loading
close
SON DAKİKALAR

Diyarbakır’dan “barış” ve “hak” talebi yükseldi

Diyarbakır’dan “barış” ve “hak” talebi yükseldi
Tarih: 12.02.2012 - 15:51
Kategori: Sendika

Sendikal Güçbirliği’nin toplantısı için gittiğimiz Diyarbakır bizi 18-20 dereceyi bulan sıcaklığıyla, adeta güler yüzle karşıladı.

TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi, Genel Saymanı Hüsnü Erdem, Denetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım ve ben (TGS Merkez Disiplin Kurulu üyesi olarak) toplantıdan iki gün önce gittik Diyarbakır’a. Diyarbakır Cezaevi’nde bulunan meslektaşlarımızı ziyaret edip, TGS’nin de üyesi olduğu Avrupa Gazeteciler Federasyonu ve Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun cezaevindeki gazetecilere destek eyleminden ve son olarak, kendilerine kart gönderme kampanyasını anlatıp, sohbet edecektik.

İzin için gittiğimiz Diyarbakır Adliyesi’nde, içeri girebilmek için yarım saati aşkın sıra bekledik. Öğrendiğimize göre Diyarbakır’ın adeta rutini olmuş bu durum. Çünkü neredeyse her gün onlarca kişi mahkemeye çıkıyormuş, duruşmaya girmek için gelen Diyarbakır’lılar aynı kapıdan alındığı için içeri girebilmek de eziyete dönüşüyor elbette.

Kadın-erkek ayrı sıra oluşturuyor, ancak içeri girince aynı kapıdan alınıyor; kemerler; tokalar, bozuk paralar, anahtarlıklar çıkartılarak, insanlar adeta soyundurularak alınıyor içeri.

Başbakan Erdoğan ve AKP Hükümeti’nin seçim öncesi verdiği söz burada bir bakıma yerine getirilmiş, Diyarbakır’lıya iş olanağı yaratmasa da AKP, “yeni, bakımlı bir Adliye Sarayı” sağlamış. Yaşamları daha çok bu adliyede geçen Diyarbakırlılar için iyi bir ‘hizmet’ olsa gerek!.

Yarım saati aşkın da cezaevlerinden sorumlu Cumhuriyet Savcısı’nı bekledikten sonra, “Tamam şimdi izin alır, gideriz meslektaşlarımızla görüşmeye” derken, talebimiz reddediliyor. Diyarbakır’da 7-8 civarında meslektaşımız var, onlardan Bedri Adanır ile Vedat Kurşun’u ziyaret edecektik, hepsini temsilen. Ancak savcı “Siz gazetecisiniz, gördüklerinizi, size anlatılanları yazarsınız. İzin veremeyiz” diyor önce. Bizim yazmayacağımıza dair sözlerimize bu kez “aile ile açık görüş” gerekçesini getiren Savcı, 29 Ekim ve Bayram nedeniyle aile ve yakınlarla açık görüş olduğunu, üçüncü kişilere izin verilemeyeceğini söylüyor.  “Adalet Bakanlığı’na görüşmek için üçüncü kez baş vuralım bakalım” diyerek eli boş çıkıyoruz adliyeden.

Batı’dan, İçanadolu’dan “olayların merkezi”, “tehlikeli” gözüken Diyarbakır cıvıl cıvıl.

AKP Hükümeti’nin BDP’yi adeta bitirmeye dönük gözaltı ve tutuklama faaliyeti sürerken, koca Diyarbakır’ın bu konuda adeta birleştiğini görüyoruz. En azından üç gün boyunca rastgele gittiğimiz yerlerde hep bu konudaki tepki yükseliyor.  
Benzer talepleri Sendikal Güç Birliği Platformu’nun Cegerxwin Kültür Merkezi’nde de görüyoruz. Konuşan tüm işçiler, temsilciler “barış istiyoruz” diyor, bu konuda seslerin yükseltilmesini talep ediyorlar. Bir temsilci, “bizim iş, aş sorunumuz yok. Bizim sorunumuz demokrasi, barış” diyor. “Burada çatışma yok, bir savaş var ve artık bu savaşın son bulmasını istiyoruz. Dilimizi, kültürümüzü özgürce kullanmak, insanca yaşamak istiyoruz” sesleri yükselirken, Türk-İş’in bu kadar büyük bir soruna karşı tek bir söz söylemediği eleştirilerini getiriyorlar. Platformdan beklentileri yüksek; “Bu konuya nasıl bakıyorsunuz, Doğu ile Batı arasında köprü olacak mısınız?”. Tüm ağızlardan, “Kürdün derdini Çanakkale’de,. Niğde’de anlatın. Artık ölmek istemiyoruz. Analarımız ağlamasın. Ne Kürdün, ne Türkün anası ağlasın” sözleri dökülüyor. 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları