loading
close
SON DAKİKALAR

Erdoğan Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında Konuştu

Erdoğan Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında Konuştu
Tarih: 11.02.2012 - 18:53
Kategori: Siyaset

Başbakan Erdoğan, AKP'nin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda dersim tartışmasını sürdürerek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na sert sözlerle yüklendi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP'nin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu.

İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:

 Ben bu kürsüden ve diğer her yerde yapıcı eleştiriden çekinmediğimizi, dikkate alarak politika ürettiğimizi defalarca ifade ettim. 12 Haziran seçimlerinin ardından yine bu salonda, kibirin gururun tepeden bakmanın bizim nefsimizde ve partimizde kendisine yer bulamayacağını belirttim.

Biz bir sokak hareketi değiliz. Biz ne yapılması gerekiyorsa bunun yerinin demokrasilerde parlamento olduğunu bilerek yola çıktık.

İşte CHP. Tek partili dönemi koyun bir kenara, ondan sonra benim halkım hiçbir zaman tek parti iktidarı verdi mi? Niye vermedi? Çünkü halkımın değer yargılarıyla bunların değer yargıları uymuyor, uyuşmuyor.

'Kılıçdaroğlu daha çok beklersin'

Şimdi çıkmış diyor ki 'Ben Başbakan olacağım.' Daha çok beklersin. İcraatlarımızla başarılı bir iktidar olduk, politikalarımızla başarılıyız. Biz başarısını kendi kendine değerlendiren bir parti de değiliz. Başarımızı ve başarısızlığımızı milletin önüne konulan sandıktan çıkan sonuca göre muhasebemizi yapıyoruz.

Muhalefet şöyle demiş, böyle demiş kafanızı takmayın. Her zaman da cevap vermeye gerek yok. Biz işimize bakalım. Bizim daha yapacak çok işimiz var. Ve bunların dilinden çıkan ifadelere aynı dille cevap da vermeyin.

"Kılıçdaroğlu mürekkep yalamamış bir tip"

Zaman zaman, adeta ağızlarından salyalar akıyor. Bizim edebimizde, terbiyemizde, yetişme tarzımızda bunların hiçbiri yok. İşte ana muhalefetin başkanının dün yaptığı konuşmalarda, sokaktan geçen, hiç yetişmemiş, adeta mürekkep yalamamış bir tip ve konuşmalar böyle.

Ben bugün ona aynı dille cevap vermem, vermeyeceğim.

"Partisinin geçmişine baksın"

Silivri’yi toplama kampı olarak gösteren sayın genel başkan kendi partisinin geçmişine baksın. Geçmişte bu ülkenin evlatlarının nasıl toplama kamplarına getirildiklerini bu millet çok iyi biliyor. Bunları ben dedemden de babamdan da dinledim. Adeta tavuk kümeslerinde nasıl saklandıklarını anlattılar. 

"Ret politikalarını biz çözdük"

Hiçbir ismi, hiçbir korkuyu, tarihi hiçbir olayı bir istismar aracı olarak kullanmaya asla tenezzül etmedik.

Faili meçhullerle yüzleşmeden demokrasinin inşa edilemeyeceğini biliyorduk. Ve bunlarla yüzleştik, devam ediyoruz. Siyasi vesayetle yüzleşmeden muasır medeniyetler seviyesine ulaşılamayacağını biliyorduk. Ret ve inkar politikalarıyla yüzleşmeden Kürt meselesinin çözülemeyeceğini biliyorduk. Onun için ret politikalarını biz çözdük, biz ortadan kaldırdık. Bu iktidarın anlayışında ne ret politikası, ne inkar ne de asimilasyon politikası vardır. Bunların hiçbiri yok.

Biz her şeyle yüzleştik. Çözüm için de cesur adımlar attık. Kendi tarihiyle yüzleşemeyenler, cesareti gösteremeyenler bir gelecek inşa edemez. Prangalarından ağırlıklarından kurtulmayanlar gelecek adına proje üretemezler. Kendisini eleştirmeyenler kendi tarihini sorgulamayanlar başkalarını eleştiremezler.

2009 yılında TBMM Genel Kurulu’nda demokratik açılım görüşmelerinde konuşan, o zamanın CHP Genel Başkan Yardımcısı, bizim anneler ağlamasın diye başlattığı projemizi eleştirirken, “Dersim isyanında analar ağlamadı mı” diyerek adeta tarihi bir acının küllerini kaldırdı.

"Sayın Kılıçdaroğlu sen busun"

Açıkçası yine o zamanın CHP’nin grup başkanvekili, kendisi de daha şimdi Tunceli’li olan, o zaman söylemiyordu. Sayın Kılıçdaroğlu önce bu acı sözler karşısında sessiz kaldı. Tepkiler büyüyünce 'gereğini yapsın' dedi. Ardından üçüncü bir çark daha yaparak, 'Dersim isyanında analar ağlamadı mı' diyen arkadaşına sahip çıktı. Sayın Kılıçdaroğlu sen busun. O yüzden sana çarkçı Kemal diyorlar. Bak ben demiyorum, millet diyorum. Gece başkasın, sabah başka. Çünkü kılavuzlarını iyi seçemedin.

Bu kitap anlatıyor

Bizim Dersim’le, Dersim Katliamı’yla olan ilgimiz, yeni güncel ve siyasete yönelik bir ilgi asla ve asla değildir. Öyle kitaplar vardır ki hayatınızı değiştirir. Okuduğunuz bir satır, nefes alıp verdiğiniz sürece hafızanızdan çıkmaz.

Size burada öyle bir kitap göstermek istiyorum. Necip Fazıl Kısakürek’in “Son Devrin Din Mazlumları” ilk baskısı 1969’da yapılan bu kitap, yakın tarihimizdeki baskını anlatıyor. Karanlık sayfalarına bir kapı aralıyor. Bu kitap zaman zaman yasaklandı, toplatıldı. Kimler tarafından biliyor musunuz? CHP ortak yönetimleri tarafından. İşte benimde, benim neslimin de Dersim’le ilk tanışmamız bu eserle olmuştur.

Üstad Alevi dememiştir. Bakın burası çok önemli. Sayın Kılıçdaroğlu sen niye demiyorsun?

"Yazıklar olsun"

Milletvekili arkadaşım Metiner sizin aşiretinizden bahsetti. Söyle, niye söylemiyorsun? Burada üstad Kürt, Ermeni dememiştir. Necip Fazıl, Dersim ve Dersimlilieri din mazlumları sınıfına alarak insanı trajediyi bize aktarmıştır.

Bak ben bunu konuşuyorum, ama sen gelip beni Ermeni diasporasıyla aynı yere oturtmaya çalışıyorsun. Sana yazıklar olsun. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ı Ermeni diasporasıyla aynı yere oturtanın alnını karışlarım.

"Kılıçdaroğlu haberin var mı bunlardan?"

Belge 1: Yine 1935 yılında bir kanun çıkarılıyor. Adı Tunceli vilayetinin idaresi hakkında kanun. O zaman sadece Tunceli’yi kapsamıyor, şimdiki çevre illeri de kapsıyor.

Madde 1: Tunceli vilayetine kor komutan rütbesinde bir zat, vali ve bir kumandan olarak seçilir. Sonra bu vali ve kumandana yasada çok enteresan haklar tanınıyor. Mesela, gerek görürlerse aileleri bir yerden bir yere göç ettirebilir. Mesela idam hükümleri hemen infaz yapılır.

Sayın Kılıçdaroğlu haberin var mı bunlardan?

Mesela ceza mahkemelerinde verilen kararların temyizine gerek yoktur. İşte bu kanunun ardından hazırlıklar yapılıyor. 1937-38-39 yıllarında Dersim’de maalesef büyük bir dram yaşanıyor. Havadan, karadan toplarla Dersim’de hareket eden her şey katlediliyor.

"Sadece CHP var"

Dersim olayları sırasında oralarda asker olan bir isim veriyorum. Muhsin Batur. Kim olduğunu biliyorsunuz değil mi?

O dönemde sadece CHP var. Şimdi CHP kendi geçmişini güya bunlardan kurtaracak onun için bana fatura kesmek istiyor. Özür dilesin diyor. Bütün bu işlerin valisi her şeyi sizsiniz. Bizim devlet olarak özür dilememize mani bir şey yok ama. Bu işin nedeni sizin zihniyetiniz, CHP zihniyeti. Buna eski defterleri karıştırmak denmez.
 
 "KCK operasyonlarını destekliyorum"

KCK operasyonlarını bir başbakan olarak ben bugüne kadar aynen destekledim ve destekliyorum. Zira milli birliğimiz, beraberliğimiz ve kardeşliğimiz için yapılan operasyonda işte bakın bir çok şeyler dökülüyorlar etrafa. Nelerin nereden taşındıkları ortada. Adam kendisinin yapması gereken hukuk mücadelesini yürütmüyor, örgüt elemanı olarak bu ülkenin beraberliğini bozmanın gayreti içinde olmuşlar. Buna illegal bir yapılanmaya, kalkıp da bir hukuk devletinin müsaade etmesi düşünülebilir mi?

"Özür diliyorum"

Sayın Kılıçdaroğlu nereye kaçıyorsun? Bunlardan nasıl sıyrılacaksın. Ben mi özür dileyeceğim, sen mi dileyeceksin? Eğer devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa ben özür dilerim, diliyorum.

"Başbakan Celal Bayar"

Belge 3. 23 Aralık 1938. Tunceli’den 11 bin 683 kişinin sürüldüğünü belirten, iki bin kişinin daha sürülmesini karara bağlayan bakanlar kurulu kararı. Burda da Başbakan kim biliyor musunuz? İsmet İnönü, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakan Celal Bayar.
 
"İnönü'nün imzaları var"

Anma törenlerini yapan sensin, nasıl yüzleşiyorsun tarihinle? İşte bütün bu sürgünlerin altında İnönü’nün imzaları var. Havadan bombardımanların altında imzası var. Atatürk’ün vefatından yaklaşık bir ay sonra İsmet İnönü Cumhurbaşkanı, Başbakan Celal Bayar.
 
"Bayındırlık Bakanı kim biliyor musunuz?"

Tabi alttaki imzalarda bir isim de benim çok dikkatimi çekti. Bayındırlık Bakanı kim biliyor musunuz? Ali Çetinkaya. Bu Kel Aliço’dur. Yani İskipli Atıf Hoca’yı, düzmece bir mahkemeyle, şahitlerin sonra dinlenmesine diye karar veren hakim bu işte.

3 Mayıs’ta ne oldu? Ankara Yenimahalle’de bir parka verdi. Biz bunu hatırlattığımız zaman da Kılıçdaroğlu, Afyonkarahisar’da onu kahraman ilan etti. Sizin kahramanlarınız buysa bu ülke biter be. Bizim kahramanlarımız arasında böyle yüzü kapkara olanlar yok, apaydınlık olaylar var.
 
"Belge 4"

Belge 4. 27 Eylül 1938. Dersim operasyonlarının hemen ardından Sason’da yapılan operasyonlarının raporu. Sason bölgesinde 384 kişinin öldürüldüğü, teslim olanların tamamının da batıya göç ettirildiği yazıyor. 28 Eylül 1938 imza kim biliyor musunuz? İçişleri Bakanı Şükrü Kaya. Yine CHP.

"Dersim aydınlatılmayı bekleyen bir faciadır"

Dersim yakın tarihimizdeki en acı en trajik olaylardan biridir. Dersim aydınlatılmayı bekleyen bir faciadır.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları