loading
close
SON DAKİKALAR

Dindar parti 'Kadın Pazarlama' iddiasına sessiz

Dindar parti 'Kadın Pazarlama' iddiasına sessiz
Tarih: 22.08.2021 - 13:11
Kategori: Siyaset

HDP Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu hak ihlalleri ve önemli gündem maddeleri ile ilgili haftanın basın toplantısı düzenledi.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Taliban dini fanatizmle zulmediyor

HDP Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu hak ihlalleri ve önemli gündem maddeleri ile ilgili haftanın basın toplantısı düzenledi.

Gergerlioğlu şunları söyledi:

Yoğun hak ihlali başvuruları alıyoruz ve bunları da gündem etmek durumundayız. İşin doğrusu Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu görevini yapmıyor ve biz bu yüzden insan hakları ihlallerini yoğun bir şekilde kamuoyuna, medyaya deklare etmeye çalışıyoruz. Böyle bir eksikliği var Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun; gelen başvurular konusunda etkin bir müdahilliği olmadığından dolayı biz burada tek başına insan hakları ihlallerini gündem ederek kamuoyu oluşturmaya ve ihlalleri önlemeye çalışıyoruz.

AFGANİSTAN’DA KADIN HAKLARI GÜNDEMDE TUTULMALI

Öncelikle gündemdeki birkaç konuya değinmek isterim. Malum Afganistan işgali sonrasında çok büyük bir tedirginlik var! Uçakların kanatlarına tutunarak ülkeden ayrılmaya çalışan insanların görüntülerini milyonlarca kez tüm dünya izledi. Taliban yönetimi gerçekten çok endişe verici uygulamalara öncesinde de imza attı, şimdi de imza atacak gibi görünüyor. Türkiye böyle bir anlayışla ortak hareket etmeye çalışıyor, bunlar son derece sakıncalı. Taliban anlayışı özellikle Afganistan’daki kadınların özgürlüklerini, haklarını, hukuklarını tehdit ediyor bu noktada gereken kamuoyu oluşturulmalı ve Afganistan’daki kadın hakları gündemde tutulmalıdır. Taliban’ın dini tamamen kendi kafasına göre algılayarak, insanlara dini fanatizm anlamında zulmeden bir yönetim anlayışı sergilediğini görüyoruz. Bunlar kabul edilecek hadiseler değil; ne insani ne İslami açıdan yapılanlar doğru değil. Afganistan’da insanlar büyük bir mağduriyet yaşıyor bunu yakinen görüyoruz, toplumsal duyarlılık talep ediyoruz.

DİNDAR AK PARTİ ‘KADIN PAZARLAMA’ İDDİASINA SESSİZ

Ayrıca Sedat Peker’in gündeme getirdiği hususlarda hala savcılar harekete geçmiyor. AK Parti Beşiktaş İlçe Başkan eski Yardımcısı Aliye Uzun ile ilgili kadın pazarladığı yönünde iki iddia var. Kamuoyunda çok tartışıldı ama bu konuda herhangi bir savcılık işlemi de yapılmadı ve mesele ortada duruyor. Dindar olduğunu söyleyen AK Parti eski yöneticisinin kadın pazarladığı yönündeki iddialar hakkında herhangi bir açıklama yapan da yok, bu AK Parti’nin ne kadar kokuşmuş bir durumda olduğunu gösteren bir başka olay!

2 YAŞINDAKİ GÖÇMEN ÇOCUK ÜSTÜNE TAŞLAR YAĞDI

Ankara Altındağ’daki olaylar hala gündemde. Bu konu ile ilgili bir müdahillikte bulunduk. Ankara’da saldırıya uğrayan Suriyeli aileyi ziyaret ettik ve onların durumunu anlamaya çalıştık. Altındağ’da göçmenlere yönelik saldırılarda bir Suriyeli aile sırf evleri, katledilen Emirhan Yalçın’ın evine yakın diye saldırıya uğramış. Aile boyu bu insanlar hayati tehlike yaşamış. Gördüğünüz gibi 4 çocuklu bir aile, en küçükleri 1 aylık bir bebek. Bu Suriyeli ailenin evinin camları taşlanmış, aile evden büyük bir telaşla kaçmaya çalışırken arabaya saldırılmış, camları kırılmış. Arabadan indirilip bu insanlar darp edilmeye, öldürülmeye çalışılmış, zor bela kaçmışlar. Gördüğünüz şu İbrahim isimli alnı bantlanmış çocuk, alnında 2 kesi var. Onu gördük. Taşlar yağmış çocuğun üstüne. Dehşet bir saldırı yaşanmış, bu çocukların hayatları boyunca unutamayacağı bir saldırı yaşanmış. Biz ailenin evine gittik. Altındağ’dan hemen kaçmışlar, bir arkadaşlarının evinde bir başka mahallede kalıyorlar. Baba işinden ve evinden ayrılmak zorunda kalmış. Bir başka ailenin yanında perişan bir halde kalan 6 nüfuslu bir aile. Göçmenlere yönelik ayrımcılığın ve hatta nefretin hangi boyutlara geldiği, masum insanları taşlamaya, öldürmeye kadar vardığını görüyoruz. Biz aile ile konuştuk, uğradıkları saldırıdan sonra herhangi bir polis kaydı da yok. Suç duyurusu için İnsan Hakları Derneği onlara yardımcı oluyordu.

Emirhan Yalçın’ın babası Osman Yalçın beyefendi ile de. Kendisine taziyelerimizi de bildirdik. Hem bir Türk gencinin katledilmesi son derece müessif bir hadisedir hem de bu hadise bahane edilerek bir göçmen, Suriyeli ailenin evine taşlarla saldırılması, katledilmeye çalışılması, küçücük çocukların kafalarına taşlar atılması utanç verici hadiselerdir. Göçmen sorunu insan hakları çerçevesinde çözülmelidir. Yağmacılıkla, talanla, insanları göçmenlerin üzerine salmakla, nefretle, ayrımcılıkla kimse bir yere varamaz. Bu politikalar yanlış politikalardır. İktidar göçmenleri ülkeye kabul etti, ediyor ve bu göçmenler başka bir yere gidemiyorlar, kendi ülkelerine dönemiyorlar. Bu durumda iktidarın soruna insan hakları çerçevesinde çözüm bulması gerekiyor. İktidar çözüm bulmayınca toplum kendi kafasına göre çözümler bulmaktadır.

80’e yakın kişi polis tarafından gözaltına alınmış. Bunların yarısı hırsızlıktan, yağmadan, talandan sabıkası olan insanlar. Düşünün böyle aileleri, küçük çocukları olan aileleri hırsızlıktan, yağmadan, talandan sabıkası olan insanların insafına terk ediyorsunuz. Biz her halükarda ırkçılığa, ayrımcılığa karşıyız. Bu meselelerin  ilk önce iktidar tarafından çözülmesi gerektiğini söylüyoruz yoksa bu çözümü toplum sağlamaya çalışıyor; bu da tehlikeli bir durum. Bunların bir an evvel bitmesi lazım. Artı, muhalefetin de ayrımcı söylemlerden uzak durması lazım. HDP bu noktada son derece ilkeli bir duruş sergiliyor ama muhalefetin diğer partilerini de bu noktada eleştiriyorum. İktidardan hiç farklı değiller. Neye çare bulabilecekler onu da anlamak mümkün değil. “Bu ülkeden defolun gidin ey göçmenler!” diyerek soruna çare bulamazsınız, bu insanlar burada duruyor. Sürekli onlara yönelik ayrımcı ve nefret dolu söylemlere devam ederseniz toplumda katliamlar yaşanmaya devam eder!

CEZAEVİ HAK İHLALLERİ

Cezaevi ihlallerine devam ediyoruz. Gördüğünüz kişi Muhlise Karagüzel anjiyo olduğu hastanede 8 gün boyunca bir eli ranzada kelepçeli tutuldu bu kadının. Boyun ve belinde olmak üzere 2'şer fıtık bulunuyor. İktidar hasta tutsaklar üzerindeki düşman ceza hukukundan vazgeçmeli. Düşünün anjiyo olduğu hastanede yatağında 8 gün boyunca eli ranzada kelepçeli olarak tutulan bir kadın var karşımızda.

Giresun Espiye cezaevi ve İstanbul Maltepe Cezaevi’nden yoğun Covid vakaları haberleri geliyor. Maltepe Cezaevi’nde ölen bir mahpus olduğu ve Covid vakalarında gereken önlemlerin alınmadığı şikayetlerini alıyoruz.

Kızı: “Babam Hüsamettin Uğur Eski Yargıtay Üyesi Afyon T Tipi 1 No’lu Cezaevi’nde sıkıntılar yaşıyor, en basit anayasal hakları dahi ihlal ediliyor. Hakkını savundukça da tehditler alıyor. Bana bu endişeyi yaşatan kişilere beddualar yağdırıyor. 8 Ağustos’ta babam müdür görüşüne çıkıyor. Başgardiyan müdürün yanında babam şikayetlerinden bahsederken “Hüsamettin boş işlerle uğraşıyorsun” diyor. Ardından “Bunların sana geri dönüşü olacak elbet.” diyerek tehdit ediyor. Müdür ağzını açıp tek kelime etmiyor.” Mahpuslara yönelik bu tür ismiyle hitap etme uygulamaları ve hak ihlallerini biz gündem etmeye devam edeceğiz.

ORHAN İNANDI CEZAEVİNDE İŞKENCEYLE SORGULANDI

Yine bir başka vaka. Eşi: “Kocam Orhan İnandı'nın cezaevinden Ankara Terörle Mücadele Karargahı'na götürüldüğünü öğrendim. Ağır işkence altında sorguya çekildiği haberini aldım. Sağlığından endişe ediyorum. Lütfen yardımcı olun!” Cezaevinden bir insanı alıp, TEM’de işkence ile sorgulandığı iddiası var son derece ağır bir iddia. Reyhan İnandı eşi Orhan İnandı için bu iddialarda bulunuyor. Biz de kamuoyuna bunu duyuruyoruz. Ülkenin halini dünya görsün! Cezaevinden alınıp TEM'de işkenceyle sorgulandığı iddiası için İçişleri Bakanlığı’nın, Adalet Bakanlığı’nın bir an evvel açıklama yapması gerekir.

Haftalardır gündem ettiğimiz bir kadın, hamile mahpus Huriye Acun dün nihayet, cezaevinde 1.5 ay büyük sıkıntılar çektikten sonra tahliye edildi. Dosyasına bakınca, Yargıtay cezasını onasa da onamasa da çıkacak diyorduk ve sonunda çıktı, Yargıtay sonunda dosyaya baktı ve doğumuna birkaç hafta kala cezaevinden çıktı ama büyük sıkıntılar yaşadı. Burada gündem ettik, baskı oluşturduk, tahminim baskılarımız sonrasında fazla da bir gecikme yaşanmadı. Şükürler olsun. 1.5 yıllık infaz erteleme aldı; bunu da olumlu bir gelişme olarak söylüyoruz.

Ama başka cezaevinde olan hamile mahpuslar var. Mesela Arzu Nur Özkan 5 aya yakındır Kayseri Bünyan Cezaevi’nde hamile halde, büyük zorluklar yaşıyor. Hamile kadınların boş yere tutuklu olarak yargılanması, hem anneye hem bebeğe büyük bir zulüm olarak maalesef yaşanmaya devam ediyor.

DENETİMLİ SERBESTLİK AYRIMCILIĞI

Şerif Mesutoğlu Urfa Siverek Cezaevi’nde. Yargıtay tarafından onanan cezası hakkında Anayasa Mahkemesi’nin adil bir karar vermesi lazım. Kaymakam Muhammet Safitürk davasında cinayeti işlemediği halde cezaevinde tutuklu bulunan bir insan Şerif Mesutoğlu. Büyük bir adaletsizlik var. Biz de Anayasa Mahkemesi’nin kararına kadar onu gündem etmeye devam edeceğiz!

Hukuku savunanlar direniyor. Av. Selçuk Kozağaçlı da Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı olarak birçok hukuksuzluğa ayrımsız bir müdahale, mücadele ettiği için cezaevinde olan mağdurlardan birisi ve biz onu gündem etmeye devam edeceğiz.

Kırşehir Cezaevi’nde insanlık dışı uygulamalar var. Üniversite öğrencisi Mazlum Dönder kaldığı koğuşta WC, yatak ve yemek ortamı hep aynı ortamda. Ne priz, ne tv, ne su ısıtıcısı var. 20 dakika ancak havalandırma hakkı var! Zindan içinde zindanı yaşıyor. Bir üniversite öğrencisine bunları yaşatmak çok büyük bir vebal, günah, suç!

YOĞUN BAKIMDAKİ ÇOCUĞU İLE GÖRÜŞTÜRÜLMÜYOR

Şu gördüğünüz çocuk Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Yoğun Bakımda yatıyor. Dilate kardiyomiyopati nedeniyle kalp nakli ile kalbi kurtulamayacak bir durumda. Otizmi var oldukça sıkıntılı ve hastanede yatan bir çocuk. Bu çocuğun babası Murat Turan Manisa Cezaevi’nde mahpus. Çocuğun ne kadar yaşayacağı bilinmiyor! Kalpte ileri derecede rahatsızlık var. Manisa Cumhuriyet Başsavcı vekilleri ile de görüştüm. Bu çocuk hayatını kaybetmeden baba gelip son kez oğlunu görmek istiyor ama babaya izin verilmiyor. “Niye izin vermiyorsunuz?” diyorum. “Covid nedeniyle izin veremiyoruz, hastaneye gidemiyor mahpuslar” deniliyor. “Ya Sayın Adalet Bakanlığı, Sayın Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü! Mahpusları cezaevine yolluyorsunuz. Muayene olabiliyor, peki niye hasta çocuğunu görmek için hastaneye gidemiyor?”

Muayene olmak için hastaneye gittiği zaman Covid kapmıyor da çocuğunu yoğun bakımda görmek için gittiği zaman mı Covid kapacak? Bu nasıl bir anlayıştır anlamak mümkün değil! Maalesef izin verilmiyor. Baba cezaevinde kıvranıyor, çocuk yoğun bakımda, gelip bir 5 dakika Murat Turan oğlu Ömer Faruk Turan’ı göremiyor. Belki çocuk hayatını kaybedecek. Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Burası nasıl ülke anlamak mümkün değil. Gelip çocuğunu 5 dakika görmek bu kadar abartılacak bir hadise mi anlamak mümkün değil ama bizim tüm çırpınışlarımıza rağmen babaya bu hak verilmedi! Buradan kınıyorum Adalet Bakanlığı’nı, başsavcılıkların bu uygulamalarını kınıyorum. Yarın öbür gün onların da çocukları olur başlarına bu tür hadiseler gelir, o zaman anlarlar bu babaların bu çocukların bu annelerin sıkıntılarını! Şu anda anlamıyorlar! Empati yapmıyorlar, umurlarında değil ama bizim vicdanımız bunları kabul etmiyor!

Fatma Zehra Babacan troid kanseri bir hasta mahpus, cezası onanmış, Afyon Cezaevi’ne gönderilmiş ama bu kadın bir kanser hastası ve cezaevinde. Hasta mahpusların tedavilerinde aksamalar yaşanıyor!

DENETİMLİ SERBESTLİK VERİLMİYOR

Sadece hasta mahpuslar yok! Denetimli serbestlikler birçok cezaevinde verilmiyor. Biz bunu önümüzdeki haftalarda daha etkin bir şekilde gündem edeceğiz! Denetimli serbestliklerin verilmediği yerler ile ilgili tek tek örneklerle ilerleyeceğim.

Afyon T Tipi Cezaevi’nden çok şikayet alıyoruz. Afyon T Tipi Cezaevi uyduruk gerekçeler ile insanların denetimli serbestliğini vermiyor. “Eşim Afyon T1 nolu cezaevinde denetimlisi beş ay geçti. Kendim bipolar hastasıyım tedavi görüyorum ve artık çocuklarıma bakmakta zorlanıyorum.” diyor bir kadın.

Yine Düzce Cezaevi’nde de denetimli serbestlikler verilmiyor. “İzmir de 4 küsur sene yattıktan sonra Düzce’ye nakil gelen birisinin, Düzce Cezaevi’ne yeni nakil geldiği için, yattığı süreleri saymıyorlar, yeni giriş yapmış gibi uygulama yapıp mağdur ediyorlar.” diye başvurular var!

Yine bir başka başvuru, şahıs cezası onandıktan sonra Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kayıt yaptırmış ve daha sonra üniversite kaydını sildirmiş, iptal ettirmiş! Bir disiplin yönetmeliğine dayanarak bu yapılmış! Örgüt üyeliğinden ceza almışsan hukuk fakültesinde okuyamazsın diye disiplin yönetmeliği var, denmiş. Bu disiplin yönetmelikleri Anayasa’nın insan haklarının üstünde mi? Aslında eğitim hakkı temel bir insan hakkıdır. Anayasal haktır ama verilen cezadan dolayı kazandığı üniversite eğitimi iptal edilebiliyor. Bu da ağır insan hakkı ihlalidir. Bunun da altını çizmiş olalım!

Kandıra Cezaevi’nden Ahmet Dizlek, Ocak ayında kemoterapi alması gerekirken, nasıl bir aksama olmuş bilemiyoruz, 8 ay boyunca hastaneye gidememiş. 4. evre kanser, metastazlar ilerlemiş. Cezaevi ile görüştük meseleyi hızlandırmaya çalıştık ama büyük bir mağduriyet yaşatılmış. Bu 8 aylık dönemde gecikme niye oldu diye Adalet Bakanlığı’na soru önergesi de verdik! Mahpuslar kimsesiz, yalnız, çaresiz oldukları için önemli hak ihlallerine uğruyorlar, biz müdahil olup konuyu anlamaya çalıştığımız zaman gerçekten çok ağır hak ihlalleri olduğunu anlıyoruz. Bu konuda da Adalet Bakanlığı’nı göreve çağırıyorum. Bu kişinin tedavisinde 8 aylık çok önemli bir kopukluk var. Ocak ayından beri en son 13 Ağustos’ta doktora gidebilmiş. Ben bir doktorum olacak iş değil, kabul edilecek bir iş değil bunun mutlaka sorgulanması gerekiyor.

Yusuf Özmen de 4. evre kanser hastası. Şu anda ağır bir kemoterapi alıyor. Bunun yanı sıra kalp şikayetleri var, nabzı 200’e kadar fırlıyor. Anjiyo yapılması lazım anjiyo yapılamıyor kemoterapi olduğu için yapamayız diyor kardiyolog. Cezaevi koşullarından dolayı kemoterapisi de gereken faydayı sağlamıyor, buna bağlı kalp tedavisi yapılamıyor. Bir kısır döngü içine girmiş bir insan hala cezaevinde tutuluyor. Bu insanları cezaevinde tutmayla varabileceğiniz bir yer yok!

Bekir Kızılgül Sincan Cezaevi’nde yatıyor. Eşi bize başvurmuş. Hem eşi cezaevinde hem yeşil kartlı. Madden büyük sıkıntılar yaşarken cezaevindeki yemek parası tahsil edilmiş. Düşünün kocanız cezaevinde zaten yeşil kartla geçinmeye çalışıyorsunuz öbür taraftan da daha cezası bile bitmeden hemen yemek parasını ver diye devlet tepenize dikiliyor. En azından bu kişi cezaevinden çıksın bir iş sahibi olsun öyle para isteyin. Bu kadar zor durumdaki insanları bu kadar sıkıştırmaya gerek yok. Bunlar hukuka aykırı işler, yetkilileri göreve davet ediyoruz. Adalet Bakanlığı’na soru önergesi vereceğizz.

Tokat Çamlıbel Cezaevi’ndeki yeni gelen İnfaz Hakimi’nin hukuksuz uygulamalar yaptığına yönelik yoğun şikayetler alıyoruz. KHK mağduru mahkumların denetimli serbestlikten yararlandırılmadığı şikayetleri yoğun bir şekilde geliyor.

Balıkesir Bandırma 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde mahpuslar çıplak arama yapılmadan hastaneye götürülmüyor. Bu yüzden mahpuslar hastaneye gitmiyor, bakın çıplak arama mevzusunu defalarca gündeme getirdik ama bu tür uygulamalar devam ediyor.

Ali Öksüz, Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde. Yaşadıklarını yakını anlatıyor. Oradan okumak istiyorum: “12.08.2021 tarih ve 14.15-15.00 saatinde kapalı görüşüne katıldım. Sekerek yürüyor kollarında yüzünde morluklar var. Gözü şişmiş. Vücudunun görmediğim yerlerinde de şişlikler olduğunu kendisi anlattı. Gardiyanlar ile tartışma sonucu çarşamba günü 6-7 gardiyan darp etmiş. Baygın şekilde Ceza İnfaz Kurumu Kampüs Hastanesi’ne baygın götürülmüş. 2-3 ünite kan verilmiş. Gardiyanlar şikayet dilekçesini almamışlar. Dün ise gözünde görme yeti kaybı olduğu için tekrar doktora gitmiş. E-nabız üzerinden bunların tamamı görüyorum. Fakat ‘düşme’ diye doktor rapor tanzim etmiş.” Maalesef birileri mahpusu darp ettikten sonra işi kitabını uydurabiliyor. Adalet Bakanlığı’nı göreve davet ediyorum. Cezaevlerindeki personel bu işlerin üstünü örtmeye çalışıyorsa biz hesabı Adalet Bakanlığı’ndan sorarız.

Yusuf Kurt matematik öğretmeni. 5 yıldır cezaevinde. Bu kişinin ailesi büyük mağduriyetler yaşıyor. Bize oğlu ulaştı Afyon Bolvadin Cezaevi’nde 5. senesinde. Oğlu ile görüştüm, yaşadıkları büyük mağduriyetler, maddi manevi sıkıntılardan dolayı annesi meme kanseri olmuş genç yaşta, mahpusun babası yine kanser olmuş üzüntülerden dolayı, teyzesi meme kanseri olmuş. Aile boyu kanser hastası. 6 haziran 2021’de, babası Yusuf Kurt’un denetimli serbestliği gelmiş ve babasını yine çıkarmamışlar.

Düşünün ailenizde kanser hastaları var. Denetimli serbestliğiniz gelmiş, eşiniz kanser hastası ve sizi yine allem edip kallem edip cezaevinden çıkarmıyorlar. 3 kardeşler, 2 kız 1 erkek. “Ben bu süreçte mücadele vermeye çalışıyorum umarım siz de mücadeleme destek verirsiniz sayın vekilim.” demiş. Bunlar gerçekten kabul edilecek hadiseler değil. Eşinin engelli raporu var ama 6 Haziran’dan beri denetimli serbestliği verilmiyor.

Yine Afyon T Tipi Cezaevi’nden çok yoğun başvurular geliyor. Diyor ki: “Denetimli serbestlik keyfi olarak verilmiyor. Eşim Ramazan Ateş de burada hükümlü. Psikolojik tedavi görüyor artık gerçekten kötü ve zor durumda. 23 Ağustos’ta denetimli serbestliği hak ediyor ama halen bu konuda bir gelişme yok. Afyon Cezaevi zaten denetimli serbestlikleri vermiyor.” Diyor eşi.

Aynı ilde bulunan E Tipi Cezaevi denetimli serbestliği verirken T Tipi’nde bir sıkıntı var ve denetimli serbestlikleri vermiyor!

Yine Yargıtay’da bekleyen çok dosya var değerli arkadaşlar. Yavuz Üstebay isimli bir kişi bir başvurusu var. Yargıtay’da süresi dolmak üzere. Yatarının dolmasına 2.5 ay gibi bir süre kalmış ama hala bu kişinin cezası ile ilgili bir dosya işlemi yapılmamış. Düşünün 5-6 yıldır bu insanlar cezaevinde ve Yargıtay işlem yapmadığı için beklemek zorunda. Yargıtay işlem yapsa çıkacak ama ülkede çarklar dönmüyor maalesef.

Bahar Aras Yavuzeli Cezaevi’nde Gaziantep’te 16 aylık bebeği ile mağdur. Hücrede bir kadının halini size aktarmaya çalışıyorum.

Yine Maraş Türkoğlu Cezaevi’nden çok şikayetler alıyoruz. Yaz günü 17 saat su kesintileri yaşanıyormuş. Mahkumlar hijyenden yoksun, hava sıcaklığının 40’ın altına düşmediği bir ilde su kesintisi büyük bir eziyet. Kesinti her gün oluyor kısa aralıklarla su veriliyor. “Akşam 7’de kesilen su ertesi gün 7’ye kadar yok. Yemekler çok kötü. Eşime gönderdiğimiz para artık yeterli olmuyor çünkü mecbur kantinden beslenmeye çalışıyorlar. Beslenme, tuvalet dolayısıyla hijyen gibi temel ihtiyaçlar yeterince karşılanmadığı için mahkumlar bu sıcak havalarda hastalık riskiyle karşı karşıya” diyor.

Batman Beşiri T tipi kapalı Cezaevi’ndeki mahpusların şikayetleri var. Şahin Kaya ve İbrahim Çiçek her türlü haksızlığa, baskıya zulme karşı bir durumdalar. Çıplak arama mevzu bahis. Bize bu konuda bir başvuru var. Nurettin Ceyhan’ın abisinin bu şikayetini gündem ediyoruz. Nurettin Ceyhan 6 yıla yakın bir süre ile Batman Beşiri T Tipi Cezaevi’nde. Arkadaşları Şahin Kaya ve İbrahim Çiçek de çıplak arama ve hak ihlallerine uğruyorlar.

MADDE MADDE CEZAEVİ İHLALLERİ

Cezaevindeki mağduriyetleri kısaca toparlayacak olursak. Açık görüşlerin olmaması çok büyük bir mağduriyet! Pandemi artık azaldı, insanlar normal hayata az çok geçti ama cezaevlerinde sonuna kadar pandemi önlemleri devam ediyor. Açık görüşler açılmış değil, 1.5- 2 yıla yakındır insanlar açık görüşte yakınlarına dokunamıyorlar. Bu çok büyük bir mahrumiyet, mağduriyet. Açık görüşler bir an evvel açılsın. Kapalı görüşler ayda 3 kez iken 2 ye düşürülmüş durumda. 3’e çıkarılmalı çünkü kapalı görüşte temasta yok niye 2’ye düşürülmüş anlamak mümkün değil. Kapalı görüşlerin süresi 1.5 saate çıkarıldığı halde bunlar uygulanmıyor. Resmi gazetede yazıldığı halde uygulanmıyor. Kimi yerde yarım saat, kimi yerde 45 dakika insanlar kapalı görüşte kalabiliyor ama bakın yasa ile aslında 1.5 saat görüş yapılabileceği söyleniyor! İnsanlara zulmen bu mağduriyetleri yaşatıyorlar. Sohbet hakları halen kısıtlı, birçok yerde spor hakkı verilmiyor! Maalesef bu mağduriyetler devam ediyor! Denizli T Tipi Cezaevi’nde de aynı şekilde mağduriyetler devam ediyor!

Afyon Cezaevi’nden çok mağdur başvurusu aldık. Muhammet Döşer denetimli serbestlikten yararlanamayan bir mahpus! Onun abisi Yasin Döşer’in bize başvurusu var. Örgütle irtibatı devam ediyor diye kardeşinin denetimli serbestliği verilmemiş. Kardeşi diyor ki: "5 yıldır cezaevinde bu nasıl bir irtibat? Bir insan suçlu olsa ve etkin pişmanlıktan yararlansa baştan olur ve 5 yıl cezaevinde niye yatsın o zaman? Tüm bunları dilekçe ile cezaevini şikayet için yazdığında kendisini tehdit ediyorlar ve bu şikayetlerinin kardeşim hakkında kötü sonuçların olacağını cezaevi yönetimi tehditle kardeşime söylemişler.” Hem haksızlığa uğruyorsunuz hem de bu konuda dilekçe verdiğiniz zaman cezaevi yönetimi sizi tehdit ediyor maalesef.

Afyon T Cezaevi’nden velhasıl çok şikayetler alıyoruz! Adalet Bakanlığı’na Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne buradan tekrar hatırlatıyoruz. Afyon T Cezaevi’nde çok keyfi işler yapılıyor, gerçekten zulme varan işler yapılıyor, denetimli serbestlikler verilmiyor! Bu uygulamalar konusunda hassasiyetlerini istiyoruz!

Yine başka cezaevlerinden de geliyor. Kocaeli Cezaevi’nde bir Mustafa Onur Yalçın’ın yine denetimli serbestliğinin verilmediği ile ilgili başvurular var.

Afyon T Tipi Cezaevi’nde Ertuğrul Yalçınkaya’nın denetimli serbestliği 4 ay geçmiş onun da verilmiyor. Çok ağır mağduriyetler.

Cemal Düzenli Midyat Cezaevi’nden Elazığ T Tipi Cezaevi’ne sevk edilmiş. Kamu Denetçiliği kurumuna başvurmuşlar. Kamu Denetçiliği Kurumu Ombudsmanlık Elazığ’dan sevk kararı vermiş: “Elazığ’dan Midyat’a gönderin.” Diye karar vermiş ama bunu da cezaevi uygulamıyor, Bakanlık uygulamıyor. Ülkenin hali bu işte! Bakın vatandaşlar bir başka devlet kurumuna başvuruyor ve haksızlığın olduğu tespit ediliyor ama buna rağmen Adalet Bakanlığı adım atmıyor!

KAYIPLAR VE KAÇIRILANLAR

Yusuf Bilge Tunç 2 yıldan fazla kaçırılmış durumda halen bir haber yok. Biz bunu kesinlikle kabul etmeyeceği! 30 yıldır, 40 yıldır kaçırılan insanların yakınları var ve yakınlarını arıyorlar! 2 yılı aşkındır kaçırılan Yusuf Bilge Tunç’un da hakkını hukukunu aramaktan hiçbir zaman geri durmayacağız.

Hüseyin Galip Küçüközyiğit 29 Aralık’tan beri kaçırılmış nerede olduğu belli değil. Onun da hakkını hukukunu sormaya devam ediyoruz. Tıp fakültesinde okuyan kızı okulu ile mi uğraşsın, babasını mı arasın ne yapacağını bilemez perişan bir halde ve maalesef Hüseyin Galip Küçüközyiğit ortalıkta yok, hiçbir iz yok. En son olarak kamera görüntülerinde onu 3 kişinin takip ettiği görüldü ve ondan sonra bu kişi ortalıkta yok. Besbelli birileri alıp onu kaçırdı götürdü bir şeyler yaptı, bir yerlerde tutuyor veya öldürdü. Ne olduğunu bilemiyoruz, devlet yetkilileri bu konuda adım atmıyor, adım atmayınca da şüpheler onların üzerinde yoğunlaşıyor.

Gülistan Doku yıllardır kayıp ve hakkında hiçbir gelişme yok.

Hürmüz Diril bir Süryani vatandaşımız ve maalesef halen bulunamadığını herkes biliyor ve hala bu konuda etkin devlet adımları atılmıyor!

BAKANLIKLARIN KEYFİ KHK’LARI

Biliyorsunuz KHK’lar bitti ama bakanlıklar kendi keyfi kararları ile insanları ihraç ediyor! İhraç ettiği bir kişi İdare Mahkemesi’ne başvurmuş. 11 Aralık 2020’de Antalya Kumluca ilçesinde bir polis memuru 319999 sicil no ile görev yaparken ihraç edilmiş ve yürütmeyi durdurma kararı almış. Buna rağmen İçişleri Bakanlığı göreve iade etmemiş. Bu polis memuru ne yapacağını bilemez halde bekliyor. Yürütmeyi durdurma kararı aldıktan sonra Bakanlığın işe başlatması lazım ama ülkede hukuk, anayasa olmadığı için işe başlatılmamış.

Bir başka hususa daha değinmek isterim. Birçok sağlıkçı güvenlik soruşturması nedeniyle uzun süreler mağduriyet yaşadıktan, mahkemeler onları göreve başlattıktan sonra bu sefer de Sağlık Bakanlığı haklarında 375 Sayılı KHK nedeniyle ihraç talebiyle işlem başlatmış. Düşünün güvenlik soruşturmalarında bir sürü engel yaşıyorsunuz ve ardından mahkeme kararıyla işinize başlıyorsunuz ama Bakanlık size kafayı takmış sizinle ilgili ihraç talebiyle işlem başlatılıyor Türkiye’nin hali bu; Bakanlıklar, idare mahkemelerin kararına rağmen afaki uygulamalar ile insanları mağdur etmeye devam ediyor.

KHK ile kapatılan okullarda öğretmenlik yapan kişilerin mağduriyetleri devam ediyor. Bize gelen bir başvuruda: “672 KHK ile MEB'den ihraç öğretmenim. 7256 torba yasanın geçici 4.maddesine istinaden, özel sektörde öğretmenlik yapma yasağının kalkması için başvurdum. Aynı kanunda "6 ay içinde sonuçlandırılır" hükmü bulunuyor. Cuma 6 aylık süre doluyor başvuruma cevap yok!” diyor. Böyle bir keyfilik var devlet kurumlarında. İnsanlar üniversite bitirmiş, öğretmenlik diploması almış ama “Sana çalışma yasağı getirdim” denmiş. Yasalar 6 ay içinde sonuçlandırılması gerekir diyor ama cevap veren yok. Ülkenin hali bu!

İnsanlara ev temin eden firmalar hakkında TMSF’ye devirler yapıldı. İnsanlar evleri için paralar vermişti bu paralar TMSF’ye gitti yetkililer bu ev firmaları için hiçbir açıklama yapmıyor. İnsanların paraları bir yerlerde bekliyor değer kaybediyor, böyle de bir mağduriyet olduğunu hatırlatalım.

Servet Peker, Kuzey Irak’ta mağdur olmuş bir vatandaşımızın durumunu gündem etmek istiyorum, daha öncesinde de gündem etmiştim. Oğlu bize yazmış kısaca okumak istiyorum. “Size babam için yazıyorum sayın vekilim daha önce de iletmiştim ama hala sonuç yok. Kuzey Irak’ta devlet için taşeron firma olarak apartman yaptı babam bunun için 30 yıllık birikimi olan emekli ikramiyesini yatırdı, arabamızı satıp ve daha bir çok kişiden borç alıp ta yaptı apartmanları ve sonucunda parasını alamadı. 2 yıldır orada babam 67 yaşında ve sağlığından endişe ediyoruz. Parasını da alamadığı için gelemiyor ve Bakanlık bu noktada bu olaya halen etkili bir şekilde müdahil olmuyor.” Aslında Dışişleri Bakanlığı’nın vatandaşının hakkını araması, vatandaşı bu mağduriyetten kurtarması gerekiyor. Şirket yetkilileri ile görüşmesi gerekiyor halen bu kişinin ağır mağduriyeti devam ediyor.

SM GÖZALTILARI

Sosyal medya paylaşımları gerekçesiyle gözaltına alınanlar arasında Halkların Demokratik Partisi Genel Merkez çalışanlarının da bulunduğu 6 kişinin Ankara Terörle Mücadele (TEM) şubesinde tutulduğu öğrenildi. Avukatlardan edinilen bilgiye göre, dosyada kısıtlılık kararı olduğundan gözaltına alınanlarla avukatlar görüştürülmedi. Gözaltına alınan arkadaşlarımızın isimlerini söylemek istiyorum: Ece Şimşek, Fatma Bilge Devrim Temel, Şehriban Başak, Mehmet Duymaz, Ahmet Özkaya, Azadi Kaya. Arkadaşlarımız belli ki uyduruk gerekçelerle sosyal medyada yaptıkları eleştiriler nedeniyle gözaltına alınmışlar ve Ankara TEM’de tutuluyorlar. Bir an evvel serbest bırakılmaları gerektiğini buradan hatırlatıyorum. Ülkede ifade özgürlüğü yok. İnsanların en basit eleştirileri hemen terör örgütü propagandası diye nitelenebiliyor ve ağır mağduriyetler yaşatılabiliyor! Bu olayı kınıyor ve arkadaşlarımızın bir an evvel serbest bırakılması gerektiğini söylüyorum!

90’larda kaçırılıp sonra da katledilen HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın'ın oğlu Şevder Aydın, Covid-19 nedeniyle genç yaşta yaşamını yitirdi. Merhuma Allah’tan rahmet, anne Şükran Aydın başta olmak üzere yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz.

İZMİR’DE HAK VE ADALET PANELİ

Geçtiğimiz günlerde İzmir’deydim ve İzmir HDP İl Teşkilatımızda Deniz Poyraz kardeşimiz ile ilgili açılan anı defterini imzaladım. Deniz Poyraz’ın katlinin üzerinden evet 1.5-2 ay geçti ama biz Deniz Poyraz’ı kesinlikle unutmayacağız çünkü ırkçılık saikiyle katledilen masum bir genç kadındı. Kendisini hatırlatmaya, unutturmamaya devam edeceğiz!

İzmir Vekilimiz Serpil Kemalbay ile beraber İzmir’deki KHK mağdurlarının sorunlarını dinlediğimiz bir toplantı yaptık. Yurdun dört bir tarafında KHK soykırımına karşı elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz. Bu toplantılarımızda KHK’lılardan yoğun bir şekilde hak ihlali başvuruları aldık.

Ayrıca İzmir’de Hak ve Adalet Paneli’mizde, İslam dünyasındaki iktidarların hak ve adalet dünyasındaki ihlalleri konusunda önemli vurguların yapıldığı bir panelde, Müslüman dünyasının dertlerini konuştuk, tartıştık. Müslüman dünyasındaki hak ve adalet ile ilgili sıkıntıların tartışılması gerekiyor. Bunlar tartışılmadığı taktirde bu ülkedeki Müslüman, Hristiyan’ı, dindarı, ateisti her kesimden insan bu uygulamalardan büyük mağduriyetler yaşayacak.

KÖYLÜNÜN ELİNDE SADECE TOKİ HAYALİ KALDI

3 hafta önce Manavgat’ta orman köyleri yandı oradan da bize şikayetler geliyor. Şirketler devlet adına, yanan evlerin yıkım işlerine başlamış. Yıkımdan sonra moloz ve evlerin taşlarını köylüden izinsiz götürmeye başlamışlar. “Evi yanan köylünün elinde TOKİ hayali dışında bir şey kalmadı” diyor Manavgat’ta bir vatandaş. Şirketlerin vatandaştan izinsiz taşları götürmesi konusunda bir şeyler yapılması lazım!

Şemdinli’de devam eden bir yangın var. O konu hakkında da vurgu yapmak isteriz. Bakın Şemdinli’de yangın devam ediyor, orman yangınları devam ediyor ve etkin önlemler alınmıyor. Orman yangınları maalesef yurdun batısında da hep etkin yöntemler alınmadan devam etti. Binlerce dönüm arazi yandı. Şimdi de Şemdinli’de şu an devam eden yangınlar var, bir milletvekili olarak duyarlılığa davet ediyorum yetkilileri.

HDP Muş İl Eşbaşkanımız Belma Nergiz göreve geleli 28 gün oldu ve geçtiğimiz günlerde apar topar tutuklandı. 28 günlük süreçte ne yapmış olabilir ki diye soruyoruz? Demokratik siyasete izin vermeme, HDP’nin önünü kapatma tavrı maalesef devam ediyor.

SAĞLIK BAKANI’NIN ESKİ HASTANESİNDE SKANDAL

Şu gördüğünüz kadın hamile ve Pendik Medipol Hastanesi kapısından çevrildi, Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gitti oradan da kapıdan çevrildi, neden? Çünkü doğumu yaklaşmıştı, doğum yapmak üzereydi ama Covid hastasıydı. Pendik Medipol’de, “Seni kabul etmeyiz” dendi, evine döndü. Kötüleşti, eşi onu başka özel hastaneye götürdü. Başka özel hastaneye götürdüğünde doktor ameliyata aldı ve ameliyat çıkışında, “Maalesef eşinizi kaybettik. Çocuğunuzu kurtardık ama niye bu kadar geciktiniz?” dedi. Bu konuda Sağlık Bakanlığı’nın bir açıklama yapması lazım. Sağlık Bakanı’nın eski sahibi olduğu Medipol Pendik’te böyle bir skandal yaşandı. Halen bu konuda tatminkar cevaplar yok! Hastane bir açıklama yaptı ama hastanenin yaptığı açıklamayı kamera kayıtları yalanlıyor!

9 Aylık hamile 32 yaşındaki Dönüş Kılınç korona virüsüne yakalandığı için aylarca kontrol amaçlı gittikleri Pendik Medipol Hastanesi'nin kapısından geri çevrildi. Hastane yönetimi Kılınç'ı, “Biz pandemi hastanesi değiliz. Diğer hastalarımızı korumak için covidli hasta kabul etmiyoruz.” diyerek kabul etmedi. Hastane hastane gezen Kılınç sonunda bir hastaneye kabul edildi ancak geç kalınmıştı. Halen hak yerini bulmuş değil.

İlaç firmaları, medikal firmaların bakanlıktan şikayetleri var. Bize ulaştılar onları gündem etmek istiyoruz. “19 aydır kamu hastanelerinden tahsil edilemeyen alacaklarımızın ve yok edilmeye çalışılan medikal sektörün yardımına koşun” diyorlar.

Ayrınca bir sağlıkla ilgili başvuru aldık. İstanbul Sancaktepe’de 4 yıl önce kurulan Sancaktepe Eğitim Ve Araştırma Hastanesi; hastane kurulmuş ama polikliniklerde yeterli doktor yok, uzman doktor yok! Hastane var ama doktor yok! Bu sefer hastalar mağdur oluyorlar. Böyle büyük bir sıkıntı bize iletildi. Hastane binası yapmak yetmiyor oraya doktor göndermek, sağlık hizmeti vermek lazım. Vatandaşlar diyor ki: “Birçok poliklinik kapalı ve burada görev alan doktor sayısı cok az ve bulunan doktorlar da günlük verimli bir çalışma sergilemiyorlar.” Hastane çevresindeki esnaf ta çok büyük mağduriyetler yaşamış.

Hukuksuzlukların bitmesi dileğiyle basın toplantımızı burada bitiriyoruz.

Kaynak : wwww.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları