde “orta direk” yok. Kampanya kapsamında, bankadan 4 milyonluk kredi çekilse, aylık kredi taksiti 38 bin 875 lirayı buluyor. Birde bakan bunun üstüne, “Taksitler Hane Halkı Gelirinin, yüzde 40’ını geçmeyecek” diyor. O zaman bakanın tarifine göre, ayda 38 bin 875 lira ödeyecek bir ailenin, yine aylık geliri 97 bin 188 lira olmalı. Şimdi buradan soruyorum, bu ülkede, aylık geliri 97 bin 188 lira olan kaç aile var? Yaptıkları her iş, seçim öncesi göz boyama ve algıya oynama… Bu hükümetin ülkemizin sorunlarını çözme iradesi de, kabiliyeti de kalmamıştır.

YOL HARİTASI VE ORTAK POLİTİKALAR 30 OCAK’TA

Artık seçime sayılı günler kaldı. Biz hazırlıklarımızı tamamladık. 200 yıllık modernleşme, 150 yıllık Meclis, 100 yıllık Cumhuriyet ve 75 yıllık demokrasi tarihimizdeki, bütün ana siyasi akımları temsil eden, altı partimizin Sayın Genel Başkanları, dün bir araya geldi. Önemli bir toplantı gerçekleştirdi. Altı partinin nihai siyasi amacı bellidir: Mevcut Ucube Hükümet Sisteminin, devlet ve kamu hayatında yol açtığı tahribatı gidermek, cumhuriyetimizi gerçek ve kâmil bir demokratik düzenle taçlandırmak. Altı Partinin Genel Başkanları, bu amaç doğrultusunda yapılan çalışmaları gözden geçirdi. Yapacaklarını belirledi. Hazırlanan, “Geçiş Süreci Yol Haritası” ve “Ortak Politikalar Metni” 30 Ocak 2023 tarihinde, kamuoyuna açıklanacak.

ADAY TESPİT SÜRECİ BAŞLADI

Ayrıca Altı Partinin Sayın Genel Başkanları, TBMM’de anayasal çoğunluğu elde edebilmek amacıyla, milletvekili seçimlerinde uygulanabilecek alternatiflerin çalışılmasına da karar verdi. Ve yine ortak Cumhurbaşkanı adayının tespiti için, Genel Başkanlar arasında, istişarelerin başlatılması kararı da alındı. Milletimiz Altılı Masanın hedefe kararlı adımlarla yürüdüğünü, bir kez daha gördü. Şunu herkes bilsin. Cumhurbaşkanı adayı ve Milletvekili seçimleri konusunda, tam bir uzlaşı kültürüyle hareket edilecek. Seçimlerden sonra da hem yürütmede, hem yasamada yeni bir dönemi başlayacak. Erken seçim tartışmalarının başladığı şu günlerde, liderler önemli bir karar daha aldılar. 6 Nisan’dan önce yapılacak bir erken seçime, altı parti olarak destek verilecek. Bu tarihten sonra yapılacak bir seçim, erken seçim değil, siyaset mühendisliği olduğu için desteklenmeyecek.

CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI YENİ BİR BAŞLANGICIN YILI OLACAK

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımıza yönelik, haksızlığa, hukuksuzluğa karşı, Altı Partinin gösterdiği dayanışma da, demokrasimiz adına çok değerlidir. Bizler, ülkemizin üstüne çöken kara bulutları dağıtmaya kararlıyız. Ülkemizin geleceğinin, yolsuzluklarla, yasaklarla, baskılarla ve yoksullukla karartılmasına izin vermeyeceğiz. Cumhuriyetimizin 100. yılı, toplumsal barışın, insan hak ve özgürlüklerinin, adaletin, demokratik hukuk devletinin, temiz siyasetin ve refah toplumunun gerçekleşmesi yönünde, yeni bir başlangıcın yılı olacak. Biz hazırız.

Benim söyleyeceklerim bu kadar. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Şimdi sorularınızı alabilirim.

Soru- Efendim dün altılı masa toplantısı gerçekleştirildi. Toplantının ardından da bir ortak aday vurgusu yapıldı. Cumhurbaşkanı adayı altılı masa liderlerinden bir isim mi olacak ve aday açıklama takviminiz netleşti mi?

Faik ÖZTRAK- Hep söylüyorum, bir kere daha tekrarlayım. Birincisi, Cumhurbaşkanı adayını altılı masa belirleyecek. Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı, ülkemizin 13. Cumhurbaşkanı altılı masanın belirlediği aday olacak.

 

Soru- Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı seçilse bile altı Genel Başkanın da imza yetkisi olacağını söyledi. Sizin bu konudaki görüşünüz ya da yorumunuz ne olacak?

Faik ÖZTRAK- Arkadaşlar, geçiş sürecinin yol haritası 30 Ocak tarihinde açıklanacak. Biraz daha sabredin, 30 Ocak tarihinde tüm bu sorulara cevap bulacaksınız.

Soru- Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, iktidarın başörtüsüne anayasal güvence verilmesine yönelik teklifine karşılık muhalefetin ayrı bir anayasa teklifi hazırlayacağını söyledi. Bu teklifin içeriği ne olacak, meclis gündemine gelmesi için hangi seçenekler üzerinde duruluyor?

Faik ÖZTRAK- Dün açıklanan ortak metin son derece açık. Benim onun üstüne herhangi bir şey söylemem doğru olmaz.

 

Soru- Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, daha önce erken seçim yok nokta demişti. Dünde mevsim şartlarına göre seçimi öne çekebiliriz dedi. 6 Nisan’dan sonraki bir seçim kararına muhalefetin Meclis’te destek vermeyeceği de bilinen bir gerçek. Bu durumda Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisi seçim kararı alacak, ancak bu kez de yeniden aday olup olmayacağı tartışması gündeme gelecek. Hem seçimin öne çekilmesini, hem de yeniden adaylık tartışmasına ilişkin sizin bir yorumunuz olacak mı?

Faik ÖZTRAK- Şimdi her şeyden önce şunun altını bir çiziyim. Bundan sonra Erdoğan’a her mevsim kış, bize ise her mevsim bahar, milletimize her mevsim yaz olacak.

Şimdi erken seçim için 6 parti tutumunu açıkladı. 6 Nisan’a kadar olacak bir seçim tabi ki erken seçimdir destek oluruz. Bu tarihten sonra yapılacak bir seçim ise siyaset mühendisliğidir konuşmamda bunu ifade ettim. Ondan sonra diyoruz ki, bu saatten sonra cumhur ittifakı kendi göbeğini kendi kessin.

Erdoğan’ın adaylığı konusuna gelince. Şimdi her iş şu anayasada yazılı. Hukukçular tartışır ona göre kararını verir. Cumhur İttifakı’nın adayının kim olacağının bizim için hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Hep söylüyoruz, Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı millet ittifakının adayı olacaktır.

Teşekkür ediyorum.

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları