loading
close
SON DAKİKALAR

Cumartesi Anneleri 853. haftada Süleyman Cihan için adalet talep etti

Cumartesi  Anneleri 853. haftada Süleyman Cihan için adalet talep etti
Tarih: 31.07.2021 - 17:08
Kategori: Gündem

Cumartesi Anneleri, 853. haftada 31 Temmuz 1981'de gözaltında kaybedilen öğretmen Süleyman Cihan'ın akıbetini sordu.

Cumartesi Anneleri, 853. haftada 29 Temmuz 1981 tarihinde Edirne'den İstanbul'a gelmek üzere bindiği yolcu otobüsü İstanbul'a yaklaştığı sırada beş kişilik sivil bir ekip tarafından durdurulan ve gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Süleyman Cihan için adalet talep etti.

Cumartesi Anneleri'nin 853. hafta açıklaması şöyle:
"Türkiye’de yurttaşın hakikate ve adalete ulaşmasını engelleyen kemikleşmiş bir yapı hüküm sürüyor. Kayıp dosyaları, etkin soruşturmalar yürütülmeden zaman aşımı süresinin dolması için adliyelerin tozlu raflarında bekletiliyor. Sonra da “süreniz doldu, biz artık devlet olarak fail ve sorumluları yargılayıp cezalandıramayız!” diyorlar. Zaman aşımı sayesinde suçlular mükafatlandırılırken, kayıp yakınları yaşadıkları adaletsizlikle baş başa bırakılıyorlar.

853. haftamızda bu söylediklerimizi doğrulayan Süleyman Cihan dosyasındaki 40 yıllık cezasızlığı bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz.

31 yaşındaki iki çocuk babası Süleyman Cihan öğretmendi ve İstanbul’da yaşıyordu. 12 Eylül Askeri Darbesi'nin ardından hakkında arama kararı çıkartıldı.

29 Temmuz 1981 tarihinde Edirne'den İstanbul'a gelmek üzere bindiği yolcu otobüsü İstanbul'a yaklaştığı sırada beş kişilik sivil bir ekip tarafından durduruldu. Yolcuların kimliklerini kontrol eden ekip, Cihan’ı gözaltına alarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürdü. Çok sayıda tanık beyanına göre Cihan burada aylarca işkence gördü.

Emniyet ve savcılığa başvuru yapan aileye oğullarının gözaltına alınmadığı söylendi. Aile ve avukatlarının ısrarlı arayışı, Cihan’ı şubede işkencede gören tanıkların çıkarıldıkları mahkemelerde ısrarla mahkeme heyetine “Süleyman Cihan’a ne oldu?” sorusunu yöneltmeleri sonucunda önce Cihan’ın çatışmada öldüğü iddia edildi. Bu iddiayı destekleyecek hiçbir veri bulunamayınca bu sefer de Cihan’ın gözaltına alındığı günün ertesi günü, yani 30 Temmuz’da yer gösterme esnasında altıncı kattaki boş bir daireden kendisini atarak intihar ettiği öne sürüldü.

Oysa Cihan’ın otopsi raporundaki veriler onun altıncı kattan atılmadan önce öldürülmüş olduğuna dair önemli veriler içeriyordu. Ayrıca olayla ilgili hazırlanan rapor 30 Temmuz 1981 tarihliydi ama Cihan’ı o tarihten sonra aylarca emniyette gören çok sayıda tanık vardı.

Gerçekte ise 29 Temmuz1981 tarihinde gözaltına alınan Cihan, İstanbul Emniyeti Siyasi Şube’de çok sayıda kişi tarafından görülmüş, aylarca işkence gördükten sonra öldürülmüş, ölü bedeni yüksekten atılarak intihar süsü verilmiş ve kaybedilmek maksadıyla “kimliği meçhul kişi” olarak gömülmüştü. Bu gerçek ailenin, avukatların ve tanıkların 85 günlük ısrarlı arayışı ile açığa çıkarılmıştı.

Gerçek bu kadar ortadayken İstanbul Sıkıyönetim Askeri Savcılığı tarafından yürütülen soruşturmada Süleyman Cihan’ın öldürülmesi, kaybedilmesi ile ilgili suçu aydınlatma ve failleri yargı önüne çıkartma hedeflenmedi. Aksine bu insanlığa karşı suçu intihar olarak göstererek failleri kurtarma amaçlandı. Dosya delilere, tanıklara rağmen takipsizlik kararı ile kapatıldı. Kapatma kararına yapılan itirazlar da reddedildi.

Dosyanın canlandırılması için çaba gösteren aile ve avukatları 2012 yılında Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Süleyman Cihan’ın işkencede öldürülmesi ile ilgili ek deliller sunarak isimlerini verdikleri fail ve sorumlular hakkında şüpheli sıfatıyla kamu davası açılmasını talep etti. Ek delillerden biri de, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın dosyadaki otopsi bulguları ve tıbbi verilerden hareketle hazırladığı rapor oldu. Bu raporla Cihan'ın ağır işkenceye maruz bırakıldığı ve apartmanın altıncı katından atılmadan önce öldürüldüğü kayıt altına alınmış oldu.

Sürüncemede bırakılan dosya güvenilir kanıtlar ve tanıklar olmasına rağmen, bizzat savcılığın Cihan’ın işkence ile öldürüldüğünü kabul etmesine rağmen, zamanaşımı devreye sokularak kapatıldı. Bilinen fail ve sorumlular bir kez daha korundu.

Kaç yıl geçerse geçsin Süleyman Cihan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 154 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz."

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları