loading
close
SON DAKİKALAR

Davutoğlu'ndan iktidara: Sıkıştınız yeniden Ayasofya’ya sarılıyorsunuz

Davutoğlu'ndan iktidara: Sıkıştınız yeniden Ayasofya’ya sarılıyorsunuz
Tarih: 08.06.2020 - 17:24
Kategori: Siyaset

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Davutoğlu'nun açıklamaları şöyle:
"Geçen hafta normalleşmenin siyasetin normalleşmesi ile gerçekleşebileceğini söylemiştim. Daha bizim bu cümlelerimiz ağzımızdan çıktıktan birkaç gün sonra siyaseti gerecek, demokrasiyi ve adaleti ayaklar altına alacak, son tahlilde siyasetin alanını ve meşruiyetini biraz daha daraltacak şekilde milletvekillerini cezaevine gönderdiler.

Milletvekillerinin cezaevine gönderilmesi bir adalet arayışından değil tamamen artık siyaset üretemeyen, bu ülke için taş üstüne taş koyamayan iktidarın tıkanmasından dolayıdır.

Çünkü bu iktidar ve ortaklarının siyasete dair kurdukları her cümle ya adliyeyle ya da cezaeviyle bitmektedir..

Milletimizin Erdoğan'a ve AK Parti'ye geçmişteki teveccühünün temel gayesi, Türkiye siyasetini bu dar, yasakçı, çarpık anlayıştan çıkarmasını sağlamaktı. Ancak maalesef, bugün eski düzenin bekçilerinden oluşan yeni ortaklarıyla birlikte Türkiye'yi yıllarca mücadele ettiğimiz bu yasakçı, fırsatçı anlayışa tekrar geri döndürmenin gayreti içindeler.

Her gün bizleri ve milletimizi şaşırtan yeni bir fikirle, Türkiye'yi biraz daha demokrasiden, özgürlükten, adaletten, hak ve hukuktan uzaklaştıracak adımlar atıyorlar.

İktidar ve sorumsuz, provakatif koalisyon ortaklarının adalet ve hukuk devleti yaklaşımları kalmamıştır. Bu AK Parti-MHP ve Vatan Partisi koalisyonu Türkiye'yi bir askeri nizamiye, milletimizi hizaya sokulması gereken kalabalıklar, devleti ise askeri harekat komutanlığı zannetmektedirler.

Adaletten ekonomiye, eğitimden sivil topluma, kadından gençlere bu koalisyonun bütün sorunlara karşı tek bir aracı vardır, baskı, ambargo ve sindirme.

Hükümet , hiçbir konuyu medeni bir şekilde konuşamıyor. Kendileri dışında vatan haini, terörist, bölücü ilan etmedikleri kimse kalmadı. Kaldı ki sadece 5 yıl önce bugünkü koalisyon hükümetinin ortakları birbirlerine en ağır küfürleri etmenin yanında her birisi diğerini yüzlerce kez vatan haini ve terörist ilan etmiştir.

Türkiye, milletimiz ve bunca yıllık tarihimiz bu liyakatsizliği, ciddiyetsizliği ve kabalığı hak etmiyor. Maalesef bugün bu iktidar eliyle ülkemizin, kurumlarımızın, üniversitelerimizin, medyamızın, sivil toplumun mecbur edildiği bataklık görülmemiştir.

Türkiye çok yapısal ve ciddi bir sistem ve yönetim kriziyle karşıya karşıya. Türkiye'nin bu sistemle alacağı bir yol bulunmuyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi daha fazla enflasyon daha fazla kriz daha fazla otoriterlik üretmekten başka hiçbir işe yaramamaktadır. Türkiye'yi koalisyonlara mahkum etmiştir. Normalde baraj altında kalacak bir partiyi iktidar yapmıştır.  Bugüne kadar koalisyon ortağı olduğu her dönemde ülkeye ekonomik çöküntü ve siyasal kriz yaşatan ve ortaklarını baraj altına iten bir parti, bugün iktidarın aklı ve yol göstericisi konumundadır.

Erdoğan daha kısa bir süre önce neredeyse seçmenini azarlayarak “Yan tarafta Sultanahmet’i doldurmayacaksın, Ayasofya’yı dolduralım diyeceksin. Bu oyunlara gelmeyelim. Bunların hepsi tezgah” demişti. Şimdi belli ki artık siyaset üretilemiyor, demokrasi üretilemiyor, adalet üretilemiyor, hepsinden önemlisi ekonomi üretmiyor. Şimdi sıkıştınız yeniden Ayasofya'ya sarılıyorsunuz.

Mesele Ayasofya'nın tekrar mescid yapılması değil. Ayasofya mescid olarak açılacaksa açılabilir. Ancak bunun bir tezgah olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı'dır. Öyle üç yıl beş yıl önce de değil. Daha geçen sene söyledi bunu. Önce sayın Cumhurbaşkanı çıksın Ayasofya'nın açılmasının niçin tezgah olduğunu millete açıklasın. Ardından bu tezgâhın nasıl bozulduğunu da bizlere bir anlatsın.

Dış mihrak sözü içerideki beceriksizliğin itirafıdır. Her başarısız yönetimin sığınağıdır. Ülkeyi adım adım dünyadan yalıtarak sorunların çözülebileceğini zanneden kadrolarınızın acizliğini, politikalarınızın yetersizliğini, akıl-dışı/tek merkezli yönetim tarzınızın yol açtığı sıkıntıları artık görün.

Ulusal ve uluslararası tüm normlara, teamüllere aykırı politikalar nedeniyle bankacılık sistemi, bugüne kadar düşünülmesi dahi zor olan uygulamalara girişiyor. “Kredi ver de nasıl verirsen ver” kafasıyla sisteme empoze edilen akıldışı politikalar, bazı bankaları yabancı para mevduatlarda minimum miktar ve vade uygulamasına zorluyor.

Türkiye'de bir ekonomik kriz yaşandığı için bir siyasal kriz veya yönetim krizi yaşanmıyor. Tam tersi, ülkede bir yönetim krizi ve siyasal kriz yaşandığı için ekonomik kriz var. Ekonomik kriz sebep değil, sonuç. Yönetim krizinin sonucu. Siyasal krizin sonucu. Bugün dünyanın en yıldız ekonomistlerini de toplasanız bu yönetim anlayışı devam ettiği sürece Türkiye'yi yaşadığı bu ekonomik krizden çıkaramaz. İfade ettiğim gibi mesele temelde yönetim ve siyasal krizlerin sonucudur.

15 Haziran'da, partimizin “Gelecek Ekonomi Modeli”ni açıklayacağım. Biliyoruz, bu tekliflerimizin bir kısmı bizim ismimiz zikredilmeden iktidar tarafından kendi özgün buluşları gibi uygulanacak, belki diğer partiler tarafından da farklı kelimelerle ifade edilecektir.

Bu yaz içinde tüm illerdeki örgütlenmemizi tamamlayacağız ve genel kongre gerçekleştireceğiz. Hangi tarihte yapılırsa yapılsın her seçime kendi irademizle ve kendi gücümüzle katılmaya kararlıyız."

Kaynak : istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları