loading
close
SON DAKİKALAR

CHP'li Barut'tan hükümete: 'Kan ağlayan narenciye üreticilerinin feryadını duyun artık'

CHP'li Barut'tan hükümete: 'Kan ağlayan narenciye üreticilerinin feryadını duyun artık'
Tarih: 22.11.2018 - 13:26
Kategori: Gündem

CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, TOBB Kanunu'yla ilgili yasa değişikliği görüşmelerinde söz alarak kişiye özel tekliflere tepki gösterdi. Narenciye üreticilerinin sorunlarına çözüm isteyen Barut, Adana Havalanı'nın da kapatılmamasını talep etti

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Ayhan Barut, TOBB Kanunu'yla ilgili yasa değişikliği görüşmelerinde CHP Grubu adına söz alarak kişiye özel ve adrese teslim tekliflere tepki gösterdi. Tarımda yaşanan sorunlara değinip narenciye üreticilerinin taleplerini ifade eden Ayhan Barut, atama bekleyen ziraat ve gıda mühendislerine dikkat çekti,  Adana Havalanı'nın da kapatılmamasını istedi. 

ADRESE TESLİM DEĞİŞİKLİĞE TEPKİ

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşmelerinde CHP Grubu adına kürsüye çıkan Adana Milletvekili Ayhan Barut, Zonguldak’ta yaşanan maden kazasında hayatını kaybedenleri ve geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren Edirne Milletvekili Erdin Bircan'ı andı. TOBB ve TMMOB’a bağlı odalarda yıllarca görev alıp emek verdiğini anımsatan Ayhan Barut, "Bizler, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasama organı Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan halkın vekilleriyiz. Bu Meclis kuruluşun ve kurtuluşun bir Meclisidir, Gazi Meclistir. Bizler burada kişiye özel yasal düzenlemelerle adrese teslim kanun teklifleriyle bu yüce Meclisin saygınlığına gölge düşürmemeliyiz. Bu teklifin kişilere özel hazırlandığını düşünüyor, bu yönüyle de eleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum" dedi. 

"SERMAYE ÖRGÜTLERİ TAMAM, EMEK ÖRGÜTLERİ YOK"

TOBB Kanunu'nda değişiklik öngören teklifi eleştiren Ayhan Barut, şöyle devam etti;

"İktidar tarafından verilen söz konusu kanun teklifine göre 'Birlik başkanları ve birlik yönetim kurulu üyeleri, borsa ve odaların başkanları ile yönetim kurulu üyeleri, genel ya da yerel seçimlerde listeye girerler ya da girmediklerinde geri dönebilirler' denilmektedir. Bunun çiftçe bir standart olduğunu düşünmekteyim. Çünkü bu kanundan yararlanacak kurumlar neden sadece TOBB ve TESK’tir? Bunların dışında kalan 18 oda ve örgütler neden yok? Ben size söyleyeyim, sermaye örgütleri tamam, emek örgütleri yok. Yani bunların dışında TMMOB, Tabipler Odası, Eczacılar Odası, Barolar, Diş Hekimleri Odaları gibi odalarımız Anayasa’nın 135’inci maddesine göre kurulmuş kamu tüzel kişiliğine sahip tüzel kişiliklerdir. Ancak bu konudaki düzenlemenin ayrıca TOBB Kanunu’yla yapılacak bir değişiklikle de yapılamayacağı hukukçular tarafından dile getirilmektedir. Çünkü seçimlerde adaylık için görevden ayrılanlar ve sonrasında seçilemeyen kamu görevlilerinin tekrar görevine dönmelerine ilişkin hükmün 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un ek 7’nci maddesinde düzenlendiği belirtiliyor. Yani söz konusu kanun teklifinin düzenlemesinin ek 7’nci madde üzerinde yapılması gerektiği görülüyor. Bir başka deyişle bir kanunu bir başka kanunla karşı karşıya getirilen bu düzenlemenin ayrıca yasalaşsa bile 31 Mart seçimlerinde uygulanamayacağı görülüyor çünkü Anayasa’nın 67’nci maddesinde 'Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde yapılacak seçimlerde uygulanamaz' der. Ayrıca, seçim mevzuatına ilişkin bir kanun teklifinin Anayasa Komisyonu yerine de Sanayi, Ticaret Enerji, Tabii Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda görüşülmesi de ayrı bir konu. Bu teklifin tüm tartışmalardan bağımsız, herkesin üzerinde uzlaşı sağlayacağı, belirsizlikler ile hukuki anlaşmazlıkların giderilerek yasalaşması gerekiyor."

"HALKIN FERYADINI BİR TEK İKTİDAR DUYMADI"

Türkiye'de her alanda 'acı bir tablo' yaşandığına vurgu yapan CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, konuşmasını şöyle sürdürdü;

"Bu kürsüye çıktığımız günden beri ifade ettiğimiz ancak iktidarın görmek istemediği bir şey var: Bu da ülkemiz acı bir tablo içerisinde. Derin bir ekonomik kriz ve siyasi kriz yaşamaktadır. Ülkemiz yangın yerine dönmüş, esnafından çiftçisine, sanayicisinden iş dünyasına, emekliliklerden memurlara herkes yanıyor. 'Bittik, yandık, tükendik' feryadını sağır sultan duydu ama bir tek iktidar ve çevresindekiler duymadı. Enflasyon almış başını gitmiş, ekonomi çökmüş; esnaf siftahsız dükkân kapatıyor. Çiftçi ürettiğinden kazanamıyor çünkü üretim maliyetleri yükselmiş; ilaç, tohum, gübre, mazot 2-3 katına çıkmış. Soğan bile 5 lirayı aşmış, yiğit gerçekten kuru soğana muhtaç edilmiş durumda. Eskiden tarlalarda fakir fukara için bırakılan saman dahi ithal edilir bir duruma gelmiş. 'Hepimiz aynı gemideyiz' diyenlere söylüyorum: Eğer bu yangına çözüm bulunmazsa hepimiz yanacağız. İktidara yaslanıp servetine servet katanlar da bu yangından kurtulamayacak."

NARENCİYEDE ÇÖZÜM İSTEDİ

Narenciye başta olmak üzere tarımda yaşanan sorunları sıralayan ve çok acil çözüm talebini dile getiren Ayhan Barut, şunları vurguladı;

"Bölgemizde polikültür tarım yapılmaktadır. Narenciye, pamuk, mısır, soya, kavun, karpuz, buğday ve sert çekirdekler bunların başlıcalarıdır. Ancak narenciye ürünlerinde büyük sorunlar yaşanmaktadır. Ülkemizde 4,8 milyon tonluk narenciye üretimi yapılmakta, bunun yüzde 75’i Çukurova bölgesinde üretilmektedir. Yaklaşık 1,7 milyon ton ihraç edilerek 900 milyon dolar civarında döviz getirmektedir. Ayrıca, kış aylarında biten tarım işçiliğine ek olarak ve işsizliğe çare olarak hasat, paketleme ve budamayla da ayrıca bir istihdam yaratmaktadır. İhracatımızın yüzde 60’ını bu üründe Rusya’ya gerçekleştiriyoruz. Son zamanlarda, gerek siyasi nedenlerle gerekse Akdeniz meyve sineği zararlısı sebebiyle Rusya tarafından ihracatımız engellenmekte, ürünlerimiz gemilerle limanlara geri gönderilmektedir. Narenciye, sektörde yaşanan ekonomik sıkıntılar, yavaşlayan ihracat nedeniyle fiyatları her gün düşerek dalında kalmıştır; 1,5 liradan başlayan fiyatlar kilosu 50 kuruşa kadar inmiştir. Narenciye alanında acilen ve gelecek üretimde yapılmak üzere iki başlı çözüm üretilmesi gerekmektedir. Rusya’da yaşanan bu gümrük sorunun çözülmesi, giden ürünlerin geri dönmemesi sağlanmalı. Uzun yıllardır verilen DFİF yani Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu kaynaklı ihracat desteği geçen yıl 120 liradan 50 liraya düşürülmüştür. Bu yıl ise henüz bu rakam açıklanmadı. Bu ihracat desteğinin bir an önce açıklanması gerekmektedir. Geçen yılın hak edişleri acilen ödenmesi gerekmektedir. Finansman maliyetinin yüksek olması nedeniyle çiftçilerimizin kısıtlı mal ihracatlarına Eximbank ya da kamu bankasıyla uygun kredi imkânları tanınmalıdır. Gelecek sezon için Tarım Bakanlığımızca Akdeniz Meyve Sineği gibi zararlılarla toplu mücadele yapılmalıdır. Meyve kesim kriterleri belirlenmelidir. Özellikle Akdeniz Meyve Sineği Zararlısına karşı kesin çözüm için kısırlaştırılmış erkek birey sinek canlısı getirilerek ülkede üretilmelidir ve doğaya salınmalıdır."

TARIM BAKANLIĞI'NA ATAMALARI HATIRLATTI

Atama bekleyen ziraat, gıda, su ürünleri mühendisleri ve veteriner hekimlerin sorunlarına da vurgu yapan Ayhan Barut, şunları ifade etti;

"Tarım sektörünün en önemli unsurları olan ve çiftçinin üretiminin teknik yapması, kaliteli ürün sağlamasını sağlayan, tarladan sofraya zincirin en önemli halkalarını oluşturan ziraat mühendisleri, gıda mühendisleri, su ürünleri mühendisleri, veteriner hekimler, teknikerler ve teknisyenlerdir. Ancak tarımın bu güzide meslek grupları, olmazsa olmazları, olmazlarsa tarımın olmayacağı insanlarımızın istihdam yönünden çok sıkıntılıdır. Yaklaşık 17 aydır iş ve atama umuduyla kandırılan meslektaşlarımız Tarım Bakanlığından atama beklemektedir. Parlamenter sistemin son Tarım Bakanı, verilen bir sözü, 10.551 atama sözünü halen yerine getirmemiştir. İşsiz olan bu gençlerimize, meslektaşlarımıza verilen sözler neden tutulmuyor? Kurumlarda ve devletlerde devamlılık esas değil midir? Zaten işsiz olan bu gençlerimizi Bakanlık sürekli özel sektöre yönlendirmekte, imkanları olsa bu insanlar, bu meslektaşlarımız kamuda neden çalışmak istesinler? Buradan Bakanlığa çağrı yapıyorum, bu gençlerimize, bu meslektaşlarımıza atama ve istihdam yaratsınlar.

"HAVAALANI KAPATILAMAZ"

Sürekli kapatılacağı gündeme gelen Adana Havaalanı'yla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Ayhan Barut, şöyle dedi;

"Adanamızın havaalanı vardır, yeni bir havaalanına ihtiyaç yoktur. İlimizdeki havaalanı dünyanın en güvenli ve en rahat havaalanıdır. Son zamanlarda, Adana Havaalanı kapatılarak 'Çukurova Bölgesel Havaalanı' adında komşu ilimizin sınırlarına taşınmak istenmektedir. Kaldı ki bölgesel havaalanı komşu ilimizin sorunlarına da çözüm değildir. Yeni havaalanı yaklaşık 10 bin dekar birinci sınıf tarım alanı, turfanda ürünlerin yetiştiği, alüvyal topraklar, birinci sınıf topraklar istimlak edilmiştir. Ayrıca, havaalanının bittiğinde etrafında oluşacak inşaat, yapılaşma işleri nedeniyle çok daha yüksek miktarda tarım alanı yok edilecektir. Söz konusu alan, aynı zamanda, göçmen kuşların da göç yolu üzerindedir. İlimizin sınırları dışarısına çıkarılmak istenen havaalanı kent yaşantımıza ve ekonomimize ağır bir ket vuracaktır. Şehrimizin bu değerine sahip çıkmamız gerekiyor. Geçmişte ilimizden alınan ya da taşınmak zorunda bıraktırılan TRT, Karayolları Bölge Müdürlüğü, bölge mahkemeleri gibi kurum ve kuruluşlara bir yenisini daha eklemeyelim. Bu konuda Adana ilimize yeni bir travma daha yaşatmamak için Ulaştırma ve Altyapı Bakanından bu konuyla ilgili açıklama yapmasını bekliyoruz."

MHP'Lİ MİLLETVEKİLİNE GEREKEN YANITI VERDİ

Ayhan Barut'un Adana Havalanı ile ilgili yaptığı konuşma sürerken müdahale eden MHP Mersin Milletvekili Baki Şimşek, "Mersin, 2 milyon nüfusu olan ve havaalanı olmayan ender büyük şehirlerden bir tanesidir. Adanalılar kendi havaalanlarına sahip çıkabilirler. Yalnız, komşu ilimizin bir milletvekilinin Mersin’e yapılacak olan Çukurova Havaalanı’na karşı çıkmasını CHP Mersin milletvekillerinin takdirine bırakıyorum" dedi. MHP'li Baki Şimşek'e gereken yanıtı veren Ayhan Barut ise, "Biz öncelikle Adana Havalimanı’mızın başka bir yere taşınmasına karşıyız. Ayrıca Mersin'de 10 bin dekar birinci sınıf tarım arazisi üzerine yapılmakta olan Çukurova Bölgesel Havaalanı uygun değildir. Biz Adana’daki havaalanımızın kapanmasını istemiyoruz, Mersin’deki havaalanı da Mersin’in daha uygun yerlerine yapılsın istiyoruz" diye konuştu. 

 

Kaynak : Vişne Haber Ajansı-www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları