loading
close
SON DAKİKALAR

Erdoğan: Kürt sorunu denen meseleyi biz çözdük

Erdoğan: Kürt sorunu denen meseleyi biz çözdük
Tarih: 01.10.2021 - 15:01
Kategori: Siyaset

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclis'in yeni yasama dönemi açılışında yaptığı konuşmada, "Kürt sorunu denen meseleyi biz çözdük. Ret, inkar, asimilasyon politikalarını nasıl ortadan kaldırdıysak bu meseleyi hala istismar konusu yapmak isteyenlerin maskelerini düşüreceğiz" dedi. ...

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"TBMM'nin 27'nci dönem 5'inci yasama yılının ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Meclisimizin kuruluşundan itibaren ülkemize hizmet eden tüm mensuplarını yad ediyorum. Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere herkese şükranlarımı sunuyorum.

Milli mücadele döneminde olduğu gibi 15 Temmuz'da Meclisimiz kirli ellerin bu kutlu çatıya değmesine izin vermemiştir. Her biri diğerinden yoğun geçen yasama yıllarında gece gündüz çalışarak milletine hizmet eden siz milletvekillerinin gayretleri tarihe takdirle kazınmıştır. TBMM'nin ışıkları yanıyorsa, milletvekillerimiz görevinin başındaysa bu ülkenin sırtı yere gelmez.

Milletiyle ve vekilleriyle yürüttüğümüz her mücadele gibi büyük ve güçlü Türkiye hedefimize birlikte ulaşacağımıza inanıyorum. 2023 hedeflerimize ulaşma ve 2053 vizyonumuzu hayata geçirmek için üzerine düşen sorumlulukları yerine getireceğine inanıyorum.

Yeni bir anaysa kazandırma teklifimizin de başarıyla hayata geçirileceğini ümit ediyorum. Mümkün olursa Meclisimizin tamamının uzlaşmasıyla yeni anayasa milletimize vereceğimiz ne güzel 2023 hediyesi olacaktır. Doğrudan milli irade eliyle hazırlanmış bu anaysa teklifimize destek ve katkı vereceklere teşekkür ediyorum.

30 yıldır işgal altında olan Azerbaycan Toprakları ve Karabağ özgürlüğüne kavuştu. Biz de ziyaret ederek sevinçlerine ortak olduk. İşgal altındaki topraklarını kurtarma mücadelesi veren ve Türkiye'ye karşı kin ve nefret tutumlarını unutmayacağız. Biz kardeşliğin, dostluğun yoldaşlığın kadrini kıymetini bilen bir ülkeyiz.

Suriye'den Libya'ya, Balkanlar'dan Kafkasya'ya aynı anlayışla hareket ettik, ediyoruz. Akdeniz'de hak ve menfaatlerimizi korurken, Kıbrıslı kardeşlerimizin iki devletli çözümüne destek olduk. Filistin ve Kudüs'ten Keşmir'e, Afrika'da yoksullukla mücadele eden insanlara kadar herkese gönül kapımızı açık tutacağız.

Ülke ve millet olarak geçmişimizde ne sömürgecilik, ne soykırım vardır. Bunun için her yere alnımız ak şekilde gidiyoruz. BM Güvenlik Konseyi'nin çarpık yapısını eleştirmek için ortaya koyduğumuz dünya 5'ten büyüktür tespitimizin benimsenmesinin sebebi budur. Bölgemizde ve dünyada yaşanan gelişmeler bunun doğruluğun işaret etmektedir.

Türkiye'nin bölgesiyle gönül bağını koparmak kimsenin hakkı da haddi de değildir. Artık 10'uncu yılını geride bıraktığımız Suriye krizinde, uluslararası toplumun ne kadar aciz olduğunu gördük. Türkiye tek başına 4 milyon mazluma kollarını açarken, birkaç bin mülteci karşısında paniğe kapılan, insanlıkta uzak davranışlar sergileyenler oldu. Botları delinerek ölüme terk edilen insanlarla karşılaşıyoruz. Bu insanlık dışı tutumun sahipleri BM sözleşmelerini de çiğnemektedirler. Akdeniz'in karanlık sularında her yıl kaç bin kişinin hayatını kaybettiğinin istatistikleri tutulamıyor.

DEAŞ bahanesiyle bölgenin altını üstüne getirenlerin hiçbiri bu örgütle fiilen mücadele etmemiştir. Sadece Türkiye bu örgütle karşı karşıya gelmiş, birileri tarafından şişirilen balonu patlatmıştır. Birileri hala halkıyla kavgalı rejimi desteklemeyi sürdürmektedir. Herkesin kendi ajandasını hayata geçirmeye çalıştığını biliyoruz.

Afrika'daki kıtlığın tüm insanlığın ortak sorunu olduğu daha iyi anlaşılacak. Kutuplardaki buzulların erimesinin sadece penguenlerin değil, tüm insanlığın sorunu olduğu daha iyi anlaşılacak. İnsanların yaşadıkları trajedilerin herkesi bekleyen sorunlar olduğu daha iyi anlaşılacak.

Cumhuriyetimizin 100'üncü yılına atfen 2023 hedefleri bu vizyonun ilk durağı olacaktır. Önümüzdeki asrın şekillenmesinde TBMM'nin eşsiz bir rolü olacağına inanıyorum. Geçtiğimiz 19 yılda devlet ve millet hayatının her alanında gerçekleştirdiğimiz her atılımı bu vizyonun altyapısı olarak görüyoruz. Artık milli hedeflere dönüşen bu vizyonu ülkemizin tüm fertleriyle sahiplenmeliyiz. Hiçbirimiz için başka Türkiye yok. Bölünerek büyüyemeyiz. Parçalanarak güçlenemeyiz. Saplantılara sarılarak demokrasimizi ilerletemeyiz. Milletimizin her bir ferdinin feraseti, cesaret, çalışkanlığı ile elde ettiğimiz bu başarıda şükranlarımı sunuyorum.

Tehditleri kaynağında bulup yok etme esasına dayanan güvenlik anlayışımla sınırlarımızda terör koridoru oluşturulmasının önüne geçtik. Kürt sorunu denen meseleyi biz çözdük. Diyarbakır'daki vatandaşlarımıza söz verdiğimiz gibi ret, inkar, asimilasyon politikalarını nasıl ortadan kaldırdıysak bu meseleyi hala istismar konusu yapmak isteyenlerin maskelerini düşüreceğiz. Böylece Diyarbakır Annelerinin şanlı direnişiyle terör örgütünü tir tir titrettiği bir dönem başlattık.

Türkiye sanayi devrimini kaçırmış bir ülke olarak bugüne gelmiştir. Dünya artık pek çok örneğini gördüğümüz köklü bir dönüşümün arifesinde bulunuyor. İklim değişikliğinden yapay zekaya kadar pek çok değişikliğin bulunduğu buy yeni dönemi yakalamak için avantaja sahibiz. Sahip olduğunuz her yeni imkan ve başarıyla üstesinden geldiğimiz her kritik sorun aydınlık yarınlara gidiyor. Küresel sistemde bu değişimi kaçırmayacak, hedeflediğimiz seviyeye ulaşacağız.

Bu sınamalar içinde ekonominin insana dokunan yönü ve diğer alanların itici gücü olması nedeniyle ayrı bir önemi var. Ekonominin de sorumluluğu bize aittir. Merkez Bankası rezervleri de 122 milyar dolar seviyesine ulaştı. Küresel ekonominin temel belirleyici ürünler başta olmak üzere emtia fiyatlarında keskin artışlar yaşanıyor. Tedarik zincirindeki aksama sürüyor. İşsizlik küresel bir sorun olarak varlığını sürdürürken pek çok ülkede bütçe açıkları tarih seviyeye ulaştı. Arz talep dengesinin bozulduğu bir dönemdeyiz. IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlar ciddi bir yönetim krizi içindeler.

Covid-19 virüsü adaletsiz, hastalık siyasi düzeni de açığa çıkardı. Türkiye bu dönemde gücünü artıran az sayıda ülkeden biridir. Böylesine kritik bir dönemde iktidarı ve muhalefetiyle bazı hakikatleri açık yüreklilikle ortaya koymak zorundayız. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle bu süreci başarıyla yürüttüğü ortadadır. Her hizmet gecikmeden sunulmuştur. Şehir hastanelerimizin yüksek kapasitesi ve imkanları bu yükü karşılayabilmemizi sağlamıştır. Ülkemizin sağlık altyapısına ve insan kaynağına yaptığımız yatırımların meyvesini bu süreçte almaktan memnuniyet duydum.

Salgınla böyle bir dönemde karşı karşıya kaldık. Milletimizin sağlığını korumak için her türlü tedbiri alırken, imkanları seferber ettik. Türkiye ekonomisinin ayakta kalması, üretimin sürmesi için önlemleri devreye aldık. Pek çok farklı destekle vatandaşlarımızın yanında olduk. Hibe, kira ve ciro kaybı destekleri verdik. Prim ve vergi ödemelerine erteleme getirdik. Bu politika sayesinde dünyadaki birçok ülkeden pozitif ayrışarak büyümeyle kapattık.

İhracatta tarihimizin en iyi seviyelerine ulaştık. Yıllık 210 milyar doları geride bıraktı. İhracatta bu gelişmesinin gerisinde Türk sanayisinin başarısı vardır. Sektörel çeşitliliğini artırmaktadır. 2021 için 211 milyar dolarlık ihracat hedefinin çok üzerine çıkacağımız anlaşılıyor. Turizm gelirleri, altın ithalatıyla yaptığımız düzenlemelerle cari dengede iyileşme başladı.

Türkiye'nin en büyük şehir hastanelerini İstanbul'da 45 günde hazır hale getirdiğimiz acil durum hastanesini bu dönemde açtık. Bunların yanında karayolları, demiryolları, tüneller, köprüler, fabrikalar, savunma sanayi projelerini tamamladık. Özel sektörümüz de kendi alanlarındaki yatırımları sürdürdü.

Türkiye gelişmiş ülkelerin aksine enflasyonla ilk defa karşılaşan bir ülke değil. Çok daha fazla deneyim ve araca sahibiz. Pek çok adımı atarak enflasyonu tek haneye düşürmekte kararlıyız. Kuraklık ve girdi maliyetlerinin etkisini azaltacak tedbirler alıyoruz. Rekabet politikalarımızı da mercek altına aldık."

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları