loading
close
SON DAKİKALAR

CHP'li Koç: Gücün yetiyorsa tutukla

CHP'li Koç: Gücün yetiyorsa tutukla
Tarih: 10.04.2013 - 18:20
Kategori: Siyaset

CHP Sözcüsü ve Genel Başkan yardımcısı Prof. Dr. Haluk Koç basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu...


CHP Sözcüsü ve Genel Başkan yardımcısı Prof. Dr. Haluk Koç, CHP MYK Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Başkanlığı’nda çalışmalarını sürdürürken basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Haluk Koç’un açıklamaları ve sorulara verdiği yanıtlar şöyle ;

Hafta başında biliyorsunuz Silivri’de beklenen diyelim ilginç olaylara tanık olduk. Hangi ileri demokrasi diye bir başlık altında girmekte fayda var. Hangi ileri demokrasi? Silivri’de yaşananlar gerçekten düşündürücü olmaktan öte demokrasi tanımı içinde vahimdir ve aynı zamanda da korkutucudur. Hukuk ve adalet arayan insanlara kolluk güçlerinin adeta savaş açması kabul edilebilir bir görüntü değildir. Bunu tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum. Bu manzara aynı zamanda yaşadığımız siyasi iklimin, siyasi zulmün tepe noktasıdır. Hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir. Silivri mahkeme heyetinin duruşmadaki tutumu, savunma haklarını yok sayması, oluşturduğu baskı tarihte birçok örneğini görebileceğimiz olağanüstü mahkeme örneklerini bile geride bırakmıştır. Hemen aklıma gelenleri söylüyorum. Nürnberg mahkemeleri, Fransa’daki Dreyfus davası veya kendi yakın tarihimize dönelim. 12 Mart ve 12 Eylül sonrasında kurulan sıkı yönetim mahkemeleri ve onların yaptığı yargılamalar. Silivri hukuku ve yargılama tarzı karşısında masum görüntüler olarak ortaya çıkmaktadır.

Siyasi taraflı mahkeme örneği verilecek olur ise Silivri mahkemeleri hukuk literatürüne geçecek, içtihat oluşturacak kadar farklı bir manzara ortaya koymaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri Silivri’ye niye gittiler? Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri Silivri’ye yaşanan ve yaşanmakta olan hukuksuzluğu örtmek isteyenlere karşı susmamak için gittiler.

Bu baskılara, bu tehditlere karşı bu süreci milletimizin tanıklığından uzak tutmamak için Silivri’de Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri bulundular ve bulunmaya da devam edecekler. Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç’ın açıklamalarını gördük. Bir televizyon kanalında da artık siyasete nokta koyacağını, emekli olmayı düşündüğünü ifade etmişti. Yani milletimizi bu mümtaz şahsiyetten ve yaptığı siyasi gaflardan mahrum bırakacak olması üzüntü verici elbette. Ama açıklamaları bizim için önemli. Biliyorsunuz Bülent Arınç Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Sayın İnce’yle ilgili terör örgütü elebaşısı yorumu yapıyor. O kadar alışmışlar ki terör örgütüyle yatıp kalkmaya. Her havada uçan kuş sürüsüne bile terörist kuşlar diyecek kadar ileri gittiler. Her önlerine geleni terörist yaftasıyla damgalamaya alışmış bir iktidar var.

SİLİVRİ’DE YARGILAMA HAKKI GASP EDİLİYOR

Ortada intikam almak amaçlı bir güdümlü siyasi dava var ve bu görülüyor. Özel yetkilerle donatılmış bir mahkeme. Bu mahkemede özel görevli, yetkili savcı var. Adil yargılanma hakkının gasp edildiği bir manzara. Savunma avukatları dışarı atılıyor. Sicilli teröristler, sapıklar, katiller gizli tanık mertebesinde davaya yön verebiliyorlar. Dijital verilerin kurgulanması ile yeni deliller icat ediliyor. Ki bugün basında var. İstanbul’da değişik üniversitelerin elektronik bölümünden öğretim üyeleri dijital verilerin delil olarak, kanıt olarak kullanılamayacağına dair bilirkişi açıklamaları var. Belki izlemişsinizdir. 4,5 yıldır insanlar saçma sapan ilişkiler kurularak yaratılmak istenen bir suçluluk kafesi içerisinde tutuklu bulunduruluyorlar. Milletin iradesiyle seçilmiş milletvekillerinin görev yapmaları engelleniyor, hapisteler. Ve tüm bunları olağan sayacağız, sıradan sayacağız, kabul edeceğiz, üstüne gitmeyeceğiz, susacağız, yorumlamayacağız, tepki göstermeyeceğiz. Ve burada yaşananları milletin tanıklığından uzak tutacağız. İstenen o.

DAMAT FERİT FOTOKOPİLERİ

Bunları kabul etmek mümkün değil. Sayın Bülent Arınç’ın bende dahil ismimi zikrederek Sayın İnce’yle beraber siyaset müsveddeleri diye bir açıklaması var. Valla Sayın Arınç kusura bakmasın emekliliği öncesinde Cumhuriyet Halk Partisi siyasetin dünkü Damat Ferit’lerini nasıl yok ettiyse, bugünün Damat Ferit siyaset fotokopilerini de etkisizleştirecek güçtedir, kararlılıktadır.

Bu tablo maalesef yargının siyasi iktidar tarafından bir araç olarak kullanıldığını da ortaya koymaktadır. Bu bir baskıdır, bu bir zulümdür. Açıkça söylüyorum bunun adı siyasi literatürde faşizmdir.

Yardımcısı konuşur Başbakan geri kalır mı? O da dünkü grup toplantısında Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerine soruşturma açılması gerekir dedi. Hele bu yapılsın bizde gereğini daha sonra yaparız dedi. Ve aradan 15 dakika geçmeden bazı Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri hakkında savcılık bir soruşturma açtı. Bugünde bir açıklama yapmışlar biz telkinle ya da bir talimatla soruşturma açmadık zaten açacaktık gibi bir bahane yaratmışlar.

Yani önce yargıya talimat verme alışkanlığı devam ediyor, ondan sonra talimatı alan yargının da bu talimat çerçevesinde hareket etmesi karşımıza çıkıyor.

Bugün mecliste de arkadaşlarımız basın toplantısı yaptılar. Başbakana Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinden de çok açık bir çağrıda bulunuyoruz. Afrayı tafrayı bırak Sayın Başbakan. Gücün yetiyorsa, arkasında durabileceksen kaldır Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinin dokunulmazlığını. Bu kadar açık konuşuyoruz. Elinde yeterli sayı var. Kafana göre gerekçede var. Kaldır Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin dokunulmazlıklarını. O dokunulmazlık sana lazım. Sana ve arkadaşlarına lazım. Kaldır. Başından beri söylediğimiz olay Cumhuriyet Halk Partisi dokunulmazlıkların arkasına sığınarak siyaset yapan bir siyaset geleneği olmamalıdır. Biz bunun arkasındayız.

Terörle kucaklaşanlarla aynı çatı altında bulunamayız. Hatırlıyorsunuz bu sözler kime aitti yakın zaman önce? Bu ülkenin Başbakanına aitti. Şuanda kanka oldular terörle kucaklaşanlarla beraber. Terörle kucaklaşanlar ve terör başıyla da kanka oldular, yol arkadaşı oldular. Şimdi aynı şarkıyı söylüyorlar. Beraber yürüdüler bu yollarda, beraber ıslanıyorlar.

Burada hatta dokunulmazlıklarının kaldırılması da yetmez. Gücün yetiyorsa tutukla Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekillerini. Faşizm dedik o zaman söylediklerinin gereğini yap Sayın Başbakan. Hepimiz buradayız. Senden çekinecek hiçbir şeyimiz yok. Arkamızda ne bir siyasi yük var, ne bir akçeli yük var. Bu milletin birliğini, dirliğini, huzurunu, barışını ve gerçekten demokrasiyi istemekten başka hiçbir şeyimiz yok.

ÖNERGE HIRSIZLIĞI VAR


Hırsızlığın her türlüsünü gördük şuana kadar. Adi hırsızlıklar gördük, evrak hırsızlığı gördük, intihaller gördük, maddi hırsızlıklar gördük. Ama TBMM çatısı altında önerge hırsızlığı hiç görmemiştik. Ta ki dünkü meclis oturumuna kadar. Dün TBMM’de yaşananlar gerçekten artık bu deyimi kullanmak zorundayım. Gözü dönmüş bir iktidarın girdiği gayrimeşru hukuk dışı ilişkilerine TBMM’yi alet etme çabalarına bir kalkışmadır. Ne oldu? Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Sayın Genel Başkanının dün grup konuşmasında da yaptığı gibi Cumhuriyet Halk Partisinin açıklamaları çok net. Ortalama algısı olan herkes tarafından kolaylıkla anlaşılabilecek cümleler. Ne diyor Sayın Kılıçdaroğlu, ne diyor Cumhuriyet Halk Partisi? Ülkeye demokrasi gelmeden barış gelmez diyor. Ülkede hukuk yoksa barışta yoktur diyor. Toplumsal uzlaşma olmazsa orada barış olmaz diyor. Bunların hepsinin içini çeşitli önerilerle doldurduk.

ON MADDELİK YOL HARİTASI

Bakın olayın başından itibaren hukuk devleti kuralları dışına sürüklenen bir Türkiye var ve bu Türkiye bu hükümetin terör örgütünü siyasi muhatap haline getirerek bunu meşrulaştırma örneklerine tanık olmuştur. Devlet Başbakanın talimatıyla bir terör örgütü lideriyle siyasi muhataplık kurmuştur. Ve ondan sonra tartışma başlamıştır. Yaptığımız uyarılar dikkat çekmeye başlamıştır. Eğer devleti hukuk dışına sürüklerseniz, olayı gayrimeşru sahaya çekerseniz burada çıkmaz yoldur burası. Bunu ifade ettik. Ve şimdi geldikleri noktada ne yapalım. Terör örgütü lideri Öcalan 10 maddelik bir yol haritası verdi. Bunun 4 maddesi gerçekleşti. Şimdi olaya meclisi dahil etme, meclisi bu sürece bir şekilde sokma talimatı var. O zaman düne kadar karşı çıktıkları mecliste bir komisyon oluşturulsun önerisine talimat İmralı’dan gelince dört elle sarılıyorlar ve bir önerge veriyorlar. Çözüm sürecini incelemek, takip etmek, değerlendirmek.

Cumhuriyet Halk Partisinin de böyle bir önergesi vardı. Evet Cumhuriyet Halk Partisinin de önergesi vardı. Olay hukuk devleti kuralları dışına çıkmadan, terör örgütü muhatap alınmadan Cumhuriyet Halk Partisinin Başbakana bizzat gidip sunduğu çözüm yolu haritasıydı. Ne demişti Cumhuriyet Halk Partisi? Kanun dışına çıkmadan, mecliste dün sizin önerdiğiniz gibi meclisteki siyasi partilerin sayısal oranlarına göre temsilci verecekleri bir komisyon değil, her siyasi partiden eşit sayıda milletvekilinin katılacağı, tıpkı anayasa uzlaşma komisyonundaki gibi bir siyasal uzlaşma komisyonu kurulmasıydı. Aradaki fark çok açık. Eğer dünkü komisyon AKP’nin kabul ettiği komisyon yol arkadaşı BDP’yle, PKK’yla beraber kabul ettiği komisyon nasıl rapor yazacak? Çoğunlukta kim? AKP milletvekilleri. Başbakanın ve bu görüşmelerde esas alınan yol haritasının o komisyon raporuna mecliste dahil edileceği bir son rapor haline getirilecek. Yani görüşmelerdeki tüm süreç bir komisyon raporu haline dönüştürülecek resmi çatı altında. TBMM olaya bu süreçte alet edilecek.

Eşit sayıda her partiden bir uzlaşma komisyonu. Efendim siz akil adamlarda diyordunuz şimdi akil adamlar kuruldu. Bunları pazarlamacı olarak, piar yapmakla görevli kişiler olarak suçluyorsunuz. Evet biz akil adamda önerdik. Ama kendi akilliklerini uzman oldukları alanda kendi siyasi vicdanlarını, görüşlerini Başbakana kiraya vermemiş insanlar demiştik. Bizim oluşturacağımız o siyasal uzlaşma komisyonu meclis dışından bu akil insanları ortaklaşa seçecek idi. Eğer terör örgütüyle görüşülecek ise kanun devleti dışına çıkmadan, devlet muhatap kılınmadan bu uzlaşma komisyonunun tespit edeceği akil insanlar silah bıraktırtmak amaçlı bunlarla da görüşebilecekti. Tamamen kurallar içerisinde bir süreç önermiştik. Birde bunun toplumsal mutabakat arayışı, zemini olacaktı. 180 derece farklı öneriler. Şimdi demagoji çok basit. Sizde demiştiniz niye karşı çıkıyorsunuz. Sizde önermiştiniz niye karşı çıkıyorsunuz. Yani biz Başbakanın şuana kadar yaptığı hukuk dışı, gayrimeşru ilişkileri tescilleyecek ne komisyon dedik, ne de bunların pazarlamasını yapacak akil adamlar dedik. Aradaki fark bu. Bu farkı anlamazlar, anlamak istemezler. Yine aynı yorumcular, yine aynı televizyon köşelerinde, yine aynı gazete köşelerinde bunu çelişkiymiş gibi sunmaya devam edecekler. Dün AKP grup başkanvekillerinin bigane diyeceğim konuşmalarına belki mecliste tanık oldunuz. Yani Cumhuriyet Halk Partisini nasıl sürecin içine çekeriz. Bir oyun yaptılar önerge hırsızlığı. Bu sürecin demin söylediğim gibi ta başında sunduğumuz bir önergeyi kendileri de imza atarak kendi önergelerine ekletmeye çalıştılar. Cumhuriyet Halk Partililer çekti imzalarını. Bu da yetmedi büyük tartışmalardan sonra bu sefer AKP milletvekilleri olarak bu önergeyi oraya eklediler.

AKP- BDP-PKK İZDİVACI GERÇEKLEŞTİ

Sonuçta tencere yuvarlandı kapağını buldu. AKP, BDP ile mecliste yol arkadaşlığını tescilledi. Dışarıda da AKP-BDP-PKK üçlüsü bundan sonraki siyasi çalışmalarına Türkiye sathında, milletin önünde birlikte devam edecekleri bir izdivacı açıklamış oldular. Dünün özeti budur. AKP-PKK-BDP izdivacı gerçekleşmiştir.

Öcalan’ın şu sözü önemli; gelen devlet heyetiyle mutabakata vardık. Şimdi bu mutabakatın AKP tarafından sindirilmesi ve pratikleştirilmesini bekliyorum diyor. Yani yol gösteriyor. AKP tarafından bu mutabakat sindirilecek ve pratikleştirilecek. Yani bu mutabakat mecliste meşrulaştırılacak. Talep bu, niyet bu, siyasi program, hedef bu.

AKP kendisine bu gayrimeşru yolculukta suç ortağı arıyor. Demokrasi konusunda adım atmadan, hukuk devleti sınırları dışına çıkarak kendisine bir suç ortağı arıyor. Ortağını bence söylediğim gibi buldu. AKP-BDP-PKK ortaklığı, Anayasada da beklendiği gibi her alanda hayata geçiriliyor.

CHP’nin önerilerini tekrar tekrar söylemiyorum. Onları anlattım.

Artık olay çok net ve açık. ABD Dışişleri Bakanının da son bir aylık Türkiye’ye ilgisini düşünecek oluşanız dünyada 140’a yakın devlet var. Bir ay içerisinde ikinci ziyaretini yapıyor, telkinlerde bulunuyor, kendisine göre bir takım terminolojiler kullanıyor. Yani süreçte Türk milletine kabul ettirilmesi gereken terminolojileri de kullanıyor.

Olayın özeti şu; bunu bilhassa hayallerinin peşinden koşmakla ünlü Dışişleri Bakanı söylemişti. Ortadoğu’daki sınırlar yapaydır. Arap Baharı süreci biliyorsunuz baskıcı rejimlerle yönetilen Arpa halklarına tabi Katar ve Suudi Arabistan hariç, onlar büyük küresel gücün o coğrafi bölgedeki her şeyine onay veren devletler olduğu için Katar ve Suudi Arabistan dokunulmaz. Ama diğer Arap devletlerinde biliyorsunuz, size demokrasi getiriyoruz diye bugün neyle karşılaşıldığı ortada.

Bu küresel gücün çıkarları doğrultusunda yeni haritalar oluşturuluyor. Artık değerli basın mensupları Türkiye hedeftedir ve AKP iktidarı ve Başbakanın ihtirasları, hırsları hesap edilerek Türkiye’nin bütünlüğü ve birliği masaya yatırılmıştır bu projede. Bu operasyon sürmektedir. Onun için CHP’nin bugünkü direnişi, bugünkü siyasi mücadelesi son derece önemlidir. CHP’ye dönük yıpratma, tartışma, tartıştırtma, zayıflatma, çelişkili gösterme gayretleri de devam edecektir. Biz bunun bilincindeyiz. Bu bir siyasi operasyondur. Buna karşı CHP Türkiye’nin birliği, bütünlüğü ve gerçek demokrasi konusundaki mücadelesini sürdürecektir.

MÜEZZİNOĞLU VATANSIZ KİMLİĞİNİ Mİ ÖZLEDİ?

Geçen hafta içerisinde olan ilginç bir olay daha var. Ona değinmek zorundayım ve üzülerek paylaşmak zorundayım. Sağlık Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu, biliyorsunuz Batı Trakyalı bir soydaşımızdır. Bakanlığına bağlı kuruluşlarda Türkiye Cumhuriyeti “TC” ibaresini kaldırmakla meşgul. Basında birçok örnekleri var. İzmir’deki Bayındır’daki Devlet Hastanesi var, çeşitli aile sağlığı merkezlerinden bu “TC” ibaresinin kaldırılması var. Yeni logoyla beraber bunun ortadan kaldırıldığını görüyoruz.

Şimdi Sayın Müezzinoğlu, Batı Trakyalı bir soydaşımız demiştim. Bölgeyi de bilen bir milletvekili olarak söylüyorum, yine Sayın Müezzinoğlu Yunan Yurttaşlık Yasasının 19.maddesi gereği haksız şekilde 3 yıl boyunca vatansız kaldı. Daha sonra Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını kazandı.

Şimdi Sayın Bakan acaba o dönemdeki vatansız olarak tarif edilen dönemdeki kimliğini, kişiliğini mi çok özledi, şimdi artık mensubu olduğu Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığının, yine mensubu olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti devletinin ibaresini bağlı olduğu bakanlıklardan kaldırma gayretine girişti? Bunları içime sindiremiyorum.

Değerli arkadaşlarım, peki, hemen yüzümü ben Batı Trakya’ya çeviriyorum. İskeçe’ye çeviriyorum. Gümülcine’ye çeviriyorum. Orada Lozan Antlaşmasının kendilerine tanıdığı hakları bugün kullanabilmek için Yunan iç hukukunda ve AB hukuku içinde mücadele eden soydaşlarımızın durumuna gelmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, ne diyorlar orada kimliklerini korumak için? Ben sadece Müslüman değiliz aynı zamanda Türk ve Müslüman azınlığız diyorlar ve böyle dedikleri içinde birlikleri kapatılıyor, dernekleri kapatılıyor, her türlü baskıya maruz kalıyorlar.

Şimdi kendi topraklarından yetişen ve bugün Türkiye Cumhuriyeti devletinde bakanlık görevi yapan bir kişi Türkiye Cumhuriyeti ibaresiyle uğraşır ise acaba İskeçe’deki, Gümülcine’deki Batı Trakyalı soydaşlarımız kendi hemşerileri için ne düşünecekler? Bunu da onlara, onların vicdanına bırakıyorum.

Değerli arkadaşlarım, gündem oldukça yoğun. Tabi bir sürü gelişme oluyor. Ben kısaca bunları özetledim. Bugün birçok arkadaşımız da açıklama yaptı. Sizin sorunlarınız varsa onları alabilirim.

SORULAR- CEVAPLAR

Soru- John Kerry’nin ziyaretiyle ilgili eleştiriniz oldu. Başbakan uçakta giderken açıklamış, 15 gün sonra bir daha gelecekmiş Türkiye’ye.

Haluk KOÇ- Dedim ya, bölgesel ilgi yani bu yürütülen planların, programların, projelerin uluslararası boyutunu da açıkça ortaya koyuyor. Kapı arkasında, perde arkasında ne gibi telkinler yapıldığını bilmiyoruz. Ama olayın bütününe baktığımız zaman, fotoğrafın bütününe bakınca ayrıntıları, detayları da görebiliyoruz orada. Demin özetlemeye çalıştım.

Soru- Açıklamanızı yaparken CHP’ye dönük bazı tartışmalar açılacağını söylediniz. Dün kapalı grupta da iki milletvekilinin tartıştığı haberleri var. Bu iddianızın bir parçası mı yoksa böyle bir olay yaşanmadı mı?

Haluk KOÇ- CHP bu direnç noktasından çıkartılması için zaten sürekli olarak televizyon camlarında, gazete köşelerinde, makalelerde sürekli hedef haline getiriliyor. Duruşu çok net. Söylemi çok net. Bu hukuk dışı yollara başvurmadan önce Kürt sorunuyla ilgili siyasal ve toplumsal mutabakat zemininde ne yapılması gerektiğine ait yol haritasını da söyledim. Bütün bunlar ortada iken CHP hiçbir şey söylemiyormuş, CHP hiçbir şey yapmıyormuş gibi bir takım yorumlar yapılıyor. Onu ifade etmek istedim.

TÜRKİYE GERÇEKTEN TÜRKİYE’DEN Mİ YÖNETİLİYOR?

Bakın dün Sayın Beşir Atalay, yine konuştu mecliste. Gizli oturumları da hatırlıyorum ben ki, bu sürecin içerisinde bilgisi olan, zaman zaman koordinatörmüş gibi de değerlendirilen bir Bakan. Yine hiçbir şey söylemedi. Bana yarım sayfa demin benim söylediğim gibi bir yol haritası söyledi. Yol haritasını çizen var. Yol haritasını İmralı’da Öcalan çizmiş 10 madde AKP hükümeti de bunu uyguluyor. Bunun için Türkiye’ye sık sık ziyaret yapan uluslararası çevrelerin de demin arkadaşımızın sorusun da olduğu gibi sanıyorum hakemlik görevleri var. Yol göstericilik görevleri var. Telkin görevleri var. Bütün bunları üst üste eklediğimizde Türkiye gerçekten Türkiye’den mi yönetiliyor sorusunu bir kere daha yüksek sesle sormamız gerekiyor.

Sadece bunları CHP’nin sorması, sorgulaması, bunun siyasi mücadelesini vermesi de yetmiyor. Artık sonuç Türkiye’nin birliğini bütünlüğünü, kardeşliğini ilgilendiren noktada. Onun için bugünkü iklimden korkmadan bütün bunları değerlendirebilecek cesur kalemler, cesur yürekler, cesur siyasetçiler, cesur tavırlar gösteren insanlar gerekiyor.

Soru- Çözüm süreciyle ilgili Başbakan Erdoğan’ın bilgilendirme yapması beklentisi var CHP’de ama Başbakan Genel Merkeze gelmeyeceğini söyledi. CHP’ye gitmem demiş. Buna ilişkin değerlendirmeniz ne olacak?

Haluk KOÇ- Sayın Başbakan biliyorsunuz CHP kanun dışı yollara başvurmadan PKK’yı siyasi, meşru muhatap haline getirmeden önce Sayın Genel Başkanımızın kendisine bir ziyareti olmuştu. Ertesi gün biliyorsunuz hemen süreci sabote etmişti. Daha sonrasında yine CHP’nin bir uyarısı olmuştu. Çöz kardeşim demişti ve bir kredi sözü olmuştu. Ertesi gün ona verdiği yanıt ortada. Sayın Başbakan otursun, aldığı talimatlar çerçevesinde o talimatları belirlediği akil insanlarla bu millete nasıl anlatacak onun yolunu yöntemini arasın. Elindeki medya gücü, elindeki baskı araçları bütün bunlar bu projesini Türkiye üzerinde gerçekleştirmesine imkan vermeyecek. Başbakan bataklıkta. Başbakan takatsiz, Başbakan maalesef Türkiye’yi yönetmiyor, Başbakanın idaresindeki Türkiye yönetiliyor.

Soru- Mavi Marmara’ya tazminat ödenmesi için heyet gelecekti ama ertelendi. Yalnız haberlerden anlıyoruz ki aileler süreçten pekte memnun değil. Davalarını geri çekmeyeceklerini söylüyorlar. Sizin ailelerle veya hükümet cephesinde bir görüşme…

Haluk KOÇ- Cumhuriyet Halk Partisi bu süreçle ilgilide tüm detaylarıyla değerlendirilmesi için Grup Başkanvekillerimiz bir araştırma önergesi hazırlayacaklar ve meclise sunacaklar. Burada çok açık ve net. Yani özür dilendi, billboardlar donatıldı değil mi? Minnettarlıklar ifade edildi, metiyeler düzüldü ama sonuçta baktığınız zaman o hengamenin içinde canı yananların aileleri, o aileler, canı yanan aileler Başbakanın ve oluşturulan bunca gürültüden, patırtıdan pek tatmin olmuşa benzemiyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi bu konuda mecliste bir inceleme için bir komisyon önergesiyle başkanlığa başvuracak.

Soru- Tekrar duruşma var Silivri’ye gidecek misiniz?

Haluk KOÇ- Tabi ki. Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri demin söylediğim gibi orada yaşanan baskıları, hukuksuzlukları milletin tanıklığından kaçırtmamak için, unutturmamak için orada demokrasi görev yapacaklar.

Teşekkür ediyorum, iyi çalışmalar diliyorum.

Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları