DGD-Sen'den Migros yönetimine: Devletin zor aygıtları ile direnişi bastırmasını kınıyoruz
Migros işçileri, Migros'un bazı basın kuruluşlarına verdiği ilanın gerçekleri yansıtmadığına ilişkin bir cevap yazısı yayımladı.
Migros dün bazı gazetelere ilan vererek Kod-29'la işten çıkarılan Migros depo işçilerinin kendi işçileri olmadığını belirterek sorumluluğu taşerona yüklemiş ve Us-Grup Lojistik Taşımacılık Paketleme ve Temizlik Hizmetleri'ni işaret etmişti.
Ayrıca işten çıkarılan işçiler hakkında, "Gebze Dağıtım Merkezinde, pandemi sürecinde canla başla çalışılırken, aralarından 22 kişi işi yavaşlatma, işini yapan kişileri taciz etme ve engelleme, amirlerinin vermiş olduğu görevleri yapmama, iş ve çalışma düzenini bozma, etik iş anlayışına uymayan hareketler, mala zarar verme, işverene ve çalışanlara yönelik hakaretler ve haksız ithamlar ile çalışma ortamını bozan pek çok eylemde bulunarak işverenin güvenini de yok etmişlerdir" suçlaması yöneltmişti. Şirket aynı zamanda DGD- Sen'in yaşanan durumu fırsata çevirdiğini ifade etmişti.
DGD- Sen, Migros'un verdiği ilana cevap verdi. Verilen ilanın nedeninin tüketicilerin boykot çağrılarının etkili olduğunu söyleyen DGD-Sen, Us-Grup’un işyerlerinde muvazaalı durumda olduğunu belirterek; kadınların erkeklerle aynı işi yapmasına rağmen eşit ücret almadığını ve Migros’un yasada yer alan ''Kadın işçiler yeraltında ve depoda çalıştırılamaz'' ibaresini çiğnediğini vurguladı.
‘İŞ YAVAŞLATMA EYLEMİ ÜCRETSİZ İZNE KILIF UYDURMAK İÇİN YAPILMIŞTIR’
Pandemi ile birlikte günde 16 saate varan ve önlemsiz çalışmaya zorlandıklarını belirten DGD-Sen’in açıklamasından satır başları şu şekilde:
Sendikamızın Çalışma Bakanlığı’na şikayetleri sonucu direnişimizin 17. gününde Bakanlığın bir haftayı geçen bir denetimi bulunmaktadır. Müfettişler denetime başlamadan önce direniş çadırımızı ziyaret ederek sorunları işçilerden dinlemiş ve yasadışı mesai zorlmasının belgeleri olan bordrolar müfettişlere teslim edilmiştir. İnceleme depo içerisinde devam ederken Bakanlığın dinlemek istediği işçiler öncesinden depo yönetimi tarafından işten atılmakla ve başka lokasyonlarındaki Migros depolarına sürülmekle tehdit edilmişlerdir. Şu an direnişte bulunan Alpay Arabacı depo yönetimi tarafından sendikadan istifa etmeye zorlanıp, kendisinden müfettişler karşısında iddiaları yalanlaması istenmiş, sendikamızın Genel Başkanı Murat Bostancı’nın 300 bin liralık aracı olduğunu ve Migros yönetimine üyelerin isimlerini verdiğini söylemesi istenmiştir. Dayatma ve tehditleri kabul etmeyen Alpay Arabacı çalışırken yoğun baskı ve mobbinge maruz kalmış ve iki tane yalancı şahitle tutanak tutularak Kod 29 ile işten atılmıştır.
MAHKEME KARARLARI
2013 yılında 21 işçi işten atıldı: 3’ü sendika yöneticimiz 21 işçi de performans, sürgünü kabul etmediği için 25/2. maddeden tazminatsız işten atıldı. Sendikal tazminat ve işe aide davalarını kazandı!
2017’de 13 işçi performans ve işin azalması gerekçe gösterilerek 25/2. maddeden tazminatsız işten atıldı ve tamamı sendikal tazminat ve işe aide davalarını kazandı!
2018’de 26 üyemiz olan işçi işçi performans ve işin azalması gerekçe gösterilerek 25/2. maddeden tazminatsız işten atıldı ve tamamı sendikal tazminat ve işe iade davalarını kazandı!
2021’de 40 üyemiz önce ücretsiz izine ardından da 25/2 (KOD 29 ) ile tazminatsız işten atıldı, hukuki süreçleri devam ediyor.
Tüm direniş süreçlerimizde hukuk önünde kazanmamıza karşı Migros yönetimi her direniş ve dava sürecinde benzer manipülatif açıklamalarını yaygınlaştırmış ve basını da baskı altında tutarak direniş kırıcı bir rol oynamıştır.
‘’Sürdürülen eylemlerde konunun işçi hakları olmadığını iş yerinde hiçbir yetkisi olmayan DGD-SEN‘in yönlendirmesi ile uzlaşmaz bir tutum sergilenerek, toplum huzurunu bozmak ve sendika yöneticilerinin konuyu fırsata çevirme çabası olduğu görülmektedir.’’
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası açıktır: ‘’Her Türkiye vatandaşı sendika kurabilir, sendikaya üye olabilir’’ demektedir. Sendikamız 2013 yılından bu yana yukarıda saydığımız direniş süreçlerinde ısrarla diyalog zeminlerini zorlamıştır, fakat her Migros yönetimi ile görüşme çabamızda karşımızda Migros yönetimini değil İstanbul Emniyetini görmekteyiz.
‘GÖRÜŞME TALEBİMİZ POLİS ÇAĞIRILARAK REDDEDİLMİŞTİR’
Tuncay Özilhan’ın villası önünde yapılan eylem sonrasında sorunu müzakere zemininde çözmek istediğimizi, dostlarımızı aracı koyarak Migros yönetimine ilettik. Sendikamızın ricası ile Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, Migros avukatı ve yönetcileri ile bir arabuluculuk girişimi oldu. Bu iyiniyetli çabalardan da olumlu bir sonuç çıkamadı.
8 Nisan günü tekrardan ricamız üzerine Haluk Levent’in aracı olduğu ve Migros CEO’su Özgür Tort’la yaptığı toplantıdan da tarafımıza olumlu bir dönüş olmamıştır.
Sendikamız daha önceki direnişlerdeki tüm alacak davalarını kazanmıştır ve 25/2 maddesini kaldırtmıştır. Buna rağmen tüm direniş süreçlerinde Migros yönetimi benzer açıklamalar ile mahkeme sonucunda alınacak olan tazminatları haksız kazanç ve uçuk rakamalar olarak nitelemektedir.
Migros mağazalarında ve depolarında taşeron çalışma, Us-Grup patronu Veysel Cingöz, MBM patronu Mehmet Emin Meriç ve Migros CEO’su Özgür Tort tarafından yaygınlaştırılmaktadır. Bu isimlerin direniş süreci boyunca, Koç Holding büyesindeyken kurdukları ilişkileri Migros’ta da devam ettirmesi ile Anadolu Grubu’nu ve Tuncay Özilhan’a sürecin aktarımı ve çözümü noktasına dair de manipüle ettiğini düşünmekteyiz.
Direnişin talepleri ve çözümü nettir. Hem çözüm önerilerimizi hem de taleplerimizi ısrarla birçok kanaldan Migros yönetimine ve Anadolu Grubu’na iletmekteyiz. Migros gibi bir markanın yalan beyanlarla 22 işçinin hak mücadelesini, tüketicinin sağlıklı gıdaya ulaşım hakkını, her vatandaşın anayasal hakkı olan protesto hakkını hiçe sayarak yazdığı metin ve pratik tutumları ile manipüle etme girişimlerini, devletin zor aygıtları ile direnişi bastırmasını kınıyoruz.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları